16. Bölüm: Sırlar Çemberi Büyüyor

174 51 335
                                    

Ratsel defteri hâlâ okumaya devam ediyordu. Geçen zaman boyunca sözde yardımcısının defteri okuduğu pek söylenemezdi. Daha çok, önemli sayılabilecek kısımlara göz atıp bırakmıştı çünkü okuyacak fazla bir şey bulamıyordu. Yazılanlar eksikti. Monroe gibi Tom da bir kadından bahsetmekteydi. Her şeyin ortasında yine o kadın vardı. Teorisi doğru çıkmış olabilirdi.

"Monroe her ne söylediyse Tom'un ölümüne yol açmış. O kadını bulsam her şey çözülecek. Onu bulmalıyım," diye seslice düşündü. "İlk günki gibiydi. Hiç yaşlanmamıştı derken ne anlatmak istiyor?" Dikkatle her cümleyi ezberliyerek volta attı. Bu karmaşadan mantıklı tek bir sözcük çıksa bile çok sevinecekti.

Genç adam çok sıkılmıştı. Görüş açısına bir girip bir çıkan kız yüzünden başına ağrılar giriyordu. Daha ne kadar sürebilir düşüncesiyle sabretti. Ama hayır kızın vazgeçmek diye bir şeyden haberi yoktu. "Arabada yüz kere okudun zaten," diyerek sitem etti.

"Yüz kere daha okuyacağım." Dikkat dağıtanları hiç sevmezdi.

Genç adam dayanamayarak isyan etti. "Yeter artık!"

Ratsel bir an için durdu ve volta atmayı bıraktı. Bunca zahmet sonrası eline geçen tek şey bir defterdi. O da hiçbir şeyi açıklamıyordu. Defteri masaya koydu. Serbest kalan kollarını önünde birleştirdi. "O kasabaya tekrar dönelim. Tom'un arkadaşlarıyla konuşmalıyız."

"Kayıp bir adam hakkında sorular sormak hiç şüpheli değil çünkü."

"Bir şekilde ağızlarını yoklarız."

Gözlerini tavana dikti. "Ne laftan anlamaz bir kızsın sen."

"Anlamam."

Genç adam iyice sıkılarak ayağa kalktı. Tekrarlanan konulardan başı şişmişti.

"Nereye?" dedi buğday tenli kız soru dolu bakışlarla.

Uzun boyuyla ince bedene doğru çok yavaşça döndü. "Sen hesap mı soruyorsun?"

"Gerekirse, evet. İstediğin gibi girip çıkamazsın. Bana yardım etmek için burdasın." Buğday tenli kız biraz fazla ileri gitmiş olduğunu düşünemedi ya da düşünmedi.

Siyah kaşlar çatılıp tekrar eski hâline geri döndü. "Ne çok konuşuyorsun sen."

"Beğenmiyorsan, gidebilirsin."

Destin uzun bakışlarını sürekli sinirli gezen kıza yöneltti. Gözünü kırpmadan öylece durduğunda zaman yavaşlamış gibiydi. "Gitmemi ister misin gerçekten?"

"Destin, beni delirtme!"

Umursamadan yaklaştı. "Delirmek sana yakışıyor ama," dedi göz kırparak.

"Saçma sapan konuşma!"

"O hâlde," dedi yavaşça ayağa kalkarken. "Sana iyi eğlenceler bu sıkıcı aktivitenle. Ne kadar olursa tabii."

"Nereye gideceğini söyle sonra."

Genç adam aldırış etmeden mutfağa yöneldi. Ratsel da peşini bırakmayarak ardından mutfağa girdi.

"Acıktım," diye cevapladı sağa sola bakarak. Mutfağa girmesiyle çekmeceyi çekip bir bıçak aldı. Yukarı kaldırarak ışığa tuttu ve keskinliyine baktı.

Kız ağırlığını kapıya verdi.
"Bıçaklara karşı bir zaafın var galiba."

Ağzı hafifçe açıldı bıçağa bakarken ve sonra kısa bir bakış attı. Keskinliyinin nasıl olduğunu yoklayıp bıçağı masaya koyarak cebinden çıkardığı tokayla saçlarını topladı. "Koleksiyonum bile var. Sana göstermemi ister misin?"

42 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin