SINIR |Tamamlandı|

By __Katre__

2.4M 125K 23.3K

Az önce Eylül'ün tuttuğu boşta kalan elini yeşil kalın askeri kemerinin üzerine koyup lafa girdi. " Gel ben... More

1. Bölüm " Karşılaşma"
2. Bölüm " Biz Evleneceğiz "
3. Bölüm " Toprak ve Ben "
4. Bölüm "Sözlüyüz"
5. Bölüm " Uzak Durmalıyım "
6. Bölüm "Hakkını Helal Et"
7. Bölüm "Evlenelim Artık"
8. Bölüm " Ümmetin Hâli "
9. Bölüm " Dinî Nikah "
10. Bölüm" Ben korurum seni "
Filistin'e Yapılan Saldırı 😔
11. Bölüm "Lehmaacun"
12. Bölüm " Araba Kazası"
13. Bölüm " Sadece Sen"
14. Bölüm " Allah'a emanet ol "
Yeni Kitap Kapağı
15. Bölüm "Seni Seviyorum"
WhatsApp Grubuuu
16. Bölüm " Karım o "
17. Bölüm "Bende Seni......"
18. Bölüm "Müsaitsen Evlenir Misin"
19. Bölüm " Vazgeçilmezim"
20. Bölüm " Rüya "
DUYURU
21. Bölüm "Gerçek mi?"
22. Bölüm " Huzur "
23. Bölüm " Pamuk şeker gün"
24. Bölüm "Farklı Hisler?"
25. Bölüm "Kıskanç"
26. Bölüm "Piknik"
27. Bölüm " Özledim"
29. Bölüm " Efsunkar "
30. Bölüm "Gelecekten Kesit I"
31. Bölüm "Tehlikeli Sular"
32. Bölüm "Kavuşuyoruz"
33.Bölüm"Kimsesizin Kimsesi"
34. Bölüm "Kavuşamadık"
35. Bölüm"Sarılmam Lazım"
36. Bölüm "Sarıl Bana"
37. Bölüm "Eli Elimde"
38. Bölüm " Anayım Ben!"
39. Bölüm "Dildâde"
40. Bölüm "Aksiyon"
41. Bölüm "Arsız Kadın"
42. Bölüm "Biz Biriz"
43. Bölüm "Düğün"
44. Bölüm "Gözyaşı"
45. Bölüm "Uyuyan Kadın"
46. Bölüm "I.Video Kaydı"
47. Bölüm "II. Video Kaydı"
Gelecekten Kesit II.
48. Bölüm"Anne Olacağız"
49. Bölüm "Dildar"
50. Bölüm "Evliyiz"
51. Bölüm "Tanışma"
52. Bölüm"Nazende Sevdiğim"
53. Bölüm "Bi' Yanak"
54. Bölüm "Aden"
55. Bölüm "Geldin"
56. Bölüm "Geldim"
57. Bölüm "Bu Kalp Seni Unutur Mu?"
58. Bölüm"Yeniden Aşık Ettin"
59. Bölüm "Güzelim"
60. Bölüm "Yıldızlar Kadar"
61. Bölüm "Baba×2"
62. Bölüm "Sen"
63. Bölüm "Güzel Karım"
64. Bölüm "Manyak Çift"
65. Bölüm "Mucize"
66. Bölüm "Mehlikâ"
67. Bölüm "Dört Kişi"
68. Bölüm "Öpücüksedim"
69. Bölüm "Mübrem"
70. Bölüm "FİNAL"

28. Bölüm "Aşık İki Genç"

20.8K 1.2K 155
By __Katre__

Çalan zilin sesiyle titrek ellerini kalbine doğru bastırdı Erva. Amacı derin bir nefes alıp ritmini düzeltmek olsa da sanki daha da bozulmuştu ritmi.
Bugün onun için en büyük korku dedesinin bir sorun çıkartma olasılığıydı. Ailesinin hatta çevrenin en dominant kişiliği olan dedesi dediğim dedik bir kişilik olduğu için ve daha öncesinde sözde bile çıkarttığı sorunlar olduğu için çok korkuyordu. Daha öncesinde kuzeni için kız istemeye gittiklerinde ailenin tavırları hoşuna gitmemiş huzursuzlanmış, hatta istedikleri yüklü miktarda altın ve parayı duyunca çileden çıkmış kızı istemeden eve geri dönmüştü. Tabi sonradan büyük çabalarla kızın suçunun olmadığını kabul edip evliliğe izin vermişti. Onun lafının üstüne laf söylenmez,yanında saygıyla oturulurdu.

Tüm bu düşünceler eşliğinde kapıya gelmiş selamlama için diğerlerini sıraya koymuştu bile. Yanında Eylül, onun yanında çok sevdiği kuzenleri Melike ve Zehra karşısında ise kendi küçük aklı büyük kuzeni Eda vardı.
Eylül ve Zehra ile aynı yaşta oldukları için çok iyi anlaşıyorlardı. Eda ise henüz liseye yeni başlamış deli dolu bir kızdı.

Deniz'in ailesi yada akrabası olmadığı için bugün Muhsin dede ve Toprak onun ailesi olacaktı. Gerçi şimdiye kadar da onlardı ya.
Deniz kendini bildiğinden beri annesi babasının dayakları ile hayatta kalmaya çalışıyordu. Nasıl da güzel bir kadındı oysaki. Bakmaya kıyamazdı. Her seferinde annesine kalkan elin önünde durur korumaya çalışırdı. Ne çare hem kendi hem annesi dayak yerdi. Bazen okuldan geldiğinde annesini evde baygın bulur çocuk hâliyle başında uyanmasını beklerdi.
Babası ise içkili bir halde gelir bu sefer de yemek olmadığı için döverdi.
Hiç bahanesi yoksa oturduklarına kalktıklarına bahane bulur, bazen perdeyi açtığı için bile kadına olmadık sıfatları yakıştırırdı.
Yine birgün okuldan gelmiş kapıyı yarı açık bulmuştu. Gözünden akan bir damla yaşı silip mutfağa doğru geçtiğinde annesini yüzüstü yatarken buldu.
Her zamanki gibi bayıldığını düşünmüştü. Ne bilsin küçücük çocuk?
Gidip salon demeye bin şahit gereken odadan bir yastık getirmiş başının altına koymuştu. Kolonyayı eline yüzüne sürmüş uyanmasını beklerken de mutfağın zemininde parça parça olmuş tabakları bir köşeye toplamıştı.
Saatlerce başında uyanmasını beklemiş gözleri şişene kadar ağlamıştı. O yanakları kıpkırmızı annesinin,benzinin solduğunu anlayınca babasının ona atacağı dayağı düşünmeden çıktı evden. Ne yandaki komşuya gitti yardım için ne de karşıdaki komşuya. Onlar iyi insan değildi çünkü. İyi olsalar annesinin feryadını duymazlar mıydı?
Ayağına geçirdiği ayakkabısıyla koşarak mahalledeki camiye gitti. Annesi anlatmıştı ona, imam iyi insandı. Allah'ı anlatırdı.
Caminin yanındaki evin kapısını çaldı tüm gücüyle.
Soluk soluğa anlattı olan biteni. Birden evlerine koştu herkes. Feryat figan ağladılar ona sarılarak. İşte ondan sonra büyüdü Deniz. O zaman anladı annesinin birdaha gelmeyeceğini. O gün tek kaldı bu dünyada. Babası hapse girdi. Çok geçmeden ölüm haberi geldi. Akrabaları deseniz hiçbiri istemedi onu. Yetimhane evi oldu artık. Orada büyüdü, orada genç oldu. Orada yemek yedi. Ne anne, ne baba, ne aile hiçbiri yoktu hayatında.
Ama şimdi sıcak bir yuvası olacaktı İnşAllah. Şu karşısındaki yanakları al al olmuş kız karısı olacaktı...

İçeriye ilk geçen Muhsin dede oldu. Ardından Toprak onun yanında da Melih belirdi. Tam herkes selamlaşacaktı ki Eda' nın sesi yükseldi şaşkınca.
" Uf eniştelerime bak bee."
Tabi tüm yakıcı gözlerin etkisi ile hemen elini ağzına kapatıp sustu.
Toprak ise sırıtmış Eylül'e bakıyordu. Bakışlarını Deniz'e çevirip bir yandan da koluna vurarak konuştu." Lan çeksene gözlerini kızın üstünden babası sana bakıyor."
Deniz ne yapacağını şaşırıp  gözlerini Erva'dan çekti. Hızla annesi ve babasının elini öptü. Onlar içeriye geçerken çiçek ve çikolatayı Erva'nın eline tutuşturup içeriye koşar adım girdi. Toprak ise bilerek sona kaldı. Büyüklerin içeriye geçtiğine emin olunca Eylül'ün başına küçük bir öpücük kondurup arkadaki kızların kıkırdamasını umursamadan koşar adım içeriye geçti.

Salonda hoşgeldin faslı bitince herkes yerine geçti. Tüm koltuklar Erva'nın dedesi,amcası ve birkaç erkek kuzeni tarafından işgal edildiği için Toprak ve Deniz kenardaki sandalyeye ilişti.
Karşılarındaki Deniz bugün kimsenin tanımadığı bir Deniz'di. O soğukkanlı, karizmatik adam gitmiş titreyen ellerini nereye saklayacağını bilmeyen bir adam gelmişti.
" Oğlum sakin ol lan. Düşüp bayılayım falan deme sakın. Valla o koca cüsseni kaldıracak adam bulamayız burada."

Toprak bir tanecik arkadaşıyla bugün dalga geçmezse çok pişman olacağını bildiği için bulduğu her fırsatta laf geçirmeyi ihmal etmiyordu.
Deniz de Toprak'ın kulağına eğilip
" Lan bi sus. Yardımcı olacağına dalgaya vuruyorsun. Kocaman herifsin utanmıyor musun?"dedi sesini mümkün olduğunca alçak tutarak.
" Kardeşim o 'lan' kelimesini geri alırmısın lütfen? Farkında mısın bilmiyorum ama Erva benim baldızım oluyor. Yani kız tarafı sayılırım ben. Dikkatli ol."dedi göz kırparak. Ardından biraz düşünür gibi yapıp tekrar yaklaştı.
"Eltim miydi lan?"

" Yok görümcen olacak Toprak. La havle. Bir sus oğlum ya. Şu çenen bir bana açılıyor. "
Toprak ve Deniz atışmaya devam ederken büyükler hal hatır sormakla meşguldü. Kızlar ise Toprak ve Melih'i çekiştirmekle...
Erva kapının küçük aralığından içeriyi dinlerken Eylül ona yöneltilen soruları yanıtlıyordu. Tabi bu soruları soran tek kişi Eda idi.

'Demek asker. Zordur yaa Allah yardımcın olsun.'

' Ee şimdi peşinden koşan da çoktur. Yakışıklı koca başa bela valla.'

' Düğün ne zaman?'

Eylül bu ve bunun gibi envai çeşit soruyu yanıtlarken Erva koşarak mutfaktan içeriye girdi.
" Kızlar annem kaş göz yaptı. Hadi kahveleri yapalım."
" Herşey hazır zaten gel."dedi Eylül tezgahın önünden çekilirken.
" Ee ne katacağız kahvenin içine bakalım. Hangi baharatları sever enişte."dedi Eda ellerini heyecanla çırparak.
" Ben tuz falan koymayacağım Eda saçma birşey birkere."
" Yaa olur mu öyle? Adettendir."

" Bak bu aslında öyle bir gelenek değil. İnsanlar yanlış aktarmış sadece.
Eskiden kız isteme töreni sırasında kız damat adayını şöyle bir süzüp mutfağa kahve hazırlamaya gidermiş. Genç kız eğer damadı beğenirse kahvesini şekerli yaparmış. Yok aman olmaz, beğenmedim diyorsa da kahvesine tuz koyarmış. Kahveyi içen damat adayı tuzun tadını aldığı gibi bu işin olmayacağını anlasın diye. Yani bir nevi gizli, kalp kırmadan karşınızdaki kişiyi cevaplama yöntemiymiş. Ha bir de bunun damat adayı için bir zorluk testi olduğunu düşünen de var. Ama ben zaten içine ne koysam içeceğini biliyorum. Gerek yok yani saçma sapan şeylere."

Kızlardan gelen ' Vayy' 'Ooo' nidaları eşliğinde kahveler de hazırlandı.
Erkeklere kahveyi Toprak'ın götürmesi kararlaştırıldı. Çünkü şuan salonda en küçük o vardı.

Eylül kapının ağzında geçip kaş göz ile Toprak'ı mutfağa çağırdı.
" Efendim hatunum."dedi sonunu uzatarak.

Eylül ise gülümseyip direkt lafa girdi.
" Toprak kahveleri sen götüreceksin."

" Ne! Ben mi? Ben mi evleniyorum kızım niye ben?"dedi ellerini iki yana açarak.

" Topraak. Erkeklere sen vereceksin işte. Erva kadınlara götürecek."

" Uff. Tamam ver de Deniz'e bakışarak kahve vermedim demeyeyim."

Eylül dudaklarından kopan küçük kahkahayı susturup tepsiyi Toprak'ın eline tutuşturdu. Toprak ise söylene söylene içeriye geçti.
Eylül Deniz'in kahvesini ısrarla gösterip başkasının almaması için tembihlemişti.
Toprak mutfaktan çıkar çıkmaz kızlar Eylül'e muzip bakışlar atmayı ihmal etmemişti.
Herkesin kahvesini verip Deniz'in kahvesine sıra gelince kötü kötü gülümseyip kahvesini uzattı. Ardından kendi kahvesini alıp yanına oturdu.
Deniz ters bir bakış atıp." Tam hayallerimdeki gibi."diye fısıldadı.

" Boll tuzlu olduğunu duydum kardeşim. Geçmiş olsun şimdiden."
Toprak Deniz'in acısından zevk alır gibi konuşup kendi kahvesini höpürdeterek içmeye başladı. Şuan herkes susmuş Deniz'in kahveyi içmesini bekliyordu.
Deniz durum analizi yapmak istercesine ilk önce küçük bir yudum alıp bekledi.
Tuzlu olacağını düşündüğü kahve tam aksine onun en sevdiği gibiydi. Orta şekerli. Suratına küçük bir gülümseme yerleştirip tüm kahveyi tek dikişte bitirdi. Suratındaki gülümseme daha geniş bir hal alırken kapının arkasından ona bakan Erva'ya çevirdi gözlerini.
Yanakları kıpkırmızı kocaman gülümsemesi ile bakıyordu. Deniz'in ona baktığını fark ettiğinde düşmekten son anda kurtulup mutfağa attı kendini.

Kahveler de içilmiş asıl konuya gelinmişti.
Muhsin dede kendisinin tam tersi olan adama bakarak konuşmaya girdi.
Dedelerin biri fazla sakin biri fazla aksiydi. Ama bu iyi anlaşmalarına engel olmamıştı. Yani sanırım...
" Eee sebebi ziyaretimiz belli kardeşim. Gençler birbirlerini görmüş beğenmişler. Allah'ın izniyle yuva kurmak istemişler. Bizler de yine Allah'ın izni peygamber efendimizin kavliyle Erva kızımızı Deniz oğlumuza istiyoruz."

Muhsin dedenin konuşması bitince tüm gergin bakışlar Erva'nın Ömer dedesine çevrildi. Derin bir nefes alıp salondakilere ve kapının ağzında dikilen kızlara bir göz gezdirdi. Ve Muhsin dedeye dönüp lafa girdi.
" Kızımızın babasının anasının rızası vardır. E kızın eli ayağına dolaştığına göre onun da rızası vardır."dedi küçük bir gülümseme ile.

Deniz'in gözleri Erva'yı bulduğunda ilk bakışlarını çeken Erva oldu.
Utandığı domates gibi kızaran yanaklarından ve kanatmak üzere olduğunu tırnaklarından belliydi.
Ne vardı ki dedesi normal bir laf edip kazasız belasız şu günü bitirse.

" E madem herkesin rızası var. Gençler de birbirini sevmiş. Bundan sonra kızımız sana emanettir oğlum." dedi Deniz'in gözlerine bakarak.

Üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi derince bir soluk verdi Deniz. Ardından ona cevap bekler gibi bakan adama dönüp.
" Kızınız emanetimdir."dedi kocaman gülümsemesi ile.

" E haydi yüzükleri getirin bakalım."diyen Muhsin dedenin lafı üzerine Eylül elinde tepsi ile içeri girdi.
Erva ve Deniz yan yana geçip beklemeye başladı.
İlk defa bu kadar yakın durmuştu Erva. Kalbini sakinleştirmek için elini üzerine koydu lakin bu hareket her zaman ters tepiyordu sanki.
Erva kafasını kaldırıp o gözlere bakmaya utansa da Deniz gözlerini kırpmadan bakıyordu başını eğmiş olan kıza.

İkisi de ellerini uzattı yüzüklerin takılması için. İkisinin de eli titriyordu.
Erva gülümseyip başını kaldırdı birden. Gözlerini hiç çekmeden ona bakan adamla göz göze geldiler.
Utanıp çekmedi bu sefer bakışlarını. Kocaman bir gülümseme ile baktı gözlerine. Ortamın büyüsü Toprak'ın öksürüp Deniz'in koluna dirsek geçirmesi ile son buldu. Bakışlarını salona gezdirdiklerinde herkesin muzipce onlara baktığını gördüler.

Yüzükler takıldı titreyen eller eşliğinde. Ve yerinden çıkacakmış gibi atan kalpler eşliğinde. Herkes bu anı imrenerek izlerken Toprak da fırsattan istifade Eylül'ü belinden tutup iyice kendine yaklaştırmış öyle izliyordu. Tabi Eylül'ün kalp malum...
" Benim kalbim durmuştu sen böyle yakınımda olunca." dedi eğilip kulağına fısıldayarak.
Eylül bir süre konuşamasa da sonunda sesini bulup ona doğru döndü.
Hafif ayakları üzerinde yükseldi.
"Valla mı?"
Eveet ne kadar romantik bir cevap değil mi?
Toprak dudaklarını birbirine bastırıp gülmesini engellemeye çalıştı. Ardından tekrar eğilip "Çok romantiksin karıcım. İnsan bi ben de heyecanlandım falan der."dedi sitem ve alaylı sesiyle.

Eylül belindeki elin üzerine elini koyup yaklaştı tekrar. " Çok farklı hissetmiştim. Bir isim veremiyorum ama kalbim yerinden çıkacaktı sanki. Sen duyma diye çok dua ettim."dedi.
Ve bakışlarını Toprak'a çevirdi.

Toprak ise en güzel gülümsemesini takınıp " Seni seviyorum."dedi dudaklarını oynatarak.
" Ben de seni." diye karşılık verdi Eylül aynı şekilde. Ve bakışlarını tekrar günün çiftine çevirdi.

Kurdale kesilmiş büyüklerin elini öpmeye başlamışlardı.
Ömer ve Muhsin dede gençlerden izin isteyip balkona doğru çıktılar.
İlk başta kimse ne olduğunu anlamasa da sorgulamadan  hazırlanan masa etrafında fotoğraf çekinmeye başlamışlardı bile.

İlk önce kızımız ve damadımız bol bol fotoğraf çekindi. Ardından yakın akrabalar ve arkadaşlarla da çekinildi.
Eda sürekli elindeki fotoğraf makinesini sallayarak 'Asker arkadaşı gibisiniz az yaklaşın.' dese de ikisi de umursamadan poz vermeye devam ediyordu.

Gözleri kocaman gülümseyen kıza takıldı Deniz'in. Kulağına doğru yaklaşıp "Hayırlı olsun ikimiz içinde İnşAllah." dedi. Ve geri çekilip koca bir gülümseme ile baktı. Erva başını kaldırıp yüzünden hiç silinmeyen gülümsemesi ile konuştu. " Amin... hayırlı bir yuvamız olur İnşAllah."
İkisi de hipnoz olmuşcasına birbirine bakarken kulakları tırmalayan o ses duyuldu.

" Hah şöyle yaa. Birbirine aşık iki gencin bakışı. Sonunda yakaladım."

Selamın aleyküm kardeşlerim.

Nasıl buldunuz yeni bölümü?

Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum.

Sizleri Allah'a emanet ediyorum 💜


Continue Reading

You'll Also Like

2.1M 109K 96
-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretme...
24K 1.5K 7
Çocuklarımın babası tek gecelik ilişkim olan adam çat kapı gelirse ve çoçuklarını görmek isterse ?!? DAHA NELER (KONU DEĞİŞTİRİLDİ) Ben ferida evet e...
151K 9.6K 9
Çilli ve Üsame'nin birkaç bölümlük güzel serüvenine davetlisiniz efendimiz. #olricsular 12.10.2019
930 372 15
Sevmek kalbimize mi bağlı yoksa aklımıza mı