Creatures of the Night ◈ the...

By adelaidediyebiri

114K 12K 19.5K

Büyücüler dünyası en karanlık günlerine doğru giderken karanlığın ortasında yükselecek olan dehşet herkesin... More

0.0 | kont dracula
karakterler | creatures of night
0.1 | ani teklif
0.2 | hogwarts'ta sıradan bir gün
0.3 | dolunay'da bir gece
0.4 | tehlikeli bir ısırık
0.5 | sirius black ve değişim
0.6 | arkadaşlar ve aile
0.7 | sen...
0.9 | normalleşme çabaları
1.0 | james potter çuvallıyor
1.1 | slytherin maçı
1.2 | keyifli bir sabah kahvaltısı
1.3 | leona çapulcular ile tanışıyor
1.4 | keyifsiz bir sabah kahvaltısı
1.5 | tehditler ve teklifler
1.6 | prior'un ürkütücü kuzeni
1.7 | kostüm alışverişi ve vampir efsanesi
1.8 | asil ve köklü dracula ailesi
1.9 | maureen'in çevirdiği işler
2.0 | cadılar bayramı partisinde
2.1 | ilk öpücük ve ilk kavga
2.2 | saklanmış gerçekler
2.3 | çılgın-jamie-planları
2.4 | gerçeklerle geçen gece
2.5 | kont dracula'nın planları
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅰ」
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅱ」
2.6 | sarı zarflı mektup
2.7 | gazetedeki korkunç haber
2.8 | baykuşun gizli haberi
2.9 | kazıklar
3.0 | yoldaşlık toplantısı
3.1 | dracula ailesine ziyaret
3.2 | leona dracula'nın görevi
3.3 | dracula ailesinden mektup
3.4 | şatoda tehlikeli bir gün
3.5 | gizli bir oda ve gizli bir bilgi
3.6 | olağanüstü bir düello
3.7 | dracula'nın tehditleri
3.8 | önemli bir piyon
3.9 | sinsi bir yılan
4.0 | eksik duyulan kehanet
4.1 | minik harry potter
4.2 | sır tutucu
4.3 | kırmızı gözler ve orman
4.4 | görünmezlik pelerin'i
4.5 | victoria'nın tutsağı
4.6 | fedakarlıklar ve vedalar
4.7 | en değerli varlık aile
4.8 | kanın derinliklerindeki güç
4.9 | dracula'nın son hamlesi
5.0 | buruk bir cenaze töreni
son | bu bir veda değil
「au」 karakterler | night of the nights
「au」 0.1 | keşfedilen kehanet
「au」 0.2 | istanbul'da bir gün ve uyanış
「au」 0.3 | beş yüz yıl sonra dünya
「au」 0.4 | yoldaşlık ile toplantı
「au」 0.5 | tehlikeli anlaşma
aşkı harcamanın 80 yolu

0.8 | leona dracula

2.5K 262 316
By adelaidediyebiri


"Ama sen..." Sirius'un dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı. Şanssızlığın her türlü onu bulması... Dünyanın en bela çeken insanı olduğuna inandı o an Sirius.

"Evet, ben." dedi kız tekrar. Yeşil gözleri öyle korkusuzca bakıyordu ki, az önce ağlamasından dolayı yaşlanmış gözlerine rağmen oldukça saldırgan görünüyordu. "Şaşırdın mı Sirius Black?"

"Ama sen muggledın?" dedi dehşetle Sirius.

"Daha çok bir bulanık." dedi kız kafasını eğip içerli bir şekilde konuşarak.

"Ben-" dedi Sirius ne yapacağını şaşırarak. Evet işte o kızdı. Parkta çıkma teklifi ettiği kız, kanlı canlı tam karşısında duruyordu. O zaman geçen gün koridorda gördüğü kız... Hayal değildi!

Ardından kollarını kaldırıp "Evet!" dedi Sirius neşeyle. "Ben seni daha önce koridorda görmüştüm. Ancak Jamie hayal gördüğümü söylemişti. Haha, hayal değildi işte." Buradaydı ve gerçekten cadıydı.

Fakat Sirius kızın hala kendisine ciddi ciddi bakmasından dolayı toparlandı ve yüz ifadesini düzeltti.

"Özür dilerim- şey- ismin neydi?" dedi Sirius bir çırpıda.

Kız düz fakat düşünceli bir ifade ile Sirius'u süzdü. "Adım Leona,"dedi ardından. "Leona Dracula."

Sirius kızın soyadını duymasıyla duraksadı. "Dracula mı?" dedi incecik bir sesle. Bu ismi duymak onu dünyada duyabileceği tüm isimlerden daha fazla germişti. Hatta Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in ismini duysa daha az gerilirdi.

"Evet, evet Transilvanya'dan geliyorum. Siz İngilizler her zaman böyle tepki veriyorsunuz. Sadece ailemin soyu Kont Dracula'ya dayanıyor. Vampirlik yok kanımda, sakin olabilirsin."

Ancak Sirius o kadar dehşete düşmüştü ki kızın açıklamasıyla tükürüğü boğazına kaçmıştı. Birkaç defa boğulmamak için öksürdükten sonra kendine geldi.

Kont Dracula'nın Vampirlerin Babası olduğunu bütün yedinci sınıflar bilirdi. Onunla doğan vampirlik neredeyse tüm dünyaya yayılmıştı. Ancak Sirius'un farklı bir durumu vardı. O da kendisinin daha güçlü ve eski bir vampir tarafından ısırılmasıydı. Hatta direkt, Kont'un kanından biri Sirius'u ısırmıştı. Yoksa Leona...

"Sirius Black, iyi misin?"dedi kendisine düşünceli ve korkmuş bakan Sirius'a kız. Sirius doğruca kızın yeşil gözler, ne bakıyor ve orada kırmızı parıltılar görmeyi bekliyordu.

Ancak onu ısıran Leona olamazdı. Sirius o gece kendisinden çok daha uzun, çok daha güçlü birini görmüştü. Üstelik Leona'nın buğday teni ve yeşil gözleri de uyuşmuyordu o görüntüyle.

"Ben-" dedi Sirius ve gerisini getirmedi. "Seni bir an birine benzettim." diye tamamladı.

"Kime?" dedi kız tek kaşını kaldırıp.

"Önemli biri değil." dedi Sirius elini hafifçe sallayarak. Çok çok önemli biriydi fakat bunu Leona'ya anlatma gereği yoktu.

Sonra Sirius gözlerini Leona'nın gözlerine çevirdi. Kendisi yarım karış, beli de daha fazla kısaydı kendisinden. "Özür dilerim, Leona." dedi içten bir sesle. "O gün gelmemem çok büyük ayıptı."

Leona omuz silkti. "Evet ama benim de geleceğime inanmam aptallıktı. Seni çok suçlamıyorum."

"Ee- şey- çıkma teklifini de çok ciddi bir şekilde etmemiştim. Sadece- yanlış anlaşılma olmasın." dedi Sirius utana sıkıla. Geçmişteki bir hatasının yüzüne tokat gibi inmesi gerçekten çok utanç vericiydi.

"Ne o, yoksa yeni sevgili mi yaptın?" dedi Leona alaya vurmaya çalışarak. Gerçek şu ki, bu işte bayağı beceriksizdi.

"Hayır, hayır." dedi Sirius kızın duygularını beceriksizce saklama çabasına keyiflenerek. "O taraflarda pek işim yok desem doğru olur."

"Ah, evet, yalnız ve yakışıklı Sirius Black... Bir efsane..." dedi Leona mırıltıyla. Birden bunu sesli söylemediğini fark etmesiyle elini ağzına götürdü. "Bunu sesli mi söyledim ben?"

"Evet." dedi Sirius gülerek. Yalnız ve yakışıklı Sirius Black ha? Kızlar demek arkasından böyle diyordu.

"Özür dilerim, öyle demek istememiştim." dedi kız mırıltıyla.

"Yalnız ve yakışıklı değilim yani?" dedi Sirius yine gülerek.

"Hayır, yalnızsın ve yakışıklısın- Ah! Çenemi kapatıyorum ben çünkü gittikçe batıyorum." dedi Leona huysuzca ve memuniyetsiz bir tavırla gözlerini yere dikti.

"Bu konuşma eğlenceliydi." dedi Sirius kıza. "Ancak şimdi gitmem gerekiyor Leona. Seninle tanıştığıma memnun oldum."

"Benim de gitmem gerekiyordu, zaten." dedi Sirius'un altında kalmayan Leona. "Üstelik Prior'a teşekkür etsem iyi olacak. Görüşürüz, Black." dedi acele bir sesle Leona. Ardından elini kaldırıp selam verdi ve hızlı adımlarla tuvaletten adeta kaçtı.

Bu ayakları birbirine karışan, utangaç ama sevimli kız, soyadına rağmen Sirius'u gülümsetti ve bu durum Sirius Black için sık karşılaşılan bir durum değildi.

* * *

Regulus Black, suçluluk hislerini derinlere gömmeye çalışarak Hastae Kanadı'na doğru yürüyordu. Ailesinin Sirius'un durumunu umursamamasını ardından kendisine de görüşmemesini tembihlemişlerdi. Regulus ise "Evet, anne, tamam." demişti her zaman yaptığı gibi. Fakat içinde susmayan bir ses vardı ve o ses abisini görmeye gitmesini söylüyordu.

Yavaş adımlarla kapının önüne kadar yürüdü Regulus. İkiye bölünmüş gibi hissediyordu. Bir yanı içeri girmesini ve abisini görmesini söylerken öteki yanı ailesinin sözlerine uymasını söylüyordu. Zaten Sirius ailesinin sözlerine karşı çıktığı için dışlanmamış mıydı tüm aileden?

Soğuk kapı kulpuna uzandı. Onu çevirmeye gücü var mıydı?

Regulus yutkundu. Birkaç dakika öylece bekledi. Hangisi doğruydu? Yaralı abisini ziyaret etmek gerçekten suç muydu?

Aniden gelen bir güçle kapı kolunu çevirdi ve karanlık odayı girdi. İçerisi boş görünüyordu. Öğle arası olduğu için şifacıların dışarıda olduğunu düşündü Regulus.

Adımlarını minik minik atarak sessizce Sirius'un yatağına yaklaştı. Perdeler arkasında olmalıydı. Abisi onu buraya kadar gelme cesareti yüzünden tebrik eder miydi?

Heyecanla perdeyi araladı. Fakat yatak boştu. Beyaz yatak örtüleri düzenli bir şekilde yatakta duruyordu.

Regulus şaşkınca etrafına bakındı. İçine dolan güç boş yatakla geriye çekilmişti. O güç çekildiğinde ise Regulus büyük bir boşluk hissetti.

Yavaş yavaş girdiği Hastane Kanadı'nından koşarak çıktı. Arkasına bile bakmadan orayı terk etti. Gri gözlerinde ise minik yaş damlaları vardı.

* * *

Leona Dracula, baştan aşağı tir tir titriyordu. Fakat bu titreme üşüdüğünden değildi, hayatının en korkunç anını yaşadığı içindi.

Tuvaletten çıkıp nereye gideceğini bilemezce yürürken, bacakları korkudan alev almış gibi titriyordu ve onu uzaktan gören biri birkaç kadeh Ateş Viskisi içtiğini düşünürdü.

Sirius Black'le konuşmuştu. Gerçekten konuşmuştu. Yaz tatilinde yaşadığı anı, öğlen sıcağında geçirdiği baygınlıklardan birinde gördüğü hayal değildi. Kahkahalar atmak istiyordu. Sirius Black, gerçekti.

Onunla göz göze bakışmıştı ve bunu saniyeler arasında değil belki de dakikalarca yapmıştı. Gerçi onun gözlerini gri sanıyordu fakat bugün gördüğü derin siyah gözlerden sonra gri halini hayal ettiğini düşünmüştü.

Kendini sakinleştirmek için derin derin nefesler aldı. Geçen yaz, oldukça sıradan bir günün oldukça sıradan bir öğlen arasında Sirius Black yokluktan çıkıp Leona'ya iltifatlar edip bir randevu ayarlamıştı. Leona, konuşmaları sırasında Sirius'un kendisini tanımadığını ve bir cadı olduğunu bilmediğini fark etmişti. Hoş, Sirius yerine herhangi bir erkek olsa hemen orada kavga çıkarırdı fakat birdenbire ortaya çıkan erkek herhangi bir kişi değildi, tüm kızların büyüleyici rüyası Sirius Black'ti.

Hogwarts sınırları içinde Sirius'u uzaktan görüp de hoşlanmayan üç veya beş kız vardı ortalama. O yakışıklı yüzü, belirgin dudakları ve dudaklarından düşmeyen alaylı gülüşü, gözleri, sık sık kesse de arada çenesini kaplamasına izin verdiği seyrek siyah sakalları... Leona, Sirius'un yüzünü yakından hayal ettikçe damarlarının gıdıklandığını hissetti adeta.

Tabii, yaz tatilinde Leona bir süre yaşadıklarının gerçek olup olmadığını düşünmüştü. Yine de Sirius'a söylediği yere gitmiş ve onu saatlerce beklemişti. Akşam olana kadar pastanede satılan tüm tatlıları tatmıştı hatta. Ancak Sirius Black gelmemişti bile. Bu durum Leona'ya hayal gördüğü ihtimalini düşündürse de içten içe her şeyin gerçek olduğunu biliyordu. Sirius'un Leona'nın saçını kulağının arkasına iterken yumuşak, ince parmaklarını hissetmişti. Söylediklerini unutabilirdi ama bir dokunuşu nasıl unutabilirdi, Leona?

Elbette, Sirius'a aşık değildi. Leona o derece hoşlantı hissettiğini sanmıyordu. Sadece, Sirius gözde bir bekardı ve kız grubunda muhabbet ederken bahsi geçen önemli isimlerden biriydi. Her kızın ona bir hayranlığı vardı bir noktada. Sadece Sirius'un ona karşı olan davranışları Leona'nın heyecanlanmasını tetiklemişti. Leona, çok heyecanlı bir kızdı.

Sirius'un, soyadının Dracula olduğunu öğrenmesiyle gözlerine düşen önyargı perdesi geldi gözlerinin önüne. Çoğu zaman bu tepkiyi alırdı fakat Sirius'un tepkisi aldığı tüm tepkilerden daha ciddiydi. Gerçekten korkmuş görünüyordu ve Leona Gryffindor'ların sık sık korkmadığına emindi.

Evet, Transilvanya'ya gittiğinizde ünlü birçok aile Dracula soyadını taşırdı. Sonuç olarak, Kont Dracula yüzyıllar önce yaşamış ve yine en son yüz yıllar önce görülmüş bir efsane karakteriydi. Ancak İngiltere'ye geldiklerinde çoğu insan, muggle veya büyücü fark etmez, Dracula ailesine vampir gözüyle bakmıştı. Sirius da o efsane meraklısı İngilizler'den biri olmalıydı.

"Black'i kafandan çıkar, Leona." dedi kendi kendine. Gözlerini sıkıca yumup tekrar açtı. Birini böyle sürekli düşünmek Leona'yı rahatsız ediyordu. Tercihen ilişkilerini istediğinde kafasından çıkaramayacak kadar değere binmesini istemezdi. En azından neredeyse hiç tanımadığı ve oldukça rastgele durumlarda karşısına çıkan bu yakışıklı Gryffindor'u aklından çıkaramayacak duruma gelmek istemezdi. Bu tarz birkaç ilk görüşte aşk hatası olmuştu ve Leona bunu tekrar yaşamak istemiyordu. Çabucak hayallere dalan, romantik Leona geçmişte kalmıştı.

Sirius'u aklından uzaklaştırdığında Leona Prior Prince'ın yanına gideceğini hatırladı. Sirius Black'in karşısına çıkması Leona'nın tüm ayarlarını bozmuştu.

Prior Prince, Leona'nın pek sevimli, pek alçakgönüllü kurtarıcısı, biricik sınıf arkadaşı ve kendini kanıtlamak için sık sık Leona gibi muggle-doğumları kullanan Ravenclaw'lu çocuktan başkası değildi elbette.

Leona, Ravenclaw binasında olduğu yıllarda yüksek zekalı insanların ne kadar farklı olabileceği hakkında çok iyi izlenimler edinmişti. Ravenclaw binası baştan aşağı zekanın binbir türlü hale bürünmüş öğrencileri ile doluydu. Aşırı çalışkanlar, kitap okumaktan başka iş yapmayanlar, sanat dehası olanlar, arada birkaç aşırı zekadan uçmuş insanlar... Prior Prince ise biraz daha farklı bir tipti. Leona onun zeki biri olduğunda gönülden inanıyordu. Fakat Prior'un aynı zamanda farklı huyları da vardı. Sanatla, derslerle veya Quidditch ile uğraşmıyordu. O yardımsever biri olmakla uğraşıyordu ve böylece sürekli kendini kanıtlamaya çalışıyordu.

Leona, Prior Prince'ı pek anlamıyordu. İnsanların işlerine burnuna sokmayı sevmeyen biriydi. Prior ise her olaya bodoslama dalmayı severdi. Özellikle bir kavga varsa Prior tam merkezine atlardı. Kaybeden tarafı savunmak üzerine tetikleniyordu sürekli. Üstelik yaşıtlarına göre iyi bir büyücü olduğu için de çoğu düellodan kazanan olarak çıkardı.

Bunu neden yaptığını anlamıyordu. Belki de sadece kaostan zevk alıyordu Prior Prince. Günlük hayatta neredeyse içine kapanık bir insandı hatta. Fakat iş birilerini kurtarmaya gelince kahraman kesilmekte üstüne yoktu.

Leona şikayetçi değildi elbette çünkü birçok defa Prior tarafından kurtarıldığı olmuştu. Hatta o kadar çok araya girdiği olmuştu ki Leona artık ona teşekkür etmekten sıkılmıştı.

Az önce olanlar da böyleydi. Issız koridorda dersliğine giden Leona'nın önü Laughalot tarafından kesilmiş ve tehdit edilmişti. Sonra Laughalot, Leona'yı karşı duvara fırlatmıştı. Leona'nın sırtı hala sızlıyordu. Yine de ayağından ters bir şekilde asılmaktansa duvara yapışmayı tercih ederdi. Birkaç defa eteğine rağmen onu havalandırmaya çalışan Slytherin'li olmuştu ve bu yüzden Leona eteğinin altına bir süredir kısa tayt giymeyi tercih ediyordu.

Prior'un ona gitmesinin söylemesinden sonra Leona koşarak kaçmıştı. Bir süre sonra sinirlerinin aşırı bozulduğunu hissedip ağlamak için tuvalete girmişti. Bu sırada ise Sirius Black... Sirius'u hatırlamak Leona'nın bedeninde bir heyecan dalgasına yol açtı. Sirius'u düşünmek istemiyordu bu yüzden heyecan dalgasını vücudundan uzaklaştırdı ve tekrar düşüncelerini Prior'a verdi. Prior nerede olabilirdi ki? Büyük Salon'a bakmak mantıklıydı. Üstelik Leona hala atıştırmamıştı ve yemeğin sonu da olsa yetişebilirdi. Hem nasıl olsa sonraki derslerinde onu görecekti. İşte o zaman daha önce defalarca olduğu gibi teşekkür edebilirdi.

* * *

Diğer bölümde görüşmek üzere! Yorumlarınızı bekliyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

9.4K 697 7
Herkes hata yapar değil mi ? Peki hangimizin hatası çocuğunu ölüme sürükleyecek kadar büyük ? Sanırım Tony'nin yaptığı hatalar sevdiklerinin ona karş...
50.1K 6.5K 40
"Biliyor musun Roma, bence sen iyi birisin." Roma bana bakmıyordu. Yeşil gözleri çeşmenin ucunda, suyu usul usul içen karganın üstündeydi. Boynunu ha...
73.6K 4.5K 33
Onun adı Zoe. O labirentin ilerisindeki Mıntıka'dan atılgan bir kız. O tesadüfen Kayran' a geliyor ama yanlışlarına teşekkürler, onların bedellerini...
159K 16.8K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...