KIRMIZI ODA

By yazarlola

132K 7.3K 4.7K

*Laris adında bir kız tesadüf sonucu yanlış girdiği linkle oyuna benzeyen bir siteye girer. Normal bir oyunda... More

Oyun
Parti
Kırmızı Oda
Karanlık
Kutu
Kesit
Avcına "Merhaba"de!
Bir Yere Mi Gidiyorsun?
Siyah Atlı Kahraman
Gerçeklik Algısı
Okula Dönüş
Veliaht
Beni özledin mi?
Kırmızı Not
00.00
İddia
Çarpışma
Kaos
Azrail
Fırtına Öncesi Sessizlik
Birilerinin Canı Fena Yanacak
Sipariş
Siz tanışıyor musunuz?
Şef
Elektrik Kesintisi
Kaza
Süperwoman
Yeni Yıl Kutlaması
Dilek
Yangın Alarmı
Davetsiz Misafir
Ajan

Kumsal

2.3K 209 182
By yazarlola

Heyy! Ben geldim tatlılarımm.

Yeni kapağı nasıl buldunuz tatlılarım?

Yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorum.

Kumsalda yürürken etraf fazlasıyla sessiz ve bir o kadar da huzurluydu. Dalgalanan denizin suyu hafifçe kumları yokluyordu. Saat kaçtı ve ne zamandır burdaydım kestiremezken tek düşündüğüm etrafın sessiz oluşunun verdiği huzur duygusuydu, mükemmeldi.

"Laris." arkamdan bana seslenen kişiye gülimsiyerek döndüm.

Bana doğru geliyordu. Ben de ona doğru yürümeye başladım. Yüzüne vuran güneş ışığıyla adeta nurlu gibiydi yüzümü ve gözlerimi kamaştırıyordu. Bu da onu net görmemi engelliyordu.
Ona attığım her adımda içim daha bir hoş olurken gülümsemeden edemiyordum.

"Seni özledim." dediğinde önüne gelmiştim. Mümkünmüş gibi daha da genişledi gülümseyişim.

"Nereye gidiyorsun beni bırakıp?" sesi kumlara vuran dalgaların sesiyle harmanlanıp kaybolurken sorusunu cevapsız bırakmıştım.

Tek hissettiğim, düşüncem, doğru yerde olduğumdu. Usulca parmak uçlarımda yükseldim ve dudağımı onun dudağı üzerine kondurdum.

Uyandığımda hala rüyamda hissettiğim huzurlu, güzel, hissiyatla doluydu ruhum. Masanın üzerindeki telefonuma uzanarak elime aldım. Ekranı açtığımda saat 10.09'u gösteriyordu. Telefonumu geri aldığım yere bırakarak yatakta gerindim. Yatakta doğrularak yüzümü sıvazladım. Yüzümdeki gülümsemeyle iyi hissediyordum. Telefonum bildirim sesiyle yeniden elime aldım. Gelen mesaj Deniz'dendi.

Gönderen Deniz: "Günaydın"

Gönderilen Deniz: "Günaydın"

Gönderen Deniz: "Kahvaltı ettin mi?"

Gönderilen Deniz: "Daha yeni uyandım.

Gönderen Deniz: "Mükemmel hazırlan da bize gel beraber yaparız."

Gönderilen Deniz: "20 dakikaya oradayım."

Telefonumu kenara bırakıp ayağa kalktım. Lavaboya geçip elimi yüzümü yıkayarak kendime geldim. Ardından dolabımın karşısına geçerek kıyafet bakındım. Elime gelen ilk şeyleri kaptığım gibi yatağın üzerine attım. Seçmek için çok üşenmiştim. Gri eşofman ve crop sıfır kol düz beyaz renkli üstümü giyip hazırlandım. Saçımı at kuyruğu yaparak sıkıca topladım. telefonumu cebime koydum. Bir miktar paramı ve kredi kartı gibi eşyalarımı da diğer cebime koydum. Ardından aşağı kata indim. Spor ayakkabılarımı giydikten sonra evden çıktım. Anahtarımı da evi kitledikten sonra cebime attım ve taksi durağına doğru yürümeye başladım. Güzel bir hava vardı. Güneşliydi ama bayıcı da değildi. 5 dakikalık yürüme mesafesinin ardından durağa gelmiştim. Boş olan taksiye bindim ve adresi verdim. Hızlı geçen dakikaların ardından taksi Deniz'in evinin önünde durmuştu. Gerekli tutarı adama uzatıp taksiden indim. Seri adımlarla ilerleyerek kapıya ulaştım ve zile bastım. Ayağımla ritm tutarken tanıdık sesi geldi kulağıma.

"Geliyorum!" Birkaç dakikanın ardından kapı açıldı.

"Günaydın." kapıyı açtığında ona sarıldım. Sarılmama karşılık verirken konuştu.

"Günaydın." beraber içeri geçerken kurt gibi aç olduğumu fark ettim. Etrafı süzsemde kahvaltı masasına dair en ufak bir iz yoktu.

"Deniz." dedim, hala etrafı süzerken.

"Hım." diye cevapladı.

"Yemek dolu masa nerede?" duraksadım ve meraklı bakışlarımı ona yönlendirdim.

"Seni bekledim. Beraber hazırlarız diye." verdiği cevapla gözlerim büyürken karnımın guruldamasıyla Deniz'in kaşları önce yay gibi gerilerek havalandı ardındansa kahkaha atarak gülmeye başladı. Bense acı haberin üzgünlüğüyle Deniz'i izliyordum.

"Gel buraya deli." kolunu omuzuma atarak bahçeye ilerlerken beni de beraberinde sürükledi. Onları yemem için bekleyen yemekleri görmemle gülümsedim. Hatta gözlerimin kalp şeklini çoktan aldığına emindim. Fakat ne yazık ki Pars ve Ilım da buradaydı. Tamam ikisiyle de sorunum yoktu ama aynı ortamda sürekli bulunmakta pek hoşuma gitmiyordu doğrusu. Bir yemeklere baktım bir de ikisine. Eh, yemekler için katlanacaktım! Kutsal görev beklemez diyerek masaya ilerledim.

"Hoş geldin Laris." Ilım sevecen bir ses tonuyla konuştuğunda aynı şekilde yanıtladım.

"Hoş buldum. Günaydın." derken sandalyeme kurulmuştum.

"Birileri kurt gibi aç sanırım, hatları karıştırıp bizi yemeden yemekleri yemeğe başlasak iyi olur." Deniz'in bu uzun ve aynı zamanda uyuz cümlesinin ardından karnımda onu onaylar şekilde guruldadığında masadaki herkes kahkaha atarak güldü.

"Ha ha." dedim yapmacık bir şekilde. Deniz'e dil çıkardıktan sonra kutsal görev olan yemek yeme işime koyuldum. Her bir şeyden tabağıma doldurmuş tadını çıkara çıkara yerken ara sıra konuşmalarına dahil oluyordum. Dozu biraz fazla kaçırmış ve karnım ağırana kadar yemiştim. Şimdi ise bahçedeki pufflara oturmuştuk. Onlar konuşuyor ben de kahvaltıda olduğu gibi ara sıra konuşmalarına katılıyordum. Zaman adeta geçmiyordu. Sıkılmaya başladığımı fark ettiğimde kalkmaya ve buradan bir an önce kaçmaya karar vermiştim.

"Neyse, ben yavaştan kaçayım." diyerek ayaklandığımda üçününde bakışları beni buldu.

"Nereye? Daha yeni gelmiştin." Deniz'e yanıt olarak tebessüm edip omuz silktim.

"Yapmam gereken ufak tefek şeyler var da onları halledeyim dedim." Onaylar şekilde başını salladığında beni kapıya kadar götürmek için o da ayaklandı.

"Görüşürüz." Ilım'a tebessüm ederek aynı şekilde cevapladım.

"Görüşürüz."

"Bir sorun yok değil mi?" Deniz'in kuşkulu bakışları üzerimde dolandığında rahatlaması için gülümsedim.

"Yok tabii ki."

Kapıya geldiğimizde sarılarak veda etmemin ardından yürümeye başladım. Kumsala inip biraz hava almayı planlıyordum. Hava da fazlasıyla uygun ve güzeldi kurduğum plan için. Yürüyerek geçen dakikaların ardından kumsala varmıştım. Her yerde insanlar vardı. Malum saat erkendi. Doğrusu geceleri de pek farklı olmuyordu ama daha bir başka oluyordu. Saat da zaten neredeyse 18.00'e geliyordu. Deniz'deyken zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Kumsalda yürürken etraftaki insanları gözlemliyordum. Nasıl hissettiklerini, neler yaptıklarını, mimiklerini... Değişik bir şeydi insanları gözlemlemek. Tuhaf hissettiriyordu. Kumsal boyunca bunu yapmaya devam ettim. Ta ki köfte ekmek satan bir seyyara denk gelene kadar. Burnuma gelen güzel kokuyu geri çeviremeyeceğimi biliyordum. Hem kumsalda gezmek onca saatin ardından acıktırmıştı beni. Daha fazla beklemeden adamın yanına gidip selam verdim.

"Merhaba, kolay gelsin abi." güler yüzlü bir adamdı.

"Sağolasın kızım." ben de içtenlikle gülümsedim.

"Vallaha burnuma enfes kokular geldi. Keza görünümleri de öyle. Bir ekmek hazırlayabilir misin bana da?"

"Teşekkürler evladım. Sen şöyle geç otur ben hazırlayınca haber veririm." başımla onaylarken son kalmış olan boş masaya ilerleyip tabureye oturdum. Etraftakilere göz atarken abi geldi ekmeğimle beraber.

"Al kızım."

"Teşekkür ederim abi. Ayran da alabilir miyim?" dememe kalmadan diğer elindeki ayranı uzattı.

"Teşekkürler."

"Afiyet olsun." Abi işine geri döndüğünde ben de ekmeğimi yemeye koyuldum. Ekemeğimle ayranımın muhteşem uyumuna bayılırken etrafımdakileri izlemeye devam ediyordum. Ekmek için biri daha geldiğinde onu da süzmeye başladım. İlk dikkatimi çeken şey uzun boyuydu. Belki de basketçi falandı, bilemiyorum. En az Yekta kadar uzun duruyordu.

Yekta kadar...

Neden Yekta ile karşılaştırmıştım ki şimdi?

Her neyse.

Uzun boyu, beyaz teni, siyah saçları ve giyimiyle hoş duruyordu. Çaprazlama gördüğüm için yüzü hakkında inceleme yapamıyordum. Ekmeğini beklarken etrafına bakındığında bakışlarımız buluştu. Ne ben çektim ne de o. Birkaç dakika bakışmanın ardından abinin ekmeğini hazırladığını söylemesiyle dikkatini ona yöneltti.

Yüz yapısı da genel olarak hoştu. Düzgün bir burun, hafif çekik gibi duran gözler ve diğerleri. Ekmeğini ve ayranını aldıktan sonra etrafına bakındı tekrardan. Son boş masayı da ben kapmıştım. Yine gözlerimiz buluştuğunda bana doğru gelmeye başladı. Dikkatimi ona vermiş bana doğru gelişini izledim. Tam dibime geldiğinde durdu.

"Tek misin?" sorusuyla imayla sağıma soluma hatta masanın altına baktım.

"Buradan bakınca tek oturuyor gibiyim ama oradan bakınca farklı herhalde." ciddi şekilde cevap verdiğimde imalı cümlem karşısında duraksadı.

"Hey. Sadece takılıyordum." güldüğümde o da gülmüştü.

"Oturabilirim o zaman?"

"Tabii."

"Uraz ben." elini uzattığında sıktım.

"Laris." Tanışmamızın ardından hem konuşup hem de ekmeklerimizi yiyorduk.

"Sen tek misin?" dediğimde kaşları havalandı.

"Etrafıma göz atmam gereken sahne mi şu an?" güldük. Kafa dengi biri oluşu hoşuma gitmişti. Şimdiden sevmiştim.

"Bizim çocuklarla geldim ben ama acıktığım için kaçamak yapmaya karar verdim."

"Anladım." ekmeklerimiz bitmişti. Ayranımı bitiriyordum.

"Bak ne diyeceğim."

"Hı?" ayranım da bittiğinde ona verdim dikkatimi.

"Bizimle takılmak ister misin?"

Tatlılaarımm. Hepinizi çok özlediim. ♥

Bu bölüm normale göre durgundu değil mi? Ki siz bilirsiniz durgun bölümler: fırtına öncesi sessizlik gibidir bende. Nabızların yükseleceği bölümler yolda demektir.

Kitap veya ben sanırım nazar aldık. Bu bölümü paylaşana kadar canım çıktı.

Yaşadıklarım: Memelekete geldim ve internet pek iyi çekmiyor. Geldikten sonra telefonum bozuldu ve baya bir süre telefonsuz kaldım. Üniversite sınavı için İstanbul'a geldim sonra tekrar memlekete döndüm falan derken baya zaman aldı atmam.

Bu bekletişimden dolayı hepinizden özür dilerim. Bekletmeme rağmen tek bir kötü söz kurmamsızın sabırla beklediğiniz için hepinize ayrı ayrı minnettarım tatlılarım.

Desteğinizi eksik etmeyip oy ve yoruma beni boğup mutlu, motive, edeceğinize şüphem yok.

× Hepinizi seviyorum. Yorumlarda buluşalım tatlılarım

Continue Reading

You'll Also Like

201K 17.9K 35
Alışılmadık bir aile kurgusudur💥 Bol kahkaha garantilidir💃🏻 Kitaptan küçük bir alıntı⤵️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. "Sen benim kim o...
738K 39.4K 52
En candan gördüğün insanlar en çok canını yakanlardır...🥀🍂 -Mübrem ●●●Ferman Miroğlu ve Jiyan Miroğlu'nun hikayesine hoş geldiniz:)●●● Çoğu sahne...
62.3K 3.6K 22
☆"Kayla ne biçim isim Rus musun sen?" "Hatırlatma travması var"
1.8M 122K 40
"Öyle güzelsin ki..." diye fısıldadı dolgun dudaklara doğru. Kadın, adamdan işittiği sözleri yutkunarak dinledi. Çünkü adamın sesindeki o boğuk tını...