Kiralık Dünya

By cummlemuhendisi

329K 16.2K 2.6K

Gül yüzünün güllerine nazar değmesin Allah gönderdi seni bana göresin Yaşamayı yaşayalım senle beraber Bu ri... More

-ÖN SÖZ-
-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-

-18-

27.7K 1K 232
By cummlemuhendisi

-Seni Buldum Ya


Uyarı! Bölüm yetişkin içeriklidir!


🖤










"Müjgan sen ne dediğini biliyor musun kızım?"

Kaç yaşına gelirse gelsin, ne yaşamış olur ise olsun hala çekiniyordu annesinden Müjgan. Eskiden beri gönlünü, derdini açmaya utanırdı.

İçi Arif diye parçalandığı vakitler, Arif'i elinden aldırdığı vakitlerde bile ağzını açıp tek söz edememişti kimselere.

Biz seni oku diye gönderdik lafını işitmektense gizli saklı derdine yanmayı yeğlemişti.

Bugün görüyordu ki, söylememekte haklıydı o zaman da.

"Ne dedim anne? Olmayacak iş mi dedim? Niçin öyle bakıyorsun yüzüme?"

"Kızım nasıl oldu bu? Nerden çıktı? Sen değil miydin evlenmem diyen? Şimdi tutmuş Arif diyorsun bana?"

Müjgan'ın geçmişi anmaya hiç niyeti yoktu. Yuva yıkana çıkmış adını annesi duyarsa bu işin mümkünatı olmazdı. Sanki sevmekten değil de, yaşı gelmiş birinin evliliği gibi çabucak oldu bittiyle çözmek istiyordu bu durumu.

"Arif iyi adam anne. Tanıdım bildim ben. Aynı mahallede büyüdük. Evlen diyordun bunca zamandır asıl sana ne oldu şimdi?"

"Kızım bi kapıya iki kere girilir mi? Kardeşinle elti mi olacaksın? Evlen diyorsam, evlenip boşanmış dul adama da öyle kızımı vermek-"

"Aman diyeyim anne! Aman ha! Sakın ola o lafları deme. Ben Arif'le evlenmeyi kabul ettim çoktan. Müsaade istiyorum senden. Babama da sen söylersin. Bir kapıya iki kere de girilir on kere de. Bana utanacağım laflar ettirme."

"Müjgan! Nereye kaçıyorsun!? Vallahi öldüreceksiniz beni siz! Evleneceğim deyip diretmek neymiş!"

Annesiyle daha fazla münakaşaya girmeden kalkıp odasına girerken kolayca peşini bırakmayacağını defalarca yanına gelip sual soracağını iyi biliyordu. Yine de ilk şoku atlatması için zaman tanıdı. Anlaşılan o ki nikâhı söylemek akıllıca bir düşünce değildi.

Doğruca Arif'e mesaj yazdı.

"Arif'im. Annemin haberi oldu bugün. Nikâhımızı demedim. Şimdilik sen de söyleme."

Arif'in artık derdi değildi hiçbir mesele. Müjgan'ı almış ona kavuşmuştu ya, cümle alem düşman kesilse vız gelirdi.

***

Sırt üstü uzanmış dalgın bir uykuda olan kocasını izliyordu Altın. Keskin çenesini, içe doğru hafifçe göçmüş avurtlarını şakaklarından boynuna dek gölgeden bir iz gibi çıkan sakallarını inceledi.

Kalın, çizgisi belirgin dudakları kurumuş gibiydi.

Son birkaç gecedir üzerine bir şey giymeden yalnız şortuyla yatağa girdiğinden tenini de yüzü kadar yakından görüyordu.

Gözleri heyecanla gövdesine atladı hemen. Nefes aldıkça şişen göğsünde, iman tahtasının üstündeki tüyler ilgisini çekti önce. Kolunun gövdesine birleştiği yerin hemen üstünde dirseğine kadar uzayan damarın belirginliği içini bir hoş etti. Karnında incelen kollarında tam aksine kalınlaşan kas çizgileri tuhaf hislerle doldurdu bedenini.

İçindeki müthiş dokunma arzusunu uyanması endişesiyle bastırıp yanına sokuldu sessiz sedasız. Başını boynuna kadar uzatıp kokusunu çekti içine.

İliklerine kadar ürperdi. Bacaklarının arası kasıldığı vakit dayanamayıp bir öpücük kondurdu boynuna.

"Ah!"

"Uyu aşkım..."

"Ne oldu?"

"Hiç. Özlemişim."

Akif tatlı bir tebessümle karısına dönüp elini başının altına koydu. Dağılmış saçlarını iri parmaklarına takarak taradı.

"Ben de özlemişim. Yemeğe dahi yetişemedim. Geldiğimde uyumuştun."

"Yorulmuşum. Ablamla epey dolaştık çarşı pazar. Bu akşam annemle konuşacaktı. İnşallah tartışma çıkmadan halledebilmiştir."

"Hımm."

"Kaçırma uykunu. Erken kalkıyorsun dinlen aşkım."

Altın kocasının yanağına iyi geceler öpücüğü bırakacağı an Akif dudaklarıyla yakaladı o öpüşü. Dakikalardır kocasını süzerken uyarılmış olan bedeni, titredi bu öpüşle. Yüzündeki gülüş soldu, geriye doğru çekilip baktı adama.

Tuhaf bir gölge düşmüş gibiydi gözbebeklerine Akif'in. Bakışlarında bir şimşek çaktı sanki. Ağzının içinde kaybetti karısının dudaklarını derhal.

Altın'ın iniltisini işittikçe öpüşünü çoğalttı. Dudaklarının arasında buldu sevdasının tadını. Kendine içinden devamlı tekrar ediyordu, öpmekten ileri gitme, bedenine hakim ol karını korkutma tekrar...

Akif kendine telkinler etse de Altın aksini diyordu içinden. Bu defa sevişmek isterse berbat etme, yeterince bıktırdın bu defa teşvik et diyordu...

Bütün bu düşünceleri dinlemeye niyetli değil gibiydi ikisinin bedeni de. Akif hakimiyetini kaybediyor, Altın da zoraki istek yerine içinde kaynayan hakiki arzuyla doluyordu kocasının dudaklarının altında.

Karısının dudağını öpmek bu kadar erotik gelmemişti daha önce Akif'e. Neden sonra aslında öpüşmekten ileri arzulu iki ağzın birbiriyle seviştiği anlaşıldı. Dursa duramıyor bıraksa kendini, reddedilmenin korkusunu taşıyordu içinde.

"Akif?"

"Hı?"

"Acaba..?"

"Evet?"

"Acaba bir kez daha denesek? Yani sen de istiyorsan elbette."

İstemek ne kelimeydi. Sıtmaya tutulmuş gibi titriyordu Akif'in içi.

"Yani bazen hiç olmayacak gibi hissediyorum. Dokunmaya korkuyorsun biliyorum. Buna sebep olan da benim zaten ama..."

"Ama?"

"Görmek istiyorum."

"Görm- Altın!"

"Hakkım değil mi? Kocam değil misin?"

Yutkuna yutkuna geriye doğru kaçtı Akif. Eli ayağı titrer oldu.

"Geri dönüşü olmaz, iyileşiyorum derken başa dönersen eğer..."

"Ben iyiyim Akif. Beni bir kez daha reddedersen kötü olacağım asıl."

Bağdaş kurup oturduğu yerden uzandı karısına. Bacaklarını iki yana açıp Altın'ın bacaklarını beline saracak gibi çekti kendine. Gözleriyle izledi bakışlarını uzun uzun. Hiç böyle olacağını hayal etmemişti. Evlendikleri gecenin de böyle olacağı aklına gelmemişti. O geceden beri Akif, karısına dokunabileceğini hayal etmekten vazgeçtiğini idrak ediyordu şimdi.

Hemen kabul etmiş hemen razı olmuştu dediğine. Bir daha asla dokunma deyişine boyun eğmişti itiraz etmeden. Bu denli köle olduğunu bilmiyordu ona. Bu denli kıyamadığını...

Saçlarını okşadı iri elleriyle. Boynunu, gerdanını okşadı. Dudaklarını bir an bastırdı gül dudaklarına. Mest oldu. Bir kez daha bastırdı.

"Öyle bir güzeli almışım ki ben, öpsem suç öpmesem günah..."

Saçlarına sokulup burnunu sürttü kulağının altına. Dudaklarını tenine bastıra bastıra gerdanını sevdi.

"Altın'ım. Güzel karım."

"Hı?"

"Ne halde olursak olalım ne sebeple olursa olsun-"

"Sus. Öp beni. Sanki bu gece ilk defa bana dokunacak gibi öp. Sabah evlenmiş de gerdeğe girecekmişiz gibi... Sanki ben sana hiç o lafları etmemiş, hiç yüreğini dağlayıp gönlünü kırmamışım gibi öp."

"Güzel karım. Gönlüm de gözüm de feda olsun sana. Meleğim."

Bacaklarını beline sarıp sokuldu dudaklarına Akif.

Biraz öptü koklayarak. Biraz içine çekti dudaklarının nemini. Elleri bir yandan sırtını okşarken dudakları yanağını aşıp kulaklarına kadar süründü.

Sahiden de bu gece olacaksa eğer vuslatları, hiç değilse biraz rahatlasın istiyordu karısını. Hayatının en önemli günü gibi davranmak iyilik getirmemişti. Aksine fazlaca sorumlu ve de sorunlu hissettirmişti Altın'a. Ne ilk geceki kadar tereddütlü ve hassas ne de korkutup kaçıracak gibi kaba davranacaktı.

Birden aklına terapistin önerisi geldi. Bu güne dek terapilerin bir faydasını görmüş oldukları sayılmasa da belki bu öneri etkili olurdu.

"Doktor masaj iyi gelebilir demişti. Sana biraz masaj yapayım ister misin?"

"Bilmem. Burda mı? Şimdi mi yani?"

"Hımm."

"Tamam."

Akif aklına gelenle yataktan kalkıp banyodaki dolabın başına gitti. Aradığını bulunca karısının utangaç bakışlarla saçlarını düzeltmeye çabaladığını gördü geri döndüğünde.

Üstündeki kısa kolluyu çıkarmaya niyetlendiğini farkettiğinde  elindekini bırakıp oturdu yeniden yatağa.

"Ben yapayım."

Altın başını sallayarak onay verdi.  Heyecanla uzandı eteklerine. Başından usulca çekip aldığı vakit özenle yatağın ucuna bıraktı çıkardığını.

"Bir anlık tereddüt varsa içinde eğer."

"Yok aşkım. Sen beni beklettikçe utanıyorum."

Akif güldü buna. Kendi de farklı sayılmazdı karısından. Belli etmemeye gayret ediyordu yalnız.

Üstündeki sütyeni izledi durdu. Dudaklarını ısırdı istemsizce. Ağzı ıslandı.

Fazla uzatmadan, Altın'ı korkutmadan hazırlamalıydı. Sırtındaki bağını çözdü incitmeden. Omuzlarından sıyırarak çekip aldı, karısının gül goncası göğüslerini açığa çıkardı.

"Ih."

Sütyen sıkmıştı göğüslerini. Ateş olup sancılanmışlardı. Birden rahatlayınca inledi böyle Altın.

Dokunulmanın ihtiyacıyla kocasını beklemeden altındaki şortu külotuyla birlikte indiriverdi birden.

Akif'in donakaldığını görünce gülmeden edemedi. Dudaklarını öpüp bu defa adamın şortuna uzandı.

"Altın.."

"Hı?"

"İçimde bir şey yok. Korkma."

Korkmak değil kasılmaktı kızın hissettiği. O şortun içinde çıplak olduğunu öğrenmek tuhaf bir fitili ateşledi içinde. Akif çoktan hazırdı ona. Sanki sevişmenin aciliyetini daha az kıyafetle halledecek gibiydi.

Konuşmadan uzandı yeniden. Belindeki ipleri çözdü aceleyle Akif'in geriye doğru yaslanıp onu beklediğini görünce ince parmaklarını lastiklerine takıp yavaşça çekti bacaklarına doğru. Kalçasından çıkarırken Akif de yardım edince gülümsedi.

"Ah! Akif!"

"Korkma sakın. Korkma. Canını yakmam."

Gözleri yuvasından çıkacak gibi oldu Altın'ın. O gece, her şeyi mahvettiği o gece bile görmemiş bakamamıştı utancından. Şimdiyse... Şimdi bacaklarının arasından karnına doğru uzamış erkekliğe baktıkça, bakışlarının altında büyüdüğünü görüyordu. Dudaklarını ısırıp ellerini tüylü bacaklarına sürdü adamın. Birden ileri doğru seyirdi organı.

"Hiyh! Akif!"

"Elimde değil."

Altın onu izledikçe kadınlığı zonklamaya başladı. Utandı bundan. Bakışlarını çekip uzaklaşarak emekledi yatağın üzerinde. Kocasına nasıl bir manzara verdiğini fark etmeden gelişigüzel bırakılmış şişeyi alıp kapağını açtı.

"Hasta olmasam bile..."

Akif bacaklarına inen şortu bir çırpıda sıyırıp karısıyla aynı vaziyette oturdu dizlerinin üzerine. Sözlerini tamamlaması için teşvik etti sonra.

"Evet?"

Altın şişedeki bebek yağını eline sıkarak gözlerini kaçırdı önce. Böyle konuşmak utandırıyordu onu. Ama sanki açıkca söylerse düşündüklerini, bu gece sorunsuz geçecek gibi geliyordu. Öyle ki bu raddeye kadar gelmiş olmaları bile büyük bir ilerlemeydi. Aynı niyetle sözlerini tamamladı yanakları kızararak.

"Hasta olmasam bile olmazmış. İçime sığmazmış."

Karısının elindeki yağı göğsüne sürmesiyle yutkundu Akif. Belki o tuhaf böbürlenmeyi hissedebilirdi karısının karşısında, belki bacaklarının arasındaki organının büyüklüğüyle övünebilirdi. Şimdiye dek yaşadıklarını hiç yaşamamış olsalardı eğer.

Utandı. Korktu. Üzüldü hatta. Yetmiyor gibi Altın'ın çıplaklığını gördükçe daha da büyüyordu.

Bu defa Altın'dan çok kendisi korkuyordu Akif. İç çekti. Sızlayan kasıkları şişen testislerini sakladı örtüyü üzerine çekip.

"Benden korkmanı istemiyorum."

Göğsünün üstünden omuzlarına çıktı karısının elleri. Omuz başından boynuna dek okşadı.

"Korkmuyorum. Dokunsam... Canın yanar mı?"

"Dokunma."

"Bir kez Akif. Bir kez aşkım."

Tüyleri diken diken oldu aşkım diyen karısını duyunca. Üstünden sıyırdığı çarşafa mani olmadan nefesini tutup bekledi. Sakin kalmaya çalışıyordu.

Altın'ın eli birden sarıverdi taş kesmiş erkekliğini.

"Ihhmmm."

"Akif! İnleme böyle. Fena oluyorum."

Aklından geçirmeye dahi korktuğu organı okşayıp sıvazladı. Elindeki bebek yağıyla kayganlaşınca Akif dudaklarını kanatana dek ısırdı. Hasretinden yandığı karısının elinde ilgi gören erkekliğiyle elini kolunu nereye koyacağını şaşırdı. Altın fazlasıyla meraklı ve cömertti. Hafifçe elini sıkılaştırdı.



Gülümsedi Akif karısına. Bu kadarı çoktu. Fazlaydı. Uzanıp kucakladı aceleyle. Az evvel kendisinin uzandığı yastığa uzandırdı şevkatle. Açık bacaklarının arasına girip öptü dudaklarını.

Masajı kendisinin yapacağını da unutuverdi.

Kalın erkekliği kadınlığında hissettikçe sürttü kendisini Altın da.

Dakikalarca sürtündü o yumuşak tenine. İnleyerek, alnından terler dökerek sürtündü Akif. Islandığını o kadar ki erkekliğinin kolayca kaydığını hissediyordu artık. Aniden Altın belini bükünce nasıl olduğunu bile anlamadan içine girdiği an dudaklarını parçalayacak kadar çok ısırarak durdu.

"Altın ben... Affet. Birden ol-"

"Çok!"

"Canın mı yanıyor?"

"Çok güzel!"

"Güzel mi?! Ahhh! Hareket etme! Dur yavrum! Bitireceksin beni!"

Cevap vermek yerine kalçasını kaldırarak içine girmiş olan organı hazla derinlerine çekti. Esasen hala sızlıyor ve canı yanıyordu fakat ilk geceki gibi katlanmayı güç kılacak kadar değildi. Hoşuna gitmişti hissettiği gergin doluluk. Çok sürmedi belli etmediği acısının geçmesi. Yerini başa çıkamayacağı bir haz aldı.

Akif avazı çıktığı kadar bağırmak istiyordu içinde kaynayan arzuyu. Altın'ın sesini avazı çıktığı kadar duymak istiyordu. Dudaklarını ısırarak sabretmeye çalıştı. Canı yanıyordu fakat. Girdiği o dar kafesten kurtulmakla içine girip öylece kendini bırakmak arasında kalmıştı. Yüzüne baktı karısının. O ilk geceki korkudan eser yoktu. Kaşları çatılmış olsa da acıdan olmadığı ortadaydı.

Geriye doğru çekilip yeniden sokuldu. Altın'ın gözleri iri iri açılıp inleyişi yankı buldu odada. Kocasının pazılarına tutunup başını kaldırarak birleştikleri yere baktı.

"A-akif!"

"Söyle yavrum?"

"İçimdesin."

"İçindeyim. Ahhh!"

Altın başını kaldırıp bir daha baktı oraya. İçindeydi. Kasıkları tümüyle dolmuş gibi hissediyordu ama yarısını dahi alabilmiş değildi. Kalçasını kaldırıp oynattı. Akif farkında olmadan inleyerek biraz daha sokuldu. Biraz daha.

Arsızlık edip yalvarmak geldi içinden Altın'ın. Kocasının alnından düşen terleri silip inledi.

Müthiş bir tutkuyla salındı yerinde. Akif'in dudaklarını hiç bırakmadı o andan sonra. Bütün korkusunu bütün tereddütlerini bir kenara atmanın bu amansız belirsizlikten kurtulmanın verdiği rahatlamayla kavuştu sevdiğine. Nihayet.

**

"Akif?"

"Hı?"

"Bitti mi?"

"Ben bittim."

Utangaç bir gülüşle sırtını dönüp yüzünü sakladı kocasından. Üşümeye başlayan ayaklarını çarşafın altına saklayıp büzüldü.

"Dön bana yüzünü." Dedi Akif. Dirseğini büküp elini başının altına alarak Altın'ın kendisine dönmesini bekledi.

Göğsü hala sık sık nefesleniyordu.

"Düşünüyorum da..."

"Ne düşünüyorsun?"

"Sen olmasan... Sen bu kadar anlayışlı olmasan herhalde bir daha asla cesaret edemezdim."

Akif umursamaz lalettayin bir ifadeyle kaşlarını kaldırdı.

"Sen hala cesaret etmeyi düşünüyorsun öyle mi? Az evvel ben de akıl bırakmadın. Yıkanacak takatim yok."

Altın bu defa yüzünü yastığa gömüp kıkırdadı. Doğrusu kendisi de yorgun hissediyordu epey. Birçok soru vardı aklında, birçok keşke birçok iyi ki. Hepsini bir kenara bırakıp kocasının geniş çıplak göğsüne sokuldu.

"Yarın yıkansak?" Dedi mırıl mırıl.

"Olur yavrum. Gel."

Akif'in geniş göğsüne boylu boyunca uzanıp sıcacık teniyle avundu.

Çok üzülmüş, kocasına çok çektirmişti. Belki yerinde belki de fazlasıyla gereksiz bir korkuydu yaşadığı. Ama anlıyordu. Hepsinin bir manası vardı. İstemeden Akif'e yaşattığı o sabır sınavını birlikte geçmişlerdi.

**

Koştur koştur gidip dönüşünün ardından annesinin ardı sıra seslenişine hiç aldırmadan odasına kapandı Müjgan.

Derin derin soluklandı. Elindeki kağıdı göğsüne bastırıp gözlerinden yaşlar aka aka uzandı yatağa. Sabahtan beri aramalarını reddettiği adamı bu defa kendisi aradı. Bir kez çalması yetmişti Arif'e. 

"Ruhum? Neden açmadın telefonu? Bir şey oldu sandım."

Yutkundu Müjgan. İç çekip soluklandı. 

"Arif konuşmamız lazım."

"Konuşuruz. Söyle ne oldu?" 

"Bir şey yok ruhum. İşin bitince beni fırının ordan alır mısın?"

"Bitti işim. Geliyorum hemen. Bana bak Müjgan gene ayrılalım laga lugası yapacaksan annenle konuşacağım!"

"Konuşma hadi saçma sapan. Gelince ararsın."

"Yavrum dur be. Akşam bizim eve gidelim mi?"

"Eşya yok bir şey yok ne yapacağız orda Arif?"

"Yatak var."

"Kapat şu telefonu sapık!"

Arif Müjgan'ın gülüşünü duymasa bozulacaktı dediğine. O da güldü. Kapatmadan evvel söylemeye doymadığı sevdasını mırıldandı yine. 

"Görüşürüz canım karım." 













***

Continue Reading

You'll Also Like

290K 16.2K 56
Hadi ama nerden bilebilirdim ki okulun ilk gününden müdürün oğluna tekme atıcağımı!
102K 3.6K 50
Sen benimsin, aksini düşünen sonunuda düşünsün. +18 Cinsellik fazla bulunuyor bunu bilerek okuyalımm. Askeri kurgu Çocukluk aşkı Arkadaşlıktan doğan...
427K 20K 51
Burak: Ne istiyorsun? 055*: Bu kadar kaba olma ya. 055*: Alt tarafı bir soru soracaktım. Burak: O zaman sor, ders çalışmam lazım. 055*: Alıkoyduysam...
4.9M 272K 28
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...