Tehlike Çetesi 3

By cilginkanarya1907

131K 7.2K 5K

Tehlike Çetesi serisinin 3. kitabıdır. More

TÇ3- 1
TÇ3- 2
Tç3- 3
TÇ3-4
TÇ3-5
TÇ3-6
TÇ3-7
TÇ3- 8
TÇ3- 9
TÇ3- 10
Duyuru!
TÇ3-11
TÇ3- 12
TÇ3- 13
TÇ3-14
TÇ3- 15
TÇ3- 16
TÇ3-17
TÇ3-18
TÇ3-19
TÇ3-20
Tç3- 21
TÇ3- 22
TÇ3-23
TÇ3-24
TÇ3- 25
TÇ3-26
TÇ3- 27
TÇ3-28
TÇ3- 29
TÇ3-31
Bölüm Duyurusu
TÇ3- 32
TÇ3-33
TÇ3-34
TÇ3-35
Bölüm Açıklaması
Bölüm Tarihi
! Bölüm!
TÇ3-36
TÇ3-37
TÇ3-38
İZMİR
TÇ3-39
TÇ3- 40
TÇ3-41
TÇ3- 42
Kitap Gidişat Duyurusu
TÇ3-43
TÇ3- 44
Sorularınızı Bekliyorum
Soru-Cevap
TÇ3- 45
TÇ3-46
TÇ3- 47
TÇ3- 48
TÇ3- 49
TÇ3-50
TÇ3- 51
TÇ3-52
TÇ3- 53
FİNAL
YARDIM
Kapak Seçimi
Yeni Kitap

TÇ3- 30

2.2K 130 116
By cilginkanarya1907

Şarkı Önerisi:
AgustD & Jimin- Tony Montana 💞

Eslemin Ağzından:

Hepimiz birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Toprak ve Nefes boşanma kararı almışlardı aniden. Beklemediğimiz bişeydi tabii ki. Şimdi ise avukatlarla konuşmaya gitmişlerdi.

"Hala inanamıyorum. Gerçekten onca yıl çöp mü olacak yani? Hemde sırf Toprağın annesi istedi diye."

"Toprağın annesi istedi diye değil. Toprak Nefese sahip çıkmadı diye." diye düzeltti ablam Mirayı.

"Bu kadar kolay olmamalı ya. İkisininde birbirlerini sevdiğini biliyoruz. Hiçbir şey yapmadan ne kadar hızlı bitirdiklerini mi izleyeceğiz yani?" Meriçe bakarken geriye doğru yaslandım.

"Boşansınlar istemeyiz tabii ki ama karışamayız Meriç. Benim kocamda beni sırf çocuğum olmuyor diye boşamak isteseydi bende dik durur ve dilekçeyi imzalardım."

"Ya tabii ki öyle. Toprağın yaptığı çok ayıp. Hani karısı o. Severek evlendiği insan. Çocuğu da olmuyorsa yapacak bişey yok. Tedaviye devam etseler olacak belki de. Ama Toprağın yaptığı..."

"Uraz da Eslem de haklı. İkisinin ortak kararı. Bize sadece saygı duymak düşer." Esim noktayı koyarken ortamda yine sessizlik hakim oldu.

Nefesin Ağzından:

"Nefes Hanım eminsiniz değil mi? Mahkeme tek celsede de boşayabilir iki tarafta razı olduğu için." Yutkunurken olumlu anlamda kafa salladım.

"Razı olmasam da değişecek bişey yok. Toprağın annesi bunu istiyor. Toprakta bunu istiyor. Zorluk çkkartmaya gerek yok." Avukatım nefesini bırakırken sözleşmeyi bana uzattı. Elinde kş kalemi de uzatırken

"İsminizin altına imza atın başlatalım o zaman davayı." dedi. Kalemi elime alırken bir daha yutkundum. Ağlamak istemiyordum. O adam için daha fazla gözyaşı dökmeyecektim. Kalemin kapağını açıp dilekçeyi bir daha okudum. Ve ismimin altına imzayı attım. Her şey bir imza ile başlamıştı. Ve bir imza ile de bitecekti. Dilekçeyi avukata uzatıp

"Benlik başka bir iş var mı?"

"Yok Nefes Hanım. Davayı başlayacağım. Size mesaj olarak atarım geriye kalan işlemleri." Çantamı ve montumu elime alırken gülümsedim.

"Teşekkür ederim. Kolay gelsin." dedikten sonra çıktım odasından. Gözlerim dolmaya başlarken hızlı hızlı bürodan çıktım. Ve arabamın yanına geldim. Çantamdan anahtarı çıkarıp arabaya bindim. Sahile gidip hava almak istiyordum. Yerime oturup çantayı da yan koltuğa koydum. Kemerimi takarken anahtarla arabayı çalıştırdım. Ve sahile doğru sürmeye başladım.

¬¬¬¬

Sahil otoparkına girmek üzereyken benim olduğum taraftan birisi çarptı arabama. Kolumda bir sızı hissederken ufak bir çığlık attım korkuyla. Ve arabayı durdurdum. Kolumu tutarken gözlerimi kapattım. Koluma baskı olduğundan ağrımış olmalıydı. Arabanın kapısı açılırken gözlerimi açtım ve kapıyı açan kişiye baktım. Korkuyla bana bakıyordu.

"Hanımefendi iyi misiniz? Ben çok özür dilerim sizi nasıl fark edemedim inanın bilmiyorum." Cevap vermeme izin vermeden koluma baktı.

"Kolunuzu acıtmış olmalıyım. Nasıl bir aptalım ben ya?"

"Beyfendi tamam sakin olun. Sızlıyor sadece önemli bişey yok." deyip arabadan indim bende.

"Polisi arayın isterseniz." Polisi arasaydım hatayı adamda bulurlardı. Ama gerek yoktu polise.

"Gerek yok. Sigorta şirketini ararım gelip alırlar."

"Hatalı olan taraf benim. Arabanızın tüm masrafını karşılarım."

"Beyfendi sigortalı zaten araba gerek yok teşekkür ederim." deyip arabadan çantamı aldım ve içinden telefonu çıkardım. Sigorta şirketini ararken arabamın seri nosunu, bulunduğu konumu tarif ettim. Yine de benden konum atmamı isterlerken onları beklemeyeceğimi ve arabayı orada bırakacağımı bildirdim. Güvenliğe arabanın anahtarını verip gitmek istiyordum. Sigorta şirketine konum gönderdikten sonra arabayı otoparkın girişinden kenara aldım. Kolumu fena zorlamıştım ama insanları da mağdur etmeye gerek yoktu. Eşyalarımı aldıktan sonra anahtarı güvenliğe götürmek için adım attım.

"Hanımefendi siz bekleyin ben götürürüm anahtarı." dedi adam ve elimden anahtarı aldı. Dönüp adamın arabasına baktığımda sadece çamurluğunda çatlak olduğunu gördüm. Sağlamdı demek ki arabası. Adam hızlıca yanıma geldi ve

"Sizi hastaneye götürmeme izin verin lütfen. Kolunuzda ciddi bişey olabilir."

"Gerçekten gerek yok."

"Lütfen bunu yapmama bari izin verin." Derin bir nefes bırakırken

"Peki. Gidelim." dedim. Adam gülümserken gidip ön kapıyı açtı. Gidip arabaya bindim kemerimi takarken adam arabanın önünden dolandı ve kendisi bindi. Kendisi de kemerini takarken bana bir daha baktı. Belimde ki rahatsız eden şeyi çıkardım bu sırada. Silahımı görünce gözleri büyüdü ve bana baktı.

"S-siz polis miydiniz?"

"Hayır beyfendi. Ama korkmayın size bişey yapmayacağım. Ayrıca ruhsatlı yine korkmanıza gerek yok." deyip silahı çantama koydum. Adam arabayı hastaneye sürmeye başlarken

"Ne iş yapıyorsunuz?"

"İstanbulda yaşamıyordum aslında. Şikago da ünlü bir tekstil şirketim vardı. Onun bir şubesini buraya açmak için hazırlanıyorum şimdi."

"Peki silah?"

"Çok soru soruyorsunuz." dedim yola bakıp sırıtırken. Adam benden birkaç yaş büyük duruyordu. 4 yaş gibi.

"Özür dilerim bunalttım mı sizi? Meraklı bir insanımdır. Siz sormadınız ama bende söylemek istedim." deyip arabanın göğüs kısmından bir kart çıkardı ve bana uzattı. Kartı elinden alırken üzerini okumaya başladım.

"Kaya Holdingin ceosu Kutay Kaya ben." Kaya Holdingi daha önce duymuştum. Ünlü bir mücevher firmasıydı. Cüzdanımdan bende bir kart çıkartırken uzattım. Kutay Bey gülümseyerek elimden kartı aldı.

"Glitter Clothing Company Ceosu Nefes Kırıcı." Adamın kaşları çatılırken

"Soyadınızı mı değiştirdiniz? Burada Nefes Aksoy yazıyor da?"

"Eski kartvizit. Kırıcı kendi soyadım."

"Evlendiniz sanırım?"

"Evet ve şimdi boşanma aşamasındayız. O yüzden kendi soyadımı söyledim." Surat ifadesi değişirken

"Üzüldüm, yani severek evlenmişsinizdir eminim."

"Bazen sevginin kurtaramadığı şeyler oluyor."

"Konuşmanıza bakılırsa iki tarafta boşanmayı istiyor."

"Yani."

"Umarım mutlu olursunuz."

"Mutluluğu asla başkalarında aramadım. Her zaman kendi kendimi mutlu etmeyi başardım. O yüzden mutlu olurum emin olun." Kutay Bey gülümserken 

"Keşke tüm kadınlarımız sizin gibi güçlü olabilseler. Bazıları mutluluğu hep başkalarında arıyorlar. Ve büyük hataya düşüyorlar. İnsanın mutluluğu sadece kendi ellerindedir aslında. Ama bazıları bunun farkında bile değil."

"Hiçbir zaman o kesimden olmadım çok şükür ki."

"Ne mutlu size." dedikten sonra ikimizde konuşmadık.

¬¬¬

"Kutay Bey ilaçlarımı kendim alırım hastaneye getirmenize bile gerek yoktu aslında."

"Olur mu hiç Nefes Hanım? Benim yüzümden canınız yandı. Tabii ki de getirecektim. Ve ilaçlarınızı da ben alacağım rica ediyorum. Hem taksiyle falan uğraşmayın ben bırakırım gitmek istediğiniz yere."

"Zahmet olur ama size."

"Lütfen rica ediyorum."

"Peki o halde madem ki ısrar ediyorsunuz." Onaylamamla beraber gülümsemesi yüzünde büyüdü. Sonra tekrar arabaya bindik ve eve doğru sürmeye başladı.

¬¬¬¬

"Sizde mi bu sitedesiniz?" dedi şaşırırken elimde ki kremden bakışlarımı çekip Kutay Beye döndüm.

"Sizde mi derken? Başka bir tanıdığınız daha mı burada yaşıyor?"

"Evet, ben bu sitenin çıkışına doğru oturuyorum."

"Gerçekten mi?"

"Evet bu sitede oturan birçok kişiyi tanırım aslında. Siz yeni geldiğiniz için tanımıyor olmalıyım."

"Arkadaşlarım burada yaşıyordu. Bizde onlardan uzak kalmamak için burada oturmaya karar vermiştik."

"Yanlış anlamazsanız arkadaşlarınızın adı neydi?"

"Eslem Karadağ, Gece Şimşek ve Zeycan Karadağ."

"Eslemler sizin arkadaşınız mıydı? Eslem ve Meriçle birbirimize gelip gideriz biz. Oğulları Ulaşla çok maç yapmışlığımız vardır hatta." Şaşırırken

"Gerçekten mi? Şansın da böylesi."

"Gerçekten öyle ama."

"Eslemlere gidiyorum bende. Gelmek isterseniz eğer sizde gelin."

"Konuşacağınız şeyler vardır. Rahatsız etmeyeyim hiç."

"Olur mu hiç gününüzü bana harcadınız. Size bir kahve ikram etmek isterim."

"Peki madem." Eslemlerin evi gözükürken Toprağın arabasını görmemle yutkundum. Ve elim koluma gitti. Kolumda çatlak vardı. Birkaç haftaya geçer demişti doktor. Kutay Bey arabayı durdurdu ve

"Gerçekten rahatsız olmaz mısınız?"

"Kutay Bey zaten tanışıyormuşsunuz Eslemlerle. Eslemler kolay kolay birinin evine gitmezler, kabul de etmezler. Sizi evlerine kabul ettiklerine göre güveniyorlardır. Yani lütfen gelin ve kırmayın beni."

"Sizi kırmayı asla istemem." Gülümserken

"O zaman lütfen buyurun." Kutay Bey de gülümseyip anahtarı çıkardı.

"Buyurun gidelim o zaman. Ama ev kalabalık sanırım?"

"Biz buraya geleli çok olmadı o yüzden hasret gideremedik pek. Elimizden geldiğince toplanmaya çalışıyoruz."

"Arkadaşlığınız insanı çok özendiriyor gerçekten." Kapının önünde dururken kapı ziline bastım. Üçüzlerin sesini duyarken kapı açıldı.

"Nefes?" Cenkin bakışları koluma kayarken kaşları çatıldı.

"Noldu senin koluna?" Böyle demesiyle beraber ayak sesleri ard arda yükseldi. Ve bizimkiler geldi kapının önüne.

"Cenk çekilde içeri geçsin kız. İçerde anlatır." Cenk kapının önünden çekilirken içeriye doğru bir adım attım.

"Kutay?" Meriç merakla Kutaya bakıyordu.

"Selam Meriç. Rahatsız etmiyorumdur umarım?"

"Yok canım olur mu buyur gel." Kutay Beyle beraber içeri girdik ve oturduk. Gece üzerimde ki montumu aldı. Herkes buradaydı. Toprakta dahil. Koluma bakıyordu sadece.

"Noldu koluna Nefes?"

"Ayrıca Kutayla nerden tanışıyorsunuz?" dedi Zeycan abla Ayazın hemen ardından.

"Ben sahile gidiyordum. Otoparka arabayı sokmuşum ki benim olduğum taraftan çarptı birisi. Kolum çatlamış işte."

"Ve ben çarptım Nefes Hanıma. Tekrar özür dilerim." dedi bana bakarak.

"Kutay Bey bir daha özür dilemeyin rica ediyorum."

"Peki."

"Neyse böylelikle geçmiş olsun. Çay demlemiştim getireyim ister misiniz?" dedi Eslem ayağa kalkarak. Herkes onaylarken Eslem mutfağa gitti. Arkasından da Gece gitti.

¬¬¬

"Bir ihtiyacınız olduğunda bana ulaşabilirsiniz Nefes Hanım. Verdiğim kartta numaram yazıyordu zaten."

"Teşekkür ederim inceliğiniz için Kutay Bey. Sizde öyle. Verdiğim kartta Türk hattımın numarası da yazıyor." Kutay Bey gülümsedikten sonra

"Meriç Ulaşa da selam söyleyin göremedim onu ama. Sizi de bize bekliyorum arayı fazla açtınız." Meriç gülerken Kutayla dostça sarıldılar.

"Sende bize gel. Aramamızı bekleme yani." Kutay Bey Eslemle de tokalaştıktan sonra bana bakarak

"Gelirim emin olun." dedi. Ardından ise son kez veda ederek arabasına doğru gitti. Arabasına binip uzaklaşınca içeri girdik. Oturduğumuz yere gidince Toprak bir süre bana baktı ve

"Hala boşanmadık, yani hala benim karımsın bunu biliyorsun değil mi Nefes?" Söylediği şeyle soğuk rüzgarlar esmeye başladı. Kaşlarım çatılırken

"Davayı yeni açıyoruz Toprak. En kısa sürede boşanacağız."

"He boşanacağız diye zemin mi hazırlıyorsun?"

"Ne zemini ya?"

"Kutay Beyle gereksiz bir samimiyet içindeydiniz diyorum. Boşanma aşamasında da olsak hala kocanım senin." Tek kaşımı kaldırırken

"İster samimi olurum ister olmam sanane Toprak? Sen benden boşanmak istediğini söyledin mi? Söyledin. E daha neyin derdindesin sen? Bundan sonrası seni ilgilendirmiyor haberin olsun. Ben istediğim kişiyle samimi olabilirim."

"Daha boşanmadık. Benim soyadımı taşıyorsun. O yüzden olamazsın."

"Allah Allah? Nasıl engel olacaksın?"

"Nasıl engel olacağım öyle mi?" Kafamla onaylarken ayağa kalktı ve elini masaya vurdu.

"Boşanmıyorum ulan. Hadi milletle yakınlaşta göreyim." deyip telefonunu alarak çıkışa yürüdü. Kurduğu cümle zihnimde yankılanırken bende ayağa kalktım ve peşinden koştum. Hızlıca ona yetişirken önüne geçtim ve sinirden dolmuş olan gözlerimle yüzüne baktım.

" Oyuncak mı bu? Oyun mu bu evlilik ya? Sen boşanacağım deyince bitecek sen boşanmayacağım deyince bitmeyecek? Kimsin sen ya? Sadece senin dediklerin mi olacak? Ne yani sen şimdi boşanmayacağız dedin diye ben senin boynuna mı atlayacağım?" Toprak tepkisiz bir şekilde yüzüme bakarken

"Öyle her şey senin istediğin gibi olamaz Toprak kusura bakma. Bir karar verdin sen dün akşam. Ve kararının arkasında dur. Sen dün annene karşı beni savunmayarak, annenin beni aramasını sağlayarak zaten bitirdin ki. Bu evliliği bitirmek istediğini keşke senden duysaydım annenden değilde. Ama olsun, canın sağolsun." deyip yanağımdan akan gözyaşımla gülümsedim. Toprağın kaşları çatılmış, ağzı da şaşkınmış gibi aralanmıştı. Bu sırada parmağımda kş yüzükler çekti dikkatimi. İçimde koskocaman bir sızı oluşurken yüzüklere attım elimi. Toprak ellerime yapışıp

"Yapma, çıkarma yüzüklerini. Ben dün çok büyük bir şerefsizlik yaptım biliyorum Nefes. İster çocuğumuz olsun ister olmasın. Baba olmuşum olmamışım çok önemli değil. Ama sen olmazsan ben biterim. Sensiz yapamam ki. Ben baba değil sana eş, koca olmak istiyorum. Nolursun yapma. Daha öncesinde hiç üzmedim seni, hiç hata yapmadım. Ama annemin dedikleri çok canımı acıttı. Yemin ederim ki. Annemin seni aradığından da haberim yoktu. Ben Uraz söyledi sandım. Allah belamı versin ki bak. Bırakma beni Nefes. Sen hayatımdan çıkarsan nefessiz kalırım, ölürüm ben." dedi yaş dolu gözleriyle.

"Annene sen demedin mi boşanmak istiyorum diye Toprak? Annen neden arasın ki beni sen bişey demeden?"

"Nefes annem ben bardayken aradı beni. Ve senin onu aradığını, benden boşanmak istediğini söyledi."

"Gençler, içeri geçin bir. Belli ki ortalığı karıştıran birisi var. İçerde konuşun. Hadi." dedi Gece yanımıza gelerek. Toprak umut dolu gözlerle gözlerimin tam içine bakıyordu. Ellerimi ellerinden kurtarıp içeri girdim. Arkamdan da ikisi geliyordu. Yanaklarımı silip salona girdim. Diğerleri de gelince

"Şimdi sakince başlayın biriniz. " dedi Ayazda.

"Ben bara gittim. Kendi kendime içiyordum. Sakin bir bar var sizinle gittiğimiz. Oraya gittim yine. Bir süre oturdum telefonum çaldı. Baktım annem. Açmak istemedim ve meşgule attım. Ama tekrar tekrar arıyordu. Açtım sonunda. Bana Nefesle konuştuğunu ve Nefesin benden boşanmak istediğini söyledi. Annem öyle deyince kan beynime sıçradı. Annemle konuşalı pek bişey olmamıştı ki Uraz geldi. Ve Uraza Nefesten boşanacağımı söyledim. O da kızdıktan sonra gitti zaten. Eve geldiğimde de Nefesi evde göremedim."

"Bize gelmişti." dedi Esim Toprağın anlattıklarından sonra. Bu sırada bakışlar bana kaydı.

"Ben Gecelere gittim ilk. Baktım Toprak yok. Daraldım evde zaten. Kendimi Gecelerde buldum. Uraz çıkmıştı ki telefonum çaldı. Ve Toprağın annesi aradı. Toprakla konuştuğunu ve Toprağın benden boşanmak istediğini söyledi. Senin Toprağı sevdiğini biliyorum ama Toprak boşanmak istiyor Nefes sende gururlu bir kadınsın dedi. Topraktan duyunca başka bir tepki verirsin diye benden duymanı istedim dedi."

"İşte ortalığı birisi karıştırmış. Ne Nefes ne de Toprak boşanmak istememiş aslında. Onların öyle düşünmesine birisi sebep olmuş."

"Şu gününüz Toprağın annesi yüzünden bok oldu bu kadar. İkinizinde birbirinizi sevdiğinizi hepimiz biliyoruz. Toprağın annesi de bunu bilenlerden birisi. Ve torun sahibi olmak için böyle bir yola başvurmuş."

"Çünkü o da biliyor ki Toprak Nefesi bırakmaz. Baba olamasa bile." diye noktaladı Meriç.

" Artık şu boşanma meselesinden de bir vazgeçin. Arayın avukatları ve iptal edin davaları. Bakın gerçeği duydunuz. İkinizde istemiyor bunu. İsteyen birisi var o da Toprağın annesi."

"Sırf Kamer Teyze istedi diye de boşanmanıza gerek yok. Bu hayat, bu evlilik ikinizin. Artık öpüşün barışın bizde rahatlayalım hadi." Ayazın söylediklerinden sonra Toprağa baktım. Ona bakmamla beraber kolumu acıtmayacak şekilde sarıldı bana.

"Dün bacaklarım kopsaydı da bırakmasaydım seni, dillerim kopsaydı da konuşamasaydım Nefesim." Toprağı tek elimle kendimden uzaklaştırdım ve

"Benim barışmak için tek bir şartım var Toprak." Toprak beklentiyle gözlerime bakıyordu.

"Anneni evliliğimizden uzak tutacaksın. Ben bu evliliği seninle yaşıyorum onunla değil. O bu evliliğe karışacaksa boşanalım." Toprak yutkunurken kararla gözlerine baktım.

"Şu an anneni arayıp hepsini anlatacaksın. Ve karışmaması gerektiğini söyleyeceksin. Anca öyle ararım avukatı. Ama annemi aramam diyorsan bende avukatı aramam. Kısasa kısas."

"Kız haklı Toprak. Sen annenle konuştuktan sonra değişiyorsun bu kıza karşı. Ara anneni bitsin şu derdiniz." Miraya bakıp gülümsedim. Toprakta Miraya baktı. Ve ardından bana döndü. Eli cebine giderken telefonunu çıkardı.

¬¬¬¬

Sizleri seviyorum 💕

guness_tuana ithaf ❣️

M. M Zümra

VİXX ❤️

SELAM ARKADAŞLAR. YAZMAKTA OLDUĞUM 1-2-3 AŞK  KİTABIMA VE GECEMİN YILDIZI İSİMLİ KİTABIMA BAKMAYI UNUTMAYIN. SİZLERİ SEVİYORUM 🧡

Continue Reading

You'll Also Like

863K 56.3K 47
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
1M 63.8K 40
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik ve fiziksel şiddet gibi r...
8.3K 4.3K 9
Kitap kapağı için @nkysdesings teşekkür ederim. Okuduğunuz tüm kitaplardan farklı olması umuduyla...bu kitap sana ithafen yazılmıştır. ⭐⭐⭐⭐⭐ Zehrini...
11.7K 1.1K 22
Mavi seni sevmeyecek! Sonra zihnim farklı oyunlar oynayarak, bunlar yetmiyormuş gibi yeni sesler eklemeye başladı. Seni seveceğini mi sanıyorsun? Se...