G.G. ~ 1

4.7K 130 33
                                    

Herkese merhaba!

O kadar heyecanlıyım ki... Yıllar geçti burada birlikte ağlayıp güleli, şimdi yeniden burada olmak çok güzel ve heyecanım, tıpkı ilk gün ki gibi. Yeniden buraya dönmek benim için zor bir karardı ama pişman olmayacağıma eminim. Çünkü hayatımda pişmanlık duymadığım tek şeydi burada olmak. Yedi yıl sonra yeniden burada olmakta eminim çok güzel olacak.

Hala burada olanların verdiği mutluluk tarif dahi edilemeyecek kadar güzel.

Hikaye ile ilgili güncel bilgi almak için Instagram'da @watty_kitaplarim sayfamıza davetlisiniz.

Hikayeye geçmeden önce bir isteğim var. Lütfen bol bol yorum atın çünkü en büyük motivasyon kaynağı sizin güzel cümleleriniz.

Beğendiğiniz yerlere bir adet mavi kalp bırakır mısınız?

Başlama tarihinizi de buraya alalım.

Keyifli okumalar, diğer bölümde görüşmek üzere. 💙

~

Yalnızlık.

Başımı kaldırıp gökyüzüne baktığımda, kalabalığın içinde nefes alırken ya da gün sonunda başımı yastığıma koyduğumda dahi bir an bile hissetmeyi bırakamadığım, her zaman ensemde bir nefes gibi duran o duyguydu. Elbette yanımda ve yakınımda olan insanlar vardı ama tanımlayamadığım bir parça eksikti ruhumda; nerede ve nasıl kaybettiğimi bilmediğim. Artık kaybettiğim o parça yerine koyduğum duyguydu yalnızlık, her an ve her yerde benimle olan vazgeçilmezim.

Gözlerimi yavaşça aralayıp pencereden dışarıya bakarken ne kadar zamandır böyle durduğumu sorguladım bir an, çünkü artık zihnimde dolaşıp duran düşünceler boğulmama, zaman kavramını yitirmeme sebep olacak kadar ağır geliyordu bana. Çok değil henüz birkaç gün önce bir adam gelip oğluyla evlenmemi istemiş, bu kulağa saçma gelen düşünce anlamsız bir şekilde tepkisiz kalmama neden olmuştu. O yaşlı adamın mavi gözlerinde beni çeken ve yalnızlığımı sorgulatan bakışı her şeyin zihnimde karışmasına sebep olmuştu. Eğer o mavi gözleri öyle bakmasaydı bana bir dakika bile düşünmezdim bu teklifi reddetmek için ancak derin bakışları beni geçmişte bıraktığım ve şimdiye kadar zihnime asla uğramamış anılara sürüklemişti. Kelimeler dudaklarımda dolanıp kalmış öylece beklemiştim.

Nefes almaktan nefret ettiğim bir hayatın içinde yaşıyor olmaktan öte bu hayatı yalnızca iki yıldır düzenli bir şekilde ilerletebiliyordum. Samimi olduğum bir kız arkadaşım vardı, Ezgi. Ne kadar yakın olduğumuz hakkında bir fikrim yoktu aslında iki yıl boyunca evlerimizin yerlerini bile birbirimize sormamıştık. En büyük ortak noktamız ikimizin de ailelerimizden kaçıyor olmasıydı. Bunun dışında Berk hayatımın en büyük parçasıydı ve o da Ezgi gibi iki yıl önce hayatıma girenler listesinde yer alıyordu. Şimdiyse düzenlemeye çalıştığım hayatım yeniden sarsıntıyla yıkılacak ve ben bu enkazın altından kalkamayacağımın farkında bile değildim.

"Hazırlanmaya başla." duyduğum ses ile başımı yavaşça çevirdim. Üvey ağabeyimin bakışları üzerimde usul usul dolanırken gözlerimiz kesiştiğinde ona alayla gülümsedim.

"Gitmek istemiyorum." korkumu bir kenarı bırakıp omuzlarımı dikleştirdim. Aslında hayatım da net olan şeylerden biri de benim hayatımın ipleri üvey annem ve ağabeyimin ellerinin arasındaydı oldukça uzun zamandır yalnızca üçümüz vardık sanki bu hayatta. Birbirimizden hoşlanmadığımız açık bir gerçekti aslında ama bu bir arada olmamızı engellemiyordu. Sonuçta biz bir aileydik ve kan bağı dahi olmasa bu ailelerin zorunlu birlikte kalma kuralı da sessizce bizim aramızda hüküm sürüyordu sanki. Henüz üniversite dördüncü sınıf öğrencisi olmama rağmen önüme sürülen evlilik teklifini kabul edecek kadar çıldırmamıştım.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin