•sözde senden kaçıyorum doludizgin atlarla•

5.1K 525 1.2K
                                    

Bölüm sekiz-hiç yaşanmamış bir aşkın tükenişi-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm sekiz
-hiç yaşanmamış bir aşkın tükenişi-

Kimse kırılmasın diye kendisinin defaatle paramparça edilişine göz yuman insanların gönülleri mahzun olmaya alışmıştır. Hep kırıktır kalpleri, üzerlerine basıp geçen insanların bıraktığı acıyla yaşarken çok kez gizli saklı gözyaşı akıtmışlardır. Dış görünüşleri  baz alınacak olursa çoğunluğu şen şakraktır ama açıp bakılsa sinelerine, harap olmuş araziden başka bir manzara ile karşılaşılmayacaktır.

Kendimi bildim bileli incinen tarafta olduğumu hatırlıyorum. İncitmeye kalksam dahi en ufak bir yakınlık girişiminde kolaylıkla yelkenleri suya indirebiliyordum. Ankara'ya gelmeden önce hayatımı tepetaklak eden adamın elini öpmüş olmam buna verilecek örneklerin en başında gelirdi. Şimdi ise ilk defa, bu denli şiddetle birini yaralamak istiyordum. Hüseyin ağayı affetmiştim, belki annem özür dileyip pişmanlığını göstermiş olsa onu da bağrıma basardım. Fakat biri vardı ki, bana yaptığının aynını yaşatıp yerle yeksan olduğunu gözlerimle görmek istiyordum.

Gece yanıma gelip saçlarımı sevmesi, kokumu unutmamış olduğu gerçeği, ne bileyim işte bir şekilde anlayışlı davranışları dahi ihanetini hoş görmemi sağlamıyordu. Dört sene onsuzluğun bağrında beklerken, içten içe hep bir umut beslemiştim. Bu gerçeği kendimden bile saklamıştım ama ne zaman kapıya vurulduğunu duysam kalbim teklemişti. Acaba demiştim o kapı açılana kadar kör bir umutla. O gelmiş olabilir miydi?

Fakat her seferinde yüksekten düşerek yere çakıldı heyecanım. Çünkü dört sene boyunca bir kere bile gelmedi. Hiç mi izne çıkmamıştı, hiç mi gurbet ellerde evini aramamıştı? Kendimi geçmiştim, en azından köyünü özleyip ziyaret etmesi gerekmez miydi? Bu kadar mı gözünü karartmıştı?

O böyle bir insandı işte, soğukkanlılığı akıllara ziyandı. Birini hayatından çıkarmak istediyse arkasına dönüp bakmazdı. Sizi sildi mi? Kendinizi bir kere daha onun hayatına katamazdınız. Köyde de şahit olmuştum buna, yakın sayılabileceği arkadaşıyla nedenini bilmediğim bir tartışma sonucunda bağları tümden koparmış, ismini ağzına bile almamıştı.

Benimle ne problemi vardı? Hep aynı soruya çıkıyordu kapılarım, ben ona ne yapmıştım? Banyo sırasını kapmam veya arada sırada sinirlensin diye laf çarpmam beni silmesi için yeterli sebepler miydi?

Eğer bir kere gönül yıkıp bedbaht durumuna düşeceksem, buna sadece ama sadece Cerir için kalkışırdım. Yaralayacağım tarafta bir tek o olabilirdi, başkasına karşı hiçbir şekilde merhametsiz davranamazdım.

Sabah namazını kılmak üzere abdest almaya giderken odasının önünden geçmem gerekiyordu. Kapısı kapalı olsaydı rahatlıkla banyodaki işimi halledip çıkabilirdim ama o inadına yapar gibi kapısını ardına kadar açık bırakmıştı.
İçeriden çıt çıkmıyordu, ya benim gibi uyuyamamıştı ya da ayak seslerimi duyup uyanmış olmalıydı. Zira uyuyor olsa horlardı.

BEYHUDE ÇIRPINIŞLARWhere stories live. Discover now