ON YEDİ

928 77 25
                                    

Hava tamamen kararıp oda ve biz karanlığa gömüldüğümüzde Deniz'in düzenli nefesini bozarak titrek bir nefes aldığını duydum.

"O adam ve ailesi hayatımı mahvettiler." Deniz'in nefret dolu sesi titrek bir şekilde kulaklarıma ulaştı. Dişlerimi sıkarak sessiz kaldım. Böylesine muhteşem bir insana bu duruma gelecek kadar ne yaşatmış olabilirlerdi? Buna yürekleri nasıl izin vermişti? Tanrı varsa nasıl izin vermişti?

"Yok etmek istiyorum." Deniz'in nefret dolu sesini bir kez daha duydum. Dişlerimi kıracak kadar sıkmama rağmen öfkeyle iliklerime kadar titredim. Yavaşça boynumdaki elleriyle ensemdeki saçlarımla uğraşmaya başladı. Yumuşak dokunuşları karşısında gevşemekten başka çarem yoktu.

"İstersen o adamı senden uzak tutmak için, senin onu görmemen veya adını bile duymaman için her şeyi yaparım." istemsizce sert bir sesle konuştum. Burnundan sert bir nefes vererek güldü. Nefesi boynumu gıdıklandırdı.

"Yapma." sessizce güldüğünü belli eden bir sesle konuştu ama otoritesini sadece tek bir kelimede bile hissetmiştim. Deniz'in baskın bir karakteri olduğunu zaten anlamıştım ama zaman geçtikçe karakterinin ne kadar baskın olduğunu daha iyi anlayabiliyordum.

Kafamı sallayarak anladığımı belirttim. Bir süre daha böyle oturduk. Sonra Deniz esneme sesine eşlik ederek yavaşça hareket etti. Hafifçe güldüm.

"Uykun mu geldi?" yavaşça sordum. Kafasını sallayarak onayladı. Kollarımı sırtından ve bacaklarının altından geçirip ayağa kalktım. Odanın ortasına doğru yürüdüm. Duraksayıp Deniz'e bakınca gözleriyle banyoyu işaret etti.

Banyoya girince klozeti işaret etti. Onu klozetin kapalı kapağının üzerine bıraktım. Yeniden toparlanmış ve tüm asaletiyle dik duran adama son kez baktım. Banyodan çıkıp kapıyı arkamdan kapattım. Dolaba gidip Deniz'in pijamalarını çıkardım. Pijamalarını elimde tutarken yatağına gittim ve yorganın kenarını açtım. Pijamalarını yatağın üzerine koydum. Bacaklarına sürdüğüm losyonu da komodinin çekmecesinden çıkarıp komodinin üstüne koydum. Yatağın kenarına oturup biraz bekledikten sonra sifon sesini duydum. Kalkıp çok yavaş bir şekilde kapıya gittim ve tıklattım. Sonra biraz bekleyip içeri girdim. Deniz derin nefesler alarak bana baktı. Sıcak bir şekilde gülümseyerek yanına gidip prenses stili kucağıma aldım. Kollarını kendi kucağında toplayıp kafasını omzuma koydu. Odaya geri döndüm. Yatağa gidip Deniz'i kenarına oturacağı şekilde bıraktım. Yavaşça kafasını kaldırıp uzaklaştı. Gözleri yanında duran pijamalarda ve komodinin üstündeki losyonda dolaştı. Kısaca iç çekip bana baktı. Sıcak bir şekilde gülümsedim. Gözlerini yavaşça kapatarak gülümsememi kabul etti. Sessizce bacaklarının önüne çöktüm. Bacaklarında duran ellerini yanaklarıma koydu. Başparmakları ile yavaşça okşayıp gözlerini ağır ağır kapattı. Hemen hızlıca açıp yüzüme baktı.

Bacaklarının önüne bu şekilde oturmayı seviyordum. Kimsenin önünde diz çökmezdim. Bu yaşıma kadar hatırladığım kadarıyla da kimsenin önünde diz çökmemiştim. Yalnızca Deniz'in önünde diz çökerdim. Beni asla rahatsız etmiyordu. Aksine hoşuma gidiyordu. Önüne çöktüğümde yanaklarımı tutmasını, huzurlu ifadesiyle bana bakmasını seviyordum. Bazen kafamı dizlerine yatırır dinlenirdim. Ellerini yavaş yavaş yüzümde ve saçlarımın arasında dolaştırarak rahatlamama yardımcı olurdu. Dokunuşlarının her biri huzur veriyordu. Gözleri bir anlığına değmiş olsa bile huzur veriyordu.

Bir süre öylece oturduk. En sonunda Deniz ellerini yavaşça çekti. Yavaşça ayağa kalktım. Gözlerine bakıp izin aldıktan sonra yavaşça kazağını çıkardım ve üst pijamasını giymesine yardımcı oldum. Ardından eşofmanını da çıkarıp alt pijamasını giymesine yardımcı oldum. Kıyafetlerini gidip kirli sepetine attıktan sonra geri döndüm. Önüne çöküp gözlerine bakıp izin aldım. İzin verince yavaşça pijamasını sıyırdım. Birkaç tane siyah tüy olan pürüzsüz bacağına kısaca bakıp losyonu aldım. Elime biraz döküp bacağına masaj yapmaya başladım. Gözlerini kapatıp kafasını geriye yatırdı. Sessizce masaj yapmaya devam ederek rahatlamasına yardımcı oldum. Bir yandan da tam göremesem de rahatlamış ifadesini izliyordum.

İki bacağına da masaj yapmam bitince gülümseyerek ayağa kalktım. Banyoya gidip elimi yıkadım ve Deniz'in yanına geri döndüm. Öylece bıraktığım losyonu yerine geri koydum. Deniz'in arkasına uzanıp yorganı biraz daha açtım. Gözlerine bakıp uykulu bir izin aldıktan sonra yavaşça yatağa uzanmasına yardımcı oldum. Bana bakıp yanını işaret etti. Hafifçe güldüm ve önüne çöktüm.

"Hızlıca duş alıp gelsem olur mu? Muhtemelen kokmaya başladım. Seni rahatsız etmeyeyim." burnundan sert bir nefes vererek güldü.

"Rahatsız etmiyorsun." sessizce konuşup elini saçlarımın arasına soktu. Kısaca saçlarımı okşadı ve eli yanağıma indi. Yanağımı da okşayıp elini çekti. Eliyle zarif bir 'git' işareti yaptıktan sonra elini tamamen geri çekti. Ayağa kalkıp uykulu bir şekilde bana bakan adama hafifçe gülümsedim ve hızlıca odadan çıkıp kendi odama geçtim. Dolaba geri yerleştirilmiş kıyafetlerden giyeceklerimi de alıp banyoya girdim.

Hızlıca duş alıp Deniz'in yanına geri döndüğümde hala uyumamıştı. Belli belirsiz büzülmüş dudaklarıyla bana bakınca hızlıca yanına gittim. Yanını işaret edince yatağın diğer tarafına dolaşıp yorganın altına girdim. Yavaşca bana döndü. Ben de ona dönüp kollarımı açınca kollarımın arasına girdi. Belime sarılıp alnını kalbime yasladı. Yavaşça kollarımı etrafına sararak yeniden etrafında koza oldum. Yüzümü de saçlarının arasına yerleştirince tamamlandık. Demiştim ya en ufak bir dokunuşu huzur veriyor diye, ekleme yapıyorum; onunla bu şekilde sarılarak uyumak beni huzurdan ölen ilk insan yapabilir.

***

Bu bölüm diğerlerinden daha kısa oldu ya. Ama yazacak bir şey de kalmadı. Uyuyorlar işte ve hiç de bölesim gelmedi bu güzel anı. Neyse sonraki bölümü uzunca yazarım. Bakalım, yakında doktora gözükmeleri gerekiyor. Deniz hareket etmek istediği için bir doktorun fikrini almak lazım djxbddjxbdj

Sizce doktora gidelim mi? Doktor bize mi gelsin? Bence gidelim. Evden çıkalım azıcık. Bakalım, Deniz dışarı çıkınca ne yapacak?

Dilek ve şikayet bölümü.☞

Seviyorum sizi sağlıcakla kalın ❤️❤️

***

Renascence   {BXB}Where stories live. Discover now