Bölüm 1: Hoş Geldin Hediyesi

1.2K 464 638
                                    

Okumaya başladığınız tarihi buraya yazın lütfen. :)

"Koş Sedef koş."

O kadar hızlı koşuyordum ki nefes alıp vermeyi bile unutuyordum.

"Biraz yavaşla Deren. Çok hızlı koşuyorsun ve sana yetişemiyorum."

"Ahh Sedef ben hızlı koşmuyorum sen çok yavaş koşuyorsun."

Tabiki bu söylediğime ben bile inanmıyordum. Sadece onu motive etmeye çalışıyordum. Çünkü eğer biraz daha böyle yavaş koşmaya devam ederse yakalanmamız an meselesi.

"Hadi Sedef biraz daha hızlı koş, yoksa senin yüzünden yakalanacağız.

Olduğu yerde durdu,  bana çemkirmeye başladı.

"Ne! Benim yüzümden mi? Bunların hepsi senin suçun. Senin yüzünden yarım saattir deli danalar gibi durmadan koşuyoruz."

Sedef çok haklı yarım saattir durmadan koşuyoruz. Onun tabiri ile deli danalar gibi konuşuyoruz. Tamam tamam neden böyle koştuğumuzu hemen size anlatıyorum.

1 saat önce.

Off, şimdi sıkıntıdan patlayacağım. Neden bugün çok sıkıcı geçiyor?

Sorduğum soruya bak benim her günüm böyle geçiyor. Daha doğrusu günümün başı böyle sıkıcı geçiyor.

Daha sonra ne yapıp ne edip bir şeyler bulup o günün eğlenceli geçmesini sağlıyorum.

Aslında Sedef'i arayıp biraz onunla uğraşırsam keyfim yerine gelebilir derken odamın kapısı kırılacak gibi açılıp duvara çarptı.

Bende korkudan bir anda yataktan sıçradım. Parmağının ucunu dişlerime bastırıp kafamı geriye doğru salladım.

"Oha lan Sedef biraz yavaş ol. Ödüm bir yerlerime karıştı. Kapı öyle mi açılır?

İlk önce kapıyı tıklatacaksın. Sonra ben 'Kim o?' diyeceğim. Kapının arkasındaki salakça bir cevap olan 'Ben.' diye seslenir.

Allah aşkına ben ne ya belki ben tanımıyorum. Ben derken adını da bir zahmet söylersen ne olur ha ne olur?  Kapının sana çarpacak hali yok ya."

Sedef tam ağzını açıyordu ki ben konuşmaya devam ettim.

"Sus ağzını açma sakın konuşmam bitmedi. Ayrıca ben konuşurken gözlerini devirme.

Evet nerde kalmıştım? Ha evet en son sen kapıyı tıklatıyordun ve ben Sedef diyordun. Bak işte kapının arkasındakini şimdi öğrenmiş oldum.

Ondan sonra içeri gelmeni istersem kapıyı nazikçe açıp içeri girersin. Yok ben gelme desemde bir sorun çıkarmadan gideceksin.

Anladın mı? Hadi şimdi gel buraya."

Ne oldu lan bu kıza? Gözleri sonuna kadar açılmış bir şekilde karşımda put gibi duruyor. Ben bir şey de demedim. Kollarından tutup sarsmaya başladım. Yine bir tepki vermeyince. Bu sefer sağ yanağına bir tokat attım.

"Ah Deren bu acıttı. Ne yapıyorsun Allah aşkına? Kızım ben kendimi bildim bile odana böyle dalıyorum. Ne oldu sana birden bire? "

"Bugün baya sıkıldım sana patladım. Sen benim kusuruma bakma meleğim gel buraya bir sarılayım."

Tabiki Sedef hemen gelip bana sarıldı. Çünkü sarılmalara karşı bir zaafı var.

Birini tanısın ya da tanımasın sarılan birilerini gördüğü an o da gider onlara sarılır.

"Ben de sıkıldım Deren hadi bir şeyler yapalım. Ne yapabiliriz ki aklıma hiçbir şey gelmiyor?"

"Ne zaman düşünmeye başladın da 'Aklıma bir şey gelmiyor.' diyorsun? Her neyse boş ver ben düşünürüm."

"Düşün bakalım Deren Hanım ne de olsa üstün zekalısın."

Sedef bir şeyler söylemeye devam ediyordu ama onu duyamayacak kadar düşünmeye dalmıştım. Acaba ne yapaliriz derken aklıma bir fikir geldi ve "Bulduum!" diye bağırdım.

"Şu şahane fikrini söyle de ben de bileyim."

"Neyse dur hazırlanayım da markete gidelim, yolda anlatırım."

Üstüme hemen kırmızı bisiklet yaka hafif bol bir tişört ve siyah dar bir pantolon giydim. Elime ilk gelen beyaz spor ayakkabılarımı da giydim ve hemen evden çıktık. 

"Deren biz bu su balonlarına ne yapacağız ya? Tüm balonları aldın."

"Şimdi öyle yapıyoruz ilerideki caminin çeşmesinden bu balonlara su doldurucağız. Ondam sonra 3 sokak ötede yeni bir market açılmış, onlara hoş geldin hediyesi olarak bu balonları vereceğiz. Nasıl fikir?"

"Oha Deren gerçekten çüş yani başka bir şey demiyorum. Kızım onların daha nasıl insanlar olduklarını bile bilmiyoruz."

"Bu kadar korkma Sedef."

Camiye doğru yürümeye devam ettik. Caminin avlusundan içeri girip çeşmesinden su balonlarını doldurmaya başladık.

Yeni açılan markete kadar ellerimizde su balonları ile yavaş yavaş yürümeye başladık. Tam önüne geldiğimizde balonları tek tek içeri attık.

İkimiz aynı anda "Umarım hoş geldiniz hediyemizi beğenirsiniz." diyip ordan uzaklaştık.

Şimdiki zaman.

Devamında ise arkamızdan koşarak gelen ayak seslerini duyunca arkamıza hiç bakmadan koşmaya başladık.

Sanırım marketin sahipleri hediyemizi beğenmediler ve bizi kovalamaya karar verdiler.:D

Hem ne olmuş yani sadece biraz eğlenmek istemiştik. Daha doğrusu ben eğlenmek istemiştim. Sedef'i de zorla peşimden sürüklemiştim.

O kadar çok yoruldum biraz daha koşarsak bayılıp düşebilirdim.

Ben bunları düşünürken bir şeye çarptım ve tam yere düşecekken iki kişi kollarımdan tuttu.

Bölüm nasıldı?

Daha kısa mı olmalı yoksa daha mı uzun yazmalıyım?

Görüşlerinizi yazarsanız çok sevinirim.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.💜😊

MoresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin