Black or White [Yizhan] ✅

By biwuxiann

145K 13.1K 13.3K

Xiao Zhan küçüklüğünden beri sorun çıkarmayı seven bir çocuk olsa da üstü kapatılabilecek şeyler yaptığı süre... More

BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
BÖLÜM 26
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30 (FİNAL)
ÖZEL BÖLÜM -1-

BÖLÜM 12

4.8K 488 354
By biwuxiann

Alarmın sesi tüm odada yankılandı. Xiao Zhan tüm gece yatağına gidememiş olsa da alarm kurmayı unutmamıştı. Çünkü büyük ihtimalle Yibo dün bunu bile düşünemeden kucağında uyumuştu, sonra da Xiao Zhan onu uyandırmamak için bütün gece başında beklemişti. Yani öyle olduğunu sanıyordu, Yibo'nun ne kadar kontrolsüz uyuduğunu görene kadar. Uyuduktan hemen sonra tüm ağırlığını Xiao Zhan'ın ince bacaklarına bırakmıştı. Sonra da nasıl olduğunu asla anlayamadığı bir şekilde, Yibo tüm gece boyunca bir kafasına çıkmadığı kalmıştı. Xiao Zhan tüm yorgunluğuna rağmen gözlerini açıp alarmı kapattı sonunda. Normalde küçücük bir koltukta iki ya da üç kişi uyumuş olmayı umursamazdı ama geceyi gerçekten çok zor geçirmişti. belini doğrultup, tüm uzuvlarıyla bacağına sarılan Yibo'ya baktı . Bacağını sallaması bile uyanması için yeterli olmamıştı. Bacağını salladıkça Yibo daha da sarılıyordu.

Onu korkutmamayı amaçlayarak "Yibo!" diye seslendi kısık bir sesle. Yibo'nun gerçekten uyanmaya hiç niyeti yok gibiydi. Tekrar seslendi.

Xiao Zhan zor da olsa bacağını çekmeyi başarmıştı. Koltuktan inip Yibo'nun yüzünün dönük olduğu yere, dizlerinin üstüne çöktü. Yüzü o kadar huzurlu ve güzel görünüyordu ki gerçek olup olmadığını kontrol etmek için yüzüne dokunmaktan son anda vazgeçti. Şu an uyanmak zorunda olmasa akşama kadar uyumasına izin verebilirdi. Birkaç saniye hiçbir şey söylemeden bakmaya devam etti. O kız Yibo'nun yatağında güzelce uyurken ikisinin burada bu şekilde uyanması biraz moralini bozmuştu ama umursamamaya çalıştı. Sonuçta sınavlar bittiğinde buraya daha az gelmeye başlayacaktı. İstediği her an o yatakta uyuyabilirdi. Xiao Zhan, Yibo ile onun odasında, gıcırdayan yatağında birlikte uyuduklarını hayal etmeye başladı istemsizce. Sadece hayali bile gülümsemesine neden olmuştu. Xiao Zhan sonunda saçma şeyler hayal etmeyi bırakıp bu sefer gürültülü bir şekilde çağırdı. "YİBO!"

Yibo gözünü açar açmaz Xiao Zhan'ı görmeye alışkın değildi. İrkilerek kafasını geri çekti ve neden burada olduğunu hatırlamaya çalıştı. Hatırladığında da baş ağrısını kontrol etti. Tamamen iyi hissediyordu.

"Uyandın mı sonunda?"

"Saat kaç?" Yibo mırıldayarak sordu. Sesi çok boğuktu.

"Yedi." Aslında birkaç dakikadır Yibo'yu izleyerek oyalandığı için muhtemelen 7'yi biraz geçmişti. "Kendini iyi hissediyor musun. "

Yibo kafasını sallayarak onayladı.

"Öyleyse duşa gidiyorum." Xiao Zhan kapıyı işaret etti ve oturduğu yerden kalktı. Dizinin üstüne oturduğu için acımışlardı.

Gitmeden önce Yibo bileğini kavradı ve tekrar ona dönmesini sağladı. "Teşekkür ederim."

Genelde 'özür dilerim.','teşekkür ederim.' gibi cümleleri Xiao Zhan söylerdi ve Yibo'dan duymak oldukça garip hissettirmişti.

Xiao Zhan gülümseyerek göz kırptı. "Biraz daha oyalanırsan geç kalacaksın, farkında mısın?"

Yibo homurdanarak yataktan kalktı sonunda. "Duşa önce ben gireceğim." ayaklarını yere sürerek ilerlerken Xiao Zhan arkasından bakakalmıştı.

3 gün sonra

Yibo beline doladığı bir havluyla banyodan çıktı. Sınavlarını sorunsuz bir şekilde atlattığı için sonunda güzel bir banyo keyfi yapabilmişti. Ayrıca Xiao Zhan evde olmadığından, sürekli kapıya vurup tuvaleti geldiği için çıkmasını söyleyen biri de olmamıştı. Aynanın karşısına geçerek kendini şımartmaya başladı. Önce kakaolu vücut losyonunu sürdü, sonra da en sevdiği kokuyu sıktı. Saçlarını taradıktan sonra onlara güzelce şekil verdi. Sonunda Xiao Zhan'dan yakışıklı görünüyordu. Yibo zor da olsa aynadaki görüntüsüyle flörtleşmeyi bıraktı. Üstünü giymeden önce yatağına oturdu ve hemen yan taraftaki telefonuna uzandı. Yibo, Xiao Zhan'ın bugün okuldan onu beklemeden çıktığını öğrenmişti ve defalarca aramasına rağmen ona ulaşamamıştı, eve geldiğinde de sadece 2 cümlelik bir mesaj atmıştı.

[İşlerim var. Geleceğim sonra.]

Zaten sabah da oldukça dalgın ve telaşlı olduğunu hatırladı Yibo. Kıyafetlerine ve görüntüsüne de her zamankinden daha fazla özen göstermişti. Sonunda arkadaş edinmiş olabilirdi, ya da bir kızla görüşüyordu. Yibo asık bir suratla telefonunu tekrar kontrol etti ve hiçbir çağrı olmadığını görünce saate baktı. 7 olmuştu. Ertesi sabah kampa gidecekleri için spor salonundan bu akşam için de izinlilerdi. Yibo sınavların bitmesini kutlamak için onunla akşam film izleyerek takılabileceklerini düşünmüştü ama daha eve gelmemişti bile. Hatta onunla böyle bir kutlama yapacaklarını düşündüğü için arkadaşlarını ekmişti. Yibo mutsuz bir şekilde belindeki havluyu çıkardı ve üstüne rahat bir şeyler giydi. Bu gece yalnız olacaktı belli ki. Tek başına takılmayı kabullendikten sadece 5 dakika sonra evin dış kapısı açılmış ve Xiao Zhan büyük bir gürültüyle içeri girmişti. Yibo kapıdan ses geldiğinden ve Xiao Zhan'ın eve geldiğinden emin olduktan sonra sinirli bir ifadeyle odasında oturmaya devam etti. Onu görmek için dışarı bile çıkmamıştı. Kollarını göğsünde birleştirdi ve ilk onun seslenmesini bekledi. Birkaç saniye sonra Xiao Zhan hiç çekinmeden Yibo'nun odasına dalarak tüm sempatikliğiyle gülücükler saçmaya başladı. Sabah evden çıkarken boğazına kadar düğmelenmiş olan beyaz spor gömleğinin yakası neredeyse göğsüne kadar açılmıştı. Yibo ona sinirle bakmaya devam etti.

"Yibo! 5 dakikada hazırlanmak zorundasın. Sadece 2 saatimiz var!"

Yibo ne olduğunu anlamaya çalışırken Xiao Zhan hiç çekinmeden çoktan dolabının kapısını açıp ona bir şeyler seçmeye başlamıştı bile. "Neden hep spora ya da yürüyüşe giderken giyilecek kıyafetlerin var?"

"Ne yapıyorsun Xiao Zhan? Ne 2 saati?"

Xiao Zhan dolaptan sonunda bir şeyler seçip askısıyla birlikte Yibo'ya doğru attı. "Giy hadi. Acele et."

"Nereye gidiyoruz önce bunu açıkla."

"Anlatacağım. Giy şunları hadi."

Yibo yavaşça yataktan inerek Xiao Zhan'ın uzattığı kıyafetleri inceledi. "Bunlar biraz fazla değil mi?" Yüzünü buruşturarak kıyafetleri işaret etti. Genelde bu tarz şeyler giymezdi.

"Hala soyunmadın mı?" Xiao Zhan Yibo'nun kıyafetlerini çıkarmak için hamle yaptığında Yibo durumu anında kabullenip kendi soyunmaya başladı.

"Arkanı dön."

Xiao zhan gözlerini devirerek arkasına döndü. İkisi de erkekti, Yibo'nun neden ondan hâlâ çekindiğine anlam veremiyordu. Xiao Zhan banyo yaparken bile, Yibo istediği gibi girip banyoyu kullanabilsin diye kapıyı kilitlemiyordu fakat Yibo o duştayken banyonun yakınından bile geçmiyordu.

"Oldu mu?"

Xiao Zhan ses geldiğinde arkasını dönerek karşısındakini inceledi. Oldukça güzel görünüyordu. Sürekli spor ve oldukça salaş kıyafetleri tercih ettiği için vücut hatlarını belli eden hiçbir şey giymiyordu. Xiao Zhan ise tam tersine, erkeksi ve baştan çıkarıcı şeyleri seviyordu.

"Oldu." dedi yine sırıtarak. "Sanırım sana bu gece aşık olacağım"

"Dalga geçmeyi kes de nereye gittiğimizi söyle."

"Küçük bir sürpriz." Xiao Zhan göz kırptığında Yibo oldukça ürpermişti. "Gidelim!" Bileğinden tutup Yibo'yu çekiştirmeye başladı.

Otoparka indiklerinde Xiao Zhan cebinden çıkardığı anahtarla havalı bir şekilde kiraladığı arabanın kilidini açtı. Yibo durduk yere bu arabanın nereden çıktığını düşünürken hayretle açılmış ağzını kapatmayı unutmuştu. "B-bu nereden çıktı?"

"Kiraladım." dedi Xiao Zhan gururla. "Bir buçuk saatimiz kaldı. Hemen arabaya binmezsen yemek yemeye fırsatımız olmayacak."

"N-neden böyle bir şey yaptın? Ne yemeği?"

Xiao Zhan centilmen bir tavırla arabanın kapısını açtı. "Bin hadi. Giderken konuşuruz. "

Yibo sonunda arabaya bindi ve yol boyunca Xiao Zhan'ın şu an neden böyle bir şey yaptığını anlamaya çalıştı. Her sorduğunda geçiştiriyor, net bir cevap vermiyordu.

Xiao Zhan ani bir hareketle Yibo'ya baktığında, ondan gözlerini alamayan Yibo bakışlarını başka tarafa çevirdi.

"Arabayı ben sürdüğüm için mi tedirginsin? İyi bir sürüyücümdür aslında." Ellerini direksiyondan çekti ve dizleriyle kontrol etti gülümserken. "Bak! Ne yapabiliyorum."

Yibo ona doğru hamle yapıp direksiyonu tutmasını sağlamıştı. Xiao Zhan onun büyüyen gözlerine bakıp daha fazla eğlendi. Arabanın içinde kahkahasının sesi yankılanıyordu. Yibo öldürücü bakışlar atmaya devam etti. Randevuya çıkacağı kız onu ektiği için plana Yibo ile devam ediyor gibiydi.

"Kiminle buluşmayı planlamıştın?"

"Nasıl yani?" Xiao Zhan hayretle cevap verdi.

"Yani bu planı kimin için yapmıştın? Daha doğrusu kim tarafından ekildin?"

Birkaç saniye ne demeye çalıştığını anlamaya çalıştı, sonunda cümlelerinin ne anlama geldiğini fark ettiğinde suratı asılmıştı. "Planı senin için yapmıştım."

Yibo kahkaha attı. "Benim için mi?" Arabaya bindiğinden beri onu en eğlendiren şey bu cümle olmuştu. "Neden benim için böyle bir şey yapasın ki?"

"Benimle ilgilendiğin için. Biraz aptal olsam da benim için yaptığın her şeyin farkındayım. Hem bana yemek ısmarladığın zaman bir dahakine de ben sana ısmarlamayacak mıydım? Sözümü tutuyorum işte."

"Basit bir yerde tavuk yemiştin, Xiao Zhan. Şimdi neden bu kadar abarttın?"

"Xiao Zhan'ım ben." Havalı ve kendinden emin bir surat ifadesi vardı. Hafifçe çenesini yukarı kaldırdı ve övünmeye devam etti. "Senin için yapamayacağım hiçbir şey yok."

"Kendinle mi övünüyorsun bir de." Yibo kafasını çevirerek gülümsedi. Şımarmaması için onun görmesini istememişti.

"Evet. Övünüyorum." Sesini kalınlaştırdı cevap verirken.

Xiao Zhan'ın günler öncesinden rezervasyon yaptırdığı otele gelmişlerdi. Arabadan inip valeye arabanın anahtarını teslim ederken Yibo'nun tanıdığı kişiden çok daha farklı biriydi. Çocuk gibi görünmüyordu, şımarık hareketler yapıp sırıtmıyordu. Hareketleri oldukça kontollü ve yerindeydi. Yibo, Xiao Zhan'ın bundan önceki yaşantısının oldukça lüks olduğundan net bir şekilde emin olmuştu, böyle bir yerde nasıl davranması gerektiğini çok iyi biliyordu. Birlikte otelin restoranına doğru ilerlediler. Xiao Zhan yine bu sabah küçük bir araştırma yapıp burada ne yiyebileceklerine karar verip önceden hazırlamaları için sipariş vermişti bile. Cam kenarındaki, onlar için hazırlanmış masaya oturduklarında garsonlar onları selamlamış, önceden hazırlanmış tabakları getirmişti. Yibo etrafına bakındığında herkesin çift olarak buraya geldiğini fark etti. Bu oldukça garip hissettirmişti.

"Bu kadar romantik bir yere gelmemize gerek var mıydı gerçekten?" Yibo umursamıyormuş gibi davranmaya çalıştı fakat önündeki yemeğin kokusu ve atmosfer oldukça hoşuna gitmişti.

Xiao Zhan onu süzmeye devam ediyordu. "Çok konuşma da yemeğini ye hadi. "

Yibo, Xiao Zhan'ın söylediği gibi aşırı tepki vermemeye çalışarak önündeki yemeğin tadına baktı, oldukça iyi bir yerde yemek yediklerinin farkındaydı.

"Yemeğin yanına şarap isteyeceğim. Senin için de su mu söyleyeyim?" Xiao Zhan yemeğine ara verdi birkaç saniye.

Yibo da duraksadı ve su için kafasıyla onayladı. Xiao Zhan bardağı bittikçe doldurulan şarabın tadını çıkarırken Yibo da karşısında suyunu yudumluyordu. İkisi de yemeğini bitirdiği halde Xiao Zhan içmeye devam ediyordu ve tek bir etkilenme belirtisi bile göstermemişti.

"Toleransın gözlerimi yaşartıyor. Ne kadar çok içtiğini rahatlıkla anlayabiliyorum."

"Şimdi de dayanıklılığımı mı kıskanıyorsun?" Xiao Zhan yarım ağız gülümledikten sonra elindeki bardağı yudumladı bir kere daha.

"Kim bilir kaç farklı kızı içki ısmarlayarak etkiledin."

Xiao Zhan birkaç yudum daha içti içkisinden. O sırada gözlerini kısmış suratında hiçbir ifade olmadan Yibo'ya bakıyordu. "Neden benden sürekli pislikmişim gibi bahsediyorsun?"

"Olmadığını nereden bilebilirim ki?"

"Buraya geldiğimden beri tek bir kızla bile flörtleşmedim. Bunun hakkında konuşmak ister misin mesela? "

Yibo kafasını yavaşça Xiao Zhan'a dogru çevirdi. Düşününce, gerçekten de onun gözünün önünde hiçbir kızla flörtleşmemişti. Peki ya göstermeden yaptıkları?

Bu sefer Yibo şımarık bir ses tonuyla konuşarak elini uzattı. "Telefonunu ver. "

"N-ne? Ne alaka?"

"Söylediğinin arkasında durmak zorundasın."

Xiao Zhan telefonunu çıkarıp Yibo'ya uzattı. Yibo ekranı açmak için parmak izine ihtiyaç olacağını düşünmüştü fakat hiçbir kilit yoktu, ekranı kaydırdı ve sorunsuz bir şekilde karıştırmaya başladı. Mesaj kısmı kamp için isim yazdırmak için mesaj atan numaralarla doluydu. Bir sürü mesaj vardı ve verdiği görevi sorunsuz yapmasına rağmen hiçbirine cevap bile vermemişti. Sosyal medya hesapları temizdi. Tanımadığı hiçbir kıza mesaj atmamıştı. Arama geçmişi temizdi. Yibo hayretle kafasını telefondan kaldırarak Xiao Zhan'a baktı.

"Bu nasıl mümkün olabilir? Eve gelmediğin gece bir kızla birlikte uyuduğunu söylemiştin."

"Ah, o mesele mi?" Elindeki telefonu aldı ani bir hareketle "Otelde kaldım..tek başıma."

"Ama bana-"

"Evet sana öyle söyledim çünkü sinirliydim." Xioa Zhan bir yudum daha içti, gözlerini rahatsız edici bir şekilde Yibo'ya dikmişti. "Ayrıca bir kızla değil, bir erkekle uyuduğumu söyledim."

"Çok saçma." diye karşılık verdi Yibo. Yarım ağız gülümsedi.

"Saçma olan ne?"

"Bir erkekle uyuduğunu söylemen."

Xiao Zhan elindeki bardağı masaya bıraktı ve elini çenesine yasladı. "Daha önce cinsel yönelimim hakkında konuştuğumuzu hatırlamıyorum."

"Konuşmamız gereken bir şey mi var?"

Bir süre Yibo'nun yüzüne bakmaya devam etti. Xiao Zhan ona hiçbir zaman erkeklerden hoşlandığını söylemediği gibi kızlardan hoşlandığını da söylememişti. İkisi de eşit ihtimal barındırırken bir erkekle uyuduğunu söylemesi ona nasıl bu kadar saçma gelebilirdi? Yibo'nun o şeyi duymaktan koktuğu için titreyen göz bebeklerine baktı gülerek. "Babamın beni neden buraya gönderdiğini duymak ister misin?"

Yibo bu sefer sesi titreyerek cevap verdi. "Anlat."

Xiao Zhan'ın ağzından çıkan hiçbir kelimeyi kaçırmamak için dudaklarını izliyordu. Uzun zamandır öğrenmeyi istediği bu şeyi dinlerken bu kadar gerileceğini tahmin etmemişti. Gerginliğini biraz olsun gidermesi için Xiao Zhan'ın elindeki bardağı alıp kafasına dikledi. Bunun iyi bir fikir olmadığından kesinlikle emindi fakat şu an onu rahatlatabilecek tek şey de buydu.

Xiao Zhan derin bir nefes aldı ve geri vermeye fırsat bulamadan Yibo bardaktaki içkiyi çoktan bitirmişti bile. Xiao Zhan dehşete düşmüş bir şekilde Yibo'nun elindeki boş bardağı aldı. Normalde içki içmediğini biliyordu, bu nedenle toleransının düşük olduğunu tahmin etmek hiç zor olmamıştı.

Yibo tekrar uyardı. "Anlatacak mısın." Ağzının kenarından akan damlaları sildi kolunun kenarıyla.

Cevabı oldukça netti. Söylerken zorlanmamıştı bile. "Erkeklerden hoşlanıyorum."

Yibo güzelce yutkundu ve birkaç saniyeliğine Xiao Zhan ile yaşadığı her şeyin, gözünün önünden film şeridi gibi geçmesine izin verdi. Onu rahatsız etmek için yaptığı şeylerde bile ciddi olabilirdi. "Aynı evde yaşarken bunu bana nasıl daha önce söylemezsin?"

"Önemli bir ayrıntı değildi. Neden durduk yere bunu söyleyeyim? Erkeklerden hoşlanıyorum diye önüme çıkan her erkekten etkilenecek değilim."

"Benden etkilenmedin mi?" Yibo küçük yavru bir köpek gibi gözlerini kocaman açarak sordu. Ne duymak istediğinden emin değildi. Her türlü söylediği şey canını acıtacaktı.

"Etkilenmedim!"

Yibo anladığını ifade etmek için kafasını salladı. Bakış açısına göre iyi bir cevap sayılabilirdi. "Bu iyi."

"Eğer gerçekten neden burada olduğumu bilseydin, senden hoşlanıp hoşlanmadığımı sorgulamazdın...3 yıldır zaten biriyle çıkıyordum. Sonra babamın itibarına zarar vermek isteyenler fotoğraflarımızı yaydı, birden herkes, çok önemli bir şeymiş gibi bunun hakkında konuşmaya başladı." Xiao Zhan dolan gözlerini gizlemek için Yibo'dan kaçırdı gözlerini. "Bunun neden bu kadar sorun olduğunu anlayamıyorum. Kimseye zarar verecek bir şey yapmadım. Sonuçta üzülen yine ben oldum. Hâlâ toparlanmaya çalışıyorum."

Yibo patlayacakmış gibi atan kalbini kontrol edemiyordu. O kadar hızlı atıyordu ki bunun içtiği alkolden olduğunu düşünmeye başlamıştı, ya da duyduğu şeylere bu kadar hazırlıksız yakalanmış olmasındandı. "Neden bu kadar acı çektiğini hiç belli etmedin."

"Duygularıma saçma dememen için!"

"B-ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Üzgünüm sadece."

"Üzgün olma. Atlattım sayılır..yani çok az kaldı." gülümsemeye çalıştı.

Yibo duyduğu her kelimede canının acıdığını hissediyor, nefes alıp verişini kontrol etmekte zorlanıyordu. Saç diplerinin terlemesi ve gözünün bulanıklaşmasından sonra şimdi de bacaklarının boşaldığını hissetmişti. "Lavaboya gideceğim."

Yibo'nun lavaboya gitmesinin üstünden 7 dakika geçmesine rağmen hâlâ dönmemiş olması Xiao Zhan'ı iyice meraklandırmıştı. Yibo lavaboya gittiğinde maksimum 2 dakika kalıp çıkardı. Xiao Zhan lavabonun olduğu yerden gözlerini ayırmadan beklemeye biraz dahq devam etti. 10 dakika geçmesine rağmen gelmeyince, birden aklına az önce içtiği bardak aklına geldi ve olduğu yerden sıçradı. Eğer aklına gelen şey olduysa Yibo'yu eve kadar sırtında getirmek zorunda kalacaktı. Xiao Zhan bunun olmamasını umarak lavaboya doğru koştu. İçeri girdiğinde, tahmin ettiği gibi, yerde öylece uzanan Yibo'yu görmüştü. Ona özenle seçtiği kıyafetlerle yerde uzanıyordu. Xiao Zhan gücünün yettiği kadar belini doğrultarak sırtını duvara yaslayabilmek için kenara sürükledi. Zaten kızarmış suratına birkaç kere de o vurdu.

"Yibo! Beni duyuyor musun?"

Yibo gözlerini yarım bir şekilde aralayarak sırıtmaya başladı. "Hıhı."

"Neden içtin o bardağı!!!" Yibo karşısında sırıtmaya devam ederken Xiao Zhan soruları ardı ardına sıralamaya devam ediyordu. "Şimdi eve nasıl gideceğiz? Yürümek zorundasın tamam mı? Yürüyebilir misin? Lütfen yürü!"

"Yürüyemem." Yibo dudaklarını büzerek kafasını iki yana salladı. "Ama seni öpebilirim."

Xiao Zhan yüzünü geri itti. "Bu kadar kolay sarhoş olan birinin beni öpmesine izin vereceğimi mi sanıyorsun?"

Yibo yine dudaklarını büzdü. "Erkek arkadaşın..sarhoş olmuyor muydu?" Sesi kesik kesikti ve kelimeleri ağzından çıkarırken yuvarlıyordu.

"Olmuyordu." Xiao Zhan istemsizce gülümsemişti.

"Ben de alışırım..eğer istersen."

"Hiçbir şey istemiyorum Yibo. Lütfen ayağa kalk ve gidelim buradan."

Yibo birkaç saniye bir şeyler söyleyecekmiş gibi baktı. Kelimeler ağzından çıkmak için çabalıyormuş ama Yibo onlara izin vermiyormuş gibiydi. Elini yavaşca Xiao Zhan'ın yüzüne götürdü. Yumuşak ve kocaman olan elleri tüm yüzünü kaplamıştı neredeyse. Yavaşça yaklaştı, yüzünü daha yakından inceledi. Aynı zamanda Xiao Zhan da dikkatle onu inceliyordu. Yibo ikinci elini de götürdüğü yüzünü kendine doğru çektiğinde adeta şok olmuş ve hiçbir tepki verememişti. Yibo nazikçe dudaklarını bastırdı ve hareket ettirmeden geri çekildi. Gözleri dolu doluydu ve sarhoş olduğu için Xiao Zhan ona kızamıyordu bile. Bu sefer daha derin bir nefes aldı ve dudaklarını bir daha asla ayırmak istemiyormuşçasına Xiao Zhan'ın dudaklarıyla birleştirdi. Xiao Zhan dudaklarında hiçbir baskı hissetmiyordu. Yibo, kendi kendine sanki onu iyileştirmeye çalışıyormuş gibi birkaç kere nazikçe öptü. Dudakları yavaş yavaş ıslanmaya başlamıştı. Yibo elini yüzünden boynuna doğru kaydırıp daha şiddetli öpmeye başladı. Xiao Zhan bir anlığına ona karşılık vermek istese de kendini durdurmaya çalıştı. Uzun zaman sonra bu his kalbinin derinliklerinde bir yerin tekrar canlanmasını sağlamıştı fakat sarhoş olduğu için yaptığını biliyordu. Hiçbir tepki vermeden Yibo'nun kendini geri çekmesini bekledi. Yibo ise asla ayrılacak gibi değildi. Dudağının her yerini şimdiden defalarca öpmüştü. Xiao Zhan zorla da olsa kendini geri çektiğinde Yibo gözlerini araladı ve son kez bu mesafeden birbirlerine baktılar..

Continue Reading

You'll Also Like

21.2K 2.5K 30
| TAMANLANDI | Jimin, Jungkook'un kendisine aşık olduğunu savunan hatta onunla sevgili olduklarını iddia eden çılgın bir aşıktı. •Texting
174K 16.6K 26
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
159K 9.8K 26
Baekhyun, Chanyeol'dan bir kerelik bir şeyler ister. ANGST SEVMİYORUM ASLA ANGST DEĞİL
202K 19.6K 22
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...