G.G. ~ 6

1.5K 39 12
                                    

Herkese merhaba! Nasılsınız?

Saat şuan 01.26 Ben buradayım ya sizler?

~

Sabah alışık olduğum saatte kalktığımda gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Dün, Bora bana yakınlaştıktan sonra yeniden aniden geri çekilmiş ve gitmişti. Sanki ikilemde kalıyor gibi bir hali vardı. O gittiğinde bir on dakika hareketsiz kalmıştım elimin acısını umursamamıştım. Sadece öylece durmuştum artık bazı şeyleri beynim idrak etmekte zorlanıyordu. Bu canımı sıkıyordu. Nefretle soluyup ayağa kalktım.

Bora tüm dengemi değiştirmişti, bir anda hayatımın odak noktası olmuştu, bu hoşuma gitmiyordu onun haberi olmadan evden bile çıkmaya korkuyordum. Hoş istesem bile çıkamıyordum. Kapıda korkutucu bir koruma vardı. İrkildiğimde ellerimi saçlarıma sokup karıştırdım. Banyoya doğru ilerlediğimde üzerimdeki pijamanın altını düzeltip belime yerleştirdim. Banyoya vardığımda sıcak suyu açıp dolmasını bekledim. Gözümün önüne gelen anıyı ve çığlıklarımı bir kavanoza koyup onu beynimin en tozlu ve karanlık bölgesine fırlattım.

Anılarımı gerçekmiş gibi tekrar yaşayan bir kişiliğim vardı. Ellerimi gözlerime bastırarak uykumun tamamen açılması için ovuşturdum. Su dolduğunda üzerimdekiler çıkarıp kirli sepetine attım. Gülümsemem genişlerken kendimi suya yavaşça bıraktım.

Suyun içinde oyalanmadan çıktım. Bora hayatıma girdiğinden beri daha hareketli ve sıkıntılı bir hayatım olmuştu zaten artık uyuşukluk yapmak bile gelmiyordu içimden.

Her şey üst üste binmiş gibiydi. Banyodan çıktığım da daha iyi hissediyordum, bu güzel ve rahatlatıcıydı. Dolaba yürüdüğümde dolapta evde giyebileceğim bir şey yoktu. Çoğu elbiseydi zaten çok fazla kıyafet yoktu dün sinirle dolabın içindekileri camdan atmış Bora'ya küfür etmiştim ama daha sonra tükürdüğümü yalayarak Bora görmeden kıyafetleri tek tek toplanmıştım bu konuya girmemek daha iyi olurdu, bence.

Elbise giymek istemiyordum. Gözüm Bora'nın kıyafetlerine kaydığında dudağımı dişledim korkuyla elimi Bora'nın bir tişörtüne attım ve yavaşça çektim kendime düşünme fırsatı tanımadan üzerime geçirdim. Dolabın bana ait olan kısmından da bir tayt çektim. Taytı bacaklarımdan yukarıya çektiğimde aynada kendime baktım. Tayt giymek istememiştim ama temiz pantolon yoktu.

Dolabın kapağını kapattığımda saçlarımı taramadan yukarıdan dağınık bir topuz yaptım. Tarama gereği duymamıştım sonuçta okula gitmeyecektim.

Onun yerine oturup evde ders çalışabilirdim. Üstümdeki Bora'nın tişörtünü aşağıya doğru çekiştirip kitapları kolumun arasına sıkıştırıp odadan çıktım merdivenlerden aşağıya inerken sendelesem de toparlamıştım. Salona girip üçlü koltuğa yatar pozisyonda uzanıp kitapları önüme açtım. Çalışmaya başladığımda dizlerimi bükerek ayaklarımı yukarıdan çapraz yapıp ileri geri sallamaya başladım.

Kalemi alıp çalışmaya başlayacağım sırada aklıma Bora geldi. Beynimi söküp atmak istedim bir an için. Dudaklarımı bükerek saçlarımı hafifçe asıldım. Ben burada babamın davası için vardım! Beynimi söküp atmak istiyordum beni bu kadar işgal etmesi normal değildi. Ellerimi başıma bastırıp aklımda ki düşünceleri unutmak istiyordum. Bir sis dalgası gibi beynimi işgal etmesini istemiyordum.

Telefonum titremeye başladığında düşüncelerimden daha doğrusu düşünmek istemediğim düşüncelerimden ayrılmıştım. Artık telefonumla bütünleştiğim için her an yanımda oluyordu. Titreyen telefonu elime aldığımda Berk yazısını görünce yüzümde aptal bir gülümseme oluştu. Dün gece Bora telefonu fırlattıktan sonra parçaları toplama görevi bana kalmıştı. Ekranda ufak bir kırık vardı ancak bu kullanmama engel değildi.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin