YİRMİ BİR

887 80 36
                                    

Derin iç çekişiyle arabadan çıktım ve Deniz'in yanına dolandım. Kapıyı açan Raif ağabeye hafifçe gülümseyip Deniz'e uzandım. Deniz kollarını kaldırınca bir kolumu sırtından bir kolumu bacaklarının altından geçirip yavaşça kucağıma aldım. Arabadan çıkarıp tekerlekli sandalyeye oturmasına yardım ettim. Oturunca kollarını benden çekti.

"Biz gideriz, ağabey." hafifçe gülümseyerek konuştum. Raif ağabey kafasını sallayarak onayladı.

"Tamam, oğlum. Ben arabada bekliyorum." sıcak bir şekilde gülümseyerek konuştu. Biz ilerlemeye başlayınca o da arabaya geri bindi.

Otoparktan çıkmak için asansöre bindiğimizde Deniz kafasını çevirip bana baktı. Kocaman sıcak bir şekilde gülümsedim. Derin bir nefes vererek omuzlarını düşürdü. Hafifçe saçlarını düzelttim. Gözlerini kapatarak rahatladı.

"Korkuyorum." sessizce mırıldandı. Neredeyse duyamıyordum. Hafifçe gülümseyerek yanına dolandım. Alnımı alnına yasladım.

"İstersen hemen şimdi eve dönebiliriz." sessizce konuştum. Yavaşça minik hareketlerle kafasını sallayarak reddetti. Gülümseyerek geri çekilip alnına hafif bir öpücük kondurdum.

"Korkmana gerek yok. Ben yanındayım. Ben yanında olmasam bile sen her zaman çok güçlüsün." kendimden emin bir şekilde konuştum. Kaşlarını eğerek karşılık verdi. Bu ifadesiyle çok masum durmuştu. Normalde sert duran yüzü için çok farklı bir ifadeydi bu. Hafifçe gülümsediğim sırada asansörün kapısı açıldı. Deniz eski ifadesine döndü. Yerime geçip Deniz'le birlikte asansörden çıktım. Psikiyatrist ve psikolog ile görüşeceğimiz dairenin önüne gelip zile bastım. Kapı güler yüzlü bir adam tarafından hemen açıldı.

"Buyrun, hoşgeldiniz." diyerek kapının önünden çekildi. Hafifçe gülümsedim. Deniz ise kafasını sallamıştı hafifçe. Arkasında olduğum için yüz ifadesini göremiyordum ama düz bir ifadesi olduğunu biliyordum.

Yavaşça içeri girdik. Adam kapıyı arkamızdan kapatıp yanımıza geldi. O sırada bir kapıdan başka bir adam daha çıktı.

"Hoşgeldiniz. Ben Ekrem." yeni gelen adam yanımıza gelip sıcak bir şekilde gülümseyerek konuştu. Elini uzatınca nefesimi tutarak Deniz'i izlemeye başladım. Artık insanların selamını almaya başlayacağını söylemişti. Öyle de yaptı. Yavaşça elini kaldırıp psikiyatrist olan Ekrem'le tokalaştı. Ekrem sıcak gülümsemesini bozmadan Deniz ile tokalaştı ve o elini çekene kadar bekledi.

"Ben de Selim." diğer adam da sıcak bir gülümsemeyle elini uzattı. Deniz onunla da tokalaştı. Elini çekince Deniz parmağının kenarıyla oynadı hafifçe. Hafifçe omzuna dokunup uyardım. Omuzlarını düşürerek parmağını rahat bıraktı. Hafifçe omzunu sıkıp Ekrem'in yönlendirdiği odaya ilerledim. İçeride iki tekli, iki üçlü olmak üzere dört tane koltuk vardı. Onların ortasında bir tane orta sehpası vardı. Bir de üç duvarı tamamen kaplayan, tamamen dolu bir kitaplık vardı. Kitaplık olmayan duvar tarafında da koltuk takımı ve büyük bir pencere vardı.

"Buyrun." Ekrem eliyle koltukları işaret edip kitaplığa gitti. Bir tane tekli koltuğa ilerledim. Deniz'in sandalyesini koltuğun yanına bıraktım. Arkasından çıkıp Deniz'in önüne geldiğimde hâlâ etrafa bakıyordu. En çok da büyük kitaplık ilgisini çekmiş olacak ki oraya dikkatle bakıyordu. Sessizce dikkatini bozmadan yanındaki koltuğa oturdum. Deniz'in bakışlarını takip edince elinde bir dosya tutan Ekrem'i buldum. Ekrem göz ucuyla bize bakınca hemen gülümseyerek dosyayı kapattı. Dosyayı raftaki yerine koyup yanımıza geldi. Yanımızdaki üçlü koltuğun bize yakın olan köşesine hafifçe bize dönerek oturdu. Deniz kafasını çevirip yeri izlemeye başladı. Ekrem'in gözü bir anlığına bana değdi. Kısaca bana bakıp Deniz'e döndü. Bana bakarken gülümsemesi hafifçe düşmüştü. Biliyordum, insanlar Deniz'le doğrudan iletişim kurmak istiyorlardı. Beni fazlalık olarak görüyorlardı. Yine de yapabileceğim bir şey yoktu. Deniz'in anlatmak istediklerini anlamayan da onlardı. Benim bu odadan çıkmam için öncelikle Ekrem'in Deniz'i anlayabilmesi gerekiyordu ama eminim ki ne yaparsa yapsın anlayamazdı. Çünkü insanlar asla Deniz'i anlamak istemiyorlardı. Anlamak isteseler herhangi bir saç teli bile çok şey anlatıyordu.

Renascence   {BXB}Where stories live. Discover now