Mores

By Zetije

7.3K 3.8K 3.8K

Hepimizin hayatında yalanlar vardır. Sizin söylediğiniz ya da size söylenen yalanlar. Ne yazık ki ister iste... More

Bölüm 1: Hoş Geldin Hediyesi
Bölüm 2 Karıncalar da Dahil
Bölüm 4 Benim Babam Uyuyor
Bölüm 5 Deren Başkan Oley
Bölüm 6 Graffiti Çizimi
Bölüm 7 Adaletsiz Adalet
Bölüm 8 Geçmişin Kapıları
Bölüm 9 Sonun Başlangıcı
Bölüm 10 Böyle Romeo Olmaz
Bölüm 11 Dönen Dolaplar
Bölüm 12 Sonu Gelmeyen Zarflar
Bölüm 13 Baba mı?
Bölüm 14 Daha Karpuz Kesecektik
Bölüm 15 Yanlış Anlaşılmalar
Bölüm 16 Teşekkür Ederim Anne
Bölüm 17 Teras Gülü
Bölüm 18 Silah
Bölüm 19 Soğuk Beden
Bölüm 20 Kabus
Bölüm 21 İki Soru
Bölüm 22 Sinema
Bölüm 23 Kaçırılma
Bölüm 24 Benim Olanı İstiyorum
Bölüm 25 Ela Gözlü
Bölüm 26 Patlama
Bölüm 27 Hastane
Bölüm 28 Çıkma Teklifi
Bölüm 29 Görüntülü Konuşma
Bölüm 30 Resim Kursu
Bölüm 31 Çünkü
Bölüm 32 İtiraflar
Bölüm 33 Gülüşün
Bölüm 34 Akşam Yemeği
Bölüm 35 Gerçekler
Bölüm 36 Yenge

Bölüm 3 Sevgilim mi?

555 380 443
By Zetije

Biraz geç oldu farkındayım. Kusuruma bakmayın.😊

Keyifli okumalar. :") 💜

"Deren!" dedi annem korkmuş bir sesle.

"Kiminle konuşuyordun az önce?" diye sordum.

Soruma cevap vermeden yere eğilip düşen telefonunu aldı. Arkasını dönüp ocağın üstünde tenecerin içindeki yemeği karıştırdı.

"Anne bir soru sordum." dedim tekrar cevap vermesini bekleyerek.

"Dedenle konuşuyordum kızım. Başka kiminle konuşuyor olabilirim." dedi.

"Sen dedeme seni yükseltmezsin ki. Hem dedeme neden, 'Beni şuçlmayı bırak artık.' dedin?"

"Haftaya okullar açılıyor kızım ve bu sene lisedeki son senen. Önünde çok önemli bir sınavın var." dedi.

"Bunları biliyorum anne. Sorumun cevabının bu olmadığını sen de biliyorsun." dedim.

"Tamam işte deden de seni daha iyi bir okula yazdırmamızı söyledi."

"Başka bir okul istemediğimi daha önce de söylemiştim anne. Arkadaşlarımı, okulumu ve hatta inanmayacaksın ama öğretmenlerimi bile seviyorum." dedim.

Ne gerek var ki özel bir okula? Başarılı olmak isteyen insan her yerde de başarılı olabilir. Ayrıca arkadaşlarımı bırakıp gitmek istemem.

"Ben de bunu dedene anlatmaya çalışıyordum. Bu yüzden de sesimi biraz yükseltmiş olabilirim." dedi.

"Tontişimle bu akşam tekrar konuşuruz. Sen canını sıkma annem." dedim ve yanına gidip ona sıkıca sarıldım. O da kollarını kaldırıp bana sıkıca sarıldı, yanağıma bir öpücük bıraktı.

"Sen yorma kendini canım kızım ben dedenle konuşurum." dedi.

Omuzlarımdan tutup sırtım ona dönecek şekilde beni döndürüp sırtımdan yavaşça itti.

"Hadi şimdi odanı toplamaya git, naş naş." dedi.

İtirazlarımı beklemeden beni mutfaktan çıkartıp mutfağın kapısını kapattı. İyi de benim odam zaten toplu. Toplu olan bir yeri daha nasıl toplayabilirim ki? Neyse en iyisi dedem gelene kadar biraz televizyon izleyeyim.

Salona gidip televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa uzandım. Kanallara bakmak için kumandayı yanımda aradım ama bulamadım. Şimdi yerimden kalkıp da aramak için uğraşamam.

O zaman biraz gözlerimi dinlendireyim. Ne uyuması canım sadece gözlerimi dinlendireceğim. Gözlerimi kapattım ve umarım uyuyakalmam.

Boğuk gelen bir ses işittim. Gözlerimi ağır ağır açtım, duvara asılı olan saate baktım. Rüya mı görüyordum yoksa bu saat mi yanlıştı? Saat 6 olmuş. Yani 4 saattir uyuyor muydum? Kendi kendime düşünürken annem salona geldi.

"Uyanmış Sedef, tamam görüşürüz kızım." dedi ve telefonu bana uzattı.

"Efendim Sedef."

"Deren babamın patronu gelecek demiştim ya, tuhaf bir şekilde yemekte aile olarak gördüğümüz insanların da olmasını istedi. Aklıma ilk gelen sensin. Bu akşam yemeğe gelir misin?"

Esneyerek cevap verdim, "Anneme bir sorayım." dedim.

"Annenle 1 saat önce konuştum o zaman da uyuyordun. İznini kopardım, gelecek misin?" diye sordu.

Anneme kısa bir bakış attım. Başını olumlu bir şekilde salladı.

"Tamam gelirim." dedim hâlâ uykulu olan sesimle.

"Tamam saat tam 7'de burda ol sakın gecikme. Biliyorsun bizim ailenin durumunu." dedi ve telefonu kapattı.

Ailesi akşam yemekleri konusunda biraz titiz ve disiplinli. Yemek saatinde herkes aynı anda sofrada olmalı. Ne geç ne erken.

"Anne neden beni uyandırmadın?"

"Uyuyordun işte ne güzel, keyfini çıkar bugünlerin. Yakında okullar açılacak. Hadi şimdi kalk hazırlan." dedi ve salondan çıktı.

Annemin üzerime örttüğünü tahmin ettiğim pikeyi üzerimden çekip koltuğa bıraktım. Ayaklarımı koltuktan aşağı sarkıtıp yavaş bir şekilde ayağa kalktım. Ayaklarımı sürüye sürüye salondan çıktım, odama doğru yürüdüm. Odamın önüne geldim ve kapıyı açtım. İçeri geçip kıyafet dolabımın önünde durdum.

İyi de bu tür akşam yemeklerinde nasıl kıyafetler giyilir? Hiç bilmiyorum ki. Ne giyebileceğimi düşünürken annemin sesini işittim.

"Dolabın önünde put gibi durma. Kıyafetlerini hazırladım, yatağının üstüne bıraktım." dedi.

Anneler hep böyle harika mıdır? Keşke hep var olsalar, ölümsüz olsalar.

Arkamı dönüp yatağıma doğru ilerledim. Hazırladığı kıyafetlere bir göz gezdirdim. Siyah dizimin bir tık altında biten pileli bir etek ve kolları dantelli beyaz bir bluz hazırlamıştı.

Üstümdeki kıyafetlerimi çıkartıp annemin hazırladığı kıyafetlerimi giydim. Saçlarımı tarayıp çok hafif bir makyaj yaptıktan sonra aynanın karşısına geçip kendimi inceledim.

"Deren hazır değil misin saat 7'ye geliyor." dedi annem.

Odadan çıkıp annemin yanına gittim. Yanağına bir öpücük bırakıp, "Çıktım ben anne. Sen söylemeden ben söyleyeyim, çok geç olmadan gelirim." dedim ve dış kapıya doğru ilerledim kapıyı açıp evden çıktım.

Merdivenleri tek tek indim. Binanın kapısının önüne gelince kapıyı açtım ve dışarı adımımı attım. Kapı kapandıktan sonra ellerinde poşetlerle gelen Ege'yi gördüm. Ona doğru yürüdüm.

Yüzümde minik bir gülümseme ile "İyi akşamlar." dedim.

"İyi akşamlar." dedi.

Elindeki poşetleri işaret edip, "Akşam yemeği için mi?" dedim.

"Evet." dedi.

Uzun bir cevap verseydi şaşırırdım zaten. Beni şaşırtıp konuşmaya devam etti.

"Sen nereye böyle?" diye sordu.

"Akşam yemeğine davetliyim oraya gideceğim." dedim.

"Tek başına mı?" diye sorularına devam etti.

Bugünkü diyaloglarımız aklıma geldi ve: "Sen hep böyle çok konuşur musun?" dedim.

Onun da aklına gelmiş olmalı ki bozmadan devam etti: "Sen de hep böyle sinirli ve soğuk musundur?" dedi.

İkimiz aynı anda gülmeye başladık. "Neyse size afiyet olsun, sonra görüşürüz." dedim.

"Sana da afiyet olsun, görüşürüz." dedi ve yürümeye devam etti.

Telefonumu çantamdan çıkarıp saate baktım. 7'ye 5 dakika kaldığını görünce hızlı adımlarla yürümeye başladım. Gerçi evleri çok uzak değildi bizim bir arka sokağımızda oturuyorlardı ama yine de acele etmeliydim.

Evlerinin önüne gelince zile bastım. Çok beklemeden kapı açıldı. Beni karşılayan Sedef oldu.

"Nerede kaldın Deren? Hadi geç içeri." dedi.

"Hoş buldum Sedef. Ege ile karşılaştım o yüzden biraz geçiktim kusura bakma." dedim.

"Ege kim?" dedi meraklı bakışlarla.

Tam cevap verecekken Sedef'in annesi Elif abla yanımıza geldi.

"Hoş geldin kızım. Kapıda durmayın sofra hazır hadi içeri geçin." dedi Elif abla.

"Hoş buldum Elif abla." deyip salona doğru yürümeye başladık.

Aslında biraz heyecanlıydım. İnsanlarla çabuk anlaşırdım ama tanımadığım insanlarla yemek yemeği pek sevmezdim.

Odadan içeri girip herkese selam verdim ve masaya oturdum. Masanın başucunda oturan adam sanırım Sedef'in babasının patronuydu.

Kalıplı, kumral tenli ve en fazla 30'lu yaşlardaydı. Kıyafetlerine ve kolundaki pahalı marka saate bakacak olursak fazlasıyla zengin biri olmalıydı. Yaşı büyük durmuyordu. Bu yaşta patron olması da tuhaf. Gerçi bu devirde genç bir sürü patron var. Tabi çoğu baba parası ile patron olan tipler.

Onun karşısında Sedef'in babası Mehmet abi oturuyordu. Elif abla masaya oturunca bir kişi eksik kalmıştı. Sedef'in ikizi Alper. Evet, Sedef'in bir de ikizi vardı. İkiz olmalarına rağmen ne tip olarak ne de huy olarak birbirlerine hiç benzemiyorlardı.

Solumdaki sandalye birden çekildi ve Alper yanıma oturdu. Yanağıma ıslak bir öpücük bıraktı.

"Alper! Nefret ettiğimi bile bile neden yanağımı ıslatıyosun?" dedim sinirle.

"Ben de o yüzden yapıyorum." dedi gülerek ve yanağımdan bir makas alarak konuşmasına devam etti: "Bu arada güzel olmuşsun."

Utanarak, "Teşekkür ederim." dedim.

"Sohbetiniz bittiyse yemeğe başlayalım mı?" dedi Mehmet abi.

Hep birlikte yemek yemeğe başladık. Zaten heyecanlıydım bir de sağ çaprazımda yabancı bir adam oturunca heyecan katsayım daha da artıyordu. 

Çorba kasesinin yanındaki kaşığa elimi uzattım. Elimi geri çekerken elim adamın su bardağına değdi. Bardaktaki tüm su adamın bacağına döküldü.

"Çok özür dilerim efendim. İstemeden oldu." dedim.

Hemen ayağı kalktım, elime birkaç tane peçete alıp adamın bacağına dökülen suyu kurutmaya çalıştım. Bu esnada da adama üzgün ve özür dolu bakışlarımı atıyordum.

"Sorun değil kızım. Bırak sen hava sıcak zaten serinlemiş oldum." dedi gülerek.

Israrlarımı kabul etmediği için tekrar yerime oturdum.  Alper kulağıma doğru eğildi.

"Heyecan yapma sakin ol, ben buradayım." dedi.

Cevap vermeyip sadece gülümsedim. Alper beni Sedef'ten daha iyi tanıyordu. Buradaki herkes sakarlık yaptığımı düşünürken, o heyecan yaptığımı anlamıştı.

Yemekler yendi, sofra toplandı eve gitme vakti gelmişti. Herkese veda ettikten sonra adını bile sormadığım patrondan tekrar özür diledim.

"Tanıştığıma memnun oldum küçük hanım." dedi.

"Ben de memnun oldum efendim, iyi akşamlar." deyip kapıya doğru ilerledim.

"Beni bekle Deren ceketimi alıp geliyorum. Bu saatte tek başına sokaklarda yürüme." dedi Alper.

"Bir arka sokağa kadar yürüyeceğim Alper abartma istersen." dedim gülerek.

Ceketini üzerine giyip, "İtiraz kabul etmiyorum." dedi.

Beraber evden çıktık. Havalar güzel olduğu için sokaklar pek sessiz değildi. Bu yüzden tek başıma da eve yürüyebilirdim.

Aklıma gelen bir soruyla Alper'e döndüm.

"Alper?"

"Efendim Deren." dedi.

"Sedef bana babanızın patronunun ailesinin de geleceğini söylemişti. Ama adam yalnızdı neden?"

"Biz de öyle sanıyorduk ama yalnız geldi. Pek bir bilgim yok. 'Küçük hanım.'"  dedi adamın ses tonunu taklit ederek.

Sessiz bir şekilde yürümeye devam ettik. Bizim binanın önüne geldikten sonra ayrıldık. Binaya girip arkamdan kapıyı kapattım. Merdivenleri çıkmaya başladım. Eve girmek yerine terasa çıkmak istedim.

Terasın kapısını açıp içeri adımımı attım. Etraf karanlıktı. Kapının yanındaki düğmeye basıp ışıkları açtım.

Gözlerimin ışığa alışmasını bekledim. Başımı kaldırdığımda pencerinin önünde dışarıyı seyreden Ege'yi gördüm. Bu sefer korkutmak istemedim. Yanına doğru yürüdüm.

"Bakıyorum da iyi alışmışsın buraya." dedim kinayeli bir ses tonuyla.

Dışarıyı seyretmeye devam ediyordu. Yüzüme bakmadan cevap verdi.

"Alışmaya çalışıyorum desek daha doğru olur." dedi.

Merakıma yenik düşüp, "Neden alışmaya çalışıyorsun?" dedim.

Kısık sesle bir şey söyledi ama ne olduğunu pek duyamadım. Tek duyduğum şey, "Mecbur bırakıldım." cümlesiydi.

Neye mecbur bırakıldı? Cevabını merak etsem de sormadım. Çünkü cevap vermeyeceğini biliyordum. Elindeki sigarasını söndürüp aşağı attı.

"Sigara içiyorsun anladım ama çöpünü bir daha aşağı atma." Kapının dibine bıraktığım çöp kutusunu işaret edip, "Onu oraya süs niyetine bırakmadım." dedim.

"Tamam sakin ol boşluğuma geldi. Bir daha olmaz." dedi ve arkasına dönüp onların binasına açılan kapıya doğru yürüdü. Kapının önüne gelip kapıyı açtı.

İçeri gireceği an arkasına dönüp bana baktı.

"Bu arada birbirinize yakışıyorsunuz." dedi.

"Kiminle birbirimize yakışıyoruz?" diye şaşkın bir şekilde sordum.

"Sevgilinle." dedi ve kapıyı kapatıp gitti.

Sevgilim mi? Ne sevgilisi ne saçmalıyor bu?

Telefonumun sesini duyunca çantamda çıkarıp açtım.

"Efendim anne."

"Neredesin Deren? Sözde erken gelecektin kızım."

"Terastayım anne inerim şimdi aşağı." dedim.

"Asıl evin orası sanki kızım. Ne anlıyorsun orada? Senden başka giden kimse de yok." dedi.

Maalesef artık var.

"Tamam anne başlama yine geliyorum." dedim ve telefonu kapattım.

Özlemimi en rahat giderdiğim yer burası. Çok şey anlıyorum burada. Anlatsam da anlayamazsınız ki bu yüzden yormuyorum kendimi.

Eve gidip hemen üstümü değiştirdim. Rahat bir şeyler giyip yatağıma geçtim ve kendimi uykunun şefkatli kollarına bıraktım.

Bölüm nasıldı?

Yeni karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu bölümde en çok hangi karakteri sevdiniz?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.💜

Continue Reading

You'll Also Like

81.1K 4.3K 26
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
1.3M 29.4K 42
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
191K 11.9K 18
17 yıl önce bir kötülük yapıldı, bu kötülük herkesin ruhunda unutulmayacak yaralar bıraktı. Yara alanlar, asıl yaralıya yeni yaralar açmayı umursama...
912K 25K 83
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterle...