Tehlike Çetesi 3

By cilginkanarya1907

130K 7.2K 5K

Tehlike Çetesi serisinin 3. kitabıdır. More

TÇ3- 1
TÇ3- 2
Tç3- 3
TÇ3-4
TÇ3-5
TÇ3-6
TÇ3-7
TÇ3- 8
TÇ3- 9
TÇ3- 10
Duyuru!
TÇ3-11
TÇ3- 12
TÇ3- 13
TÇ3-14
TÇ3- 15
TÇ3- 16
TÇ3-17
TÇ3-18
TÇ3-19
TÇ3-20
Tç3- 21
TÇ3- 22
TÇ3-23
TÇ3-24
TÇ3- 25
TÇ3-26
TÇ3- 27
TÇ3-28
TÇ3- 29
TÇ3- 30
TÇ3-31
Bölüm Duyurusu
TÇ3-33
TÇ3-34
TÇ3-35
Bölüm Açıklaması
Bölüm Tarihi
! Bölüm!
TÇ3-36
TÇ3-37
TÇ3-38
İZMİR
TÇ3-39
TÇ3- 40
TÇ3-41
TÇ3- 42
Kitap Gidişat Duyurusu
TÇ3-43
TÇ3- 44
Sorularınızı Bekliyorum
Soru-Cevap
TÇ3- 45
TÇ3-46
TÇ3- 47
TÇ3- 48
TÇ3- 49
TÇ3-50
TÇ3- 51
TÇ3-52
TÇ3- 53
FİNAL
YARDIM
Kapak Seçimi
Yeni Kitap

TÇ3- 32

2.2K 133 197
By cilginkanarya1907

Şarkı Önerisi:

Azap HG- Ninni 🥰

Eslemin Ağzından:

"Nasıl ya, ne boka yarıyorsunuz siz?!" Meriçin kaşları çatık beni dinliyordu. Çocuklar ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Üçüzler uyuyordu neyse ki.

"Adresini tespit edip mesaj atın. 10 dakikanız var." deyip suratına kapattım.

"Anne ne olmuş?" Ulaşa bakıp nefesimi bıraktım.

"Neslihan vurulmuş." Şaşkınlıkla bakakaldılar.

"D-durumu?"

"Tedbir için yoğun bakıma almışlar."

"O Zenci denen adamın işi mi sence?"

"Ameliyata giren doktoru aradım. Zencinin işiymiş. Kurşunu farklı. Resmini attı. Neslihanın bana gösterdiği kurşundan."

"Böyle oturmayacağız değil mi?" Mısraya baktım bir süre.

"Herkes diğerlerine haber versin. Şu Zenciyle yüz yüze tanışalım." dedim ve sonra Meriçe baktım. Olumlu anlamda gözlerini kırptı.

"Anne bizde gelecek miyiz?"

"Bu sefer değil. Meriç Serkanı ara. O da gelsin bizimle. Selviye söyleyeceğim bende." Zümra ayağa kalkıp karşıma dikildi.

"Teyze bizde geleceğiz."

"Zümra durum bu sefer çok ciddi olabilir. Kendimizin bile dönüp dönmeyeceğimizin garantisi yok. Zenci sınır çizgisini geçti. Adamıma zarar verdi."

"Teyze, yerlerinizi ilerde biz alacağız. Böylesi zamanlarda yanınızda olup ne yaptığınızı göremezsek almamızın ne anlamı var?"

"Haklılar, ilerde yanlarında bizde olamayacağız. Peki madem, kızlar annelerinize söyleyin eşyalarınızı getirsinler. Ve hızlı olsunlar. Yalın sen Ulaştan giyinirsin."

"Kartlarım yanımda zaten."

"Hadi dediğimi yapın. Kaybedecek zaman yok." deyip yukarı çıkmaya başladım. Telefonuma mesaj sesi gelirken konum olduğunu gördüm. Ve Selvinin numarasının üzerine tıkladım. Birkaç çalıştan sonra açıldı.

"Alo?"

"Selvi acelem var hemen söylüyorum o yüzden. Bize gelmen lazım. Durum ciddi."

"Tamam abla geliyorum. Birkaç dakikaya oradayım." dedikten sonra kapattı. Odaya girip hazırlanmaya başladım bende hemen.

°°°

Herkes gelmişti. Planı yapmıştık. Silahımı da belime koyduktan sonra çakımı her zaman ki yerine sıkıştırdım.

Nefes siyah, üzerinde kuru kafa deseni olan, kolları bol ve sökük gibi olan uzun bol tişört ve siyah yüksek bel şort giymişti. Diz üstü siyah çizmelerini de giymişti. Saçlarını hafif dalgalandırmış ve uygun bir makyaj yapmıştı.

Mira sırtında ki ipler çapraz gelen askılı bir crop giymişti. Beyaz kareli pantolon ve siyah topuklu postallarını giymişti. Üzerine birde gri hırka geçirmişti. Saçlarını balık sırtı örmüş ve uygun bir makyaj yapmıştı.

Ablam boğazlı bir tişört giymişti. Süyah mom jeen ve siyah ayakkabılarıyla gayet klasikti. Saçlarını da topuz yapmıştı. Makyajıyla gayet güzel duruyordu.

Zümra siyah askılı bir crop ve kırmızı siyah kareli dar pantolon giymişti. Siyah postallarını deri ceketi tamamlıyordu. Saçlarını da iki topuz yapmıştı.

Mısra üzeri desenli siyah tişört ve zımbalı deri şort giymişti. Siyah ayakkabıları ve deri ceketiyle gayet karanlık duruyordu.

Ben ise siyah düz tişört ve siyah mat taytımı giymiştim. İnce topuklu botlarımı da ayaklarıma geçirmiştim. Uzun siyah bir ceket geçirmiştim son olarak üzerime. Saçlarımı kendi halinde bırakmış ve koyu bir makyaj yapmıştım.

Gece de göğüs dekoltesi olan askılı siyah bir crop ve siyah dar pantolon giymişti. Rugan botlarını ve çok ince olan siyah hırkasını geçirmişti üzerine. Saçlarını da at kuyruğu yapmıştı.

Esim, Ayazın üzeri yazılı siyah tişörtünü giymişti. Tişört dizinin bir karış üzerinde bitiyordu. Halkalı fermuarı olan botlarını da ayaklarına geçirmiş ve saçlarını kendi halinde bırakmıştı.

"Herkes hazırsa çıkalım." dedim herkese bakıp. Ortam o kadar gergindi ki. Yer altının bazı kuralları vardı. Bir grubun herhangi bir elemanına zarar verilirse bu savaş demekti. Ve Zenci denen puşt bu kuralı çiğnemişti. Selvi dolmuş gözleriyle yanıma geldi.

"Abla dikkat edin olur mu?" Sadece kafa salladıktan sonra çıkışa doğru yürüdüm. Diğerleri de peşimden gelirken telefonum çalmaya başladı.

"Söyle."

"Ejder yeraltı toplantı yapmak istiyor."

"Yapsınlar."

"Tehlike Çetesini istiyorlar."

"Sebep?"

"Zenci olayıyla ilgili."

"Baskın yapacağız, gelemeyiz."

"Ejder gelmeniz gerekiyor." Sinirle gözlerimi kapattım ve yumruklarımı sıktım.

"Bulut gelemeyiz dedim!"

"Ejder toplantı önemli olmasaydı sizi çağırmazdım. Kuralların ne olduğunun bende farkındayım." Nefesimi bırakıp

"Geliyoruz." dedim. Ve kapattım.

"Baskın bekleyecek. Yeraltı toplantısı var. Bulut çağırdı."

"Bulut mu?" Toprağa bakıp kafa salladım.

"Zenci olayıyla ilgili olmalı. Yoksa Bulut kendi katılmaz adamını gönderirdi."

"Toplantıya gidiyoruz." dedim ve arabaya ilerledim. Yolcu koltuğuna oturdum ve Meriçin arabayı çalıştırması bekledim.

°°°

Yerime geçip oturdum sessizce. Herkes ne kadar gergin olduğumu görünce birbirine baktı.

"Evet dinliyorum." Tam karşımda Bulut oturuyordu.

"Ejder ne kadar öfkeli olduğunu görüyoruz. Ama Zenciye verilecek cezayı kurul olarak vermeyi teklif ediyoruz."

"Böyle bir kural yok yeraltında. Kurallar belli, eski köye yeni adet getirmeyin. Vurulan adam benim. Zenci kuralı ihlal etti. Bunun savaş çağrısı olduğunu sizlerde biliyorsunuz. Bu teklifi nasıl yapabiliyorsunuz bana? '

"Zenci yeraltı kurallarını hala bilmiyor. Yeni katıldı çünkü bu işlere."

"Beni ilgilendirmez. Öprenecekti, bulamaması gereken kişileri öğrenmesi lazımdı. Zamanında bizde bilirdik bizden kıdemlilere bulaşmayı Bulut. Ama adam gibi öğrendik işi. Ne yapacaksak da ondan sonra yaptık. Yeraltına katılır katılmaz insanlara ahkam kesmedik biz. Veya kıdemlimizin mesaj yolunu taklit etmedik."

"Evet birde o mesele var. Zencinin haklı olduğu hiçbir konu yok Bulut. Bugün boşuna toplanıyoruz demiştim. Zamanında bizde bilirdik başımıza durduk yere iş almayı. Bulaştığı adam basit biri değil. Direk buraya katılır katılmaz Ejdere bulaştı. Bizim bile cesaret edemediğimiz isim."

"Kendine güveni var demek ki." dedi Bulut Demire bakıp.

"Bulut, sen neden bu kadar üzerine düştün?" Cenk çok güzel bir soru sormuştu.

"Ben sadece yenilere zaman tanımak istedim."

"Bulut kimi yiyorsun sen? Seni tanuyoruz bunu biliyorsun. Zenciyle bir bağlantın var."

"Ki sen toplantılara bile katılmayan insan yeni katılmış biri için toplantı düzenliyorsun." Bulut Meriçe bakıp kafasını salladı.

"Kuzenim, amcam benden rica etti yardımcı olmam konusunda. Ejdere kendisi bile bulaşamamıştı. Ve emin ol Zenci şu an pişman."

"Bulut pişman olup olmaması beni zerre ilgilendirmiyor. Benim skereterimi vurdu! Daha öncesinde de evine kurşun göndermişti! Kurşun göndermek kimin mesaj yolu bunu da biliyorsun! Ejderin yerini almak istiyor madem çıksın karşıma. Uzaktan uzaktan benimle uğraşmayacak."

"İkna olmayacaksın değil mi?"

"Beni neye ikna edebildin ki?" Bakışları söylediğim şeyden sonra Meriçe ve bana kaydı.

"Doğru, Panterin yerinde olmaya da ikna edememiştim." Meriç sırıtırken silahının şarjörüyle oynuyordu.

"Peki, gidelim o zaman beraber." deyip yerinden kalktı. Bizde hemen yerimizden kalkarken Meriçten anahtarı aldım. Herkes eski yerlerine geçti bu sırada. Meriç yanıma otururken ellerini başının arkasına koydu.

"Seni kaptığım için çok mutlu oluyorum biliyor musun?" Bulutun arabası çalışmaya başlarken bende çalıştırdım.

"Nedenmiş o?" Araba harekete geçerken bende sürmeye başladım. Çocuklar bizdeydi.

"Hani şöyle bakıyorum. Seni kapmak, senin kocan olmak isteyen o kadar kişi varmış ki. Ama sen o kadar kişi arasından beni seçmişsin. Gururlanılmayacak gibi değil." Gülmeye başlarken

"Salak." dedim ve kafamı salladım.

"Baba annemi nasıl tavladın?" Aynadan Ulaşa baktım. Ama merakla babasına bakıyordu.

"Oğlum şu yakışıklılığıma bak, tav olmasaydı o zaman şaşırırdım."

"Peşimden koştuğun zamanları hatırlatırdım sana."

"Teyzemden de bu beklenirdi." Zümraya aynadan bakıp göz kırptım.

"Allah var peşinden çok koşturdu. Ben babamın aldığı çikolatanın peşinden bu kadar koşmamışımdır." Meriçin verdiği örneğe hepimiz kahkaha attık.

"Peki birbirinizin hayat eşi olduğunuzu ne zaman anladınız?"

"Bir ilişkide hem saygı hem sevgi varsa, o kişinin elini bırakma ve devam et. Biz her şeye rağmen kopamadık birbirimizden. Çok ayrıldığımız zaman da oldu. Ama birbirimize olan saygımızı asla kaybetmedik. Saygı, sevgiden biraz daha önemli ilişkide. Yani direk birinden hoşlanınca, tamam ya işte evleneceğim insan, dememeli. Birde Meriçle kafalarımız uyuşuyordu. Eğleniyordum, sonra düşündüm. Hani evlensek nasıl olur diye. Aynı evin içindeydik zaten biz ama evlilik çok farklı bişey. Sevgiliyken bitti dersen, uzaklaşırsan biter. Ama evlilik farklı bir sorumluluk. Öyle canım sıkıldı, üzdü bitsin boşanalım diyemezsin."

"Eslemle bizde baktık evlilik için hazırız. Evlendik, evliliğimizin en güzel olması gereken zamanlarda çok talihsizlik oldı tabi ama sonuç olarak hala mutlu muyuz? Mutluyuz. Önemli olanda bu. Bizden size tavsiye çocuklar, hayatınıza giren ve sizi mutlu etmek için emek veren insanların elini bırakmayın. Sonuna kadar devam edin." Yandan Meriçe bakıp gülümsedim. Çocuklardan herhangi bir ses çıkmamıştı. Sonrasında ise bizde konuşmadık ve yolda ilerledik.

°°°

Silahımı belimden çıkarırken Bulut silahımı tuttu. Adamlarım hemen Bulutun etrafını sararken Bulutun adamlarıyla karşı karşıya geldiler.

"Ejder silahı koy şimdi yerine."

"Buna sen mi karar veriyorsun? Önümden çekil."

"Ejder-"

"Bulut, kurallara verdiğim önemi bilirsin. Çekil canın yanmasın." Bulut omuzlarını düşürürken kenara çekildi. Bizimkiler beni beklerken yürümeye başladım. Bir eve gelmiştik. Bulut evine getirmişti. Beni gören adamlar selam vermeye başlamıştı. Evin kapısı da açılırken direk içeri girdim.

"Zenci içerde sizi bekliyor Ejder." Beni yönlendiren adama hiçbir şey demeyip yürümeye devam ettim. Ve salona gelince 20 li yaşlarında birini buldum. Hafif uzun boylu, vücudu biraz yapılıydı. Silahımı doğrulturken gözlerime pişmanlıkla bakıyordu.

"Hoşgeldin demek isterdim. Ama hoş gelmediğini biliyorum."

"Gönderdiğim mesajı almamış mıydın?"

"Aldım, ama seni ciddiye almamıştım." Sırıtırken içeriye bizden yaşça büyük bir adam daha girdi.

"Ejder, önce konuşalım. İndir silahını lütfen. Babanın zamanında vardım bende yer altında. Seni görüyordum o zamanlarda. Böyle yükseleceğini ve yeraltının en karanlığı olacağını kim bilebilirdi?" Adamın yüzüne baktım bir süre.

"Ben yükseldiysem kendi çabamla yükseldim. Kimseyi taklit etmedim ya da bulaşmamam gereken kişilere bulaşmadım. Hiçbir zamanda babama güvenmedim." Sonra Zenciye döndüm.

"Oğlunun aksine."

"Ejder ne desen haklısın dediğim gibi. Sen küçük yaşlardan beridir bu işlerle ilgileniyorsun. Ama o daha yeni yeni girdi. Ve benim sayemde hemen yükseleceğini düşünmüş. Bunun sonucu, cezası ölüm biliyorum ama onun yerine bana ceza kes."

"Baba-"

"Sesini kes!" diye yanıtladı adam.

"Onun yaptığı şeyin sorumluluğunu neden sen alıyorsun?"

"Bilgisizliği benim yüzümden çünkü." Boş boş yüzüne baktım adamın. Ve sonra silahı ona doğrulttum. Zenci diren silahın önüne geçti.

"Babama bişey yapma. Adamını vuran benim. Ne yapacaksan bana yap." Kafamı eğip

"Dizi mi çekiyoruz ya? Baban beni vur diyor sen beni. İkinizi de vurayım mı yani bunu mu istiyorsunuz?" Saçlarım kaşınırken silahla kafamı kaşıdım.

"He adamlarını vurdu bizimkiler. Adam öldürmeyi seviyorlar. Durun desem de dinlemiyorlar." dedim ve dışarıyı gösterdim.

"Neslihanı nerden vurmuştu?" dedim yanımda ki Miraya.

"Kalbine yakın. Ama kalbe isabet etmemiş. Köprücük kemiğinin az altı."

"Zenci karşıma geç." deyip gözlerinin içine baktım. Zenciyi ve babasını bir yerden tanıyormuşum gibi geliyordu. Bulut amcasının yanına geçerken Zenci karşıma çıktı. Boğazımı temizleyip

"Babanın ve senin yaptığın şov hiç umrumda değildi anlamışsındır. Ben buraya birine ceza kesmeye geldim. Ve keseceğim de."

"Aradan geçen zaman tüm vicdanını almış götürmüş Ejderin Ateşi." Duyduğum sesle nefesim kesildi. Kaşlarım çatılırken yutkunmaya çalıştım.

"Ne?!"

"Ama, ama o-"

"K-Kanarya?" Kızların sesleri gelirken o tarafa bakmaya cesaret edemedim. Dağılmış bir halde karşılarına bakıyorlardı. Özellikle de Serkan ve Gece şok olmuştu. Nefes alırken gözlerimi kapattım.

"Değil, o değil." dedim kendi kendime. Ve Meriçe döndüm. Meriçin çenesi kasılırken öylece tam karşıma bakıyordu. Ona baktığımı hissedip bana döndü. Gözlerime öyle bir anlamla bakıyordu ki, bu anlamın ne olduğunu anlamamıştım. Cesaretimi toplayıp karşıya baktım. Kanlı canlı karşımda duruyordu. Öldü sandığım adam karşımda duruyordu. Benim bu hale gelmemde büyük rol oynayan adam karşımda duruyordu. Gözlerim öfkeyle dolarken Mavi gözlerine baktım öylece. Yüzünde ki tebessümle bana bakıyordu. Diğerlerine baktım bu sırada. Bulut mahçup bir şekilde bakıyordu bana. O sırada onları nerden tanıdığım geldi aklıma. Serdarın baba tarafından kuzenleriydi. O da amcası Sırtlandı. Gözlerine baktıktan sonra Zenciye döndüm ve yutkundum. Silahımı tekrardan doğrulturken Serdar önüme geçti.

"Esle-"

"Kes sesini ve kenara çekil. Eslem yok, Ejder var." dedim ona hiç bakmayıp.

"Karşımda Ejder yok, o benim tanıdığım Eslem var. Sarı kanaryam var." Meriç tam bir adım atmıştı ki elini tuttum sımsıkı.

"Karşında sana ait olan hiçbir şey yok. Sadece Ejder var." deyip tam hedeflediğim yerden ateşledim. Zenci acıyla yere düşerken Sırtlan bağırıp Zenciye koştu. Bulutta koşarken Serdar korkuyla arkasına baktı. Sonra bana döndü.

"Naptın sen?" Serdara baktım kaşlarımı çatarak. Ve boş boş baktım.

"Yapmam gerekeni? Ejdere en başından bulaşmayacaktı. Onu uyarmıştım." deyip silahı belime koydum geri. Sonra saatime baktım.

"10 dakikanız var. 10 dakika içinde tedavi edilmezse ölür." Bulut anında Zenciyi sırtına alırken koşmaya başladı.

"Eslem sana noldu böyle? Sen böyle değildin? Benim kanaryam böyle değildi." Ne kadar sinir varsa tepeme çıkarken Meriç eline çakıyı alıp Serdara doğru ani bir hareket yaptı ve yere yatırdı. Çakıyı Serdarın boğazına tutuyordu.

"Birincisi o Ejder, ikincisi o senin değil, benim." dedi son kelimeye vurgu yaparken. Serdar gülerken

"Ben ortadan kaybolmasaydım sana bakar mıydı sanıyorsun?"

"Kaybolmasaydın?" dedikten sonra kalktı Meriç üzerinden. Serdara doğru ilerledim. Kaldıracağımı düşünerek elini uzattı.

"Karşıma Panter çıkınca ne düşündüm biliyor musun?" Merakla bana bakarken

"Ona aşık olduğumu. İlk aşkımın o olduğunu. Sana aşık değil mişim ben. Sadece hayranlıkmış. He öldüğünü düşününce çok üzüldüm tabi. Ama yıllardır tanıdığım bir insandın. Onun üzüntüsü olduğunu da Panterden sonra farkettim." Elimi kaldırıp yüzükleri gösterdim.

"Ve ilk aşkımla evlendim. 4 tane de pırıl pırıl yavrumuz oldu." dedim ve Ulaşı gösterdim. Ulaş yüzünde ki sırıtmayla Serdara bakıyordu.

"Bunları sana neden söylediğimi merak edersin. Benden uzak dur diye söylüyorum. Ejderin ateşi yakardı doğru. Ama Ejder direk yok ediyor. Eskiler inan umrumda olmaz. Senin yüzünden çok acı çektim ben. Şimdi öylece hayatımıza almayacağız. Uzak dur bizden. Hepimizden. Seni bir daha uyarmam." dedikten sonra Meriçe çıkalım anlamında baktım. Ve evden hep beraber çıktık onu orda bırakıp.

°°°

Sizi seviyorum 💙

zalimolmak ithaf 💗

M. M Yalın

THE BOYZ 💖

Continue Reading

You'll Also Like

835K 31.3K 45
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
643K 37.4K 33
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
1.4M 84.1K 53
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
9.1K 5.7K 46
Anka Kuşunun hikayesini bilir misiniz Anka kuşu ölümün yaklaştığını hissettiği an Kendine yeni bir Yuva inşa etmeye başlar Daha sonra yuvasının içind...