3

1.5K 164 469
                                    

Louis bu ikisinin atışmalarından bıkmıştı. "İsterseniz birbirinizi öldürün ben gidiyorum." deyip ayağa kalktı sonra aklına gelen şeyle kaşları çatıldı. "Ben neden gidiyorum ki, burası benim evim. İkinizde defolun, evimde cinayet istemiyorum."

"O gitsin." ikisi de birbirlerini gösterip  aynı şeyi söylediler. Alnına vurup saçlarını çekiştirdi. Harry ayağa kalkıp Louis'nin elini saçlarından çekti.

"Sana kaç kere diyeceğim ben şu saçlarını çekme diye."

"Çektirme o zaman." dedi Louis çatık kaşlarla bakarken. Harry, kollarının üzerinde sarılıp hareket etmesini engelledi Louis'nin.

"Sen sinirlendin mi? Senin sinirini yerim ben." deyip burnunu hızlıca Louis'nin yanağına sürttü. Louis kıkırdayıp elinden kurtulmaya çalıştı.

"Tamam ben gidiyorum, yarın kafede görüşürüz Louis."

"Hoşçakal." deyip gülümsedi Louis. "Sende dokunma artık bana." Harry'nin kollarından kaçtı.

"Ama seni sevmeye de gelmiyor ki? Hemen kaçıyorsun, olmaz böyle. Küstüm işte." deyip kendini koltuğa attı. Louis gülümseyip yanına geçti. Sırnaşma sırası Louis'ye geçmişti. Harry'nin başını kolları arasında sıkıştırdı.

"Sen bana küsemezsin ki. Kıvırcık prensim benim." deyip saçlarını öptü. Harry nefes nefese geri çekildi.

"Doğru söyle, düşmanlarımdan biri beni öldürmen için mi tuttu seni?" Louis onun koluna vurdu.

"Seni öldürmemi istemiyorsan ölümden söz etme bir daha." dedi. Harry gülümseyip Louis'nin sinirli yüzünü izledi.

"Sen neden bu kadar tatlısın?" deyip Louis'nin üstüne atladı. Çocuk olası tutmuştu yine. Louis altta Harry üstte gülmeye başladılar. "Bugün kafa dağıtmaya ne dersin?"

"Olabilir." cevabını aldığında Louis'nin yanağını öpüp üzerinden kalktı.

"Ben içecek bir şeyler alıp geliyorum." hızlı adımlarla evden çıktı. Louis o gittikten sonra bir süre daha koltukta yattı. Harry ile araları eskisinden daha iyiydi ve bu Louis'nin korkmasına sebep oluyordu. Ne zaman iyi bir şey olsa arkasından kötü birçok şey oluyordu. Yerinden kalkıp mutfağa gitti. Bulduğu cipsleri kaselere boşaltıp salona taşıdı. En son ne zaman alkol almıştı? Annesi öldükten sonra çok fazla içmişti, hatta bir gün alkol zehirlenmesi geçirmişti. Ölmek üzereyken Harry bulmuştu onu. Kafasına yediği yastıkla kendine geldi.

"Hey, nereye daldın böyle?" deyip poşetteki biraları çıkardı.

"Aklıma şey geldi, iki yıl önce alkolden zehirlenmiştim. Uyandığımda sümüklerin akarak ağlıyordun." deyip güldü.

"Nasıl bu kadar gezikalı bir arkadaşım olabilir diye ağlıyordum ben." Louis alayla sırıttı.

"Evet, tabi."

"Eğer o gün ölseydin seni diriltip tekrar ben öldürürdüm." deyip açtığı kutuyu Louis'ye uzattı.

"Senin gibi bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım Hazza." dediğinde Harry ona sarılıp saçlarını öptü.

"Asıl şanslı olan benim Lou."

~~~

Uzun uzun sohbet edip sarhoş olana kadar içmişlerdi. "İddiaya var mısın? Burayı toparlayamazsın." deyip kıkırdadı Louis. Harry gözlerini kısıp onun büzdüğü dudaklarına baktı.

"Bence de toplayamam. Sen iddiaya var mısın?" deyip Louis'ye yaklaştı. "Beni şuan öpemezsin." Louis yutkunarak gözlerini Harry'nin dudaklarına çevirdi.

Brothers? | LarryWhere stories live. Discover now