Blackened|Simsiyah

By TurkishWriterss

2.6M 132K 32.3K

. More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6. Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12.Bölüm
DUYURU
13.Bölüm
14.bölüm
15. Bölüm
ÖZEL BÖLÜM
17. Bölüm
18.Bölüm
19. Bölüm
20.Bölüm
Duyuru
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29.Bölüm
30. Bölüm
31.Bölüm
32. Bölüm
Duyuru
33. Bölüm
34.Bölüm
DUYURU
35.Bölüm

16.Bölüm

94.2K 3.7K 1.2K
By TurkishWriterss

Merhaba.Bu bölümü ben yani Ezgi kardeşiniz yazdı :-) Tablette olduğum için mesaj vb.yerleri siyah yazıp dikkat çektiremiyorum.Ama bilgiayara geçince düzelteceğim.Umarım beğenirsiniz.İyi okumalar.

Multimedia-Gece'nin kombini

Hayatta bazen bazı şeylerle yüzleşmemiz gerekir.Kötü sonuçlar doğuracağını bilsek bile..Bende yüzleşmeye hazırdım aslında.Ya da hazır olduğumu sanıyordum.Buraya yüzleşmek için geldiğimizi düşünüyordum.Belki de gerçekten öyle olacaktı.Haktan'ın olduğu masaya isteksiz isteksiz yürürken bunları düşünüyordum.Sandalyeyi çekip oturduğumda hemen sipariş verdiler.Bu durumda hiçbir şey içmek istemiyordum fakat sıcak bir kahve beni her zaman rahatlatırdı.Benim kahvem,onlarında meyve suları geldiğinde Haktan sevimsiz sırıtışını yüzüne yerleştirdi.

"Buraya sizi neden çağırdığımı tahmin ediyorsunuzdur belki.Ama ikinizin ki de yanlış tahmin.Buraya sizi-"Sözünü kesmiştim.

"Hoş vakit geçirmek için falan çağırdın herhalde ama benim hiç keyfim yok.Doğa siz güzel bir sevgili günü yapın kendinize bende evde dinleneyim biraz."dedim ve tam kalkacakken Haktan gülmeye başladı.

"Gerçeklerden kaçıyorsun değil mi Gece ? Hadi söylesene Doğa'ya eskiden-"Haktan'ın sözünü bu sefer Doğa kesmişti.

"Gece bana ne söyleyeceksin ? Siz eskiden ?"dedi gözyaşlarının arasından.

"Bak Doğa sana her şeyi anlatacağım ama bu adamın yanında olmaz.Anladın mı ?"

"Hayır burada anlatacaksın Gece.Dinliyorum.Hadi."Sinirlerim iyice gerilmişti.Ve şuan ikisiyle de uğraşamazdım.Arkadaşımı kaybetme ihtimalimin yüzdesi kaybetmeme ihtimalimden daha büyük olsa bile.

"Madem hala bana güvenmiyorsun.O zaman otur bu adam anlatsın sana.Tabii ne ne kadar doğru anlatır onu bilemem."dedim ve kafeden çıktım.Önüme gelen ilk taksiye atladım ve "Sahile,"dedim.

Sahil insanı her zaman rahatlatırdı.Daha doğrusu beni.Denizin sonsuzluğuna bakıp,kendi içinizdeki duyguların sonsuzluğuna benzetiyordunuz.Sonra üzerinde oturduğunuz kumlara bakıp,elinizle oynuyordunuz.Ve kendinizi kum tanesine benzetiyordunuz.Küçük bir sonsuzluktaki duraklama yeri gibi.Kendi sonsuzluğunuzda ilerlerken arada durup kendinize bakıyordunuz.Ve bu sizin duraklama yeriniz oluyordu.Benim duraklama zamanım şuandı.Şu anda her şeyi bir yana bırakmış,kendime bakıyordum.Denizde sanki kendimi görüyordum.Bir balık su yüzüne zıplayıp suya geri daldığında bunu hayatınıza bir süreliğine konuk olmuş şansa benzetiyordunuz.Benim şansımda Kutay'dı.Benim balığım.Gece'nin balığı.Ama geceleyin denizde balık göremezdiniz.Bende o gece Kutay'ı,şansımı tam olarak görememiştim.Onu gündüzde görmüştüm fakat geceyle gündüz bir olmazdı.Onu görmeye ihtiyacım vardı.Telefonuma gelen bildirim sesi,düşüncelerimi dondurdu.Baktığımda,whatsapptan gelen bir bildirim olduğunu gördüm.Mesajı açtım ve gülümsedim.Kutay'dandı.Ama küçük Kutay'dan.Bir süre önce yine bu sahilde tanıştığım,üzerimdeki tişörtteki denizatnın gerçek olup olmadığıni soran küçük,tatlı Kutay.

"Merhaba Gece.Nabersin ? Ben Kutay." diye mesaj atmıştı.

"İyiyim sen nabersin ? Hatırladım.Küçük,tatlı Kutay."

"Küçük değil,delikanlı Kutay'ım ben.Ben sana minnak Gece desem hoşuna gider mi ?" Bu mesaj üzerine kahkaha atmıştım.

"Tamam Kutay Bey.Sizin hangi güzel kızların canını nasıl yaktığınızı biliyoruz."

"Nasıl yakmışım ki ?" Bu soruyu sorma şekli bile çocuk olduğunu belli ediyordu.

"Yakışıklılığınızla tabii ki."

"Ha o muydu ? Biliyorum onu Gece."

"Ee ne zaman buluşuyoruz ?"

"Bak sen şeye gel.Tanıştığımız kumsalın karşısındaki kafeye."

"Tamam."

Onunla görüşmek istemiştim çünkü bana bazı sıkıntılarımı unutturuyordu.Çok yakın olduğum için kafeye kısa bir süre içinde vardım.Beni karşısında bu kadar süre içinde görünce şaşırdı.Ama havalı gözükmek için taktığı gözlüklerini ne çıkardı,nede yukarıya kaldırdı.Annesiyle birlikte oturduğu masaya doğru ilerledim.Annesine durumu izah etmeye çalışırken gülüyordu bizim ufaklık.

"Şurdaki kumsalda karşılaştık biz Kutay'la.O zaman elinde bir denizatı vardı.Benimde tişörtümde denizatı figürü vardı.Sanırım ilgisini çekmiş.Yanıma geldi.Biraz konuştuk.Sonra numaramı istedi bende verdim."Konuşmamı bitirdikten sonra derin bir nefes aldım.Dalgalı sarı saçlarını ince fularla bağlamış olan mavi gözlü kadın,yani Kutay'ın annesi,gülümsedi.

"İyi birine benziyorsun.Siz oturun konuşun.Ben bir arkadaşımı gördüm.Giderken uğrarım yanınıza."dedi ve gitti.Bende Kutay'ın karşısına oturdum.Çok şirin görünüyordu.Siyah boğazlı bir kazak,siyah kot pantolon ve üstüne gri bir ceket giymişti.Saçları açık kumral,gözleri maviydi.Küçük bir çocuğa göre çok şık ve tatlı görünüyordu.Büyük Kutay'ı bu kıyafetler içinde görsem herhalde bayılırdım.Çok yakışıklı olurdu.Kaslarını ortaya çıkarırdı.Düşüncelerimi bölen minik Kutay'ın sesi oldu.

"Ya Gece sana sesleniyorum.Ne içersin ?"

"Iı.Sen ne içersen."dedim fakat sonra aklıma küçük bir çocuğun meyve suyu içeceği gelince onu durdurdum.

"Kahve içeyim ben."dedim.Siparişlerimizi verdikten sonra bu sefer ben konuşmaya başladım.

"Sana bir lakap takalım.Benim senden daha büyük bir arkadaşım var onun adı da Kutay.Çok karışıyor Kutay."

"Tamam takalım.Kızlar bana genelde tatlım der."deyince kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum.

"Öyle değil.Mesela adı Zeynep olur Zey ya da Zeyzey dersin.Sanada öyle bir şey bulalım."

"Tamam,bulalım."

Biz düşüncelere dalmışken mesaj geldi.Büyük Kutay'dandı.

"Ona Kutay de bana Kutat."Ne dediğini anlamamıştım.Bir mesaj daha.

"Bak Gece.Ku-tay yani atın küçüğü tay.Atın küçüğü taysa büyüğü ne olur ? At olur."Kutay'ın böyle iğrenç espriler yapacağını hiç tahmin etmezdim.

"Kutay sen çok romantiktin.Noldu sana ?"

"Hala romantiğim.Sevdiğini güldürebilmek de bir romantiklik değil midir ?"

"Güldürdün ama üşüttünde."

"Sende benim kalbimi üşütüyorsun.Ben bir şey diyor muyum ?"

"Tamam,kahretsin ki çok romantiksin."

"Ona Kutty de bana Kutay."

"Bak bu olur.Teşekkürler."

"Ne demek.Görevimiz."

Kutty'e döndüğümde dalgın dalgın dışarı bakıyordu.

"Sana lakap buldum."dedim ama beklediğim tepkiyi alamadım.

"Noldu sana Kutty ?"

"Kutty mi ? Hımm.Güzelmiş."Gülümsedim.

"Gece bizim okulda bir kız var.Ben onu çok seviyorum ama geçen gün ona şaka yapayım dedim.Yanlış anladı beni."Kız meseleleri.Her erkeğin sorunuydu.Bazı Dünya meseleleri bile bu yüzden çıkmıyor muydu zaten ?

"Nasıl bir şaka yaptın Kutty ?"

"Şimdi onun yani Sırma'nın doğum günü vardı.Biz arka bahçede oyun oynuyorduk.O Göktuğ'ya çok fazla ilgi gösterince bende Hira'yı yanağından öptüm ama şakasına.O da bana küstü."

"Kızlar bazı şeyleri yanlış anlatabiliyor ortak.Bak ne diyeceğim.Seninle bir oyun oynayalım mı ?"

"Oynayalım."

"Bak ikimiz gizli ajan olacağız.Sırma'nın kapısına gizli aşk mektupları bırakacağız.Sen ona daha yakın davranacaksın.Ve sonra ben annesinden izin alacağım ve benim uzaktan gözetimimle siz küçük,romantik bir piknik yapacaksınız.Ne dersin ?"

"Süper derim.Sen çok iyisin ya."

"Sende Kutty."dedim ve gülümsedim.

Mekandan ayrıldığımda yüzümde oluşan tebessümü farketmem gecikmedi.İki Kutay'ıda çok seviyordum.Eve vardığımda üstüme rahat bir şeyler giydim ve salaş bir topuz yaparak aşağıya indim.Annem mutfaktaydı.

"Anneciğim,napıyorsun ?"

"Gece Sultan'a fırında patates yapıyorum."dediğinde güldüm.

"Anne bu biraz garip oldu.Sanki gece sultanmışımda gündüz değilmişim gibi oldu."

"Bu ismi koyarken çok düşündük ama iyi ki koymuşuz."

"İyi ki."dedim ve anneme yardım ettikten sonra salona geçtim.Ve mesaj sesi.

"İyi ki sana bu ismi koymuşlar.Sende gecenin sessizliğini,gecenin içindeki hüznü,aşkı,yağmuru,güneşi,ayı,soğuğu ve sayamayacağım o kadar çok şeyi görüyorum ki.İyi ki ilk karşılaşmamış gece olmuş.Eğer gündüz olsaydı bir anlamı olmazdı.Gece'nin sırrını en iyi gece ifşah eder.Ben senin sırrını o gece öğrendim.Ve bir başka gece sana o sırrı açıklayacagım.Ama senin bile yabancı olduğun o sırrı sorarsan sana açıklamayı planladığım o gece,sonsuz gecelerin içinde kaybolur ve ben,benim Gece'mle yetinmekten hiç mutsuz olmam.Seni seviyorum Gece.Unutma bunu."

O kadar duygusal ve romantikti ki.Onun söylediği her şeyi hem o an hemde geceleri tekrar tekrar okuyordum.

Sofrayı hazırladım ve annemle patateslerimizi yedikten sonra yatağıma kıvrıldım.Haktan'la Doğa.Kutty'e verdiğim söz.Kutay'ın o sözleri.Neyi düşüneceğimi şaşırmıştım.Doğa en yakın arkadaşımdı.Haktan nefret ettiğim eski sevgilimdi.Kutty yeni kankamdı.Kutay ise.Sanırım.Kalbimin tercümecisiydi.Çünkü sanırım bende onu seviyordum.Ve kendime itiraf edemiyordum.Ama o kendini sevdiriyordu.Aynı anda birçok şeyi su yüzüne çıkartırken,birçok şeyide kamufle etmeyi başarıyordu.Birde yüzünü çıkarsaydı ortaya benden mutlusu olamazdı.Keşke istediğimiz zaman geçmişe dönebilseydik.O zaman o beyaz elbise giydiğim güne döner,her şeyi daha bilinçli yaşar ve zevk alırdım.Kim bilir.Belki de o zamanda ona karşı bir şeyler hissetmişimdir.Evet evet.5-6'lı yaşlarımda düşüncelerimi ele geçiren biri vardı.Anneme bile söylememiştim.Sadece oyuncak ayıma.Her gece onun,benim ve oyuncak ayımın içinde bulunduğu hayaller kurardım.O zamanlar yeşili çok severdim.Doğayı,ağaçları.Onun gözleride ela olduğundan o zaman ki çocuk aklımla "Ay keşke gözlerinin üstündeki o kahverengi şeyler gitse.Bende çimenleri onun gözünde görsem.Ama acaba çimenlere basınca onun gözünemi basmış olurum ki ?"diye düşünürdüm.Bu düşüncelerle uykuya daldım.Ve ertesi sabah uyandığımda bir bildirim olduğunu gördüm.Kutty'dendi.

"Gece planı uyguluyor muyuz ?" demişti.Neden bana Gece abla yerine Gece diyordu ? Aslında sebebini biliyordum.Neyse.

Hazırlanmam gerekiyordu.Kot pantolon,beyaz bir tişort ve siyah-gri-beyaz yün karışımı hırkamı giyip,saçlarımı topuz yaptım ve evden çıktım.Kutty'lerin evine vardığımda çoktan hazırlanmıştı.Planı onların evinde uygulamayı düşünüyordum.Ona bu fikri söylediğimde hoşuna gitti.Ve aşk mektubunu yazmak için odasına çıktı.Bende bu sırada evden gerekli malzemeleri alarak arka bahçeye güzel bir piknik sofrası kuruyordum ki mesaj gelince durmak zorunda kaldım.

"Bi zaman birlikte piknik yapacak mıyız ?"

"Bilmem.Ben beyaz elbise giyer,sende eline gitarını alıp kapşonlunu çıkartırsan olur."

"Kapşona girmeyelim."

"Neden ?"

"Senin adındaki gizem neyse,benim gizemimde kapşonum."

"Tamam bir şey demedim.Zaten sana çok yakışıyor."

"Sanada beyaz elbise yakışıyor.Kimsenin görmediği,ama benim görebildiğim melek tarafını somutlaştırıyor.Ama sen hiç giymiyorsun.Herhalde düğününe saklıyorsun.Ya da.."

"Ya da ne ? Kefenden mi bahsediyorsun ?"

"Adı kefen olabilir ama ben sana ölünce kefen giydirmezdim.Çünkü zaten herkes kefen giyiyor yani herkes melek gibi görünüyor.Ama sen zaten meleksin.Tüm yaşamın boyunca.Ölüncede yaşamın devam ediyor tabii ki ama farklı bir hal alıyorsun.Yani sen hep meleksin ama yaşamında farklı,ölünce farklı bir melek.Yaşamında kalbimin dış katmanında oturan bir melek,ölünce kalbimin içinde oturacak bir meleksin sen.."Yine bu sözleri beni benden almıştı.O kadar güzel konuşuyordu ki.

"Kutay biliyor musun sen,sen o kadar tanımlanamazsın ki.Bir yanından tutsam bir yanın eksik kalıyor.Ama senin bir eksiğin yok.Tam tersine fazla fazla artın var ve senin artıların benim eksilerimi nötrlüyor.Keşke,keşke o yüzünü görebilseydim.Gördüm ama küçükken.O küçük,şaşkın suratın büyümüş,zekileşmiş halini görmek o kadar güzel bir duygu olurdu ki.Sen benim yüzümü hergün görüyorsun.Ama ben senin sadece -senin izin verdiğin zamanlarda -gözlerini görebiliyorum.Gözlerinin üstündeki duman hiç dağılmıyor.Yağmur bulutu gibi sanki.Yağmur yağdıkça senin içindeki sinirler kasılıyor ve sen birilerine patlıyorsun.Sonra yağmurun ardından gelen o güzel duyguyu bana yansıtıyorsun.O bulutlar hep orada bekliyor Kutay.Artık dağılsın o bulutlar.Yağmur senin içine yağarak seni yıpratmasın."Mesajı gönderdikten kısa bir süre sonra telefonum çaldı.Açtım.

"O bulutları sen oluşturdun,ve yine sen dağıtacaksın."Kutay'ın sesi.O kadar hoştu ki.

"Peki,nasıl ?"

"Nasıl oluşturduysan öyle."

Bir şey dememe fırsat vermeden kapatmıştı.Neden böyle yapıyordu ki.Her şey iyi giderken birden sil baştan oluyordu.Kutty elindeki mektupla yanıma gelince gülümsedim.

"Gece bu bitti.Bırakacak mıyız ?"

"Okuyabilir miyim ?"

"Şeyy,tabii."Utanmıştı.Canım benim.

Mektubu aldım ve açtım.Küçük bir çocuğun elyazısının bu kadar güzel olmasını beklemezdim.

Merhaba Sırma.Benim kim olduğum önemli değil.Küçük bir çocuğum sadece.Sende küçük bir kızsın.Küçük kalplerimiz var.Bende küçük boyumla küçük bir hata yaptım ve çok büyük acı hissettim.O büyük acı,küçük kalbime sığmadı etrafıma taştı.Ve etrafımdaki büyük insanlar bana yardımcı olmaya çalıştı.Keşke bir kameram olsaydı da seni her an izleyebilseydim.Her yaptığını,sevincini,acını her şeyini görebilseydim senin.Belki de görüyorumdur.Her anını seninle birlikte yaşıyorumdur.Ama sen beni görmeyip,sadece bir sapık olarak algılıyorsundur.Bir beyaz elbise giysen,ben elime bir gitar alsam,uzansak çimlere sana şarkı söylesem..

Mektup bittiğinde şaşırmıştım.Çünkü sanki mektubun sonlarına doğru Kutay kalemi eline almıştı.

"Kutty bu mektubu sen mi yazdın ?"

"Şey.Odama camdan bir abi girdi.Yüzünü göremedim.'Sen bana duygularını söyle,bende kağıda dökeyim istersen,'dedi bende tamam dedim.Hiç kimseye söyleme dedi ama ben dayanamadım."

Demek o yazmıştı.

"Senin duyguların olmasa bunları yazamazdı.Hadi gidip mektubu Sırma'nın kapısına bırakalım."dedim ve Kutty'lerin şoförü bizi Sırma'ların evine bıraktı.Kutty'nin kulağına eğildim.

"Bak şimdi arka bahçeye git.Sırma'nın odası ilk kattaydı değil mi ? Mektubu camın kenarlığına nazikçe sıkıştır ve Sırma'nın camına minik bir taş atıp koşarak buraya gel.Göreve hazır mıyız ?"dedim kafa salladı.

"O zaman çak bir beşlik."dedim ve bir beşlik çakıp yanımdan ayrıldı.Ardından gülümserken birden mesaj sesi geldi.

"Görev bitince evine gitme."

"Neden ?"

"Kötü şeyler oluyor orada.Sanada sıçrayacak,gitme."

Tam yanıt yazacağım sırada Kutty boynuma atlayınca bende ona sarıldım.

"Bıraktım,"

"Aferin sana hadi eve gidelim.Ama önce Sırma'nın şoförüyle bir görüşelim."

"Tamam."

Sırma'ların şoförüyle konuşmaya gittik.Adam kulübesinde oturuyordu.

"Merhaba,"dedim ve gülümsedim.

"Buyurun kime bakmıştınız ?"

"Ben bir şey konuşmak istiyordum da."

"Dinliyorum."

"Bu evin çocuğu yani Sırma,benim kardeşimin-o an ufak bir yalan söylemiştim- yani Kutay'ın arkadaşıymış.Kutay Sırma'yı doğum gününe çağırdı ama Sırma uyuyormuş sanırım.Uyanınca annesine de haber vererek Sırma'yı bu adrese getirebilir misiniz acaba ?"dedim ve adresin yazılı olduğu kağıdı adama uzattım.Önce şüpheli şüpheli baksada daha sonra "Tamam,"dedi ve kulübesine geri döndü.

"Kutty benim biraz işim var.Sizin evdeki Melek teyzene söyledim sizi kollayacak.Güzelce piknik yapın tamam mı ?"

"Ben 9 yaşındayım.Kollanmaya ihtiyacım yok ama neyse.Teşekkür ederim."

"Bir şey değil.Kıza nazik davran tamam mı çapkın."

"Ben zaten naziğim.Hadi bay bay."

"Bayyy."dedim ve eve doğru yola koyuldum.Kutay gitme demişti ama eve gitmeyecektimde nereye gidecektim.Evimizin önünden geçen yolda yürürken bağrış çağrış sesleri duydum.Ve bunun Doğa'nın sesi olduğunu anladım.

"..Elif teyze Gece nerede diyorum bilmiyorum diyorsunuz.Ona bir şey soracağım."diye bağırıyordu.Koşarak bahçeden içeri girdim.

"N'oluyor burada ? Anneme niye bağırıyorsun Doğa ?"

"Çünkü sana bir şey sormak gerekiyor."

"Sor,dinliyorum."Ne soracağını tahmin edebiliyordum.'Haktan eski sevgilin mi ?','neden bana söylemedin?' gibi şeyler.

"Haktan'la birlikte oldun mu ?"deyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü.Haktan ona birlikte olduğumuzumu söylemişti.Salak mıydı ? Evet salaktı ama bu kadar olduğunu tahmin etmiyordum.

"Saçmalama Doğa.Bunu sana o pislik mi söyledi ?"

"Söylediyse söyledi.Doğrumu değil mi ?"

"Değil.Asla da olamaz zaten."dediğim sırada o tanıdık ses.

"N'oluyor burada ?"

"..."

-Ezgi

Continue Reading

You'll Also Like

511K 1.5K 2
Hafızasını kaybetmiş olan Elaina yan odasında kalan düşman mafyanın ondan bu kadar nefret etme sebebinin geçmişte yaptığı en büyük günah olduğunu bil...
8.9K 244 6
yaş farkı + cinsellik bulunmaktadır ona göre okuyunuz...
143K 5.4K 41
İhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur. Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır. Ama...
1.2M 54.6K 51
Bebeği lösemi olan Arslan ile kardeşinin beyninde tümör olan Ayşegül, çaresizlik dolu bir dönemde kaderin ağlarını örmesiyle karşılaşır. Onların çare...