Dark Paradise // Jenlisa

By lovenliza

3.6K 449 466

'Korkuların ve hüzünlerin altında her zaman bir umut daha vardır.' *Kapak tasarımı bana aittir.* More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm (FİNAL)

7. Bölüm

202 34 25
By lovenliza

Yere serilmiş bir beden duruyordu. Aniden bunu gören Lisa inanamamıştı buna. Tek yapabildiği şey ona seslenmek olmuştu. Keşke elinden bir şey gelebilseydi. Kaç kez çığlık çığlığa yankılandı duvarlar. Güzel kızını böyle görünce onun da içi parçalanıyordu.

Ama yapamadı. Onu uyandıramadı. Yaşlar akıttı gözlerinden ve bekledi. Kendine bağırıp duruyordu. Ona ne olduğunu kestiremiyordu.

Bayılmış mıydı? Yoksa...

Hayır. Diğer seçeneği aklından bile geçirmek istemiyordu. Ama durduramadı düşüncesini. En kötü ihtimal onun aklını sarmıştı çoktan.

Pes etti ve yasladı başını öylece.

•••

1 saat sonra

Lisa diktiği gözleri ile Jennie'yi çaresizce beklerken; sonunda bi işaret olmuştu.

Jennie gözlerini yavaşça aralamış ve kendine gelmeye çalışıyordu.

"Jennie... beni duyuyor musun?"

"lisa? Nerdesin? Seni duyuyorum nerdesin?" Eliyle kendini dikleştirdi ve etrafına bakınmaya başladı.

"Güzelim bak buradayım. Biraz yukarı bak."

"Lisa! Nerdesin dedim... göremiyorum seni. Lanet olsun neden burası kapkaranlık böyle?!" Jennie elleriyle bir şey araşmış gibi uzanmaya çalışıyordu ama hiçbir şeyi görmüyordu.

Lisa'nın o an kalp atışları hızlanmaya başlamıştı. İçinden sürekli küfür edip duruyordu ve neler olduğunu bile anlayamıyordu.

"Jennie... burası aydınlık. Beni nasıl göremiyorsun?"

"Ama. Göremiyorum." Kız nefes nefese kalmıştı ve delirecekmiş gibi korkuyordu. Ardından ağlamaya başladı.

"Bebeğim. Lütfen sakin ol. Başını çarpacaksın." Ama Jennie'nin umrunda değildi.

Bi sağa bi sola gidiyordu. Lisa da çok endişeliydi ama o an belli etmek istemedi.

Sonra ise Jennie, gözlerinin yavaş yavaş normale döndüğünü fark etti. Sonunda etrafı görebiliyordu.

Lisa'ya koştu.

"Lisa. Aman Tanrım buradasın." Ellerini Lisa'ya uzattı ve yüzünü okşadı.

Lisa ise kocaman bir oh çekmişti.
O kadar çok korkmuştu ki.

"Beni korkuttun Jennie. İyi misin?"

"Bir anda vücudum kendini bıraktı ve uyandığımda ise her yer siyahtı."

"Az mı yiyorsun? Su içiyor musun? Kendine iyi bakmalısın... keşke sana bakabilsem. Nefret ediyorum kendimden çünkü elimden bir şey gelmiyor. Sen yerdeyken o kadar çok korktum ki. Daha kötüsü sandım Jen. Çok korkuyorum. Lütfen benimle kal. Lütfen."

"Merak etme çok iyi besleniyorum ve bol bol da su içiyorum. Ama bayılmamın sebebi o olmayabilir."

"Nasıl?"

"Şey."

"Söyler misin lütfen?"

"Tamam anlatacağım ama çok karmaşık ve gerçek dışı. Bana inanacak mısın?"

"Bu nasıl soru? Anlat hadi."

"Cadı geldiğinde saklandım ve kadının sadece ayaklarına odaklanmıştım. Yukarı bakmaya cesaret edememiştim. Sonuna kadar da sizi dinledim."

"Evet?"

"Dinle işte." Kaşlarını çattı ve komik ifadesi ile Lisa'yı gülümsetti.

"İlk olarak şunu söyleyeyim kadından nefret ediyorum. Çok itici. Neyse.
Sonunda başımı kaldırdığımda ne gördüm dersin?"

"Hımm ne gördün?"

"Of. Lisa dalgaya alıyorsun. Ciddi ol."

"Tamam tamam. Anlat güzelim." Lisa tekrardan ciddiyetine dönmüştü.

"Cadı aslında benim öğretmenim."

"Ha?" Kahkaha attı.

"Lisa!"

Beş saniye birbirlerine baktılar.

"Ben ciddiyim."

"Ee sonra?"

"Seninle tanışmadan önce benim bir özel hocam vardı. Tarih öğretmenim. Adı Seulgi. Dersten çıktığımda ve girerken bir şey fark etmiştim. Kadında beni ondan iten bir şey vardı. Ve yüzü o kadar tanıdık geliyordu ki sanki önceki bir hayatım varmış da tekrardan karşılaşmışız gibi. Yüzü bana bazı şeyleri söylüyordu sanki. Kadına baktığımda sinsi olduğunu anlamıştım. Tanıdık olduğunu. Ve bugün gördüğümde; anladım ki bu kişi o. Yani. Tamamen o. Sana aşırı saçma geliyor olabilir. İstediğin kadar da gül Lisa. Ama ben doğruyu söylüyorum. Asıl soru ise şu:
Bu kadın neden öğretmenlik yapıyor ve en önemlisi neden beni buldu? Beni tanıyor."

•••

Sözlerini bitirdiğinde Lisa yüzüne kocaman bir tokat yemiş gibi hissetti. Sanki kafasında on tane kutu açılmış gibi. Ama aynı zamanda ona zarar gelecek şeylerdi bunlar. Kötü şeyler. Yıllardır yaşadığı şeyler tesadüf müydü? Kader miydi? Oyun muydu? Rüya mı?
Ama hayır. Hepsi gerçeğin ta kendisiydi. Yüzleşmesi gereken bir sürü gerçek.

Sırayla geliyordu.
Geçirdiği onca zaman ve bir sürü boşluk.
Ardından ise gelen kocaman bir şey o boşluğu doldurdu. Onu tamamlayan şey buydu. Kalbindeki boşluğu dolduran kişi oydu.

Peki ne yapacaktı? Hikaye bu kadar çabuk başlayıp sona mı erecekti? Ya da belki de ikisi gerçek bi hikayenin kahramanıdır. Kim bilir?

Dalgalanan duygular devam etti onun içinde.
Çünkü bitsin istemiyordu. Gitsin istemiyordu. Yarım kalsın istemiyordu.

Ama mutluluğu da hemen gidebilirdi.
Yüzüne çarpan koca gerçekler onun umutlarını söndürmüştü. Neleri düşlemişti şimdiye kadar.
Karanlık gecelerde, boş duvarların arasında yasladığı kafasında dönen düşünceler...
Nereye gidecektiler?

Sonsuzluğa mı?

Ama pes etmek de istemiyordu. Varsın koşsun dursun gitmek istediği yere kadar. Savursun rüzgâr tüm sersemliğiyle her şeyi.

Ama o bulsun mutluluğu. İstediği kişinin omzunda; yine uyusun ve uyansın birlikte sabahlara.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Lisa düşüncelere dalarken tek gözünden akan bir damla yaşı fark etmemişti. Her gün bir nedenden bu eylemi gerçekleştirdiğinden artık hissizleşmişti bu durum onun için.

Kafasında dönüp duran düşünceleri Jennie bölmüştü.

"Lisa? Hey! Beni duymuyor musun hâlâ? 10 dakikadır sana sesleniyorum.  Neden ağlıyorsun? Lisa, bana bak."

Lisa dalgınlıktan çıktı ve Jennie'ye baktı.

"Jennie ben ne diyebileceğimi bilmiyorum. İnanamıyorum. Konuşamıyorum. Sanırım iyi değilim. Tüm bunlar çok fazla. Anlıyor musun?"

"Tüm bunlar? Anlamadım."

"Sence bunların bi açıklaması yok mu? Buraya hiç gelmemeliydin Jennie. Hem de hiç."

"Lisa ne diyorsun?"

"Neden anlamıyorsun? Her şey çok açık. Yolun sonu Jennie. Bu kadar."

"Ne?" Lisa'dan kendini geri çekerek uzaklaştı.

"Tüm parçaları birleştir. O kadın gerçekten senin öğretmeninse; seni uzun zamandır takip ediyor demek oluyor. O kadın hiçbir şey için bu kadar çabalamaz. Her şeyini planlı yapar. Onu çok iyi tanıyorum. Her şeyi adımı adımına düşünür. Ve sadece kendi çıkarı varsa o şeye yaklaşır. Kendini başka bi kimlikte tanıtıyorsa ya çok büyük bir şey planlıyor ya da zaten planında olan bir şeyi sürdürüyor."

Jennie idrak etmeye çalışıyordu. Hiç bu açıdan bakmamıştı. Ya gerçekten onunla alakalı olan bir şey varsa?

"Ama. Ben nasıl onun pis işlerinin içinde olabilirim ki?"

"Dünya yok etme gibi bir şey düşünme çünkü bunlar artık mümkün değil. Her şey daha temkinli ve bazı görevli dedektifler var. Eğer bu tür anormal bir şeylerle karşılaşırsalar zindana gönderiyorlar. Yani farkında olan bazıları var. Bu da demek oluyor ki düşündüğü şey daha farklı ve büyük bir şey."

İşte Jennie'nin aklına o an bazı sözler gelmişti.

Annesi'nin o buraya gelmeden önce söylediği sözler. Annesi çok korkuyordu ve sürekli onu uyarıyordu. Şimdi anlamaya başlıyordu...

"Lisa. Annem ben gelmeden önce çok korkuyordu. Sanki bir şeylerin farkında gibi her an telaş yapıp beni uyarıyordu. Dışarı çıkmamam için. Benim için tehlikeli şeyler olduğunu söylüyordu."

"Anlamaya başlıyorsun. Ama tek açıkta kalan yer; önce ben, sonra sen. Bu bir tesadüfe benzemiyor."

"Evet, haklısın."

Lisa'nın aklında daha farklı şeyler vardı. Cadı'yı tanıdığı kadar gizemini çözemediği şeyler de vardı. Ve bu gizem ona en kötü şeyleri düşündürüyordu. En korktuğu ve karanlık şeyleri.

Ama bunları sadece içinden konuşabiliyordu. Jennie'ye söylemeye dili varmıyordu. 'Ya saçmalıyorsam?' Diyordu kendine. Çok korkuyordu. Eğer söylerse jennie yine bayılabilirdi. Ve daha kötüleri de olabilirdi.

O yüzden risk almayacaktı.

•••

Jennie yine karnını doyurmaya gitmişti.
Bulduğu en sağlıklı yemekleri güzelce yedi.

Sonra gözlerini elbisesine dikti. Artık paramparça ve pislikten arınmayan elbisesi üstünden çıkacak hâle gelmişti.
Saçları ise birbirine karışmış, ellemeye bile korkuyordu. Hele dökülüyorken.

Çıplak ayakları yüzünden dikenler batmıştı ayağına. Yürüdüğü epey zaman geçmesine rağmen ufak acıların izleri duruyordu.

İleriye doğru yürürken ayağına ufak bi cam parçası battı. Çıkarıp yere çömeldi ve akan kanın durulmasını bekledi.

Sonra boş koridorda yürümeye başladı. Daha önce hiç keşfetmediği duvarları bulmak istemişti.

Bir sürü zincirler ve kafesler vardı.
İlerlerken elini duvarlara sürtmeye başladı. Sonra ise gördüğü sembolleri detaylıca incelemeye başladı.

'Kim bilir kaç yıldır vardı bunlar?' Diye düşündü.
İlerlemeye devam etti.

Yürüdükçe daha da karanlığa gidiyordu.

Elini duvara sürterken baş parmağı bi deliğe değdi. Jennie oraya bakmak için döndü. Parmağını çektiğinde ise delik büyümeye başladı.

Jennie ne olduğunu anlamamıştı ama yine de merak ediyordu.

Delik onun girebileceği kadar büyümüştü.
Jennie içeriden girmeye çalıştı.

Yavaşça delikten geçtiğinde yuvarlak ama tam olarak neresi olduğunu anlamadığı bir yere girdi. Jennie daha da çok meraklanmıştı.

Aklı Lisa'daydı ama geri gidememişti.

Etrafında dönmeye başladı. Sonra ise birden her yer aydınlandı.

Duvarlara baktığında bomboştu.

Ama çok garip bir şey oldu.

Duvarların içinden çıkmaya başlayan yazılar, fotoğraflar, dosyalar, kitaplar...

Neler oluyordu?

Jennie kaçmak istedi ama baktığında delik çoktan kapanmıştı.

Duvarlara yaklaştı ve gördüğü şeyler ile birlikte donup kaldı.

Her yerde bebeklik fotoğrafları, bilgileri, ve daha bir çok şey vardı.

Jennie gözlerine inanamıyordu.

Bu yer birden öyle bir yere dönüşmüştü ki kâbusun içinde gibiydi.

Sonra ayağının altından çıkmaya başlayan taşlar onu geriye savurdu.

Şimdi ise görüntüler değişiyordu.

Karşısında kocaman bir kazan görmüştü.
Kazanın başındaki ise...

Bunlar...

Halisünasyon görüyordu. Bunların hepsi aklının oynadığı oyunlardı, çünkü bu oda büyülüydü.

Jennie ayağa kalktığı gibi son hız koşmaya başladı. Ama koştukça oda büyüyordu. Daha da hızlandı. Hızlandı. Hızlandı.

Gidemedi.

Arkasına dönüp baktığında...
Cadı'nın onun ismini söyleyip bir şeyler yaptığını gördü.

Her şey, ışıkların kapanmasıyla son buldu.
İşte şimdi gerçeği tamamıyla biliyordu.
Asla aklına getiremediği korkunç bi ihtimaldi bu.

Jennie karanlığın içinden kendini atmayı başarabilmişti.
Şimdi ise tek yapması gereken:
Lisa'ya her şeyi anlatmaktı.

Nefes nefese kalana kadar koştu.

•••

Lisa'nın yanına geldi.

"L-lisa sana a-anlatmam gereken önemli şeyler var."

"Nefes nefesesin nereye gittin sen? Dur bi sakinleş. Otur iki dakika sonra anlatırsın."

"Hayır şimdi dedim!"

"Jennie ne oluyor?"

"Lisa."

"Evet?"

"Lis..."

"Dinliyorum"

"Li-" Jennie'nin tekrar gözleri kararmaya başlamıştı.

Ama bu sefer önceki gibi değildi. Kararan gözleri düzelmişti.


Tek fark; burnundan akan kanların olmasıydı. Konuşmasını devam ettiremedi ve duvara tutunarak akan kanların durmasını diledi.








_____________________________________________

Merhaba. Bu bölümün sonuna geldiniz.
Çok üzgünüm bu bölüm iyi olmadı. Uzun yazmak istedim ama yapamadım ve çok saçmalamış olabilirim.

Uykuluyken yazıyorum yine çünkü gündüz vaktim olmuyor. Kesin bir sürü hatam vardır. Lütfen beni hatalarım, eksiklerim ve mantık hatalarım için affedin.

Oy atıp hikaye hakkındaki görüşlerinizi yazarsanız çok mutlu olurum.


Lütfen gidişat nasıl onu da belirtin bu bölüm ne kadar kötü olsa da.

Her neyse fazla uzatmayacağım sizi seviyorum kendinize iyi bakın.🎀💗



Continue Reading

You'll Also Like

11.9M 580K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
1.5K 87 10
*tamamlandı* bana her gün sarılırdı ta ki, gidene kadar. °ingilizceden türkçeye çevrilmiştir.
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 212K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
237K 22.4K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...