ÜÇ

3.4K 258 93
                                    

Boynumun ağrısıyla uyandığımda gün aydınlanmıştı. Boynumu yavaşça düzeltmeye çalıştım ama çok fazla acıyınca hafifçe inleyip elimi kaldırmak amacıyla hareket ettim. Elimin sıkı sıkı tutulduğunu fark edince vazgeçip öylece durdum. Güneşin parlaklığına bakılırsa henüz öğle olmamıştı.

Dikkatli bir şekilde elini dışarıdan tutan elimi çektim. Boynuma destek olarak yavaşça düzeldim. Boynumu yavaşça ovalayarak gözlerimi indirdim. Gözlerim buz mavisi gözlerle buluşunca irkilerek gözlerimi kırpıştırdım. Yavaşça elini gevşettiğinde dikkatlice elimi çektim. Boynumu bırakıp kollarından ve sırtından destek oldum. Oturmasını sağladıktan sonra bir elimle sırtına destek olmaya devam ederek bacaklarını indirdim. Kendisi oturmaya başladığında ayağa kalkıp sandalyesini getirdim. Dikkatli bir şekilde sırtından ve bacaklarının altından kollarımı geçirip kaldırdım ve sandalyesine oturttum. Sandalyesini banyoya götürdüm. Aynanın önünde durup küçük bir havlu aldım. Havluyu biraz ıslatıp önüne geçtim ve dikkatlice yüzünü sildim. Sonra başka bir havlu daha alıp yüzünün suyunu aldım. Gülümseyerek kaşlarını da düzeltip geri çekildim. Havluları kirli sepetinin üstüne bırakıp banyodan çıktım. Kapıyı arkamdan kapatıp yatağını toplamaya gittim.

Yatağı topladıktan sonra bugün giyeceği kıyafetlerini seçtim. Tamamen siyahtan oluşan dolabından seçim yapmak çok zor olmamıştı. Bugünün sıcak olmasına güvenerek bir kapri ve tişört çıkartmıştım.

Sifon sesi kesilene kadar bekledim. Sifon sesi kesilince kapıyı çalıp yavaşça içeri girdim. Sandalyesinde bıraktığım gibi oturuyordu. Odasına geri götürüp yatağına oturttum. Öncelikle pijamasının üstünü çıkarttım ve tişörtünü giydirdim. Sonrasında belinden bir kolumla tutup kaldırdım ve rahatsız etmemeye dikkat ederek pijama altını kalçasından aşağı çektim. Tekrar oturmasını sağlayıp pijamasını bacaklarından çıkardım. Bacakları hep bir şiş duruyordu. Önünde diz çöküp yavaşça dikkatli bir şekilde bacaklarına ve ayaklarına masaj yapmaya başladım.

Bacaklarının biraz daha iyi durumda olduğunu düşününce masaj yapmayı bıraktım ve kaprisini aldım. Önce bacaklarından geçirdim. Sonrasında belinden tutup destek olarak kalçasından yukarı çektim. Kıyafetlerini düzeltip aynı şekilde kucağıma alıp sandalyesine oturttum. Sonunda kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Çok dikkatli bir şekilde her bir hareketimi izliyordu. Gülümseyip sandalyesinin arkasına geçtim ve onu pencerenin önüne götürdüm. Gece oturduğum sandalyeyi yanına çekip oturdum ve onunla birlikte sessizce bahçeyi izlemeye başladım. Güzel bir bahçeleri vardı ama tüm gün bakılacak gibi değildi. Melis Hanım odasının baktığı tarafa özellikle bolca çiçek dikmişti ama insan bir zamandan sonra sıkılırdı.

Uzun bir süre sonra kapı çaldığında irkilerek ayağa kalktım. Hızlıca kapıya gidip kahvaltı tepsisini aldım. Deniz'in önündeki masaya tepsiyi bırakıp sandalyemi ona doğru çevirdim. Dudaklarının kuruluğuna bakıp önce su bardağını uzattım. Oldukça susamış olmalı ki hızlı hızlı bardağın yarısına kadar içti. Su içmeyi bırakınca bardağı dudaklarından çektim ve tepsiye bıraktım. Dikkatli bir şekilde tepsiden bir şeyler alıp yedirmeye başladım. Ne uzatırsam yiyordu. Bazen istemediği bir şey olursa gözleriyle tepsiyi işaret ediyordu. Elimdekini tepsiye bırakıp işaret ettiği diğer şeyi alıyordum. Bence oldukça açık bir iletişimdi. Konuşurken kafa karışıklığı yaşayıp istediğimizi anlatamamamıza bakarsak Deniz'in gözleriyle doğrudan işaret etmesi oldukça düz bir şekilde anlaşılırdı.

Kahvaltı bittikten sonra tepsiyi de alıp çıktım. Tepsiyi mutfağa bıraktıktan sonra oradaki insanlarla biraz sohbet edip odama çıktım. Sabah rutinimi hızlıca halledip üzerimi değiştirdim. Koluma bir saat takıp ayarladım. Mutfağa geri dönüp bir sürahi ve bardak aldım. Deniz göründüğünden daha çok susayan biriydi. Kahvaltıda üç bardak su içmişti. Dudakları ve cildi de suya olan ihtiyacını belli eder şekilde kuruydu.

Renascence   {BXB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin