BÖLÜM 21

4.3K 396 303
                                    

"Yibo!" Xiao Zhan odasının önünde durmuş neredeyse alışkanlık haline getirdiği şekilde Yibo'yu kapının kilidini açması için ikna etmeye çalışıyordu. "Biraz daha yemek yememek için direnirsen hasta olacaksın."

Elindeki tepsiyi yere bırakarak kapıya vurmaya devam etti. "Senin için sandviç hazırladım. Hem de jambonlu. Favorin değil miydi? Jambonlu ve yanında bir de..peniri var."

Yibo her zamanki gibi kapıyı açmamakta kararlıydı, hatta hiçbir tepki vermemiş, gitmesini bile söylememişti bu sefer.

"Yibo..ben..seni gerçekten çok özledim. Nasıl hissettiğini biliyorum ama ben..biraz daha iyi hissetmeni sağlayamaz mıyım? Sadece 5 dakika deneyeceğiz anlaştık mı? Sonra istediğin gibi beni odadan atabilirsin. "

Xiao Zhan bir umut cevap gelmesini beklerken yere bıraktığı tepsinin yanına, yere oturdu. Yibo bir haftadır okula gitmiyordu ve bu bir haftada toplam on kere bile çıkmamıştı odadan. Kimseyle görmüşmüyor, Xiao Zhan'ın yan odadan attığı mesajlara cevap vermiyor ve en kötüsü de yemek yemeyi ve bu konu hakkında konuşmayı reddediyordu. Yere oturduktan sadece birkaç saniye sonra Yibo kapının kilidini açıp anında yatağına geri dönmüştü. Xiao Zhan, en azından kapının kilidini açıp ona içeri girmesi konusunda şans tanıdığı için heyecanla yerinden fırladı. Yerdeki sandviç tepsisini de alarak içeri daldı hemen. Beklediği gibi Yibo kilidi açtıktan sonra zaman kaybetmeden tekrar yatağına girip yorgan ve yastıkların arasında kaybolmuştu. Xiao Zhan tepsiyi masaya bırakıp sadece tek hamleyle Yibo'nun kafasına kadar çektiği yorganı sürükleyerek yere attı.

"Sabah oldu. O güzel poponu kaldır artık." Üstündeki yorganın kaybolmasıyla ortaya çıkan poposuna nazikçe vurdu, sonra da yanına biraz daha yaklaşarak burnunu boynuna sürttü. "Bunalıma falan girmedin değil mi? Çünkü bu çok saçma." Aslında günlerdir tek başına nasıl bir bunalımla savaştığını çok iyi biliyordu.

Yibo boğuk bir sesle karşılık verdi. "Saçma mı?"

"Evet çok saçma." Xiao Zhan onu konuşturabilmek için her şeyi yapacaktı elbette. "Ses kaydında sesin o kadar güzel geliyordu ki..YAVAŞLA BİRAZ AHHH."

"Onu dinledin mi?" Yibo sinirle bedenini doğrulttu ve oturur poziyonda sırtını yatağın başlığına yasladı. "Sana dinlememeni söylemiştim!!!"

"Benimle konuşmayı reddettiğin için..elimdeki tek ses kaydı o'ydu. Ben de sesini özledikçe onu dinledim. " Xiao Zhan da bacakları yatağın yan tarafında kalacak şekilde yatağa, Yibo'nun ayak ucuna oturdu. Yibo doğrulup sinirli bir suratla bakmış olsa da Xiao Zhan günlerdir o suratı hiç bu kadar net görme fırsatını yakalayamamıştı. Rahatlayarak özlediği yüzü inceledi bir süre.

Yibo ani bir hareketle üstüne doğru hamle yaptığında Xiao Zhan kendini profesyonel bir refleks ile geri çekti.

"Telefonunu bana ver! Onu hemen sileceğim. Tanrım, çok utanç verici."

Tekrar üstüne doğru atıldığında Xiao Zhan sırtını tamamen yatağın yüzeyiyle buluşturdu. Yibo vücüdunun her yerine dokunup telefonunun nerede olduğunu ararken neredeyse farkında olmadan üstüne çıkmıştı. Dizlerini, ona teslim olmuş bir şekilde altında yatan Xiao Zhan'ın belinin iki yanına koymuştu. Xiao Zhan ise günler sonra ilk defa bu kadar yakından görebildiği o yüze bakarak gülümsüyordu. Yibo bir saniye bile durmadan Xiao Zhan'ın telefonunu aramaya devam ediyordu ki sonunda onu durduran şey, Xiao Zhan'ın onun boynuna doladığı ince kolları olmuştu. Büyük bir telaşla hareket ederken anında duraksadı. Bedenini serbest bıraktı ve tüm yükünün altındaki çocuğun bedenini rahatsız etmesine izin verdi.

"Sen yanlış bir şey yapmadın. " dedi Xiao Zhan, daha sonra da kollarını sıkıca sardığı boynunu kendine doğru çekerek dudağına küçük bir öpücük bıraktı. "Söyledikleri hiçbir sıfat sana ait değil. " tekrar kendine çekip bir kere daha öptü.

Black or White [Yizhan] ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin