Brothers? | Larry

By gamzellimm

16.4K 1.3K 2.7K

Harry ve Louis herkesin bildiği ölümüne kardeşler. Peki gerçekten öyleler mi? More

1
2
4
5
6
7
8
9
Final❤️

3

1.5K 164 469
By gamzellimm

Louis bu ikisinin atışmalarından bıkmıştı. "İsterseniz birbirinizi öldürün ben gidiyorum." deyip ayağa kalktı sonra aklına gelen şeyle kaşları çatıldı. "Ben neden gidiyorum ki, burası benim evim. İkinizde defolun, evimde cinayet istemiyorum."

"O gitsin." ikisi de birbirlerini gösterip  aynı şeyi söylediler. Alnına vurup saçlarını çekiştirdi. Harry ayağa kalkıp Louis'nin elini saçlarından çekti.

"Sana kaç kere diyeceğim ben şu saçlarını çekme diye."

"Çektirme o zaman." dedi Louis çatık kaşlarla bakarken. Harry, kollarının üzerinde sarılıp hareket etmesini engelledi Louis'nin.

"Sen sinirlendin mi? Senin sinirini yerim ben." deyip burnunu hızlıca Louis'nin yanağına sürttü. Louis kıkırdayıp elinden kurtulmaya çalıştı.

"Tamam ben gidiyorum, yarın kafede görüşürüz Louis."

"Hoşçakal." deyip gülümsedi Louis. "Sende dokunma artık bana." Harry'nin kollarından kaçtı.

"Ama seni sevmeye de gelmiyor ki? Hemen kaçıyorsun, olmaz böyle. Küstüm işte." deyip kendini koltuğa attı. Louis gülümseyip yanına geçti. Sırnaşma sırası Louis'ye geçmişti. Harry'nin başını kolları arasında sıkıştırdı.

"Sen bana küsemezsin ki. Kıvırcık prensim benim." deyip saçlarını öptü. Harry nefes nefese geri çekildi.

"Doğru söyle, düşmanlarımdan biri beni öldürmen için mi tuttu seni?" Louis onun koluna vurdu.

"Seni öldürmemi istemiyorsan ölümden söz etme bir daha." dedi. Harry gülümseyip Louis'nin sinirli yüzünü izledi.

"Sen neden bu kadar tatlısın?" deyip Louis'nin üstüne atladı. Çocuk olası tutmuştu yine. Louis altta Harry üstte gülmeye başladılar. "Bugün kafa dağıtmaya ne dersin?"

"Olabilir." cevabını aldığında Louis'nin yanağını öpüp üzerinden kalktı.

"Ben içecek bir şeyler alıp geliyorum." hızlı adımlarla evden çıktı. Louis o gittikten sonra bir süre daha koltukta yattı. Harry ile araları eskisinden daha iyiydi ve bu Louis'nin korkmasına sebep oluyordu. Ne zaman iyi bir şey olsa arkasından kötü birçok şey oluyordu. Yerinden kalkıp mutfağa gitti. Bulduğu cipsleri kaselere boşaltıp salona taşıdı. En son ne zaman alkol almıştı? Annesi öldükten sonra çok fazla içmişti, hatta bir gün alkol zehirlenmesi geçirmişti. Ölmek üzereyken Harry bulmuştu onu. Kafasına yediği yastıkla kendine geldi.

"Hey, nereye daldın böyle?" deyip poşetteki biraları çıkardı.

"Aklıma şey geldi, iki yıl önce alkolden zehirlenmiştim. Uyandığımda sümüklerin akarak ağlıyordun." deyip güldü.

"Nasıl bu kadar gezikalı bir arkadaşım olabilir diye ağlıyordum ben." Louis alayla sırıttı.

"Evet, tabi."

"Eğer o gün ölseydin seni diriltip tekrar ben öldürürdüm." deyip açtığı kutuyu Louis'ye uzattı.

"Senin gibi bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım Hazza." dediğinde Harry ona sarılıp saçlarını öptü.

"Asıl şanslı olan benim Lou."

~~~

Uzun uzun sohbet edip sarhoş olana kadar içmişlerdi. "İddiaya var mısın? Burayı toparlayamazsın." deyip kıkırdadı Louis. Harry gözlerini kısıp onun büzdüğü dudaklarına baktı.

"Bence de toplayamam. Sen iddiaya var mısın?" deyip Louis'ye yaklaştı. "Beni şuan öpemezsin." Louis yutkunarak gözlerini Harry'nin dudaklarına çevirdi.

"Öyle mi diyorsun?" dedi kısık sesiyle. Harry başını sallayıp yana eğdi. Louis'nin yüzünü inceliyordu. Louis'nin nefesleri sıklaşmaya başlamıştı. Dudaklarını Harry'nin dudaklarına dokundurduğunda Harry zaman kaybetmeden Louis'nin dudaklarını kavradı. Louis'nin geri çekileceğini anladığında elini saçına geçirip çekilmesini engelledi.

Louis olayları kavrayamıyordu. Vücudu kendisinden bağımsız hareket ediyor gibiydi. Kendini Harry'nin kucağına oturmuş bir vaziyette buldu. Dudakları birbiri üzerinde hareket ederken Louis kollarını Harry'nin boynuna sarmış, Harry ise Louis'nin bacaklarından tutup ayağa kalkmıştı.

Kontrollerini kaybetmiş gibi öpüyorlardı birbirlerini. Harry odaya doğru yürürken Louis'nin sırtı duvara çarptı. İnleyerek geri çekildi Louis. Canı yanmıştı çünkü. Harry sessiz bir özür mırıldanıp odaya girdi. Louis ile dudaklarını tekrar buluşturup yatağa ilerledi. Louis'nin sırtı yatakla buluştuğunda Harry dudaklarını ayırıp tişörtlerini çıkardı. Louis'nin bacak arasına girip boynunu öpmeye başladı. Bir yandan da kendi pantolonunu çıkarıyordu. Louis ise sadece öpücüklerin tadını çıkarıyordu. Harry Louis'nin pantolonunun düğmesini ve fermuarını açıp ona sürtündü.

~~~

Louis gözlerini aralayıp kırpıştırarak kendine gelmeye çalıştı. Üzerindeki bedene baktığında hala uyuduğunu fark etti. Ağrıyan başını ovup Harry'nin sırtına dokundu. Olanları yeni yeni hatırlamaya başladığında gözleri irileşti. Üzerinde tişörtü yoktu. Harry'nin de tişörtü ve pantolonu yoktu. Harry'yi üzerinden itip kendisi de doğruldu. Harry inleyecek uyandı. "Bu da ne şimdi Louis? Ne diye yataktan düşürdün beni?" Louis cevap vermeden yüzünü kapattı. Harry de olanları hatırlamış olacak ki yanına oturdu.

"Lou-" deyip omzuna dokundu. Louis hemen ondan uzaklaştı.

"Şimdi ne olacak Harry? O zıkkım şeyleri çok fazla içmememiz gerektiğini kırk kere söyledim sana. Yapmamamız gereken bir şey yapacağımızı biliyordum. Bu hatayı nasıl yapabildim." deyip dolan gözlerini kapattı.

"Seni kullanıp kenara atmışım gibi konuşma Louis. Sadece öpüştük, seni istemediğin bir şeye zorlamadım."

"Neden pişman olacağın şeyler yapıyorsun Harry? Hadi onu geçtim, ben neden buna izin veriyorum ki?" deyip saçlarını çekiştirdi.

"Pişman değilim." deyip Louis'nin saçındaki elini çekti. "Şu saçlarını çekme."

"Pişman değil misin?"

"Sen pişman mısın? Sarhoştuk Lou, kendimizi kontrol edememiş olmamız normal. Uzaklaşmak istemiyorum senden. Sen benim iyi arkadaşımsın, seni kaybetmek istemiyorum." deyip sarıldı Louis'ye. Louis pişman olmadığını söylediğinde içinde yeşeren ümidin bir anda solduğunu hissetti. "Hala kardeş miyiz?" Louis tekrar dolan gözlerini kapatıp sarılışına karşılık verdi.

"Kardeşiz." dedi kısık sesiyle. Ama değillerdi. Aşık olduğu adamla kardeş falan olamazdı. Bir süre öyle kaldılar, Louis sakinleştiğini hissettiğinde geri çekildi. "Hadi kahvaltımızı kafede yapalım bugün."

"Kahvaltı mı diyorsun?" dedi Harry ensesini kaşıyarak.

"İşin falan mı var? Öyleyse, benim için sorun değil."

"Kızmak yok." dediğinde Louis onayladı. "Jeny ile buluşacağım. Bana vermesi gereken bir şey varmış." Louis'nin kaşları şaşkınlıkla kalktı. Kendini çabucak toparlayıp kıyafet dolabına doğru ilerledi.

"Tamam, işini hallet sen. Ben akşam kafede olacağım, erken gelirsen yedek anahtarı al. Eğer burada kalacaksan tabi." Üzerine siyah tişörtünü geçirip pantolonunun düğmesini ve fermuarını kapattı.

"Akşam kafeye uğrarım ama bu gece burada kalır mıyım, bilmiyorum." Louis başını sallayıp odadan çıktı. Banyoya girdiğinde aynaya kafa atmamak için kendini zor tutuyordu. Parmakları istemsizce dudaklarına gitti.

"Aptalsın, kocaman bir aptalsın." dedi aynadaki yansımasına. "En yakın arkadaşına aşık olacak kadar aptalsın sen." yüzüne soğuk suyu çarpıp dişlerini fırçaladı. Banyodan çıktığında Harry salonda bir şeyler arıyordu.

"Lou telefonumu bulamıyorum." deyip yastıkların altına bakmaya devam etti.

"Sehpanın üzerine bakmaya ne dersin?" deyip pizza kutusunu kenara çekti. Harry telefonu alıp gülümsedi.

"Teşekkür ederim." deyip Louis'nin yanağını öptü. "Akşam görüşürüz." deyip evden çıktı.

"Umarım yanında başkası olmadan görüşürüz Harry."

~~~

Uzun uğraşlar sonucunda Louis Sam'in arkadaşıyla hediye bakmaya çıkmıştı. Arkadaşlarının doğum günü için hediye bulamayıp Louis'den yardım istemişlerdi. Kafenin önünde durduklarında oğlan minnetle gülümsedi.

"Seni bir randevuya ikna edememiştim ama yardım ettiğin için teşekkür ederim."

"Randevuya hala ikna edemezsin John. Umarım arkadaşın hediyeyi beğenir." John Louis'nin yanağını öpüp hala çok yakınında dururken Louis'nin kaşları çatıldı.

"Louis?" arkadan gelen Harry'nin sert sesiyle Louis hemen yanındaki oğlanı itti. Kendini arabadan dışarı attı hızlıca.

"Hoşçakal John." oğlan şaşırsada el sallayıp gazı kökleyerek spor arabasıyla uzaklaştı. "Hazza, erken gelmişsin."

"Evet, işim erken bitti. Sen nereden geliyorsun böyle?"

"Ben mi?" sanki başkası varmış gibi diye geçirdi içinden. "Sam'in arkadaşının, arkadaşının doğum günü varmış, hediye baktık birlikte. Yardım ettim yani." birlikte kafeye girdiler.

"Niye öptü seni?" sesi çok aksi çıkıyordu.

"Teşekkür etmek için şey etti." Louis tabureye oturduğunda Sam onun için içecek bir şeyler hazırlamaya başladı.

"Sana her teşekkür etmek isteyen öpüyor mu?" Louis kaşlarını kaldırarak baktı ona. "Ben tuvalete gidip geliyorum. Ben gelene kadar başkalarına öptürme kendini." Harry yanlarından ayrıldığında Sam meyve suyunu Louis'nin önüne bıraktı.

"Ne oldu? Neye hey heylendi bu?"

"John beni öperken o gördü. Neden öptüğünü falan sordu." Sam tek kaşını kaldırdı.

"Ona neden hesap veriyorsun ki? O sana hesap veriyor mu? Mesela sabah yeni ayrıldığı sevgilisiyle ne işi olduğunu anlattı mı sana?" Louis gözlerini kaçırıp meyve suyundan kocaman bir yudum aldı. "Anlatmadı, değil mi? Sen ona hesap sormuyorsan o da sana soramaz. Hem hangi sıfatla sorguluyor ki seni? Sadece arkadaşın." başını iki yana sallayıp arkasını döndü Sam.

"Prova yok mu bugün?" diyerek oturdu Harry Louis'nin yanına.

"Çocuklar geç gelecekler." dedi Louis yüzüne bakmadan. Sam haklıydı, o Harry'nin hayatına hiç karışmıyordu. "Jeny ile ne yaptınız?"

"Hiçbir şey. Pişman olduğunu söyledi." tek kaşını kaldırarak baktı Louis. "Bende artık hayatımda olmasını istemediğimi söyledim. Birkaç eşyam vardı, onları aldım ve hayatımdan çıkardım onu." Harry konuşurken  gözlerini kaçırdığında Louis yalan söylediğini anlamıştı. Başını hafifçe iki yana sallayıp burukça gülümsedi.

"Nerede buluştunuz?"

"Neden soruyorsun Louis?" kaşları çatılmıştı Harry'nin.

"Sen az önceki soruları bana neden soruyordun Harry?" kısa bir süre bakıştılar.

"Arkadaşımı korumaya çalışıyorum sadece." Louis'nin ağzından istemsiz bir hah sesi çıktı.

"Benim ne zamandır hayatıma birileri girmedi Harry?"

"Uzun zamandır?" Harry Louis'nin neden bunu sorduğunu anlamamıştı.

"Evet Harry, uzun zamandır. Sence korunmaya ihtiyacım var mı? Eğer o çocukla randevuya çıkmış olsam bile buna hiç kimse karışamaz. Artık yanımda arkadaşlarım dışında birinin olmasını isteyebilirim." Harry'nin kaşları yeniden çatıldı. Ne demek istiyordu şimdi bu?

"Sıkıldın mı benden?" dedi. Aklına gelen ilk şey bu olmuştu.

"Onu mu dedim şimdi ben? Senden asla sıkılmam." kısa bir sessizlik oldu aralarında. Louis utanıp gözlerini kaçırdı. Meyve suyunu hızlıca içti.

~~~

Eve girer girmez kendini koltuğa attı Louis. Yorulmuştu. "Şu senin çocuk senden gözünü alamadı."

"Benim çocuk kim?" dedi Louis baygın gözlerle ona bakarken.

"Seni arabasıyla kafeye bırakan vardı ya." gözlerini devirip ayağa kalktı Louis.

"Neden takıldın bu çocuğa bu kadar?"

"Takılmadım, olan şeyi söyledim." Louis yatak odasına girip tişörtünü çıkarırken Harry onu takip ediyordu. "Bana pek samimi gelmedi, sevemedim. Pek sana göre değil o çocuk." Louis pantolonunu da çıkarıp ona döndü.

"Harry sana bir şey soracağım?" dediğinde Harry başını salladı. "Bana neden yalan söyledin bugün?" Harry gözlerini kaçırıp tişörtünü çıkardı.

"Ne yalanı?"

"Sana kafede soru sorduğumda gözlerini kaçırdın ve bilekliğinle oynadın." Harry ona şaşkınca baktı. Bunu nasıl fark etmişti?

"Her boku anlatmama gerek yok."

"Farkında değilsin belki ama hiçbir bokunu anlatmıyorsun. Bende ne diye soruyorsam, zaten anlatmak istesen ilk sorduğumda anlatırdın. İyi geceler Harry." deyip kenarda duran yastıkla ince örtüyü Harry'ye uzattı.

"Bunlar da ne? Koltukta mı yatacağım?"

"Yatak çok dar, eğer sen istemiyorsan ben gidip yatarım." yanından geçmeden durdurdu Louis'yi.

"Ben yatarım, sen yatağında kal." Louis'nin elindekileri alıp salona geçti. Güzel gidiyorlardı, neden bir anda böyle olmuştu ki? Koltuğa yatıp tavanı izlemeye başladı. Sam denen o piç aklını karıştırmıştı. Sinirle oflayıp gözlerini kapattı. Sürekli dönüp durarak geçen uzun bir zamandan sonra koltuktan kalkıp Louis'ye bakmak için odasına gitti. Olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordu. Kapıyı aralayıp başını uzattığında Louis'nin yastığına sarılıp ağladığını fark etti.

"Louis?" deyip yanına yatağa oturdu. Louis yüzünü kapatıp onu ittirdi.

"Git lütfen." dedi titreyen sesiyle. Harry onu dinlemeyip kendine çekerek sarıldı.

"Sorun ne? Benim yüzümden mi ağlıyorsun, üzdüm mü seni?" Louis hiçbir şey söylemeden ağlamaya devam etti. Harry saçlarını öpüp sırtını okşayarak sabırla bekledi. Louis'nin iç çekişleri durmak bilmiyordu. Harry onu uzun zaman sonra ilk defa ağlarken görüyordu. Louis genelde derdini içine atıp yalnızken ağlayanlardandı. Dışarıdan bakıldığında hep mutlu, eğlenmeyi bilen bir insan gibi görünsede içi çok farklıydı.

"İyi misin Lou? Sana su getirmemi ister misin?" Louis başını iki yana salladı. "Neden ağladın?" geri çekilip karşısındaki kıvırcık saçlı oğlana bakmadan parmaklarıyla oynamaya başladı.

"Anneni birkaç gün görmeyince özlüyor musun Harry?" neden sorduğunu anlamasada cevap verdi.

"Annemi özleyecek kadar ayrı kalmadım hiç." Louis'nin yüzünde buruk bir gülümseme oluştu.

"Ben uzun zamandır görmüyorum ve onu çok özledim." çenesi titremeye başladığında susup gözlerini kapattı. Gözündeki yaş çenesine düştüğünde Harry'nin de gözleri doldu.

"B-ben üzgünüm."

"Bende üzgünüm." kısık sesi Harry'nin kalbinin acımasına sebep oldu.

"Lou, ağlama lütfen. Ben anneni geri getiremem ama-" devam edemedi. Çünkü bu cümlenin devamı yoktu. Ne yaparsa yapsın annesinin yerini dolduramazdı. Kollarını açıp sarılmasını bekledi. Louis dizlerinin üstünde yükselip kollarını Harry'nin boynuna sardı.

"Rüyamda gördüm annemi, kokusunu hissettim. Gerçekten yanımda gibiydi Harry."

"Şşt." deyip sırtını okşadı Harry. Ne kadar süre öyle durduklarını bilmiyordu. Louis Harry'nin kucağına oturmuş hala sarılmaya devam ediyorlardı. Harry ise ara ara Louis'nin sırtını okşuyordu. Bir süre sonra Louis'nin uyuduğunu anladığında yatağa uzanıp Louis'nin de üzerine uzamasını sağladı. Üzeri örtüp saçlarını öptü. Louis'nin kolları hala Harry'nin boynuna sarılıydı. Nefesi Harry'nin boynunu gıdıklarken uykuya daldı.

~~~

Uyandıklarında dün gece hiçbir şey olmamış gibiydi. Louis şiş gözleri yok oluncaya kadar gülümsemiş ve kahvaltı hazırladığını söylemişti. Şimdi de birlikte masayı toplamışlardı. Louis bulaşıkları yıkamaya başlamıştı. Harry "Lou?" dediğinde 'hmm' diye karşılık verdi. Harry kollarını Louis'nin karnına sardı. "Özür dilerim."

"Neden?" suyu kapatıp Harry'ye döndü. Yakınlıkları nabzının artmasına sebep olmuştu. Gözlerini kırpıştırıp kenardaki havluyla ellerini kuruladı.

"Dün söylediğin şeyde haklıydın. Ben aptal gibi davranıyormuşum sana karşı. Bundan sonra her şeyi açıkça konuşacağız ama sende hiçbir şeyi içine atmayacaksın, bana anlatacaksın."

"Hayır Harry öyle düşünme, bende düşündüm ve saçmaladığımı fark ettim. Yeterince şey anlatıyorsun zaten bana." deyip Harry'nin kollarının arasından çıktı. Kalbine iyi gelmiyordu bu kadar yakın olmak. Fincana çay boşaltırken Harry'nin söylediği şeyle donup kaldı.

"Dün Jeny ile öpüştük." Louis fincan taştığında kendine gelip dökülen çayı silmeye çalıştı. Sesini sabit tutmaya çalıştı.

"Yani siz şimdi yeniden-"

"Hayır, yok öyle bir şey. O beni öpünce boş bulunup karşılık verdim. Onu sevmiyorum artık."

"Imm şey tamam, sevindim senin adına." deyip elindeki kağıt havluyu çöpe attı. "Ben salonu toparlayayım biraz." deyip Harry'nin yanından geçerken Harry kolundan tutup durdurdu onu.

"Hiçbir şey yapma." gözleri kesiştiğinde Louis'nin gözlerindeki kırgınlığı gördü. "Neden bir şey söylemiyorsun? Normalde olsa sevmiyorsan neden umut veriyorsun diye nutuk çekmen lazımdı."

"Sen ne yapacağını bilirsin." deyip gülümsemeye çalıştı. Gözleri dolduğunda kolunu Harry'den kurtarıp banyoya koştu. Gece onu öpen dudakların sabah bir başkasını öpmüş olması canını yakmıştı.

"Ağlamayacaksın aptal, ağlamayacaksın. O senin en yakın arkadaşın, daha ilerisi olamaz. Beğenmiyor seni, istemiyor işte anla." aynadaki aksine söylediği cümlelerden sonra yüzünü yıkayıp kuruladı. Yüzüne samimi duran bir gülümseme yerleştirdi. Onun yanında böyle olmak zorundaydı. Son zamanlarda aynayla konuşmak favorileri arasına girmişti.

Continue Reading

You'll Also Like

3.3K 307 7
☆daddy kink, smut, chill, basketball ★randomly, Texting-Düzyazı
58.5K 5.4K 32
[𝚃𝚊𝚖𝚊𝚖𝚕𝚊𝚗𝚍ı] Hogwarts'ın en büyük dedikodu sayfası, okulun en büyük iki düşmanı arasındaki buzları eritmek için onlar hakkında aşk dedikodul...
73.9K 8K 49
❝kalbimi takip etmemi söyledi. kalbimin onun olduğu yerlerde olduğunu dedim.❞ Louis'nin bir şeyler kötü gittiğinde ona anlatabileceği bir günlüğü var...
14K 896 30
Bir varmış,bir yokmuş, kübalı bir kadın varmış.İyi ki varmış...