21. BÖLÜM

22 8 0
                                    

Eve geldiğimizde yüzümüzde kocaman gülümsemeyle içeri girdik. Melek koltuğa oturmuş televizyon izliyordu. Kapının açıldığını fark ettiğinde yüzünü bize döndü. Önce babama sonra bana bakıp, "Bakıyorum da pek mutlusunuz," dedi. "Sizi böyle görmek çok hoş."

Melek'in yanına oturarak, "Seni de böyle iyi görmek çok hoş," dedim. "Doktorun geldi mi?"

"Evet geldi. Hatta artık eğer çok zorlanmayacaksam tekerlekli sandalyede oturmamamı söyledi. Kemal beni buraya kadar getirdi. İlk günlerdeki gibi çok zorlanmıyorum. Ne kadar yürürsem o kadar iyi."

"Adına çok sevindim. Siz gitmeyecek misiniz artık okula?" diyen babama bakıp gülümsedim.

"Hayır... Yani Melek iyileşirse gideriz," dedim.

"Gidersiniz..." dediğine pek inanmayan babama baktım.

"Gideriz..." dedim gülerek.

Tam o sırada dış kapı açıldı. Burak elinde Gece'yle içeri girdi. Yerimden kalkıp koşar adımlarla Gece'yi, Burak'ın elinden aldım.

"Yaptın mı aşılarını?" dedim.

"Evet Aslı Hanım," dedi.

"Bana sadece Aslı diyebilirsin."

"Peki, Aslı..."

Gece'yi, Burak'ın elinden alarak gidip Melek'in yanına oturdum. Melek, Gece'ye dokunarak, "Sen aşılarını mı oldun?" dedi.

Gülümseyerek, "Sanki şimdi konuşup, aşı olduğunu söyleyecek," dedim.

Burak, yanımıza doğru gelerek cebinden bir kimlik kartı çıkartıp babama doğru uzattı. Babam, "Yaptırdın mı?" dedi Burak'ın uzattığı kimlik kartına bakarak.

"O, kimin kimlik kartı baba?" dedim.

Babam elindeki kimliği bana doğru uzatarak, "Bu senin yeni kimlik kartın." dedi.

"Ama benim kimlik kartım var."

"Kimlik kartının olduğunu biliyorum. Bu, senin gerçek kimlik kartın. Ne de olsa sen Aslı Başaran değil, Aslı Kalpsiz'sin."

"Ciddi misin?" dedim babamın uzattığı kimliği alarak.

Her an dolmaya meyilli gözlerimle kimliği incelemeye başladım.

"Soyadı: Kalpsiz"

"Adı: Aslı"

"Doğum Tarihi: 08.05.2003"

"Anne Adı: Tuğçe."

"Baba Adı: Mehmet."

Elimdeki kimlikle yerimden kalkarak babama sarıldım. "Teşekkür ederim," dedim.

"Teşekkürlük bir şey yok," dedi. "Ama yine de rica ederim."

"Teşekkür ederim... Teşekkür ederim... Binlerce kez teşekkür ederim..."

"Rica ederim... Rica ederim... Binlerce kez rica ederim..."

Gülerek babama sarılmayı bıraktığım an, "İyi ki benim kızımsın," dedi.

"Gerçekten mi? İyi ki mi?" dedim gözlerim dolu bir şekilde.

"Evet, gerçekten... Prensesimsin benim."

Melek'e bakıp gülümsediğimde Melek, "Bak, tek başına prenses olunmuyormuş," dedi.

"Olunmuyormuş," dedim.

Yerime oturduğumda Kemal elinde bir kutuyla yanıma gelip bana doğru uzattı. "Aslı," dedi. "O gün eşyalarınızı getirdiğimde bir oda kilitli olduğu için oradaki eşyaları getirmemiştim. Bugün getirmek için gittiğimde kilitli odada çok eşya yoktu. Fakat odadaki masanın üstünde bir sidi vardı ve yanında bir kâğıt parçasının üstünde önemli diye bir not yazılıydı, getirmek istedim..."

BANA ÇOCUKLUĞUMU VERWhere stories live. Discover now