OYUN (Tamamlandı)

By culukok

1.2M 69.9K 8.8K

"en iyi oyuncu xkişisi kullanıcı adıyla biri ama mikrafonunu bile açmıyor. tanıyan falan yok mu" benim hakkım... More

bölüm 1
bölüm 2
bölüm 3
bölüm 4
bölüm 5
bölüm 6
bölüm 7
bölüm 8
bölüm 9
bölüm 10
bölüm 12
bölüm 13
bölüm 14
bölüm 15
bölüm 16
bölüm 17
bölüm 18
bölüm 19
bölüm 20
bölüm 21
bölüm 22
bölüm 23
bölüm 24
bölüm 25
bölüm 26
bölüm 27
bölüm 28
bölüm 29
bölüm 30
bölüm 31
bölüm32
bölüm 33
bölüm 34
bölüm 35
bölüm 36
bölüm 37
bölüm 38
bölüm 39
bölüm 40
bölüm 41
bölüm 42
bölüm 43
bölüm 44
bölüm 45
final
DUYURU

bölüm 11

35.7K 1.9K 273
By culukok

Yattığım yer koltuk değildi. Ama en son koltukta yatıyordum. Yastık ne olduğunu anlayamadığım ama eşsiz olduğuna emin olduğum mükemmel güzellikle bir şey kokuyordu. Üzerimde ince bir pike olduğunu hissediyordum. Yavaşça gözlerimi açıp doğruldum. Çantam ve ayakkabılarım özenle yatağın yanına bırakılmış gibiydi. O an fark ettim. Üzerimdekiler benim kıyafetlerim değildi. Gri bir eşorfman altı ve beyaz, bana oldukça uzun olan bir tişörttü. Hırsla kapıdan çıkıp bağırdım.

"Bu mu yani. Ben size güvendim ve yaptığınız bu mu. Yahu kafayı mı yediniz" bir anda üçü birden merdivene toplaştı.

"Ne bu halim benim" uluay yüzüme boş boş baktı.

"Daha mı açık sorayım. Peki madem anlamamazlıktan geliyorsunuz. Kim giydirdi lan beni." Yüzüme boş boş bakarken uluay konuştu.

"Ece. Çok saçma tepkiler veriyorsun sinirleniyorum. Uyumuştun ve üzerindeki elbise çok rahatsız gözüküyordu" sözünü kestim.

"Dürtseydin ya. Bağırsaydın uyan diye uyanır giyinirdim" ege gülümsedi.

"Ama çok şirin" sinirle söylendim.

"Sizden tek öğrendiğim şey küfür. Beni kullanmak zorunda bırakma. Zira yaratıcılığın dibine vurduğunuz o küfürleri yüzünüze baka baka birer birer söylemekten asla kaçınmam" sinirle odaya girip çığırdım.

"Elbisem nerede" uluayın sesi geldi.

"Çantanın içinde" sinirle bağırdım.

"Bana çantamı da karıştırdığını söyleme" uyarıcı ses tonu yankılandı.

"Ece. Özele saygı diye bir şey var. Ayrıca bakmadım. Gerçekten bakmadım. Baktıysam gözlerim çıksın" kapıyı kapatıp giyinirken söylendim.

"Özele saygıymış. Özel mi kaldı." Üzerime elbisemi giydikten sonra çıkardıklarımı katladım. Yatağın üstüne koydum. Eğer şu an böyle bir şey yaşamamış olsaydım ne parfümü olduğunu sorardım. Çantamı tekrardan koluma takıp ayakkabılarımı giydim ve kapıdan dışarı çıktım. Merdivenlerden indim. Saat dokuz olmuştu ve ablam uyanmıştı. Kapıya ilerlediğimde kahvaltı hazırlamaya çalışan üçü beni fark etti.

"Nereye" kapıyı açarken söylendim.

"Nereyeymiş. Ne yapacağınız nereye gittiğimi öğrenince" cevap vermememe sinirlenen uluay cevap verdi.

"Sanki yatmışız gibi tepkiler vermeyi keser misin" ellerimi iki yana açıp sabır diledim.

"Ne farkı var ki" gülümseyip bana baktı.

"Büyüyünce yaşayarak anlayabilirsin çünkü farkını sana buradaki kimsenin anlatabileceğini zannetmiyorum. Şimdi ya şuraya oturur gitmek için beni beklersin. Ya da daha hayatın başlamadığı ara sokaklara girerek büyük köpeklerin yemi olursun." Omuzumu silktim.

"Ara sokaklardan gitmem o zaman" üstüme doğru birkaç adım gelip işaret parmağını havaya haldırdı.

"Üstüme düzgün bir şeyler giyip geliyorum ve sen beni burada bekliyorsun. Anladın mı" başımı hafifçe yukarı aşağı salladığımda gülümsedi ve merdivenlerden yukarı çıktı.

"Hayır anlamıyorum inadından geri dönmen için azarlanman mı gerekiyor" bunu soran egeye bakmadım. Bunu ben de bilmiyordum. Merdivenlerden çıktığı gibi geri inen uluayın üstünde beyaz bir tişört ve siyah bir eşorfman altı vardı. Benim üzerimde aşırı bol ve uzun olan tişört onun üzerine yapışacak durumdaydı ve uzunluğu normaldi. Geldiğinde kapıyı açıp dışarı çıktım. Yüzüne bakmadım. Nasıl bakabilirdim ki. Peşimden kapıyı kapatıp geldi.

"Bana inanman için ne yapmam gerekiyor" sokakta yavaş yavaş ilerlerken aklıma gelen şeyle gülümsedim.

"Dün. Madem benim sesim abartılacak kadar güzel değildi. Neden ben söylerken gülümsedin o zaman." gülüp yüzüme baktı.

"abartarak söylersem mutlu olacak mısın" başımı keyifle yukarı aşağı salladım. ellerimi tutup gözümün içine baktı.

"hayatımda duyduğum en güzel ses senin sesindi. muhteşem güzellikte bir sesin var ve oyundaki en iyi oyuncu sensin. eğer sahne korkun olmasaydı senle bir gurup olmayı çok isterdim" gülümsediğimde başını arkaya atıp kahkaha attı. 

"çocuk gibi bunlara mı seviniyorsun diyeceğim de çocuksun daha." mutlulukla yürümeye devam ettiğimde peşimden geldi.

"bu arada gurup olma fikrinde ciddiydim. şu olaylar bitsin. bir de sarhoşken nasıl şarkı söylediğini duyayım onu beraber düşüneceğiz" kaşlarımı çatıp ona baktım.

"sarhoşken şarkı söylememi neden duyman gerekiyor ki" sırıttı.

"tahmin ediyorum ki daha önce meyve suyu dışında farklı renkli hiçbir şey içmedin. ve bu yüzden sana çok içirmemize gerek kalmayacak. sonra sesini kontrol edemeyeceksin ve kendini kasmadan nasıl şarkı söylediğini duyabileğim" aniden ona döndüm.

"sen bana içki içirmeyi mi düşünüyorsun" başını yukarı aşağı salladı.

"şey desem" düşünür gibi yapıp yürümeye devam ettim.

"rüyanda görürsün" ofladığını duydum.

"niye ki. hem şöyle düşün. büyüyünce bizimle bir yere gittiğinde içtiğin ilk bardakta sarhoş olmayacaksın" elimi susması için havaya kaldırdım.

"hayatım boyunca sokak şarkıcılığı yapıp oyun bağımlısı olacağım için öyle yerlere gitmeyeceğim. dolayısıyla içtiğim ilk bardakta sarhoş olmayacağım" ellerini iki yana açtı.

"hayatını yaşaman gerekiyor ece. bir daha 16 yaşına dönemeyeceksin. yaşlandığında keşke gençken içki içip hayatımı yaşasaydım dememelisin. iyi ki içki içip hayatımı yaşamışım demelisin. korkularını yenmelisin" arkamızdan gelen bir havlama sesiyle ikimiz de tedirgince arkamıza döndük. kocaman iki köpek bize bakıyordu. tereddütle uluaya baktım.

"köpekler yüzebilir mi" göz ucuyla bana bakıp kolumu tuttu ve beni bir adım arkaya sürükledi.

"boylarına kadar evet. ama boylarını geçemezler. geçseler bile insanlardan daha yavaşlardır herhalde" belki de bu bizim kurtuluşumuzdu.

"peki denize yakın mıyız" gülerek bana baktı.

"kafan bazen çok fazla çalışıyor" kolumdan beni aniden çekip koşmaya başladı. onun bir adımı benim birkaç adımıma denk geldiği için beni ne kadar çekiştirse de ona yetişemiyordum. bir sokaktan döndüğümüzde caddeyi geçtikten sonra deniz olduğunu gördüm. daha da hızlanıp koştuğunda arkamıza bakmaya fırsatım olmamıştı.

"eğer beni ısırırsa kurtarmak için çabalama. oyunumdaki hesabım senindir. evde dolabımın arkasında bir kağıt var. orada şifrem yazıyor. bestelerim zaten sende ama kullanma. ya da kullan ama benim adım da geçsin" taşların üstünde koşmaya başlamıştık. deniz çok yakınımızdaydı. aniden elimi bırakıp üstündeki  tişörtü sıyırdı.

"ne yapıyorsun" elimde tuttuğu tişörtü bir yere fırlattı.

"elbiseni çıkaracağını sanmıyorum. çıktıktan sonra bana bir şey buluruz da sana bulamayız. benim tişörtüm zaten sana elbise gibi oluyor" arakamı dönüp köpeklere baktığımda  taşın üzerinde yürümekte zorlandıklarını fark ettim. hızla ayakkabılarımı çıkardığımda kolumu tekrar tuttu ve denizin içine sürükledi. 

"en azından gidene kadar bir kere denize girmiş olacaksın" su benim belime kadar geliyordu. köpekler bakınıp geri gittiler. 

"bu muydu yani. ne kadar telaş yaptık burada ve yapacakları bakınıp gitmek miydi" kolumu tutup beni ileri sürüklediğinde tepindim.

"bu işten hiç" sözümü çığlığım kesmişti. su boyumu geçiyordu ve ben tepindikçe batıyordum. aniden beni sudan çıkardı. onun da saçından sular damlıyordu. yüzünde garip bir gülümseme vardı. gerçekten delirdiğini düşünmeye başlamıştım.  yüzüme yapışan saçımı hafifçe geri ittirdi. kelbim neden bu kadar hızlı atıyordu. koştuğum içindi herhalde. başka bir nedeni olamazdı

"abi söyleseydiniz yanlız  kalmak istiyoruz diye gelmezdik peşinizden. biz bir şey olmasın bunlara diye peşlerinden gideriz onların yaptığına bak" ikimiz de aynı anda sesin geldiği yere bakınca egeyle burağın orada olduğunu gördüm. hızla geri çekildim ve söylendim.

"ne yanlız kalması be. eşşek kadar kocaman iki tane köpek vardı onlardan girdik denize. aklınıza abuk sabuk şeyler gelmesin. kafanızı kırarım" onlar gülmeye devam ederken sinirle başımı iki yana salladım. bir an önce akıllanmaları gerekiyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

87.6K 5.2K 22
"İzninle, zorla da olsa kalbine girmek istiyorum." Başlangıç tarihi: Ağustos 2014 Bitiş tarihi: Ocak 2015
87.9K 9.3K 27
"Sonsuza kadar mutlu yaşamışlar." dudaklarımın üzerine fısıldadığında gülümsedim. Ellerimi havaya kaldırdığımda hafif geri çekilip ellerime bakmaya b...
1.6M 53.1K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
245K 12.3K 39
{TAMAMLANDI} "Maçı kazanmış olabilirsin ama beni kaybettin, şampiyon... " #nilay - 1.sıradayız☑️-09.10.20- #basketbol - 1. sıradayız☑️-21.11.20- #ka...