G.G. ~ 5

1.6K 52 16
                                    


~

Neden her şey bu kadar karışıktı ki? Ne yapmam gerektiğini neden bilmiyordum? Dava hakkında ufak bilgiler topluyordum ancak henüz yüzmeye yeni başlamıştım, kuyruk kısmı bende metrelerce ötedeydi.

Doldurmaya başladığım bardağı musluğun altından çektim ve yavaşça içmeye başladım. Bardağı her iki elimle sıkıca tutuyordum çünkü hala düşüncelerim beni ürpertiyordu, bu da en ufak bir şeyde oluşacak deprem gibi beynimin için de dönüyordu. Titreyen ellerimle bardağı tezgâha bırakıp üşengeç adımlarla mutfaktan çıktım artık yorulmuş ve yıpranmış hissediyordum son beş yılda bile bu kadar yorgun hissetmemiştim.

Mutfaktan çıkmayı başardığım da karşıma gelen üçlü koltuk birkaç saat öncesini hatırlamama sebep olurken derin bir nefes alarak bunun önüne geçmeyi umdum. Koltukla olan göz temasımı kestiğimde yavaşça yukarıya çıkan merdivenlere yöneldim.

Merdivenleri de aynı üşengeçlikle çıkıp odama doğru paytak adımlarla ilerlemeye başladım bir yandan yavaş ritimli bir şarkı mırıldanıyordum. Önümde uzun bir yol vardı. Davayı kazanmak için güçlü olmam gerekiyordu.

Güçlü kal Göksu...

Yavaşça kapının kolunu tutup kapıyı açtım, neyse ki gıcırtı sesi yükselmemişti. Üzerimdekileri çıkarıp daha ferah kıyafetleri giydim.

Sonunda yatağa ulaştığımda yorganı yavaşça kaldırdım. Tüm uyuşukluğuma rağmen yatağa zıpladım şimdi dinlenmek için bol bol vaktim vardı. Üzerimi örttüğümde yatağa sokuldum. Benim sebep olmadığım bir hareketlilik yatağa sallandırırken çığlık atıp yataktan kalkmayı denedim.

Ama belimden tutan eller bunu engelledi arkamdaki kişi beni kendine çekerken sırtım göğsüne çarptı burnunu saçlarım da gezdirenin Bora olduğunu idrak etmem vaktimi almıştı. Ama ne fark ederdi ki? Ellerimle belimdeki kollardan kurtulmayı denediğimde başarılı olmayacağımı biliyordum ama çabuk pes etmeyecektim.

Hem Bora'nın burada ne işi vardı? Gözlerimi kapatıp ayaklarımı Bora'nın bacaklarına yerleştirip kendimi var gücümle öne ittim ama en fazla iki üç santim kadar fark açabilmiştim. Bora ellerini karnımın üzerinde yeniden birleştirdiğinde nefesimi tuttum. Konuşmamız bittikten sonra çıktığına yemin edebilirdim.

''Ellerini çeker misin? '' dedim dişlerim arasından.

Sırtıma değen karnını hissedecek kadar kendime geldiğimde hızla debelenmeye başladım. Ayaklarımı ve kollarımı var gücümle sallıyor başımı sağa sola hızla hareket ettiriyordum.

"Yorgunum." dedi uykulu bir sesle.

"Tamam, başka yerde uyuyabilirim beni bırak." diyerek çıkıştım.

Yüzüme düşen saçlarımı üfleyerek kendimden uzaklaştırmaya çalışsam da pek başarılı olamadım. Yüzümde bulunan az sayıdaki saçlar sanki beni boğuyormuş gibi bir duygu yaşatıyorlardı. Bora ellerini çekti. Uzun zamandır nefes almıyormuşum gibi olan his, üzerimden kalktığında, derin bir nefes aldım. Hala arkamda yatıyor olmasını umursamadan yatakta oturur pozisyona geçtim.

''Uslu kız ol, çirkin.'' dediğinde vereceği tepkiyi umursamadan gözlerimi devirdim hem görmezdi belki, sonuçta karanlıktı. Sesinin tonunu her seferinde sinirli ya da ifadesiz tutamıyordu bu sefer ki ses tonu daha çok uykulu gibi çıkmıştı.

Sakin ol Göksu, sakin ol.

Yataktan kalkmak için hamle yaptığımda beni durdurmadı. Ayağa kalkıp odadan çıktım. Merdivenlerin solunda kalan odaya girdiğimde koltuklarla karşılaştım, yatak yoktu. Diğer odalara da baktım ama yoktu. Kilitli bir oda vardı, kapısını zorlamış hatta tel tokayla açmayı denemiştim ama boşuna. Yatacak yatak yoktu. Sonunda merdivenlerden inerek üçlü koltuğa uzandım. Üzerime pike almamıştım ama ev soğuk sayılmazdı.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin