G.G. ~ 10

1.1K 32 20
                                    

Keyifli okumalar.

~

Giydiği tişörtün sol kısmı kana bulanırken sarsılmadı. Sadece sol kolu rast gele geriye doğru savruldu. Bora'nın vurulduğunu anlayan Berk elinde ki silahı bırakmıştı. Tüm o çatışmanın ortasında. Berk'in gergin ifadesi ve yüzündeki endişe harmanlanmış gibiydi. Büyük bir çığlık attığımda Aras uzaklaşmaya devam ediyordu ama Bora ile aramızda henüz mesafe artmamıştı.

Araba hızla geri geri giderken Bora ve Berk yavaş yavaş küçülüyordu. Korku dolu çığlığımı duymuş gibi bana baktı. Gözleri gözlerimi bulmamıştı. Sadece öylesine bana bakmıştı. Bora'nın vurulduğunu fark edenlerden bazıları telaş yapmışlardı. Bazıları ise hala karşı tarafla uğraşıyorlardı. Benim yüzümden vurulmuştu. Eğer ben evden çıkmasaydım vurulmayacaktı.

Ölmezdi değil mi?

Kırmızının yoğun rengi Bora'yı hapis almaya başlamıştı; Tişörtü soldan olmak üzere kana bulanmaya başlamıştı. Yapılı vücudu biraz geriye doğru eğildiğinde aradan henüz saniyeler geçmişti. Ve ben şoka girmiştim. Berk Bora'nın hemen arkasına oturup Bora'nın ağırlığını üstlendi. Bora bilincini kaybetmiş gibi gözükürken arabanın kapı koluna doğru hamle yaptım. İnip yanına gitmem gerekiyordu. Kapıların kilitli olduğunu fark ettiğimde direk olarak Aras'a döndüm. Oysa o çoktan geri geri gitme işini bitirmişti, arabanın arka kısmı kendi etrafında yarım tur dönerken büyük bir gürültü oluştu.

"Aras! Dursana! Bora vuruldu!" tüm gücümle bağırdığımda emniyet kemerimi henüz çözmüştüm. Artık Bora görüş alanımda değildi. Parmak uçlarıma kadar hissettiğim bir ürperti tenimi yalarken titredim. Aras gaza daha fazla yüklenmiş hızımı arttırmıştı. Gözlerim inanamıyormuşçasına açılırken ağzımda ona eşlik etti.

"Berk," diye soludu Aras tek nefeste. "O iyi mi?"

Kaşlarımı istemsizce çattım. Bora vuruldu, diyordum ve o Berk'i soruyordu. Eğer, Berk vurulmuş olsaydı söylerdim, değil mi?

"İyi," diyebildim Bora'nın kendini Berk'in önüne atışı yeniden zihnimde canlanırken. Aras derin bir nefesi gergin havaya bıraktı ve gözlerini bir anlığına sımsıkı kapattı. Ne dediğini anlayamadığım bir şekilde mırıldandı ve gaza biraz daha yüklendi.

"Dursana!" diye bağırdım. "Dönmeliyiz!"

"Döndüğümüz de onlara ne faydan olacak!" diye bağırdığında boğazında ki damar şişmişti. Ellerini direksiyona vururken sanki hıncını ondan çıkarıyordu. Öfke dolu bakışları yola odaklanmıştı. Cılız bedenine alaycı bir bakış attım.

Gözlerinden binlerce ifade geçerken aralarından sadece biri tanıdıktı; Endişe.

"Ne demek ne faydan olacak? Dönmemiz gerek." Bora'nın yanında olmak istiyordum. Ben bugün evden çıktığım, korumayı atlattığım için vurulmuştu. Tişörtü kırmızı rengi alırken ben sadece izleyen kısım olamazdım.

Aras hala yola odaklıydı, hızımızı arttırmıştı bununla birlikte çenesini sürekli kasıyordu. Siyah saçlarının arasına elini daldırırken aklıma Bora geldi. O da böyle yapardı.

"Emniyet kemerini tak. Bora ne olursa olsun seni eve götürmemi söyledi." Aras gözlerini bir an yoldan ayırıp bana baktığında ifadesi ciddiydi. Savaşın ortasın da kalmış bir askerdi Aras, komutanı ise Bora'ydı. Bora'nın her kelimesine itaat ediyor, ne derse yapıyordu.

Kapıyı birkaç defa daha zorladım ama açılmayacağı belliydi. Aklımdan bir an direksiyona atılmak geldi. Bakışlarım direksiyona döndüğünde, "Direksiyona atılmayacaksın. Bu hızda ikimizi de öldürürsün." dedi ve direksiyona bakan gözlerim hızla odağını değiştirdi.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin