YARALI HAYALLER (+18)

By ElisyaRoyal

6.4M 276K 237K

Nüket Kozcu, kendi halinde üvey annesinin yaptıklarından hoşnutsuz bir üniversite öğrencisidir. Bir gece bara... More

YARALI HAYALLER / GİRİŞ
YH • 1 | KARŞILAŞMA
YH • 2 | DÜŞÜŞ
YH • 4 | KÜTÜPHANE
YH • 5 | BENİMLE YAN
YH • 6 |CEHENNEMİN ANA KAPISI
YH • 7 | UNUTMANIN KOZASI
YH • 8 | BEBEK
YH • 9 | TAKIM ELBİSELİ PİSLİK
YH • 10 | SARHOŞLUĞU DİLERKEN
YH • 11 | TUTKUNUN RENGİ
YH • 12 | KARMAŞIK DUYGULAR
YH • 13 | RUHU YAKAN KELİMELER
YH • 14 | FİLM GECESİ
YH • 15 | PLATONİK VAKA
YH • 16 | KIRIK KALP
YH • 17 | GÜL VE ŞARAP
YH • 18 | HODRİ MEYDAN
YH • 19 | ÖPÜCÜK
YH • 20 | KADER AĞLARI
YH • 21 | GÖLGELER
YH • 22 | UYANAN TUTKU
YH • 23 | HİÇ KİMSE
YH • 24 | YALANIN GÖLGESİ
YH • 25 | DUYGULARIN ÇIĞLIĞI
YH • 26 | SAHTE MASAL
YH • 27 | İLK ÖPÜCÜK
YH • 28 | KIRMIZI
YH • 29 | PARAMPARÇA
YH • 30 | CAMDAN KALP
YH • 31 | MEDCEZİR
YH • 32 | CENNETİN ATEŞİ
YH • 33 | GÜL KEFENİ
YH • 34 | YILDIZIN NABZI
YH • 35 | RUH İKİZİ
YH • 36 | İSİMSİZ KADINLAR
YH • 37 | HAYALLER VE UMUTLAR DEVRİLİRKEN
YH • 38 | 00.00'DA GELEN ZEHİRLİ KADEHLER
YH • 39 | GÜNLERİN KÖPÜĞÜ
YH • 40 | GÜZEL GEÇMİŞE ÇEKİLEN PERDE
YH • 41 | UĞULTULAR
YH • 42 | ALABORA
YH • 43 | HATA
YH • 44 | ANILAR MUMYALAŞSA
YH • 45 | GÖĞÜSTE TAŞINAN BOMBOŞ KALP
YH • 46 | "BAŞROL"
YH • 47 "DÜŞ ÖLÜMÜ"
YH • 48 | YANSIMALAR
YH • 49 | SIRTLAN
YH • 50 | YÜZLEŞİLEN KARANLIK
YH • 51 | YARALI YILDIZ
YH • 52 | PANDORA
YH • 53 | TEK BİR GECE
YH • 54 | KIRMIZI KUM SAATİ

YH • 3 | UFAKLIK

150K 6.3K 4K
By ElisyaRoyal

Yorum ve vote yapmayı unutmayın.

Ve spoi yok

Bölüm Şarkısı : Echosmith ¤ Goodbye

Bölüme gül ve kadeh 🍷🥀

3. BÖLÜM / UFAKLIK

Sorsalar hayatında imkânsız olacağını düşündüğün şey ne olurdu diye, bunun için ilk görüşte hoşlandığı Savaş'ın, aynı gün kolları arasında olmak diye cevap verirdi. Tabii kolları arasında olmak burada farklı bir durumun getirisi olsa da sonuçta kollarının arasındaydı.

Nüket, başını yan tarafa doğru korkuyla çevirdi. Arkasında kalan yükseklik ürkütücüydü ya da şu an Savaş'ın kollarında olmak. Eğer tutmasa, oradan aşağı yuvarlanacaktı resmen. Bu yakınlık iyi değildi, somut olarak o merdivenlerden yuvarlanmamış görünse de, şimdi de soyut olarak bir yerlerden yuvarlanıyormuş gibi hissediyordu.

Savaş, kolları arasındaki kızın verdiği titreşimle gerildi. Korkmuş ve şaşkınlığa uğramış yüz ifadesi, pembe aralanmış dudakları, aşağıya sarkan dalgalı kızıl sarı saçları... Hayır! Karşısındaki kız herhangi biri değildi, kardeşinin arkadaşıydı; kardeşiyle aynı sene dünyaya gelmesini saymıyordu bile. Buna son vermek için, genç kızı sakince doğrulttu. Bu kararı alırken zorlanşmıştı, zor karardı. Ciddi ciddi zordu. O pembe dudaklara kapanmamak zordu.

"Daha dikkatli olmalısın," dedi genç kızdan bir adım uzaklaşırken. Evet, bu mesafe iyiydi, galiba. "Sakat bile kalabilirdin."

"Şey... Afedersin."

"Basamaklara tekrar bak, hatta say. Bir hasar almadan kurtulamazdın." Sesi sakin, kelimelerindeki anlam azardı.

Nüket, kendisini savunma ihtiyacıyla dolup, "Birden ayağım takıldı," dedi dudaklarını bozulmuş olmanın verdiği hisle huysuzca bükerek. "Trabzana tutunacak vaktim de olmadı."

Savaş, bir süre gözlerine baktı, sonra dudaklarına düşen bakışlarını ayırarak, Nüket'in söylediği şeye yanıt vermeden, yanından geçip gitti. Havalı mı olmaya çalışıyordu, eğer öyleyse gidişi bile havalıydı.

Elini kalbinin üzerine koydu, nasıl da atıyordu delirmiş gibi. Ah, tam bir aptaldı, resmen rezil olmuştu.

Merdivenlere şöyle bir göz attı, sakat kalmak isterseniz yuvarlanın der gibi aşağıya uzanan basamakları, bu eve birçok kez gelmesine rağmen ilk kez korkutucu görünüyordu. Savaş cidden haklıydı; eğer buradan yuvarlansaydı, kalıcı bir sakatlık bile kaçınılmaz olabilirdi. Basamakları, sakin adımlarla inmeye başladığında, kollarına düştüğü an ve Savaş'ın gözleri aklında dönmeye başladı.

Ne yakışıklıydı ama, herhalde kendi yaşına özgü bir hayranlıktı bu. Onu gören her kızda hayranlık uyandırması normaldi, Beren'in anlatırken kullandığı kelimelerin basitliğini henüz kavrayabilmişti. Sonra aslında saçma diye düşündü Nüket. Birilerinden hoşlandığımızda, abartılıca mükemmel olduğundan söz ederiz, hâlbuki o kadar da mükemmel değildir. Onu mükemmel yapan, yakışıklı olması değil, bizim baktığımız açıdır. Mesela Savaş'tan hoşlanmıştı, onu asla elde edemeyeceğini bildiği içinde geriye onu hayalinde abartarak hayran olmak kalıyordu.

Netice olarak; ulaşamadıklarımıza, hayranlık besliyorduk. Aşk değildi bu, ama çoğu kişi bunu aşk sanıyordu.

Mutfağa girdiğinde, boş olduğunu gördü. Daha önce Beren'le mutfağa girdikleri için yabancısı değildi, bu nedenle o gelene kadar malzemeleri çıkarmaya başladı. Belki tatlı yapımına yetişemezdi bile.

Ayrıca bu ara sanki Beren kendisinden bir şeyler gizliyordu. Gizli gizli telefonla konuşup yine birisiyle gizliden mesajlaşıyordu. Sorduğunda, kimse değil diye geçiştirip özel bir gayretle konuyu bile kapattırıyordu. En iyi arkadaşlık kurallarını, Beren'e anlatması gerekiyordu birinin.

Kural 1 - Sır yok.

Bu sırada içeri yaklaşan adım seslerini duyunca, hayret diye geçirdi aklından erken bitirdi bu kez. "Sen nasıl bitirdin telefon konuşmanı," diye şaşırmasını dile getirdi. Sonra arda arda hızlı konuşarak ekledi. "En az iki saat devam edersin sanıyordum, her zamanki gibi." Gözlerini devirdi. "Ama görüyorum ki, bana eşlik etmek daha cazip gelmiş." Beren sessiz kalınca, morali bozuk olabilir zannıyla, "Sen-" diye arkasına dönmüştü ki, kelimlerini yutmak durumunda kaldı.

Savaş karşısında, kapı pervazına yaslanmış kollarını göğsünğn altında birleştirmiş kendisine anlamını çözemediği bir şekilde bakıyordu. Niye durmadan onunla karşılaşmak zorundaydı? Tamam, aynı evin içinde bu çok saçma bir soru oldu. O hâlde, neden karşılaştıkları zaman bu bir rezillikle gerçekleşiyordu?

Koca bir nefes aldı, sonra yutkundu.

"Beren seni yalnız mı bıraktı?"

Nüket ne diyeceğini şaşırdığı için, "Şey," diye mırıldandı. Şey demenin anlamsızlığını bir kez daha anladığından gergince ekledi. "Evet."

Savaş, alaylı bir gülümseme ile, "Hep böyledir," dedi. "Küçük bir çocukken de böyleydi, ortaya bir fikir atar ardından hemen sıkılır ya da o fikirden uzaklaşmak için mızıkçı bir tavır takınırdı."

Nüket bir an düşünüp, gülümsedi. "Sahiden öyle," dedi. "Hâlâ öyle. Tuhaf."

"Evet," diye onayladı Savaş. "Gerçekten çok tuhaf."

Nüket sanki onun ses tonundan bir an başka bir şeyi kast ediyor gibi hissetti. Bakışları bir tuhaftı zaten. Niye her şey tuhaf görünüyordu.

Kafasını buna yormak istemediği için arkasını dönüp meşgul olduğu işe devam etmeye çalıştı. Fakat Savaş tam arkasındayken gergince iş yapıyordu; elleri titriyordu resmen.

Sonra kütüphane işini ayarladığı için teşekkür etmek istedi. Arkasına dönüp, "Şey, Beren kütüphaneye girmeme senin yardım ettiğini söyledi," dedi. Beceriksiz bir şekilde gülümsedi. "Teşekkür ederim."

"Kuru bir teşekkür mü edeceksin?" dedi. Sesi eğleniyor gibi çıkıyordu. "Daha iyi bir teşekkür beklerdim."

"Nasıl bir teşekkür bekliyorsun ki?"

"Bilmem," dedi Savaş. İçinden belki ateşli bir öpücük diye geçirince, iç çekti. Siktir Savaş! Çıkar şu düşünceleri aklından, kız kardeşin yaşında. Sübyancı değilsin. Sonra ekledi. "Yaptığın şeyden bana da ikram edersin, böylece ödeşmiş oluruz."

Nüket, koyu kahverengi gözlerindeki bir şeyden dolayı tuttuğu nefesi geri bıraktı. Ne zaman tuttuğunu da fark etmemişti, fakat ne için tuttuğuna da anlam yükleyemiyordu. "Tamam," diye gülümsedi gergince. "Bu kez ilk dilimi Beren değil, sen alacaksın."

Savaş, tam gözlerinin içine bakarak, "Sevindim...," dedi. Ve ardından yakıcı bir tonla ekledi. "Nüket."

İsmi ne güzel çıkmıştı ağzından, sonra içindeki duygular yüzüne vurur korkusuyla, yeniden önüne döndü. Fırına tepsiyi koyduğunda, Beren de gelmişti.

Ne büyük lütuf.

Beren, suçlu bir sesle, "Hay Allah, yetişemedim," diyerek, masaya abisinin karşısına oturup ters ters Savaş'a baktı.

Savaş sessizce, "Ne bakıyorsun, kızım?" diye sordu.

Beren, öfkeli gözlerle tıslayarak, "Gözlerini arkadaşımın üzerinden çek abi," diye fısıldadı. Savaş'tan bir tepki gelmeyince homurdandı. "Ciddiyim."

Savaş'ın dudakları kıvrıldı. Onu korumak istememe hayran kaldım ama, artık çok geç, küçük kardeşim. "Tabii," dedi yapmacık bir sesle. "Sen nasıl istersen."

Savaş, mutfaktan çıktığında, Beren şüpheyle arkasından baktı...

Aradan yirmi dakika geçtiğinde, çikolata sosu yapılmış, krem şanti de yapılmıştı. Ve hazırdı.

Nüket, bir tabağı özenle hazılayıp ayrı bir tepsiye aldığında, "Vay seni," dedi Beren, kendisi çoktan çatalıyla tepsinin içine yumulmuştu bile. "Ayrı mı yiyeceksin?"

Nüket, canlı bir sesle, "Hayır, bu abin için," dediğinde, Beren tuhafça baktı. Sonra yanlış anladığını düşünüp -aslında fazla da yanlış anlamamıştı ama, konu bu değildi- açıklama yaptı. "Kütüphane işini o ayarlamış ya, mutfakta ona böyle teşekkür edeceğimi söylemiştim, onun için."

Beren, tepsideki tabağı kapıp Nüket'i şaşırttı. "Boş ver," diye homurdandı. "Ne gereği var, ayda yılda bir kere hayır yapmış, niye teşekkür ederek onu şımartıyorsun?"

Savaş, mutfağa geldi ve kardeşinin elindeki tabağı alarak, "Çünkü senin dışındaki bütün insanlar, nezaket sahibi," dedi. "Senin aksine başkaları teşekkürü şımartma olarak değil, minnet ifadesi olarak görüyor."

Masadaki çatalı alıp, kardeşinin gözünün içine bakarak pastasından almaya başladı.

Beren, "Sen bu ara bu kadar uzun kalmazdın," dedi. "Gitsene artık."

Savaş, sırıtıp, "Merak etme, gideceğim zaten," dedi. "Güzel bir kadınla randevum var?"

Beren, bu cevaptan memnun olmuştu, demek ki düşündüğü gibi abisi Nüket'in peşinde değildi. Boş bir kuşkuymuş sadece. Hoş niye böyle düşünmüştü ki, abisi hiçbir zaman küçük olarak adlandırdığı kişilerle ilgilenmezdi; olgun kadınlardan hoşlanırdı. Sonra o da keyifle pastasınsan yemeye devam etti.

Fakat Nüket, bu sözlere biraz kırgın hissetti. Hoş ne bekliyorduysa? Savaş, elbette kendisiyle ilgilenmezdi, zaten diyelim ki ilgilendi, nereye kadar ilgilenecekti ki? Cevap netti.

Yatağa atana kadar.

Sonra dediği gibi Savaş, tabağını bitirdi ve gitti. Gitmeden önce, "Eline sağlık, ufaklık," diyerek başını bir ağabey gibi okşamayı da ihmal etmemişti.

Ufaklık.

Evet, sadece ufaklık.

Yazar, Elisya Royal

🍷

Bilgi ve iletişim için, instagram : elisyaroyal

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 64.8K 58
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
25.5M 906K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
168K 9.3K 58
"Seni istiyorum..." diye fısıldadı dudaklarını dudaklarıma değdirip geri çekilirken. "Acılarını, yaralarını, yorgunluklarını, mutluluklarını... hepsi...
1.4M 3.2K 4
KİTAP OLACAĞI İÇİN YAYIMDAN KALDIRILMIŞTIR! Hayalet yazar olan Winona; tutkulu hikâyelerini, ünlü bir yazarın isminin ardına saklanarak insanlara ula...