Balo-19

5.5K 291 25
                                    

Ne kadar taşınma telaşında bir şey yazamam demiş olsam da yazdım. Sizden gelen moral veren yorumlar beni yazmaya teşvik ediyor. Normal şartlarda "Amaan boşver, zaten işin başından aşkın, bir de dişçiye gidicen, dişini sökecekler. Boşuna kendini yorma." Derdim ama telefondan da olsa bir bölüm yazdım size.
Not: Telefondan yazdığım için noktalı harfler noktasız olabilir veya çok hata olabilir. Simdiden özür dilerim.

Multimediada- Baloyla ilgili görseller

Ege'yle yaptığımız konuşma üzerine Ege Yiğit'in odasında kalmaya ikna oldu ama geceleri ara sıra yanına gidip kabus görmesini engellemem gerekiyor. Onun dışında bir problem çıkmadı. Yiğit odasını paylaşmak istemediğini söyleyerek mızmızlandı ama o konuyu da hallettim. Bugün ise o gün. Balo. Stiles, Justin ve Ege benimle gelmek istiyor. Kimle gitmem gerektiğini bilmiyorum. Stiles'la onca konuşmamdan sonra Ege'yle gidemem baloya. Stiles'la da gidersem Ege beni doğrar. Justin'le gidersem ikisi de benim ebemi s*ker.
Kurala göre herkes eşli olmak zorunda ama gurup halinde geliceklerin çok olacağına eminim.
Normal bi okul gününü yarıda kesip öğlen Lydia'yla birlikte okuldan ayrılmış ve eve hazırlanmaya gelmiştik. Lydia ne kadar ararsa arasın ona uygun bir kıyafet bulamadığından şikâyetçiydi. Ona bir dakika beklemesini söyleyerek odaya gittim. Ona çok yakışacak sarı korseli harika bir elbise buldum ve eldivenleriyle Lydia'ya götürdüm. Ilk başta suratıma salak salak baktı ama sonra boynuma atladı ve bunu nereden bulduğumu, benim neden giyinmediğimi sordu.
- Bana sarı renk yakışmıyo biliyorsun.
- Luce iyi misin? Bu elbise harika. Bana vermek istediğinden emin misin?
- Al, hatta senin olabilir.
-Inanmıyorum, sen harika bir arkadaşsın.
- Pff, biliyorum.
Ikimiz de korseli ve bize çok yakışan elbiselerimizi giydik ve saclarımızı yapmaya koyulduk. Lydia saçlarını sarmış, simdi bekliyordu. Bense elimde sıcak saç maşasıyla bekliyordum. Bir yandan sohbet edip bir yandan saçımızı yapıyorduk. Saçım neredeyse bitmişti ve saç maşam artık baya sıcak metal halini almıştı. Lydia'yla koyu bir sohbete daldığımız an arkamdan birisinin "bööö" diye bağırmasıyla elimdeki maşayı o kişiye geçirdim.
- Ayy... Ege sen miydin çok, çok özür dilerim.
- Ahh, yaktın beni be kızım... Yandım yaa.. saçlarının yerinde olsam kaçardım.
Söyleniyordu Ege. Normal şartlarda "niye öyle sessiz sessiz yaklaşıp korkutuyosun, Mal?!!" Derdim ama aramız bozulacak diye beni yanından bir saniye bile ayırmaz o zaman.
- Ege, git buz koy çok yanar o şimdi.
Lydia'nın akıllıca tavsiyesi üzerine Ege kolundaki uzun bir çubuk şeklindeki yanığına buz koymaya gitti. Ben saçlarımı lüle lüle hale getirip saldım ve en son da aksesuarları taktım, Lydia ise saçını kıvırcık hale getirmiş ve arka üstten harika bir dağınık topuz yapmıştı. Son olarak saçına eski zamanlardan kalma gibi görünen bir taç tarzı bir şeyi takıp tamamlamıştı görüntüsünü. Ikimiz de harika görünüyorduk. Abimler bizden yarım saat önce gelmiş ve hazırlardı. Görünüşe göre hepsi eski zamanlardan kalma kıyafetlerini giymişlerdi. Ege yanıma yaklaştı ve
"Bu elbiseyi bir zamanlar Fransa'da prenses olan birinin doğum gününden mi hatırlıyorum?" Diye kulağıma fısıldadı. Onu onayladım ve aynaya döndüm.
Lydia sarı-siyah dar, korseli elbisesiyle ve dağınık topuzuyla bir leydi gibi görünüyordu. Gözlerimi kendi üzerimde gezdirdim, kırmızı-siyah korseli elbisem gayet güzeldi, ona yakışan uzun eldivenler giymiştim ve kulağımda sanırım ||. Henry den hediye siyah taşlı kupelerim vardı. Ege onunla gelmemi işaret ediyordu ama ben emin değildim. En son, arabalara dağılıp okulda karar vermeye karar verdik. Üzerime siyah-kırmızı elbisemle takım gibi görünen kürklü kabanı da alıp evden çıktım

~~~~~~~~~

Sanki eskisi günleri yeniden yaşıyordum. Herkes tıpkı ortaçağ ingilteresinde gibi giyinmişti. Duygulandığımı hissettiğim anda abim beni kolunun altına aldı.
-"Sen de duygulandın dimi?"
-Evet.
Ama o an gündemde kimin benimle içeri gireceği tartışması vardı. Justin inatla benimle geleceğini diretiyor, Ege pes etmiyordu. Stiles ise kazanacakmiş gibi görünmüyordu. Tam o anda kurtarıcım Can Evans haykırdı.
-Yeter beeğğ! Benimle geliyo kardeşim, konu burda kapandı! Dedi ve beni okula doğru çekiştirmeye başladı. Tabi arkada benim için kapışan üç yakışıklı da göt gibi kaldı.
Biz içeri girerken Yiğit de Lydia'yı kapmıştı bile. Ege, Scott, Stiles ve Justin de gurup olarak girmişlerdi. Niye eşli gelmenin zorunlu olduğunu şimdi anlamışım. Günün sonunda kral ve kraliçe seçilecekti. Ben ve abim olamayacağımıza göre sorun yoktu.

Melez Vampir (Teen Wolf fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin