7. Bölüm: Kan Kokusu

425 105 929
                                    

Bu bölümdeki bazı şeyler kolay etkilenenler için rahatsız edici olabilir.

İyi okumalar diliyor ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum : )

Bazı yerler vardır ki, insanı korkutmakta ustadır. Ondan dolayı bu yerler çoğu zaman insansızdır ve üzeri savunma peleriniyle tamamen örtülüdür. Dışarıdan bilinmez ve anlaşılamazdır. Bu dünyadan değil gibidir, bakanlar bir daha bakmak istemez, gelenler bir daha gelmek istemez. Onu görenlere gözdağı verircesine duran burası da öyleydi.

Anlatılanlara göre bina zamanın gerisinde birçok insanın ölümüne sebep olmuştu. En azından kasaba halkının inancı bu yönde olduğu için inanıp inanmamak seçeneği size kalmış. Geçmiş zamanda mutlu bir aileyi mahvetmişti. Herkes onları sever, onlara saygı duyardı. Kimseye zararı olmayan, iyi bir aileydi. Dört tane çocukları vardı ama sonra ardı arkası kesilmeyen talihsiz kazalar olmaya başlamış, ailenin bütün çocukları ölmüştü.

Bu acıya dayanamayan anneleri de sonunda aklını kaçırmıştı. Ailenin babası kadını da yanına alıp buradan gitmek istemişti. Ama kadın gelmemişti. Burada kalacağını söylemişti. Çocukları hâlâ buradaymış. Onları yalnız bırakamazmış. Ailenin babası olacak adam bir şey yapamayınca kadını bırakıp gitmişti. Aklını kaçıran bir kadınla yaşayacak değildi. Çocukları ölmüştü ve geri gelmeyecekti.

Sonra anneleri olan kadın da bir kaza sonrası ölmüştü. Dikkatlice dinlerseniz buradan gelen çocuk seslerinin duyulabildiği söylenirdi. Baba onları duyamamış ya da görememiş. Göreceğine gram inancı yokmuş çünkü. Çocuklar da saklanmış adamdan korkmasın diye. Buradan geçenlerin anlattıklarına göre çocuklardan korkmazsanız gece karşınıza çıkıp sizinle oyun oynamak isteyebilirlerdi.

Çocukları kırmak olmaz deyip onunla oynardınız belki. Çocuklar da mutlu olurdu ve size teşekkürlerini sunardı. Sonra da bir anda yok olurlardı. Ağızdan ağıza dolaşır giderdi bütün bunlar. Gerçeğin nasıl yaşandığı artık bilinmiyordu. Eski bir hikâyeydi bu. Binanın hikâyesini duyan kasaba halkı, lanetinin onlara bulaşacağından korkarak buraya gelmiyordu. Buraya gelerek siz de lanetlenebilirdiniz ne de olsa. Bir sonraki ölecek olan olmak istemezdiniz.

Issız dünyayı bu korkunç hikâyesiyle arkada bırakmışlardı. Ratsel ve Destin, ormanda Tom'u küçük çaplı aramışlardı. Fakat yaşayan herhangi bir canlıya rastlamamışlardı. Ayağına dolanabilecek zehirli yılanlar ve vahşi hayvanlar da buraya dâhildi. Ancak her ihtimale karşı ileriye fazla gidememişlerdi. Göz gözü görmüyordu ve birini yakalamak için uygun değildi. Tom kayıplara karışmıştı.

Vita Tom'un ne zaman onun peşini bırakmış olduğunu bilmiyordu. O yüzden kesin bir şey diyememişti. Arkasına bakmamış, bağırarak kaçmıştı. Aslında düşününce arkasından gelip gelmediğini de bilmiyordu. Hangi yöne bakacakları meçhuldü.

Vita bu gece ölümle yüzleşeceğine emindi. Ama hayattaydı. Tanrı ona yardım etmişti. Önemli olan da buydu. Tom onu öldürmekten vazgeçmişti. Ağaç dalları vücudunda çizikler açtığı için canı acımaya başlamıştı. Adrenalin geçtiği için acıyı hissediyordu. Ama ölecek olmanın yanında hiçbir şeydi. Tom'un ne hâli varsa görsün. Hâlâ yaşıyor olmak güzeldi.

Yine de Ratsel aramaya devam etmek istemişti. Vita buna izin vermemişti. Destin isterse tek başına gidebileceğinin altını çizmişti. Vita Destin'e dedikleri için kızmıştı. Destin Ratsel'a burada ölürse Monroe'yu temelli unutması gerekeceğini söylemişti. Ratsel ona hak vermişti. Burada kalırsa başına her şey gelebilirdi. Tom'un yokluğa karışması ve üstüne Vita'nın durumu eklenince gitmek kaçınılmaz olmuştu. Tom'u bulmak ve burada kalmamak için Ratsel onlarla birlikte ayrılmıştı. Destin Vita'yı evine bırakacaktı. O zamana kadar ne öğrenebilirse öğrenecekti. Tom'un adresini de öyle.

42 (Tamamlandı)Where stories live. Discover now