ON BEŞ

1K 82 13
                                    

Perdelerin açılma sesini duyunca yavaşça kafamı kaldırdım. Melis Hanım kafasını çevirince ona baktığımı gördü ve hafifçe gülümsedi. Sessizce yanımıza adımlayıp arkama oturdu.

"Hep böyle, birlikte mi uyuyorsunuz? Üstelik oda bu kadar karanlıkken." fısıldayarak konuşup Deniz'e baktı. Deniz huzurlu bir şekilde uyuyordu. Sessizce kafamı sallayarak onayladım. Melis Hanım hafifçe gülümseyerek ayağa kalktı. Eğilip Deniz'in saçlarını hafifçe okşadıktan sonra sessizce odadan çıktı. O gittikten hemen sonra Deniz kaşlarını çatarak gözlerini açtı. Sıcak bir şekilde gülümsedim. Derin bir nefes aldığı sırada ifadesi gevşedi. Kafasını biraz daha geriye çekip yüzüme baktı. Sessizce gülümsemeye devam ettim.

En sonunda sessizce etrafımdaki kollarını çekti. Yataktan kalkıp onun tarafına dolandım. Üstünden yorganı kaldırıp prenses stili kucağıma aldım. Sessizce kollarını boynuma sarıp kafasını omzuma koydu. İçgüdüsel olarak saçlarından derin bir nefes alıp banyoya gittim.

Deniz'i kapağı kapalı klozete oturtup havluları ayarladım. Nemlendirdiğim havluyla yüzünü ıslatıp sonra da kuru havluyla sildim. Havluları yerlerine koyup sessizce banyodan çıktım ve kapıyı kapattım. Gidip yatağı topladım ve Deniz için kıyafet seçtim. Kıyafetleri yatağın üstüne bıraktığımda sifon sesini duydum. Yavaşça banyonun kapısını tıklatıp biraz bekledikten sonra içeri girdim. Deniz sessizce klozetin kapalı kapağı üzerinde soluklanarak bana bakıyordu. Sıcak bir şekilde gülümseyerek yanına gidip prenses stili kucağıma aldım. Kafasını omzuma koyup boynuma doğru soluklanmaya devam etti. Odaya geri dönüp Deniz'i yatağın kenarına bıraktım. Üst pijamasına uzanıp izin ister gibi baktığımda gözlerini kapatarak izin verdi. Yavaşça üst pijamasını çıkarıp kazağını giymesine yardımcı oldum. Ardından alt pijamasını da çıkarmasına yardımcı olup eşofmanını da giymesine yardımcı oldum. İşimiz bitince gülümseyerek pijamalarını alıp banyoya gittim.

Pijamalarını kirliye atıp geri döndüğümde Deniz ayaktaydı ve camın önündeki koltuğuna doğru yürüyordu. Bir anlığına adımlarım sekteye uğrasa da hemen toparlanıp yanına gittim. Kısaca bana bakıp adım atmaya devam etti. Biraz daha ilerledi ve odanın ortasına geldi ama bacakları titremeye başlamıştı bile. Sıcak bir şekilde gülümseyerek beline sarılıp destek oldum. Önüne uzattığım kolumu sıkıca tutarak adım atmaya devam etti.

En sonunda koltuğa ulaştığımızda daha fazla dayanamadı. Kendini saldığı sırada daha sıkı tuttum ve düşmesine engel oldum. Yavaşça destek olarak düzgünce oturmasına yardım ettim. Dudaklarının kenarı gururla hafif bir şekilde kıvrıldı. Gururla kocaman gülümseyerek baktım. Biz gururumuzu paylaşırken kapı tıklandı. Yavaşça uzaklaşıp kapıyı açmaya gittim. Kapının önünde ablalardan biri duruyordu.

"Melis Hanım ve Ahmet Bey salona çağırıyorlar. Birlikte kahvaltı etmek istiyorlarmış." sıcak bir şekilde gülümseyerek konuştu. Ben de gülümseyerek karşılık verip geleceğimizi söyledim. Abla gidince kapıyı kapatıp Deniz'in yanına geri döndüm. Soğuk bir yüzle camdan dışarı bakıyordu. Bana da göz ucuyla bakmakla yetindi.

"Gitmek istemiyor musun?" sessizce sorup bacaklarının önüne çöktüm. Daha önce hiç bu kadar soğuk baktığını görmemiştim. İlk geldiğim gün bile soğuktan ziyade boş bakıyordu.

"İstemiyorum." dışarıya bakmaya devam ederken neredeyse duyamayacağım bir sesle konuştu. Dudaklarımı birbirine bastırarak ayağa kalktım. Kafamı hafifçe kafasına yaslayıp uzaklaştım.

"Öyleyse ben ailene haber vermeye ve kahvaltını getirmeye gideyim olur mu?" yavaşça sordum. Gözlerini kapatarak onayladı. Omzuna hafifçe dokunup odadan çıktım. Alt kata inip salona gittim. Kapıda durup açık kapıya hafifçe tıkladım. Melis Hanım ve Ahmet Bey bana baktılar.

Renascence   {BXB}Where stories live. Discover now