PB19 DOĞRU ZAMAN

253 35 13
                                    

"Buna inanamıyorum!" Yatak odasına bağırarak girmemle annem tek gözünü açıp bana baktı.

"Neye inanamadığını sormadan önce neden okulda olmadığını açıklasan iyi olur küçük hanım." Dedi uykulu bir sesle.

"Babama nasıl aşık oldun?" Dedim hayretle. "Bahadır'a laf ediyorsun ama babam da sana hiç iyi davranmamış." Annem dağılmış saçlarını karıştırarak iyice dağıttı ve yataktan doğruldu. Telefonunu alıp saate baktıktan sonra kendini tekrar sırt üstü yatağa bıraktı.

"Neden okulda olmadığını açıklaman için 10 saniyen var Esen."

"Sabaha kadar bunu okudum." Dedim elimdeki günlüğü sallayarak. "Hiç uyumadım. Ayrıca okula gitsem de ders dinleyecek halde değilim. Burada yazanlar gerçek mi?"

"Esen, o bir günlük." Dedi annem yataktan çıkarken. "İnsanlar günlüklerine yalan şeyler yazmazlar."

"Ama bütün bunlar..." Ne söyleyeceğimi bilemeyerek sessiz kaldım. Nasıl gerçek olabilirdi?

"Fantastik bir film gibi." Diye tamamladım cümlemi.

"Neden? Orada bir yerlerde uçtuğumdan veya abimin gözlerinden lazer ışın çıktığından mı bahsetmişim?" Annem kendi kendine söylenir gibi banyoya girdiğinde derin bir nefes alıp elimdeki günlüğe baktım. Sanki birinci ağızdan yazılmış bir hikaye okumuş gibi hissediyordum kendimi.

Bir roman okur gibi bir solukta heyecanla okumuş ve ancak defteri kapattığımda bunu bir roman değil de annemin günlüğü olduğunu fark etmiştim. Annem... Nelerle mücadele etmişti, nelerle savaşmıştı... Düşmanın abisi olduğunu öğrenmiş, gıcık olduğu adama aşık olmuş, kendisine bıçak çeken birisi en yakın arkadaşı haline gelmişti. Bütün bunlar benim için çok fazlaydı. Ben onun kadar affedici olamazdım.

Ben düşüncelerimle boğuşurken annem çoktan duşunu alıp tekrar odaya gelmişti.

"Ne dikiliyorsun burada?" Diye sorduğunda elimdeki günlüğü yatağın üzerine bırakarak ona döndüm.

"Bütün bunlara inanmak benim için çok zor."

"Çayı koy Esen. Üzerimi giyinip geliyorum." İtiraz etmeden derin bir nefes aldım ve yatak odasından çıkarak mutfağa geçtim. Çayı koyup masaya oturdum ve düşünmeye başladım. Alper abinin kötü biri olduğuna inanamıyordum. Hele hele taparcasına sevdiği karısının boğazına bıçak dayadığına kesinlikle inanamıyordum.

Ya babam? Babam annemin bir dediğini iki etmezdi onunla nasıl o kadar uğraşabilmişti? İddiaya girmek nedir ya?

Dayım konusuna değinmek bile istemiyordum. O herkesin korktuğu Atmaca benim dayımdı ve dayım bir mafyaydı. Bildiğimiz mafya! Yakında Erdal bakkal gibi benim dayım mafya diyerek dolanmaya başlayacaktım ortalıkta.

Ben iyice karman çorman olan düşüncelerimle boğuşurken annem mutfağa gelmiş ve çayı demlemişti.

"Odama fuhuş baskınına gelmiş polis gibi daldığın, uykumdan uyandırdığın ve çemkirdiğin gibi gerçeklerin hesabını sormayı şimdilik erteliyorum." Dedi masaya otururken. "Söyle bakalım ne bu tavırlar?"

"Anne bunlar nasıl gerçek olabilir? Alper gerçekten kötü biri miydi?"

"Elbette değildi." Dedi. "Alper gerçekten çocukluğunda çok zor zamanlar geçirmiş birisi. Neydi şu teori? Hah, Tabula rasa. Boş bir levha yani. Ne işlersen o olur. Üvey annesiyle zor zamanlar yaşamış ve kendini kanıtlama ihtiyacı duyan birisi. O da bu yolu bulmuş. Sonrasında doğrusunun bu olmadığını anladı. Yani senin tanıdığın Alper gerçek Alper. Okuduğun ise bir çocuğun çırpınışlarından başka bir şey değil."

Püsküllü Bela (Yeniden)| Bela Serisi 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin