31.Bölüm

51.1K 2.6K 656
                                    

Öncelikle geciktiği için üzgünüz. Umarım bölümü beğenirsiniz. Bir başka konuya gelecek olursak, birçok Blackist ithaf istiyor. Keşke hepinize verebilsek fakat bu konuyu henüz konuşmadık. Ama facebook grubundan haşır neşir olduğumuz ve "Sözlü olarak ithaf verebilirim" diyen Ezgi'nin sözü üzerine birkaç kişiden bahsetmek istiyoruz. Ayşe'ye, Zilan'a, Hacer'e ve diğer tüm Blacksitlere teşekkür ederiz. Multimedia için yine Ayşe'ye çok teşekkür ederiz. İyi okumalar.

Hala arabanın içerisindeydik. Ne Kutay ne de ben uyumuştum. İkimizde gecenin sessizliğine gömülüp, yıldızları seyretmeye koyulmuştuk. Yıldızlar, kaynayıp buharlaşmaya başlayan su gibi yavaş yavaş gökyüzünden silinmeye başladıklarında göz kapaklarım artık kapanmak istiyordu. Uykunun verdiği mayhoşlukla yavaşça Kutay'a dönerek "Arabada mı uyuyacağız ?" diye sordum. Ardından cevap vermesini beklemeden gülümsedim. "Gerçi ben arabada da uyurum. Tabii yanımda su yeşili ışık saçan bir kapşonlu varsa."

Bu sözümün üzerine gülümsedi. Ardından ciddiyetine deri dönerek ileri doğru bakmaya başladı.

"Orman evinde kalmayı düşünmüştüm. Ama sen ister misin bilmem." dedi yarı cevap bekler bir tonda.

"Arabadan daha iyi bir seçenek olduğu kesin ama orman bana kazayı ve kabusu çağrıştırıyor. O yüzden başka bir yerde kalsak ?"

"Yıldızlara aşk sarayımı kurabilseydim eğer sana olan aşkımla surları kendiliğinden oluşur, muhafızlara gerek kalmazdı. Ama öyle bir şey olmayacağı için bizim restorana gidebiliriz. İyidir orası."

"Sizin restoran ?" dedim merak içinde. Yoksa orası.. Batuhan ile gittiğimiz yer miydi ?

"Gidince görürsünüz Gece Hanım."

"Gece Hanım ? Ne çabuk resmiyet havasına büründük öyle Kutay Bey."

"'Aşık olduğun kadına saygı duyacaksın.' dememişler boşuna."

Cevap vermedim ve ayın arabayı takip edişini izledim. Küçükken eve arabayla döndüğümüz gecelerde beni ilgi odağı altında toplamayı başaran şey yıldızlar ve ay olurdu. Her çocuk gibi bende ayın arabamızı takip ettiğini düşünür, mutlu olurdum. Kırmızı ışıkta durduğumuzda o da bizimle birlikte dururdu. Daha sonra birden gözden kayboluverir, ardından hüzün üzerime bir battaniye gibi düşerek beni uykuya sürüklerdi. Ayın arabamızın peşini bırakmasının ardından uykuya dalacağım sırada restoranın önüne geldiğimizi fark edince gözkapaklarımı kapadığım gibi açtım. Kutay hala dışarı çıkmamış, beni bekliyordu.

"Sen çık. Ben geliyorum." deyip kemerimi çözerken Kutay'ın beni izlediğini fark ettim.

"Bekleyeceğim. Mazallah direksiyona geçersin, sonra biliyorsun zararlı çıkan kalbimiz oluyor. Seninle ilgili konularda fazla mesai yapıyorda kendileri."

Gülümsemekle yetinerek arabadan indim ve Kutay'ın da inmesini bekledikten sonra yürümeye başladım. Kutay cebinden çıkardığı anahtarla restoranın kapısını açarken, restoranda kimsenin olmaması beni şaşırtmıştı.

"Neden kimse yok ?"

"Burası çok işlek bir yer değil. Birde şehirden biraz uzak olduğu için çalışanlar erken çıkar. Anlayacağın yalnızız."

Yalnızdık. Şehir dışından uzakta, yalnızdık.

Kutay kapıyı açtığında içeriden gelen sıcaklık, bizi içeri davet ediyordu. Hemen içeri girip birbirimize bakmaya başladığımızda, ilk soruyu ben sordum.

"Nerede yatacağız ?"

"İçeride benim yatağım var. Sen orada yatarsın bende buradaki koltuklardan birinde yatarım." Kutay'ın yatağında mı yatacaktım ? Aslında tek yatacaksam sorun yoktu ama Kutay'ın belinin tutulmasını da istemiyordum.

Blackened|SimsiyahМесто, где живут истории. Откройте их для себя