GİRİŞ BÖLÜMÜ

817 25 2
                                    

Bitme çağıydı, yeniden başlama çağıydı, ümit çağıydı, ümitsizlik çağıydı, susma çağıydı, konuşma çağıydı, yalan çağıydı, gerçek çağıydı, unutma çağıydı, hatırlama çağıydı, var oluş çağıydı, yok oluş çağıydı, bu belli belirsiz bir çağdı. Ölüm ile yaşam arasındaki çizginin adıydı. Attığın her adımda dikkatli olacaktın; ya düşecektin ya da düşmemek için çaba gösterecektin, ya vazgeçecektin ya da devam edecektin, ya cenneti seçecektin ya da cehennemi. Hep bir seçim yapmak zorunda olacaktın, ya zoru seçecektin ya da kolayı. Sen zor olanı seçsen bile ayakların seni hep kolay olana gitmen için zorlayacaktı. Ama sen asıl gerçeği zor olanda bulacaktın. Bunun için çabalayacaktın, yorulacaktın, ruhun yorulacaktı ve sen yorulmaktan yorulacaktın.

Aslı sabah erkenden uykudan uyandı. Uyku mahmuru gözleriyle etrafını taradı. Beline uzanan saçları ve etrafa merakla bakan ela gözleri Aslı'nın hem tatlı hem de güzel gözükmesini sağlıyordu. Bugün tarihlerden sekiz mayıstı. Bugün Aslı'nın doğum günüydü! Sekizinci yaşına basacaktı. Acaba annem bana ne aldı, acaba babam bana ne aldı diye düşünemeden edemiyordu. Heyecanlanmamaya çalışıyordu fakat bir türlü kendisine hakim olamıyordu. kırmızı rengi diğer renklerden daha çok sevdiği için her doğum gününde anne ve babası ona ne tür hediye alırsa alsın rengi hep kırmızıydı. Etrafına merakla bakmaya devam etti. Görünürlülükte hiçbir hediye yoktu. İçeriden birtakım sesler geliyordu. Minik bedenini yataktan aşağıya doğru çekti. Odadan çıkar çıkmaz kapının önünde bembeyaz bir elbise giymiş olan annesini gördü. Arkadan babası seslendi.

"Tuğçe hadi gidiyoruz, geç kaldık."

Aslı nereye der gibi bakan gözlerini annesine yöneltti. Annesi de cevap bekleyen kızına doğru eğildi.

"Babanın yine iş için bir seyahate çıkması gerekiyor kızım. Ama bu sefer babanla benim de gitmem gerekiyor. Akşama evde olacağız. Doğum gününe yetişeceğime söz veriyorum," diyerek Aslı'nın yanağına küçük bir buse kondurdu.

"Ama anne ben de geleyim, olmaz mı?"

Annesi çaresizce bakışlarını devirdi. Mutlu görünmeye çalışarak, "Olmaz çünkü biz gelene kadar senin prensesler gibi süslenmen gerek. Seni öylesine güzel görmek için sabırsızlandığım kesin ve bu yüzden hemen gidip gelmem gerekiyor," dedi.

"Ama," dedi Aslı gülümseyerek. "Kırmızı sana daha çok yakışırdı."

Kızının her şeyi kırmızı istemesi annesine de küçük bir tebessüm ettirdi. "Kırmızı elbisemi akşam giyeceğim. O zaman çok güzel olacağım kesin, e hadi öpmeyecek misin beni? Baban beni bekliyor."

Aslı annesinin yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Annesi Aslı'nın yanından kalkarak arabaya doğru yürüdü. Aslı babasını da görmek için annesinin peşinden koştu. Dışarıda elinde suyla bekleyen babaanesinin elini tuttu. Araba giderken babaannesi elindeki suyu arabanın arkasından döktü. Aslı meraklı bir şekilde babaannesine baktı.

"Niye arabanın arkasından su döktün babaanne?"

"Su gibi gidip su gibi gelsinler diye."

Aslı'nın meraklı bakışları yerini hüzüne kaptırdı. "Gelecekler değil mi babaanne, yetişecekler doğum günüme?"

"Gelecekler yavrum. Yetişecekler doğum gününe. Hadi gel içeri geçelim."

Aslı babaannesinin elini tutmuş giderken önüne bile bakmıyordu. Gelmeyecek olan bir gideni beklermişçesine arabanın arkasından hâlâ lastik izlerine bakıyordu. Dakikalar saatler derken güneş batmış, ay görünmüştü. Aslı kırmızı elbisesini giymiş pastasının başında heyecanla anne ve babasını bekliyordu. Saat gittikçe ilerliyordu. Aslı pencereden baktığı yoldan gözlerini hiç ayırmadan, "Niye hâlâ gelmediler babaanne?" dedi. Sesi solgundu.

"Gelecekler yavrum az daha sabret."

"Annemi arar mısın babaanne?"

Refika Hanım masanın üstünde duran telefona doğru uzandı.

Tuğçe aranıyor...
Adnan aranıyor...

Refika Hanım giderek endişelenmişti, ikisinin de telefonu kapalıydı. "Açtılar mı babaanne?" dedi Aslı yüzünü babaannesine dönerek.

Refika Hanım endişeli ama endişesini belli etmeyen bir ifadeyle, "Açmadılar kızım, birazdan yine ararım," diyerek telefonu masanın üstüne bıraktı. Babaannesi sırtını tam dönmüş giderken telefon çalmaya başladı.

"Annem arıyor, annem arıyor!" dedi Aslı sevinçle.

"Hayır kızım bu annen değil. Dur bir dakika, kimmiş?"

Refika Hanım masanın üzerine bırakmış olduğu telefonunu alıp açarak kulağının önüne koydu. "Efendim,"

"Merhaba, Adnan Başaran'ın annesiyle mi görüşüyorum acaba?" dedi telefonun diğer ucundaki ses.

"Evet, benim."

"Tekrardan merhabalar, numaranıza kaza yapılan araçtaki bir telefondan ulaştık. Sizi kaza hakkında bilgilendirmek için aradık. Oğlunuz yanında bir bayanla yol kenarında bir direğe çarpmış bir vaziyette bulunmuş. Oğlunuz ve yanında bulunan bayana sağlık görevlileri tarafından ilk müdahale yapıldı, fakat durumları çok ağır olduğu için hastaneye kaldırıldı."

Refika Hanım'ın elindeki telefon elinden kayıp yere düştü. Yüzünü torununa yönelttiğinde gözleri dolmaya başladı.

"Olamaz," dedi nefes almaya çalışarak. "Benim yavruma bir şey olmuş olamaz, benim gelinime bir şey olmuş olamaz!"

"Ne oluyor babaanne? Anneme ne olmuş? Babama ne olmuş babaanne? Niye konuşmuyorsun? Bir şey söyle babaanne." Aslı endişe içerisinde babaannesinin bir cevap vermesini beklerken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.

Babaannesi birden Aslı'nın elini tuttu. "Gitmemiz lazım," dedi.

"Nereye babaanne?"

"Hastaneye yavrum, hastaneye."

Yaklaşık yarım saat sonra kendilerini hastane önünde bulmuşlardı. Hızlıca içeri girdiler. Aslı ne olduğunu bilmeden etrafına bakıyor, annesini arıyordu, en çok annesini... Refika Hanım endişeyle etrafındakilere bir şey sorarak gelininin ve oğlunun nerede olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Refika Hanım orada bulunan hemşireyle konuştuktan sonra hızlıca ameliyathaneye doğru koştu. Endişeliydi, ağlıyordu, en çok da korkuyordu, kaybetmekten...

Aslı gözlerini babaannesinden hiç ayırmıyordu. Babaannesinin bu hâli Aslı'nın gözlerinin dolmasına yetmişti. Ne olduğunu ya da ne olacağını bilmiyordu. Sadece dolu gözlerini babaannesinin önünde durduğu kapıya dikmişti. Sadece bekliyordu; annesini bekliyordu, babasını bekliyordu, annesinin verdiği sözü tutmasını bekliyordu. felaketi bekliyordu, bilmiyordu.

BANA ÇOCUKLUĞUMU VERWhere stories live. Discover now