7

1.5K 124 177
                                    

Louis ile Harry bir haftanın sonunda Louis'nin evine döndüler. Anne onları kapıya kadar bırakmış, kendilerine dikkat etmelerini tembihlemişti. Aslında bu Harry'ye bir mesajdı. 'Louis'ye dikkat et.' demekti. Eve girdiklerinde Harry salonun tüm pencerelerini açmış Louis'nin üşümemesi için onun omuzlarına bir pike bırakmıştı.

"Senin için yapabileceğim bir şey var mı?" Louis başını iki yana sallayıp gülümsemeye çalıştı. Louis'nin çökmüş yanaklarını okşayıp saçlarını öptü. Bu beş günde tuhaf olan bir şey varsa o da Louis'nin Doncester'a giderken arabada ağlaması dışında hiç ağlamamış olmasıydı. Harry kardeşlerinin yanında güçlü durmaya çalıştığını düşünüyordu ama bu kadar içine atması da onun için kötüydü.

Yanına oturup elini tuttu. Louis içinin sıcacık olduğunu hissetti. Daha ne kadar zayıflayacağını bilmiyordu. "Neden acını içinde yaşıyorsun Louis? Geceleri uyumuyorsun, çok fazla konuşmuyorsun, ağlamıyorsun." Louis gözlerini dolduran yaşların kendisini kasarak akmasını engellemeye çalışıyordu. "Sarılabilir miyiz? Buna senin kadar benim de ihtiyacım var." Louis kollarını Harry'nin beline sarıp başını göğsüne yasladı.

"Kendini sıkma ve istediğini yap Louis, ben her zaman yanındayım." kollarını Louis'ye sıkıca sardığında Louis daha fazla tutamadı kendini ve sesli bir şekilde, haykırarak ağlamaya başladı. Harry onu kendine daha çok bastırdı. Saçlarını öpüyor, sırtını okşuyor ve rahatlayana kadar ağlamasına izin veriyordu. Sonunda Louis Harry'nin göğsünde uyuyakaldığında Harry biraz aşağıya doğru kayıp sırtını koltuğa yasladı. Louis Harry'nin beline sarılmış göğsünde usulca uyuyordu.

Harry onun uzun zamandır doğru düzgün uyuyamadığını biliyordu. Elinden geldiğince ses çıkarmamaya çalışarak Sam'e mesaj attı. Eve biraz erzak getirmesini istedi. Louis arada bir iç çekse de biraz rahatladığı belli oluyordu. Harry onun bu özelliğinden nefret ederdi hep. Duygusal olmasına rağmen dışarıya gösterdiği umursamaz, her şeyi dalgaya vuran bir tavrı vardı. Bunun gerçek Louis olmadığı sadece onu çok iyi tanıyanlar bilirdi.

Harry elbette onun acısını anlayamazdı çünkü ne annesini ne de kız kardeşini kaybetmemişti. Ama onu böyle gördükçe acı çektiği bir gerçekti. Saçlarını okşadı Louis'nin, Louis ise derin bir iç çekişle karşılık verdi. Onu rahatsız etmemeye çalışıyordu. Louis'nin zayıflamış bedeni Harry'nin kolları arasında küçücük kalıyordu. Harry onun nefes alıp verdikçe hareket eden bedenini izledi. Yüzüne dağılan perçemini düzeltti.

Ne kadar süre geçtiğini bilmese de Sam'in kapıyı kapatmasıyla gözlerini Louis'nin yüzünden çekti. "Yavaş ol." deyip Louis'nin üzerini açılmamasına rağmen düzeltti. Dolan gözlerini bu gıcık çocuk görsün istemiyordu.

"Bunları mutfağa bırakıyorum." deyip yanından ayrıldı Sam. Harry bunu fırsat bilerek göz altlarını kuruladı. Louis kıpırdanıp gözlerini araladığında Harry gülümsedi. Louis'nin gözleri önce Harry'nin gülümsemesine sonra gözlerine değdi. Gülümseyerek karşılık verdi.

"Hala uykun varsa odana geç, burası biraz soğumaya başladı." Louis başını iki yana sallayıp yanağını Harry'nin göğsüne bastırdı. Harry'de saçlarını öperek karşılık verdi. "Acıktıysan yemek yapalım mı birlikte?"

"Olur." çatlayan sesi Harry'nin kalbinde burkulmaya neden oldu. "Yüzümü yıkayıp geliyorum." başını salladı Harry. O banyoya giderken kendisi de mutfağa gitti.

"Sam, Louis'yi üzecek bir şey söyleme sakın." dedi aldıklarını dolaba yerleştiren oğlana. "Bir de, eve her zaman anahtarla mı giriyorsun?"

"Genelde Louis'yi kontrol etmeye geldiğimde anahtarla giriyorum." Harry başını sallayıp çorba yapmak için gerekli malzemeleri çıkardı. Louis mutfağa girdiğinde Sam'i gördüğünde şaşırdı. "Selam Lou-is" Sam, Harry'nin gazabına uğramamak için düzeltti Louis'nin ismini.

Brothers? | LarryWhere stories live. Discover now