21. Bölüm

3K 381 224
                                    

Aslında bu akşam bölüm eklemeyecektim, fragman atacaktım ama dün herkes o kadar gerildi ki, yorum rekoru kırıldı sanırım :D Ben de kendimi affettireyim diye bir bölümle geldim. Umarım içiniz biraz soğur :) Keyifli okumalar!


Cihan ve Burcu durdukları yerden Aris'i izliyorlardı. Burcu defalarca kez telefonunu kontrol etmişti ama hala gelen giden bir şey göremiyordu. Dünden beri deli gibi çabalıyordu.

Seçil'den ses yoktu. Resmen ses yoktu! Bir buçuk saat sonra uçakları vardı. Kontuarları birazdan kapanacaktı ama Seçil hala ortalıklarda değildi. Dün ofisteyken yarım ağızla "Ben belki gelmeyebilirim," tarzı bir şeyler demişti lakin Aris de Burcu da Seçil'in bunu gerçekten yapacağına ihtimal vermemişlerdi. Bir de dün gece Aris'e "Sen sabah alana direkt geç. Beni babam bırakacakmış," falan diye mesaja atınca Aris iyice ümidini kaybetmişti. Ama şimdi sürekli kapıların olduğu tarafı izliyordu. Hala son bir ümit gelmesini bekliyordu.

Burcu Seçil'in abarttığını düşünüyordu. Bunu dün arkadaşına söylemişti ama bir yandan onu da anlıyordu. Seçil Aris'le geleceği konusunda birçok konu başlığı altında ayrı ayrı endişeleniyordu. O yüzden baştan önlemini almaya çalışıyordu. Bu tatiller, gezmeler tozmalar onun daha çok bağlanmasına neden olacağı için kaçmaya çalışıyordu. Başkası olsa, hatta kendisi olsa bunu önemsiz bulurdu lakin Seçil zaten korkmaya meyilli olarak yaşıyordu. Bu da Burcu'nun onun önden önlem almasına hak vermesine neden oluyordu.

"Sence cidden gelmeyecek mi ya? Ben biraz dramatize ediyor diyordum ama," diye fısıldadı Cihan. Aris onları duyamayacak kadar uzaktaydı ama ne olur ne olmaz kısık sesle konuşuyordu.

Burcu üstünde oturduğu turuncu renkli valizinden kafasını kaldırıp Cihan'a baktı. "Ben gecenin detaylarını bizzat dinledim. Kıza resmen psikolojik şiddet uygulamışlar. Gelmezse şaşırmam. Ama Aris'e de üzülüyorum bir yandan."

"N'apmışlar o kadar?" diye sordu Cihan tadı kaçarak.

Burcu ağzına fermuar çekti. "Üzgünüm. Sen Aris'in arkadaşısın, sana söyleyemem. Her zaman ona yetiştirme ihtimalin var ve Seçil de bunu istemiyor sayın müdürüm."

Cihan üfleyerek gözlerini devirdi. Etrafına bakındı. "Bari biz gideceksek gidelim, gitmeyeceksek de ben sigara içmeye gitmek istiyorum artık."

"Ben de."

Aris bininci kez saatine ve telefonuna baktı. Son kez kapıların girişlerini kontrol ettikten sonra arkasını dönüp valizini çekerek Cihan ve Burcu'ya yürüdü. "Siz gidin. Cihan zaten eve kadar her şeyi biliyor. Seçil gelmezse gelmem ben."

"Aris saçmalama! Buraya kadar gelmişiz, bu noktada vazgeçemezsin. Gidelim işte. Belki iki gün sonra gelir kız. Azıcık zaman ver kızcağıza," dedi Cihan

Aris başını iki yana salladı. "Yok, gelmeyecek. Ben biliyorum. Hata ettim, onu o akşam hiç götürmemeliydim. Onu sonsuza kadar bizimkilerden uzak tutmak gerekiyordu."

"Bu mümkün bir fikir miydi peki?" diye sordu Burcu biraz çekingence. Aris onun için hala dümdüz 'Bey' sıfatlı bir CEO olduğu için kendini yavaştan rahatlığa alıştırmaya çalışıyordu. Zira bir hafta boyunca bu adamların karşısında pareo ilikleyerek yaşayamazdı. Azıcık enseye şaplak hale gelmesi gerekiyordu.

Aris çaresizce ona baktı. Burcu onun haline acıyarak telefonunu çıkarıp direkt Seçil'i aradı. En son on beş dakika önce bir kez daha aramıştı ama Seçil açmamıştı.

Bu kez de açmayacağından emin olarak telefon kulağında valizinin üstünde ileri geri yaparken birden nefes nefese telefon açıldı.

Burcu açılmasını beklemediği telefon açılınca ne olduğunu anlayamadı. O yüzden Seçil ilk uzun uzun konuşan taraf oldu.

Etkili AnlaşmaWhere stories live. Discover now