BÖLÜM 13

4.6K 486 339
                                    


Büyük uğraşlar sonunda Yibo'yu yatağına yatırabilmişti, Xiao Zhan. Bedenini yatağa bırakırken başında hafif bir sarsıntı hissetti. Yibo kollarını boynuna sıkıca doladığı için onunla birlikte yatağa düşmek zorunda kalmıştı. Ne kadar çırpınsa da Yibo gitmesine izin vermedi.

"Y-yibo! Ahh! Boynum." Yibo kollarını biraz daha sıktığında Xiao Zhan kontrolsüz bir şekilde bağırdı. "Canımı acıtıyorsun!"

Yibo onu duymazlıktan geldi ve bu sefer de bacaklarıyla birlikte iyice sarıldı. Aynı zamanda sırıtıyordu ve Xiao Zhan onu hiç bu kadar neşeli görmemişti. Yibo tek kolunu gevşetti ve gözlerini kocaman açarak Xiao Zhan'ın saçlarını çekiştirdi. Oysaki bu saçlara sabah özenle şekil vermişti.

"Bak saçlarından kuş yaptım." Yibo saçma bir şekil yaparak bunun kuş olduğunu iddia etti.

Xiao Zhan kafasını kaldırabildiği kadar kaldırdı ve hemen Yibo'nun arkasındaki aynadan kendine baktı. Saçları gerçekten de karmakarışık olmuştu ama asla kuşa benzemiyordu.

"O bir kuş değil Yibo, sadece saçım. Ahhh! Hayır. Neden saçımı çekiştiriyorsun şu an?" Xiao Zhan küçük bir çocukla ilgilenirmiş gibi davranmaya devam etti ve ona tane tane açıkladı. "Şimdi uyumak için yatağıma gideceğim tamam mı? Sen de kendi yatağında uslu uslu uyuyacaksın. Sabahtan da erkenden kalkıp hazırlanacağız."

Yibo somurtarak biraz daha sarıldı. Xiao Zhan hareket etmekte zorlanıyordu ve lanet olsun ki sarhoş da olsa Yibo gayet güçlüydü.

"Burada yatmak istemiyorum. Çok gıcırdıyor." Cümlesini bitirdi ve anında sırıtmaya başladı tekrar. "Onun yüzünden gece sürekli uyanıyorum." Şimdi de Xiao Zhan'ın uydurduğu senaryoya mı inanmıştı?

"Hayır Yibo, burası senin yatağın, sen burada yatacaksın ve ben de-"

"O zaman sen de burada." Yibo ani bir hareketle Xiao Zhan'ı daha çok kendine çekti, böylece yanağını onun yanağına dayayabilmişti. Nefesini kendi yüzünde rahatlıkla hissedebiliyordu.

"Yibo..Lütfen ama.." Xiao Zhan konuşmakta zorluk çekiyordu. "Saat geç oldu, artık ikimiz de uyumalıyız..kendi yataklarımızda tabii ki."

Yibo bu sefer de Xiao Zhan'ın sırtını yatağın yüzeyiyle birleştirip dizleri belinin iki yanına gelecek şekilde doğruldu üstünde. Bir eliyle Xiao Zhan'ın iki bileğini birden kavradıktan sonra, diğer eliyle de ona sarılmaya devam etti. Üzerinde yatarken onun bedenini adeta yastık olarak kullanmıştı.

"Birlikte.." diye inleyebildi kafası Xiao Zhan'ın göğsündeyken. Kalp atışlarını rahatlıkla hissedebiliyordu.

Xiao Zhan onu üzerinden atmaya çalışırken Yibo sanki ilk defa atan bir kalp görmüş gibi heyecanla göğsünü tuttu ve gülümsedi. "İşte burada, onu buldum."

"Ne buldun?"

"Kalbini buldum. Ben buldum işte. Sadece ben."

Xiao Zhan büyük bir çaresizlikle Yibo'nun kafasını okşadı. "Bulduğun için teşekkür ederim." Bir kadeh şarabın onu bu hale getirebileceğini nereden bilebilirdi ki.

Yibo kalbinin olduğu yerle küçük bir çocuk gibi oynamaya devam etti. Aynı zamanda, arada da gözlerini Xiao Zhan ile buluşturarak ona gülümsüyordu. Giderek ağırlığını üzerine iyice bırakıyordu ve bu Xiao Zhan'ı daha da zorluyordu. Sonunda onu üzerinden atmak için bir yol bulmuştu.

"Sana küçük bir sır vermemi ister misin. "

Yibo kocaman açılmış gözlerini Xiao Zhan'a dikti. "Ne?"

Xiao Zhan iki elini de karnının üstüne koydu. "Burada kocaman bir canavar var ve hemen üstünden kalkmazsan sana sinirlenebilir."

"N-ne! Canavar mı?" Bacaklarını biraz daha aşağı kaydırarak kendini en azından karnının üstünden çekti. "Peki onu görebilir miyim?"

Black or White [Yizhan] ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin