OYUN (Tamamlandı)

By culukok

1.2M 69.9K 8.8K

"en iyi oyuncu xkişisi kullanıcı adıyla biri ama mikrafonunu bile açmıyor. tanıyan falan yok mu" benim hakkım... More

bölüm 1
bölüm 2
bölüm 3
bölüm 4
bölüm 5
bölüm 6
bölüm 7
bölüm 8
bölüm 9
bölüm 11
bölüm 12
bölüm 13
bölüm 14
bölüm 15
bölüm 16
bölüm 17
bölüm 18
bölüm 19
bölüm 20
bölüm 21
bölüm 22
bölüm 23
bölüm 24
bölüm 25
bölüm 26
bölüm 27
bölüm 28
bölüm 29
bölüm 30
bölüm 31
bölüm32
bölüm 33
bölüm 34
bölüm 35
bölüm 36
bölüm 37
bölüm 38
bölüm 39
bölüm 40
bölüm 41
bölüm 42
bölüm 43
bölüm 44
bölüm 45
final
DUYURU

bölüm 10

38.1K 2.1K 175
By culukok

Üçünün beraber yaşadığı eve gelmiştik. Anneme bir bahane uydurup gitmiştik ve beni kurtarmak için plan yapacaktık.

"Kusura bakma. Ev biraz pis ama" diyen egeye sinirli bir bakış attım.

"Ege inan şu an takılacağım şey üç kişinin beraber yaşadığı evin temiz olması. Babam bile benim değerimi yüklü bir miktar paraya biçerken siz beni nasıl pis bir eve getirebiliyorsunuz" açılan kapıdan içeri girdiğimde uluayın sesi duyuldu.

"O adama babam deme" sinirle koltuğa oturdum.

"Demeyeyim değil mi. Hangi insan kızını yüklü miktar paraya satar. Değerimi de söyleseydi bari. Kaç para ediyormuşum" sesimin titremesine lanet okudum.

"On yedi yaşına girmene ne kadar zamanımız var" sinirle söylendim.

"Bir hafta" aklıma gelen şeyle ayağı kalktım. Kapıya ilerlediğimde peşimden geldi.

"Nereye" ona bakıp cevap verdim.

"Ablama. Belki o bir şey yapabilir" bu kez ege konuştu.

"Yapamaz. Eğer bunca şey olmuşsa parayı çoktan almıştır. Ve" devamını getirmedi. Ben söyledim.

"Kızını satmıştır" uluay kaşlarını çatıp bana baktı.

"Ece. bir daha onun kızı olduğuna dair bir imada bulunmuyorsun. Sen onun kızı değilsin. Ablan sana nasıl yardım etsin ki" dışarı çıkmak için kapıyı aralarken konuştum.

"Ona da aynısını yapmışlardı" alayla güldü.

"ve sen bunu bile bile o adamın yanında durmaya devam ettin. tam senden beklenen bir hareket. aptalca" kaşlarımı çattım. hayatım hakkında hiçbir şey bilmezken nasıl bu kadar emin olabilirdi ki. nede güvenerek konuşuyordu.

"benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun" dedim sokağa çıkarken. sinirli sesi duyuldu.

"eve gidince ağlayacağını ve bu saatte dışarıya üzerindeki elbiseyle yanlız çıkmaktan deli gibi korktuğunu biliyorum. bu şimdilik yeterli değil mi" omuzumun üstünden ona baktım. elimi havaya kaldırdım.

"şimdilik" başını yukarı aşağı salladı. 

"şimdilik. o yüzden kes sesini. abuk sabuk gurur yapıp gecenin bu saatinde dışarıda yanlız kalma. ben de geliyorum" evin dışına çıkan ege ve burak bizi gözünce sırıttılar.

"saçma sapan şeyler düşünmeyin. zaten sinirliyim. gözümü kırpmadan kafanızı gözünüzü kırarım" gülerek yanımıza geldiler. ilerlerken ege söylendi.

"benim bu güzel tipimi mi dağıtacaksın. her ne kadar uluayın tipi kadar olmasa da" sinirle omuzuna vurmaya başladım.

"dayak mı istiyorsun" ellerini iki yana açtı.

"atabileceksin sanki" elimi havaya kaldırdım.

"beni gaza getirme çok pis dövebilirim" alayla güldü. 

"o şirin pijamalarla seni gördükten sonra beni dövebileceğine dair" sözünü kesip kolunu dışa doğru çevirdim ve sırtına götürdüm.

"boyum uzun olsaydı daha kolay olabilirdi" bu dediğimde kahkahalarla gülen uluayı göz ardı etmeye çalıştım. 

"etkileyici olabilirdi. eğer kurtulmayı bilmeseydim" hızla kurtulup benden kaçmaya başladı. sinirle peşinden koştum. sokağın sonuna geldiğimizde ileri gitmek için harekete geçsem de izin vermedi. birkaç kişi yanımıza doğru geliyordu. hızla kolumu tutup beni geri çekti. 

"dolunay. onların yanına git" bu sefer diğer kolumdan uluay tutup beni arkasına saklamak istercesine geri çekip önüme geçti. 

"kim onlar" diye mırıldandım. sanki bileceklerdi de.

"it kopuk" dediğinde merakıma yenik düşerek sordum.

"sarhoşlar mı" bana sinirli bir bakış attı.

"bilmiyorum ece. ama konuşmaya devam edeceksen seni fark edecekler ve sarhoş değillerse biz birilerini döverken sen tehlikede olabilirsin. anladın mı" başımı yavaşça aşağı yukarı salladım. adamlar savruk adımlarla ilerliyordu büyük ihtimalle sarhoşlardı. başka bir sokaktan döndüklerinde yanıma neden aldığım belli olmayan çantamdaki telefonum çaldı. tedirginlikle üçüne baktım.

"beni kesecek" uluay beni tastiklercesine,

"seni kesecek" ve diğer ikisi

"seni kesinlikle kesecek" sırtımdaki çantayı elime alıp karıştırdım ve telefonumu elime aldım.

"açmasam mı" 

"seni daha önce kesmesi için mi" haklıydı. tereddütle telefonu açtım. bağırma sesi kulağımda yankılanırken hafifçe geri çektim.

"anne ben" bağırarak.

"bu gün eve gelme. tahmin ediyorum ki yanında para vardır. o kadar akılsız değilsindir. git bir otelde kal. eğer paran yoksa gel eve para vereyim sonra git otelde kal. sinirliyim ece kapa telefonu" kulağımdan çekip telefonu kapattım.

"ne dedi" omuzumu silkip ablamın evine doğru ilerlemeye devam ettim. uluay kolumu tuttu.

"gece iki ece. ablan uyumamış mıdır. annenin dediğini hemen söylüyorsun" ben onu hiç aklıma getirmemiştim ki. 

"kızdı işte. bu gün eve gelme. tahmin ediyorum ki yanında para vardır. o kadar akılsız değilsindir. git bir otelde kal. eğer paran yoksa gel eve para vereyim sonra git otelde kal. sinirliyim ece kapa telefonu. sonra telefonu kapattım. buralara yakın bir otel var mı" alayla güldü.

"otelde kalacağına izin vereceğimi mi sanıyorsun. hem öyle hemen kaçmak yol. daha plan yapacağız" tereddütle ona baktım.

"saçmalıyorsun. evde bir sürü oda var. koltuk var. boş oda dolu evde. birinde sen kalırsın. kimse insan öldürmüyor. ayrıca biri birini öldürecekse eminim ki bu sen olursun. hepimizi öldürürsün" kolumu bırakıp evi gösterdi. yürüdüğümde peşimden geldiler.

"ablam diyorsun ya. o senin gerçek ablan mı" burağın sorusuyla göz ucuyla ona baktım.

"hayır. hayır gerçek ablam değil." boş boş yüzüme baktı.

" o doğduktan birkaç sene sonra onun kardeşi olmasını istemişler ama olmamış mı" başımı iki yana salladım.

"e ne olmuş" bunu her zaman bir hikaye gibi anlatmayı istemiştim.

"bu olayı hikaye gibi anlatmayı hep istemiştim. öyle anlatsam olur mu" üçü birden başını salladı.

"bundan tam 17 yıl eksi bir hafta, şu an bir sendde kaç hafta olduğunu unuttum. Neyse konumuz bu değil, bilmem kaç hafta önce sabah saatlerinde doğmuşum. biolojik annem, babamın aynısı olduğum ve ona çok benzediğim için beni istememiş. babam ben doğmadan birkaç ay önce ölmüş. sonra kızını bırakmak isteyen ve bana göre akli dengesinin yerinde olmadığı o kadın. çünkü hiçbir akli dengesi yerinde olan insan kendi çocuğunu herhangi bir kapı önüne bırakmak istemez. düşünmüş taşınmış ve hiç tanımadığı bir evin önüne bırakmış. üzerimde bana dair, ileride hatırlayacağım sadece adım, kendi adı birkaç kelimenin yazılı olduğu bir kağıt varmış. hayatımı sadece birkaç kelimeye emanet etmiş. kızıma iyi bakın. o sizin kaderiniz. belki o evin kapısının önüne değil de yan evin kapısının önüne bırakılsaydım hayatım çok daha kötü olabilirdi. işte bu yüzden daha iyi şartlarda yaşamak umurumda olmadı" gülerek anlattığım hikayemde kaşlarını çatan onlardı.

"hiç düşünmedin mi. anneni bulmayı" başımı iki yana salladım.

"neden ki" uluayın bu ısrarı nedendi ki evden içeri girip koltuğa oturmuştuk.

"şöyle düşün. hayvanlar bile en azından birkaç ay boyunca bakıyor. annelik iç güdüsü onlarda bile var. benim canımı birkaç kelimeye emanet etmiş biriyle niye görüşmek isteyeyim ki" üçü de kaşlarını çatmış, boş boş bakıyordu.

"ee, ne yapıyoruz." etrafa bakındı.

"ne kadar oyalayabilirsin" onu bilsem sorun çözülürdü.

"bilmiyorum ama kafalarına koymuşlarsa beni dinlemezler. en fazla bir haftamız var" sıkıntıyla ofladı.

"eğer biz olmasaydık ne yapardın" bu bir soru muydu. bilmem dercesine ellerimi iki yana açtım.

"bir hafta boyunca ne derseler desinler yap. itiraz etmeden" kaşlarımı çatıp sözünü kestim.

"ama" elini susmam için havaya kaldırdı.

"bize netleşince ne zaman olacağını söylersin. tam bir gün önce. bir gün ece. seni gece almaya geleceğiz. evden hiçbir şey almayacaksın. depresif şarkı sözlerini birleştirip anlamsız ve saçma sapan bir şeyler yazacaksın. yatağının üstüne o kağıdı koyup pencereden sessizce aşağı ineceksin. biz zaten aşağıda olacağız. gece olduğu için onlar da uyumuş olur. herkes senin kaçtığını anlayacak. seni aramayı bıraktıklarında geri döneriz." ona bakmadan mırıldandım.

"peki ya sonra" gülümseyerek bana baktı. ister istemez ben de gülümsemiştim. 

"kim bilir. belki dördümüz bir oyun kurar en iyi oyuncuları oluruz"...

Continue Reading

You'll Also Like

87.6K 5.2K 22
"İzninle, zorla da olsa kalbine girmek istiyorum." Başlangıç tarihi: Ağustos 2014 Bitiş tarihi: Ocak 2015
31.7K 1.3K 25
Barlas: Aldatan birinin bu tarz cümleler kurması ironik değil mi sence de? Barlas: Aldatan birinin eski sevgilisine şarkılar yazıp söylemesi yetmiyor...
65.9K 4.2K 34
《ANGST DEĞİL》 "Jungkook. Seni gerçekten sevdiğime inandın mı? Senin gibi birini kim severki ben seveyim. Ama teşekkür ederim çok işime yaradın tam ku...
87.9K 9.3K 27
"Sonsuza kadar mutlu yaşamışlar." dudaklarımın üzerine fısıldadığında gülümsedim. Ellerimi havaya kaldırdığımda hafif geri çekilip ellerime bakmaya b...