Now we got bad blood

561 33 3
                                    

Şimdi seninle düşmanız.

Bu kitap eski hesabımdan alınmış ve yenilenmiş ve eklemeler yapılmış yeni halidir.

Kütüphane. Tonlarca güzel anının geçtiği yerin tozlanmış kitapları ilk kez tanık oluyordu bu gerginliğe. Çekiştirilerek getirilmiş adam sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Jungkook elinde bir kağıtla derin nefesler alıyordu, odada tek yankılanan ses buydu.

"Jungkook, ne oluyor?"
Parlayan mavi gözlere baktı Jungkook. Karşısındaki adam ilk kez onun bu bakışlarıyla karşı karşıyaydı.

"Minho'yu sen mi öldürdün?"

Kendisinden kısa olan irkildi sorulan soruyla. Eski hapishane müdürüydü Minho. Çıkan isyanda öldürülmüştü. Jungkook ilk geldiğinde çıkan isyan. Tüm suç ona kalmıştı.

Üstüne atılan iftiradan kurtulmaya çalışırken kardeşini koruyamamıştı. Öldürmüşlerdi kardeşini.

Hapishane normal hayattan çok farklıydı. B1 ve B2 adı verilen bloklar arasındaki çatışma çok büyüktü. İlk geldiğinde B1 bloğuna yerleşmişti.

Değerli insanlarla tanışmıştı, Hoseok onlardan biriydi. İlk geldiğinde yanında olmuştu. Söylediği sözü hatırlıyordu.

"Burada taraf seçmek zorundasın Jungkook. Jimin buradakileri korur."

Ne korumaktı ama. İlk geldiği zaman biraz mesafeliydi,uzaktı bilmezdi böyle ortamları.
Fakat sonra onu tanıdı. Hukuk okuyordu. Bu şartlarda bile adaleti sağlamaya çalışıyordu.

Çıkan isyanda müdürü öldüren bıçakta kendi parmak izleri çıktı. O kadar şaşırmıştı ki. Kendini kanıtlamak için çok uğraştı. O kadar uğraştı ki kardeşini koruyamadı. Minik kardeşi daha 18 yaşındaydı.

Jungkook kendini akladı fakat kardeşini geri getiremedi.

Şimdi ise müdürün eline verdiği bir itirafname duruyordu.

'Ben Park Jimin hapishane müdürü Choi Minho'yu yaralama hususuyla öldürdüğümü kabul ediyorum.'

"Kim verdi bunu sana?" Sonunda sesini çıkarabildi mavi gözlü olan. Daha da sinirlendirdi bu Jungkook'u.

"Ne önemi var Jimin? Ne önemi var? Şu yüzünün haline bak. Kahretsin!" Parlayan gözler odağını mavilerden çekerek derin nefeslerle döndü arkasına.

"Jungkook."

"Yapmadım de onu ben öldürmedim de." Diyemezdi.

"Jungkook ben bıçakladım ama ben giderken yaşıyordu." Jimin yanlışlıkla bıçakladığı adamı orada bırakmıştı fakat bırakırken yaşadığının farkındaydı.

"Ne önemi var ne? Ben kardeşimi kaybettim onu koruyamadım."

"Senin kardeşini Jack öldürdü Jungkook. Benimle bir alakası yok."

"Ben onu korurdum." En alt perdelerden titreyerek çıkan ses Jimin'i titretiyordu.

"Yemin ederim aklanmasan itiraf edecektim. Ama aklandın."

"Kardeşimi getirebiliyor musun geri? Ben sana nasıl düşman olacağım şimdi?" Jungkook'un bağırışı ile diğerleri de girdi.

Burun buruna gelene kadar yaklaştı kısa olana. Gözlerindeki nefret onun mavi gözleriyle kesişince bile geçmemişti.

"Sen ve ben artık buraya geldiğimde nasılsak öyleyiz. Sen artık benim için hiçbir şeysin." Kağıdı kendisinden kısanın yüzüne fırlatarak çıktı odadan.

Gözler kızarmış adam birkaç saniye daha öyle kaldı. Sertçe vurduğu masa sandalye ile devrilirken bağırdı.
Her şey bir rüzgarla yıkılmıştı.

Flashback

Jimin'in neşeli bir şekilde girdiği avluda Hoseok ve Jungkook dışında herkes arkasındaydı. Diğerleri sonra gelecekti.

"Hoşgeldiniz maviş ve saz arkadaşları." Gülerek oturdu. Yıllardır duyduğu rahatsız ses.

Daniel. B2 bloğunun başı. Buraya gireli 7 yıl olmuştu Jimin'in. 7 yıldır bu adamla uğraşıyordu.

Mühebbet cezası çeken adam biraz da eğlendiriyordu onu.

"Sen ölmedin mi hala ya?"

"Ne demişler? Kötüye bir şey olmaz." İğrenç kahkasını attı avluda. Yanındaki adamlar da güldüler. Gerçekten kötüydü, özü kötüydü.

"Bizim kitabımızda oluyor Danny. Bu arada bıçak yaraların iyileşti mi?" Bu sefer Jimin'lerin grubu güldü. Jungkook'un onu 10 yerinden bıçakladığı kavgaya atıf yapmıştı.

O sırada içeri girdi siyah saçlı olan. Gözleri basamaklarda oturan adamla kesişti fakat gelen sesle ayırdı gözlerni. Onu gören Daniel bu sefer ona çevirdi gözlerini.

"Cani olan da gelmiş. Siz toplandınız mı şimdi? Kutu kutu pense mi oynayacaksınız?"

"Kes sesini Daniel." Jungkook'un sert sesi ile sessizlik olurken basamaklara oturarak kolunu mavi gözlü olanın omzuna atarak yanına çekti.

"Yeni müdür geliyormuş. Duydun mu?"

"Duydum. Çok sorun çıkartmaz diye umuyorum." Sorusunu cevaplayan adama kafasını salladı. Omzundan uzattığı elini Jimin'in boynunda gezdiriyordu. İstemsizce yaptığı bir şeydi.

O sırada içeri giren Hoseok'u ittiren adam ile bir kargaşa oluştu bir anda avluda. Hapishane canı sıkılınca soru çıkaran insanlar ile doluydu.

Herkes birbirini ittirirken Daniel oradan komut veriyordu.Hızlıca ayaklanan ikili de içeri girerek kavgaya dahil olunca gardiyanlar ayırdı ateşlenen kavgayı.

"Adamlarına sahip çık maviş."

"Sen adamlarına sahip çık kötü olur Daniel." Mavi gözlerin en sert görünebileceği bakışlar orta yaşlu adamdayken gardiyanlar arada duruyordu.

"Dikkat et de bir köşede ölü bulunmasınlar." Jungkook üstüne doğru yürüdü bu sefer. Tehdit edilmeyi sevmiyordu.

"Sen hala akıllanmadıysan ben halledeyim." Gardiyan durdurdu onu.

Don't blame meWhere stories live. Discover now