*İyi okumalar
Deniz dün, sabah onu beklememle ilgili mesaj atmıştı. Beni almaya gelecek diye her zamankinden daha geç kalkmıştım. Hazırlandıktan sonra ona mesaj attım. Cevap vermediğinde ise aradım. Açıldıktan sonra bir kaç tıkırtı sesi duydum. Sonunda uykulu bir ses "Efendim" demişti.
Daha yeni uyandığını anlayıp kaşlarımı çattım.
"Deniz beni almaya gelecektin unuttun mu?"
Sesimi normal çıkarmak istesemde istemsizce sitemli çıkmıştı. Bir kaç tıkırtı sesi daha geldiğinde onun hızla yataktan kalktığını anladım.
"Ne bu acele?"
Gelen kız sesiyle dudaklarımı dişledim. Deniz "15 dakikaya ordayım." deyip kapatmıştı telefonu.
Telefonu kulağımdan çekip sıktım. Bir kızın yanındaydı. Dün, benden ayrıldıktan sonra ne yaptığını düşünmek istemedim. Sinirle iç çekerken 'neden şaşırıyorsun ki?' diye soruyordum kendime. Deniz'in kızlarla takılması yeni değildi. Benim içimde olan bu burkulma ise yeni bir şeydi. Yenilikler berbattı.
Aynanın karşısında yüzüme baktım. Gezi olacağı için sivil giyinip, hafif makyaj yapmıştım. Her zamankinden farklı gözükmüyordum. Gözüksem bile bunun Deniz için yeterli olmadığını fark etmiştim. Benimle flört ettiğini düşündüğüm anlar olurken, bunların boş sohbetler olduğunu anlamıştım. Onun ilgisini hiç çekmiyor olmalıydım. Yoksa benim yanımdan ayrılıp başka bir kıza gitmezdi.
Telefonum çaldığında ekrandaki ismiyle geldiğini anladım. Meşgule atıp aşağı indim. Apartmandan çıktığımda arabasına yaslandığını gördüm. Üstünde dünkü kıyafetlerin olması düşüncemi doğruladı. Üstelik salkım saçak gözüküyordu. Yanına ilerlerken "Telefonu niye açmadın?" diye sordu.
"Aşağı iniyordum." dedim.
Arabadan ayrılıp kapımı açtığında dişlerimi birbirine bastırdım. Bu tavırlarını neden bir şeylere yormuştum ki?
"Gerek yoktu ama sağol." deyip arabaya bindim.
Kapıyı kapattıktan sonra kendi tarafına geçmişti. Sabah yüksek bir modda uyanmışken şu an berbat hissediyordum. Arabaya bindikten sonra bana doğru baktı.
"Ne bu sol tarafından mı kalktın?"
Arabayı çalıştırdığında "Hayır." dedim.
Aklıma sürekli telefondaki kız sesi geliyordu. Ona bunu soracak bir konumda olmak isterdim.
"Belli"
Yola çıktığımızda cevap vermedim. Başımı cama çevirip yolu izlemeye başladım.
"Ne oldu birden?"
Cevap vermediğimde devam etti.
"Cevap yok mu başkan?"
"Haklıydın sadece sol tarafımdan kalktım."
Başım hala cama dönükken söylemiştim. Acaba o kızın hangi tarafında uyanmıştı?
'Düşünme, düşünme'
"Sınav stresin mi geldi yoksa?"
Gülerek söylediği şeyle ona baktım. Benim aksime gayet keyifli duruyordu. Uykusu da yolda açılmış olmalıydı.
"Hayır, çalışıyorum o yüzden sınav için stres yapmıyorum."
Gerçi ona takıldığımdan beri derslerimi boşlamıştım. Biraz daha fazla çalışmaya karar verdim. Son ayları riske atamazdım.
"Senin de yok gibi. Hala kızların yanından ayrılmadığına göre."
Ona hesap sormaya hakkım yoktu. Yine de ona laf sokmak hep yaptığım bir şeydi. Bu yüzden bunu kullanmaya karar verdim. Yoksa kendi kendimi yiyip duracaktım.
Deniz direksiyonu sola kırarken "Stres benlik değil." demişti.
Soktuğum lafa hiç aldırış etmemesi sinirimi bozarken sertçe arkaya yaslandım. Moralim gerçekten çok bozulmuştu.
"Kızlarla takılmak herhalde senlik olan tek şey."
Üstüne gitmeye karar verdim. Gerçi o istemediği konularda ne kadar üstüne gitsem de cevap vermiyordu.
"Yine mi bana olan aşkın depreşti?"
Gözlerim irileşirken "Ne?" diyebildim. Neden birden heyecanlandığıma anlam veremedim. Her zamanki dalgarıydı ve her zamanki gibi cevap vermemek için bana oynuyordu.
"Sürekli ilişkilerimle ilgileniyorsun."
"Sadece dün beni alacağını söylemene rağmen, bugün unutman hoşuma gitmedi. Eğer uyanmasaydın geç kalabilirdim."
Her ne kadar benim sinirimi bozan konu 'geç kalmak' olmasada bu da doğruydu.
"Olmayan şeyler için düşünmek seni yaşlandırır."
Göz devirirken "Ne alaka?" dedim.
"Geç kalmıyoruz. Boşuna kötü ihtimali dert yapma."
Bir şey demedim. Okula girene kadar da konuşmadım. Arabayı park ettikten sonra da sessizliğimi koruyarak indim. Onu beklemeden okul bahçesine ilerlemeye başladım.
"Başkan beni şöför olarak mı kullandın?" dediğinde durdum.
Arkama döndüğümde anahtarı cebine atıp yanıma gelmişti.
"Birlikte girmemize gerek olmadığını düşündüm."
Gülümseyip "Senin için geldim oysa." demişti.
Sinirle of çektim. Bana flörtöz davranması uydurmam falan değildi. Buna kanmamam gerektiğini en başından bilirken, şimdi kendimi kaybediyordum. Bunun için ona kızıyordum. O her zamanki Deniz'ken farklı davranan bendim. Keşke tersi olsaydı.
"Takılacak başka bir kız bulabilirsin."
Bu tripli halimi kendim izlesem midem bulanırdı. Sözler ağzımdan istemsizce çıkıyordu. Deniz dudaklarını yalayıp "Hadi tribi bırak da okula girelim." dedi.
İşine gelmeyince okula bile girmek istiyordu. Tekrar arkama dönüp okula ilerledim. Adımlarım bu sefer daha yavaştı. O da yanımdan geliyordu. Bahçeye girdiğimizde büyük bir kalabalık bizi karşıladı. Herkes sivildi ve sıralarda bekliyorlardı.
"Benim listeleri kontrol etmem lazım." deyip ona baktım.
Ellerini cebine sokup "Seninle geleyim mi?" dedi.
Kafamı iki yana salladım.
"Sen kendi sınıfının sırasına geç."
Öylece durmaya devam ederken "Ayrı mı gideceğiz?" dedi.
Bence bundan gayet memnun olurdu.
"İstiyorsan benimle aynı otobüse binebilirsin. Ya da başka otobüsteki kızları kesebili-"
Bıkkınca "Ayrı gidelim aynen." dedi.
Bir şey demeyip arkama döndüm. Komite üyelerinin yanına giderken "Pislik" diye homurdandım.
Beni gören Suat "Ben mi pisliğim?" demişti.
Göz devirip "Evet." dedim.
Dudaklarını büzüp "Listeyi kaybettiğimi ne çabuk öğrendin." dediğinde kaşlarımı çattım.
Şimdi öğreniyordum.
"Listeyi mi kaybettin?"
"Ondan pislik dememiş miydin ya?"
Ona tersçe baktığımda gülümsedi. Elini saçına götürüp karıştırdı. "Sadece bir liste kayıp. Sinem hepsinin adını tekrar yazdırıyor. 3 dakikaya hazır olur."
Kafamı salladım. Ben gelmeden önce hallettilerse sorun yoktu. Otobüsler içeri gelmeden önce tam olsa yeterdi. Liste imza için gerekliydi. Gezi sonunda komitede gelip gelmeyenleri kontrol edecektik. Bu gezi zorunlu olduğu için, gelmemek günlük derslere gelmemek olarak sayılıyordu. Ondan devamsızlık niyetine geçiyordu. Sinem elinde listeyi sallayıp yanımıza geldi.
"Bu da tamam. Güvenliğe söyleyin otobüsleri içeri alsın."
Ondan listeyi alıp dosyaya ekledim. Otobüsler içeri girerken gözlerim istemsizce Deniz'in sırasına kaydı. Orda olmadığını görünce kaşlarımı çattım.
Telefonu çıkarıp 'Hemen kaçtın mı?' yazıp yolladım.
'Trip atma diye kendi arabamla gelmeye karar verdim.'
Yazdığı mesajı okuduktan sonra alt dudağımı dişledim. Kendime engel olamıyordum. Benden iyice soğumuş olmalıydı.
'Gezi stresi kusura bakma.' yazdım.
Kendi kendimi ondan uzaklaştıracaktım bu gidişle. Gerçi yakınlaştığımızı hissettiğim gün kızın birinin yanında uyanıyordu.
'Stres yapma bu kadar. Erken yaşlanırsın diyorum :)'
Kafamı iki yana salladım.
'Tamam. Benimle aynı otobüse binmek istersen geri gel. 5 dakikaya kalkıyoruz.'
Mesajı bir kaç kez okuyup gönderdim. Komite üyeleri otobüslere dağıtılıyordu. Normalde 2 kişi olarak biniyorduk. Ben tek başıma binecektim. O yüzden benimle gelebilirdi. Buraya gelene kadar sinir olduğum için onun dönmesini istemiştim. Şimdi ise yaptığım saçmalığı daha da fark ediyordum.
'Böyle iyi' yazmıştı sadece.
Cevap vermedim. Okulun önünde otobüsler durduğunda herkes sınıfına göre ilerlemeye başladı.
Ulus ve Miray "İzel gel hadi!" dediğinde ben de onların yanına ilerledim.
El sallayarak en çok dikkat çeken ikili olmuştu. Deniz'in Miray hakkında söylediği aklıma gelirken bu konuyu sonra konuşmak için rafa kaldırdım. Dün uyumadan önce düşünmüştüm. Geçmişte beni sevmese bile şu an beni sevdiğine emindim. Yine de o dedikodu yüzünden ağzına edecektim.
"Ben A sınıfıyla gidecektim ama" deyip etrafıma baktım.
Suat benim bineceğim otobüse geçince "Neyse" dedim.
Binip en öne Miray'la oturduk. Ulus yan tarafımıza geçtikten sonra "Niye geç kaldın?" dedi.
Normalde gezi olduğu için en erken gelenlerden biri olurdum. Tabi bu sefer kendim dışımda birine güvenmiştim.
"Deniz'le geldik."
"Oha"
"Çüş"
İkisinin tepkisine gülmekle yetindim. Miray bana doğru eğilip "Neler oldu anlatacaksın!" dediğinde iç çektim.
Bende neler olduğunu tam olarak anlayamıyordum ama bir şeyler anlatmaya çalışırdım.