You're Mine ღ TaeKook ✔

By Phoiniks

2.4M 167K 185K

Jeongguk, alfalardan korkarken bir deltaya eş olarak gitmişti. More

-
giriş
bölüm; 1
omegaverse nedir?
bölüm; 2
-lütfen okuyun-
bölüm;4
bölüm; 5
bölüm; 6
bölüm; 7
bölüm; 8
bölüm; 9
bölüm; 10
bölüm; 11
bölüm; 12
bölüm; 13
bölüm; 14
bölüm;15
bölüm; 16
bölüm; 17
bölüm; 18 (özel bölüm)
bölüm; 19
bölüm; 20
bölüm; 21
bölüm; 22
bölüm; 23
bölüm; 24
bölüm; 25
bölüm; 26
bölüm; 27
bölüm; 29
bölüm; 30 -FİNAL-
Teşekkürler
Özel Bölüm; 1
yeni omegaverse

bölüm; 28

44.8K 3.9K 6.2K
By Phoiniks

En önemli bölümlerden birine gelmiş bulunmaktayız. Lütfen bol bol yorum yapın. Sizi bekletmemek için çizim yapmadan bölüm yazıyorum, sadece yorum yapmanızı istiyorum karşılığında çünkü o kadar zaman verip yazdıktan sonra oturup yorumları okumak benim ödülümmüş gibi geliyor.

Bölüm şarkısı: İçimdeki yaralar.

Dinlemenizi tavsiye ediyorum, sözsüz ama okurken daha rahat ettirecek sizi. Ya da size duygusal gelen bir şarkı da açabilirsiniz.

Keyifli okumalar :') 💔

-

Taehyung, Kai ve Hoseok ile birlikte dönüşmüş, kuzey bölgesine koşarlarken oldukça hızlılardı. Bir an önce gitmeyi, sorgulamayı ve geri dönmeyi istiyorlardı. Huzursuzluk çıkmaması için ikisini uyarmıştı. Çıkacak olan gerginlik, kimse için iyi olmazdı ve burada daha fazla durmak demekti bu.

Saatlerdir dinlenmeden koşan üçlü, güneşin yeni doğmasıyla aydınlanan kasabaya yukarıdan baktılar.

Uçurumda duran üçlü, küçük kuzey kasabasını bir süre izlemişti. Taehyung heybetli vücudunu onlara döndürdü. İkisiyle de göz göze geldi. Aşağıya, kasabaya indiklerinde giyinecekleri kıyafet torbasını Hoseok dişleri arasında tutuyordu.

Delta kafasını hafifçe aşağı eğdi ve onayı alan ikili aşağıya inen patikaya yöneldiler. Taehyung geldikleri yola baktı bir süre. Esinti gür ve siyah kürkünü havalandırırken kafasını çevirdi ve iki alfanın arkasından koşmaya başladı.

Uzun ağaçların çevrelediği dar patikada hissettiği huzursuzlukla aniden durdu. Büyük patileri ve pençeleri toprakta izi bırakırken Hoseok ve Kai de durdu. Liderlerine döndüler anlamsızca.

Taehyung derin nefesler alırken kalbi huzursuzluk içinde atmaya başladı. Tekrar arkasını döndü. Geldikleri yola baktı. İki alfa da birbirine bakış attıktan hemen sonra Kai lideriyle iletişim kurdu.

"Neyi bekliyorsun Taehyung? Gitmemiz gerek."

Delta sanki kasları işlevini kaybetmiş gibi yerinde durmaya devam etti. Kurdu geri dönmesini istiyordu fakat bu çok yanlıştı. Beyni tam tersini söylüyor, kuruntu ettiğini düşünüyordu.

O an aklından Jeongguk ve bebekleri geçti. Bir adım geriye gitti. Bir gece boyunca koşarak geldikleri bu yerden hiçbir şey yapmadan geri dönerse babasına ne hesap verecekti? Liderlerin kasabalarını koruması ve ellerinden geleni yapması gerekiyordu. Bu onlara doğdukları anda verilen bir görevdi.

"Taehyung!"

Kai hırladı. Delta hipnoz olmuş gibi yerinde mıhlanmıştı. Kafasını iki yana salladı. Jeongguk ve bebekleri iyiydi. Henüz gece onları evlerinde, güvenli bir şekilde bırakmıştı.

"Yeterince vakit kaybettik, gitmemiz gerekiyor." Hoseok arkasını dönüp kasabaya inerken Kai'de Taehyung'a bir bakış atmış, ardından Hoseok'u takip etmişti.

Taehyung da birkaç saniye sonra onları.

**

Jeongguk sertçe yutkundu. Karşısında duran alfaya korkusunu gösterememeye çalışarak baktı.

Jennie donuk bakışlarla onun karnını süzdü. Gözleri orada yatan bebeklerde oyalandı.

Henüz hiçbir şeyden habersiz, minik bebeklerde.

Taehyung'un parçası olan bebeklerde.

Birden kendine geldi ve gözlerini birkaç kez hızla kırpıştırdı. Ardından Jeongguk'a baktı. Son gördüğünden bu yana kilo alan ve güzelleşen omegaya. Kıskançlığı kabul etmek istemeyen benliği zorla gülümsedi.

"Merhaba Jeongguk, görüşmeyeli nasılsın?"

Omega titreyen irisleriyle kapıyı sıkıca tutuyordu. Hala Jennie'nin gözlerindeki nefreti hatırlıyordu.

"Neden buradasın?" diye sordu. Burada olmamalıydı, Taehyung burada değildi. Evlerinde yalnızdı.

Jennie gülümsedi. Omeganın korkusunu gözlerinde görebilmişti. Birkaç adım daha yaklaştı ve isteksizce aldığı, sadece planının bir parçası olan bebek kıyafetleri ile dolu paketi salladı.

"Senden özür dilemeye ve aramızı düzeltmeye geldim."

Rol yaparken zorlanmıyordu. Daha önce de yapmıştı. LeeSun'u ortadan kaldırmak için.

"Ne?" Jeongguk şaşkınlıkla sordu. Alfa karşısında öyle emin gözüküyordu ki ne yapacağını bilememişti.

Onu öldürmekle tehdit etmişti. Şimdi ise, aradan geçen aylar sonra, özür dilemek için gelmişti.

"Hatamı telafi etmek istiyorum. Bana yakışan, Kim ailesine yakışan şeyler yapmadım. Annem ve babama da söyledim. Burada olduğumu biliyorlar. Lütfen buna izin ver."

Jeongguk gözlerini kaçırdı. Alfa öyle içten söylemişti ki, vicdanı içten içte naskı yapmaya başlamıştı.

Herkes fazladan bir şansı daha hak etmez miydi? Taehyung'a da fazladan bir şans vermişti ve araları düzelmişti.

Sıkıca tuttuğu kapıyı sonuna dek açtı. Jeongguk istese bile bu kapıyı onun suratına kapatamazdı. İnsanları kırmayı, onları rencide etmeyi sevmezdi. Karşısında ondan nefret eden biri olsa dahi, yüzüne gülümsediği an yelkenleri suya indirirdi.

Gülümseyen alfa neşe ile içeriye girdi ve kapıyı kapattı. Jeongguk önden ilerlerken yavaşça kapının üzerindeki kilidi çevirdi. Anahtarı çıkardı ve sessizce cebine koydu.

"Eviniz ne kadar hoş." Jeongguk'un çaprazına otururken etrafı inceledi. Bebek kıyafetleri olan paketi yanına bırakmıştı. Gözleri evin her yerinde gezindi. Bu omega, Taehyung ile burada yaşıyordu. Her eşya ikisinin bir parçasını taşıyordu. Gülümsemesini sabit tutmaya çalışırken sessizce kendisini izleyen Jeongguk'a döndü.

"Bebeğiniz büyümüş görünüyor." Konu açmak için mırıldandığında omega elini karnına koydu. Yüzünde istemsizce bir gülüş oluştu.

"Aslında, onlar ikiz." büyük karnını severken sık kirpiklerinin arkasından alfaya baktı. Jennie sahte bir şekilde heyecanlandı.

"Ne kadar güzel, ikiz ha?"

Jeongguk onaylarken bebeklerinin ufak hareketlerini hissediyordu. Jennie ise yüzündeki gülüşü omega kafasını çevirince bozdu. Ruhsuz bir şekilde baktı karnına. İçi büyük bir yangın yeriydi. Hayalini kurduğu şeyi başkalarının yaşaması aslında en acısınası kişi yapıyordu kendisini.

Bunu bile bile vazgeçmemek...

LeeSun ölmüştü. Taehyung onu kendisinin yüzünden öldürmüştü. Şimdi ise Jeongguk'u ortadan kaldırmaya gelmişti. Peki ya o gidince ne olacaktı? Taehyung kollarına sığınacak mıydı?

Hayır. Sığınmayacaktı. Yine de, eğer kendisine ait olmayacaksa kimseye ait olmasın istiyordu.

"Sence de erken değil mi? Yani, bebek büyük bir sorumluluk sonuçta ve ikiniz mühürleneli fazla olmadı."

Paketteki bebek kıyafetlerini çıkardı. Gözleri küçük kıyafetlerde gezinirken minicik tulumu ve eldivenleri eliyle okşadı bir süre. Jeongguk net bir şekilde kafasını iki yana salladı.

"Eğer gerçekten bağlıysan ve seviyorsan, erken değildir. Bize de sürpriz oldular aslında ama mutluyuz. Taehyung hayatında hep baba olmak istediğini söylemişti. Onlara en güzel şekilde babalık yapacağına eminim."

Bununla birlikte Jennie güldü. Alaylı bir gülüştü bu. Omeganın gözleri içine baktı. Jeongguk da ona gülümsedi.

Masum, diye düşündü Jennie. Her şeyden habersiz, saf.

"Buna inanıyor musun?" diye fısıldadığında ciddileşti. Zamanı gelmişti. Burada daha fazla durmak ve ikisinin aşkını dinlemek istemiyordu. İkisine ait olan bu evde oldukça daralmıştı yeterince. Durduğu her saniye içindeki acı daha da artıyordu.

"Yani, demek istediğim, bağlılık konusunda emin misin? Taehyung sana geçerken dürüst mü?"

Jeongguk hafifçe kaşlarını çattı. Alfanın ne demek istediğini anlamamıştı. Bunu fark eden Jennie gülüşünü zar zor zapt etti.

"Ne demek istiyorsun?"

Alfa şaşırmış gibi yaptı. Gözlerini büyüttü ve ilgiyle sordu.

"Bilmiyor musun?" ardından elini salladı. "Gerçi biliyorsundur. Sana anlatmıştır."

Omega daha da çattı kaşlarını. Anlamsızca Jennie'ye bakıyordu. Yanağının içini dişleyerek merakla, "Neyi anlatmıştır? Açık konuşur musun, şuan hiçbir şey anlamıyorum."

Jennie dehşete düşmüş bir ifade yerleştirdi suratına. "Anlatmadı mı gerçekten?! Ne yazık. Oysa ki,"

Birkaç saniye sustu. Kendini hazırladı ve keyifle izleyeceği sahne için tekrardan araladı dudaklarını.

"Oysa ki, senden önceki nişanlısını öldürdüğünü, seninle sırf o kadına benziyorsun diye mühürlendiğini anlatması gerekiyordu. Bunu bilmeyi hak ediyordun."

Arkasına yaslandı. Yüzünde hafif bir gülüş oluşurken Jeongguk'un an ve an solan yüzünü zevkle izledi. Omega gözlerini irileştirmiş, dudaklarını şaşkınlıkla aralamıştı. İnanamıyormuş gibi baktı alfaya.

Elleri karnını kavrarken Jennie'ye, onun gülen suratına ve söylediklerine büyük bir yıkılışla bakmıştı. Jeongguk kafasını eğdi. Doğru duyup duymadığını anlamaya çalışıyordu.

"Sen ne dediğinin farkında mısın?" diye titrek bir sesle konuştuğunda Jennie onun düşem omuzlarına, hayal kırıklığı ile dolu olan yüzüne acır bir ifade ile baktı.

Bu kadardı. Oyun bitmişti. Jennie bundan büyük bir haz alarak gülümsedi. Ardından tekrar, vurgulaya vurgulaya, sanki Jeongguk'u daha da ezmek istiyormuşcasına söyledi.

"Sana Anlatmadı değil mi? Anlatmaması normal gerçi. Eşin bir katil. Sevdiği insanı öldüren bir katil hem de. Seninle sırf ona benzediğin için mühürlenen bir katil."

Jeongguk'un şoku atlatamamış yüzüne zevkle birkaç saniye daha baktı. "Duydun işte. Senden bunu saklıyordu. Tüm aile sakladı. Ama ben, bunu bilme hakkın olduğunu düşündüm."

Elleriyle yüzünü kapatan omega hiçbir şey söyleyemedi. Jennie başarmış olduğu planının mutluluğuyla rahat bir nefes verdi. Jeongguk elini çekti yüzünden ve dolan gözleriyle Jennie'nin mutlu suratına baktı.

Bu sefer sıra ona geçmişti. Jennie'nin buraya ne amaçla geldiğini biliyordu. Eğer alfa iyi rolü yapıyorsa, Jeongguk da yapardı. "Bunu biliyorum."

Rol halinden çıktı ve alfaya karşılık gülümsedi. Jennie'nin kaşları çatılırken Jeongguk onun bozuluşunu saniye saniye izledi.

"Ne? Ne demek biliyorum?" Alfa titremeye başlayan elleriyle omeganın gülen suratına baktı. Jeongguk omuzlarını silkti. "Eski eşini, onu öldürdüğünü, benimle başlarda sırf ona benzediğim için mühürlendiğini...Bunların hepsini biliyorum zaten."

Yüzünde acı bir gülüş oluştu. Jennie buraya bunu tahmin etmeden gelmişti. Taehyung'un bunu kendisinden saklayacağını, her şeyden habersiz olduğunu düşünerek gelmişti.

Amacının barışmak olmadığını biliyordu. Buraya aralarını bozmaya gelmişti. Jeongguk bunu bekliyordu. Onun rahat durmayacağını adı gibi biliyordu.

"Ve buna rağmen onunla mısın hala?" alfa inanamıyormuşcasına kafasını iki yana salladı. "Ne kadar da gurursuzsun."

Jeongguk onu duymamış gibi yaptı. Annesinin öğrettiği gibi, ne olursa olsun karşısındakine saygılı olması gerektiğini hatırlayarak alfanın gözlerine baktı.

"Bu gurursuzluk değil. Sevgi, saygı, aşk, bağlılık..Her şey ama gurursuzluk değil. Taehyung benden önce çok fazla acı şeyler yaşamış. Kendi sevdiği kadını, kendi elleriyle öldürmüş. Siz görmüyorsunuz," kafasını iki yana salladı ve iç çekti.

"Siz onun ne kadar parçalandığını görmüyorsunuz. Ne kadar acı çektiğini, kırılan kalbini, elinden alınan hayallerini ve siyaha bulanan gençliğini, hiçbir şeyi görmüyorsunuz."

Jennie'nin gözleri dolarken Jeongguk elini kalbine götürdü ve devam etti.

"Ama ben görüyorum. Burada hissediyorum." kalbini gösterdi. "Sizin katil dediğiniz adamın aslında kalbi kırık küçücük bir çocuk olduğunu biliyorum. Her insan hata yapar, Jennie." dedi ve meydan okuyormuş gibi gülümsedi.

"Ama çok azı bundan pişmanlık duyar."

Jennie aradaki imayı anladı. Ağzını açacaktı ki Jeongguk devam etti.

"Annem bana böyle öğretmedi. Ben henüz küçükken en önemli şeyin sevgi olduğundan bahsederdi. Sevginin her şeyi iyileştirdiğine, sorunları çözdüğüne inanırdı. Bu yüzden ben ona sırtımı dönmedim."

Güçlü bir sesle, kendinden emin ve başı dik bir şekilde baktı alfaya.

"Ben onu sevgiyle iyileştirdim. Bana çaresizce sığınırken kovmadım onu kollarımdan. Ne kadar yandıysa canı o kadar çok sarıldım ona. Çünkü biliyorum, onun benden ve bebeklerimizden başka kimsesi yok. Onun her şeyi biz iken, onun gözleri içine baka baka bırakıp da gitmedim."

Bu kadardı. Jennie avlayayım derken av olmuştu ve bunun etkisinden çıkamamışa benziyordu. Yumruklarını sıktı. Başarısız olmuştu. Taehyung'un bunları anlatacağını asla düşünemezdi. Şimdi omeganın karşısında küçük düşmenin siniri tüm vücuduna yayılıyordu.

Hayır." dedi kafasını iki yana sallarken. "Bu olamaz, olamaz." Göz yaşları birer birer yanaklarından aktı. Kafasını iki yana sallıyordu. Jeongguk ise ifadesizce izliyordu onu.

"İzin vermem, anlıyor musun beni? Onu bırakacaksın. Bırakacaksın yoksa-"

"Yoksa ne? Omega ayağa kalkıp kaşlarını çattı. "Bana zarar mı verirsin? Üzgünüm Jennie, bizim ilişkimiz sandığın kadar basit değil. Buraya gelip, öylece bizi ayırabileceğini mi sandın?"

Jennie de ayaklandı. Titreyen vücudu ve bozulan sinirleriyle ağlarken kırmızıya dönen irisleriyle Jeongguk'un gözleri içine bakıyordu. Yumruklarını sıktı ve ona doğru bir atım attı.

Jeongguk ona karşılık verdi. Korkusuzca karşısında durdu. Kimse yoktu onları kurtarabilecek. Bu yüzden yapması gereken şeyi yaptı; içten içe korksa da, bunu belli etmemeye çalıştı.

"Onu bırakacaksın." Alfa delirmiş gibi güldü. Gözleri omeganın şişkin karnına gitti. Jeongguk bunu fark etti ve ellerini bebeklerini koruma amaçlı karnına sardı.

"Bırakmayacağım. Asıl sen bıracaksın. Eşimin peşini ve yuvamızı. Şimdi bu evden gideceksin ve bir daha bize bulaşmayacaksın."

Hayatında hep çekingen, korkak biri olarak şuan sinirli bir alfaya baş kaldırması ilkti. Kendinden beklenmedik bir şekilde kırmızı irisilere bakıyordu.

"Biliyor musun Jeongguk." Jennie göz yaşları içinde fısıldadı. Bir gülüp bir ağlaması psikolojisinin iyi olmadığını gösteriyordu. "Taehyung buraya geldiğimi öğrenecek. Ne yapmaya çalıştığımı da öğrenecek. Bu yüzden artık hiçbir şey umrumda değil."

Eğer kendisi için mutlu bitmeyecekse bu son, başkaları için de güzel bitmeyecekti.

"Belki de öleceğim. Taehyung bu yaptıklarımdan sonra beni yaşatmaz." Acı bir şekilde iç çekti ve dudakları kıvrıldı.

"Eğer şimdi gidersen bu olanların hiçbirinden bahsetmeyeceğim." Jeongguk onun nefret ve intikama bulanan irislerine bakarken mırıldandı. Sorun değildi. Şimdi giderse hiçbir şey söylemezdi.

"Umrumda değil!" diye bağırdı Jennie. "Ben öldüm zaten! Bıktım artık! Aşık olduğum adamın yıllardır beni görmemesinden, acı çekmekten, hayattan, her şeyden bıktım!"

Sinirle bağırdı ve Jeongguk'un gözleri büyürken alfanın sağa sola dönüşünü izledi. Jennie gözüne kestirdiği vazoya ilerledi. Onu kavradığında Jeongguk korkuyla arkasını döndü ve kapıya koştu. Vazonun kırılma sesi kulaklarına dolarken dış kapıyı açmaya çalıştı.

"Kilitli." diye fısıldadığında zorladı durmadan. Adım sesleriyle arkasını döndü. Gözleri dolmuştu şimdi. Korkuyla titrerken alfanın yüzündeki delirmiş ifadeye baktı.

"Eğer ben mutlu olamayacaksam hiçbiriniz olmayacaksınız." kırdığı vazonun sivri ve keskin parçasıyla omegaya yaklaştı. Jeongguk yanaklarından süzülen yaşlara inat dik durmaya çalıştı.

Jennie hızlı adımlarla ona yürüdüğünde ve elindekini kaldırdığında Jeongguk can hali ile onun bileğini kavradı. Tüm vücudu titriyordu. Sıkıca tuttuğu bileği zapt etmeye çalışırken bir yandan da 'Dur' diye bağırıyordu.

"Hepinizden nefret ediyorum!" Jennie güçlü yapısıyla birlikte bileğini sıkıca ondan kurtardı ve omega acıyla inledi.

Elmacık kemiğinin üzeri kesilmişti.

"Y-Yapma!" yüzünü tutarken beyaz kıyafetine damlayan kanlar çoğalıyordu. Jennie onu dinlemedi. Jeongguk ona vurmaya çalıştı çaresizce.

Bir omega olarak, sekiz aylık, ikiz bebeklerini karnında taşırken verebileceği en güçlü şekilde karşılık verdi ona.

Bacağına gelen acıyla nefesi kesilir gibi oldu. Jennie bundan faydalandı ve keskin parçayı omeganın sağ göğsüne batırdı. Jeongguk dizleri üzerine çökerken acıyı hissedemiyordu bile.

**

Taehyung kalbine inen acıyla durdu, sendeledi ve deltası acı ile uludu. Can çekişir bir şekilde uluyan kurduna karşın Hoseok ve Kai şaşkınşıkla lidere döndü.

Delta kulaklarını dikti. Bal sarısı gözlerinden iki yaş süzüldü ve kürkünü ıslattı.

Ardından öyle bir uludu ki sesi ormandaki kuşları uçurdu. Hoseok ve Kai korkuyla birkaç adım geriye gitti. Taehyung ise Jeongguk'un tehlikede olduğunu anladı. Titredi, kasları eriyormuşcasına dengesi bozuldu ve bunların hiçbirini umursamadı. Güçlükle koşmaya başladığında yer sarsıldı.

Hoseok ve Kai de birbirlerine bakarak liderlerinin peşinden koşmaya başladı.

**

Ellerini karnına sardı Jeongguk, kana bulanan kıyafetleri ve yüzünden akan yaşlarla, "B-Bebeklerimize zarar verme.." diye fısıldadı. Elleri korumacı bir şekilde kavramıştı bebeklerini. Yüzünü kaldırdı ve yalvaran gözlerle baktı alfaya. Ne bacağındaki, ne de göğsündeki yara acıtıyordu canını. Tek korkusu karnındaki canlara bir şey olmasıydı.

Annelik iç güdüsü ile sardı onları. Tek isteği bebekelerine zarar gelmemesiydi.

Yanağından akan kan göz yaşlarına karışmıştı ve canı yanarken kendini daha fazla tutamadı. Elini yere koydu ve yan bir şekilde devrildi. Sarsılarak ağlıyordu. Bu hale neden gelmişti, nasıl gelmişti, her şey sadece saniyelerden ibaretti.

"Onlara zarar verme, onların hiçbir suçu yok," karnındaki harekektliliği hissediyordu. Sessizce fısıldadı.

Jennie nefretle ona baktı. Kana bulanan vazo parçasını kaldırdı. Bitmişti. Onu öldürecek, ardından buradan gidecekti. Jeongguk tamamen etkisiz haldeydi.

Son kez baktı omegaya. Uzun ve sivri parçayı sıkıca kavradı. Jeongguk baygın gözlerini ona çevirdiğinde nefesini tuttu. Omega kollarını karnına sarmaya çalıştı ve kapadı gözlerini.

Ardından bir hıçkırık sesi duydu. Jennie hıçkırıklara boğulurken omegaya, karnındaki bebeklere ağlayarak baktı. Elinde tuttuğu sivri parça yere düştü ve kana bulanan eliyle yüzünü kapattı.

Jeongguk gözlerini kapatmıştı. Bilinci açık olsa da neler olduğunu algılayamıyordu.

Hıçkırıkları haykırışlara dönüşürken titreyen elleriyle cebindeki anahtarı çıkardı. Önünü göremediğinden defalarca kez hata yaptı fakat sonunda açmayı başardı. Son kez Jeongguk'a baktı. Ahşap yer kan gölüne dönmeye devam ediyordu. Omega hareket etmeye çalışıyordu.

Ardından, arkasını döndü ve kendisini taşımayan bacaklarına inat koştu. Birkaç kez tökezledi ve düştü. Her defasında ayağa kalktı ve sessiz evden uzaklaştı.

**

Taehyung belki de yarım günlük yolu sadece bir saat içinde bitirmişti. Evlerinin bulunduğu yola girdi ve ruhundaki acı artarken son kez asıldı bacaklarına.

Açık kapıyı gördüğünde dönüştü. Nefes nefese, savsak adımlarla kapıya ilerledi. Hoseok ve Kai de yetişmiş, onlar da dönüşerek Taehyung'un arkasından ilerlemişlerdi.

Delta yürüdü. Açık kapıya yaklaştığı her adımda korkuyla dolan vücudu sarsılıyordu. Adımları kapıya yakın yerde durduğunda kan lekesiyle irileşti gözleri. Ardından, kapının hemen önünde yatan bedeni buldu irisleri.

"Hayır." kendini taşıyamadı. Bacakları yürümeye çalışan bir bebek gibi dengede duramadı. "Hayır, hayır!" Kapıya tutundu güçsüz bir şekilde.

Hoseok ve Kai ondan önce davrandılar. Kai dehşetle, dolan gözleriyle Jeongguk'a baktı. Ardından aldığı kokuyla gözlerini sol taraftaki ormanlık alana çevirdi.

Kız kardeşinin kokusu.

Taehyung adeta yıkıldı. Yıllar öncesine döndü. Kafasını salladı iki yana ardından, bu daha korkunçtu. Hıçkırıkları arasında yerdeki bedene bakıyordu. Yaklaşmaya korkuyordu. Eğer nefes almasaydı kurdu da can çekişirdi lakin şuan bulunduğu durum içini paramparça etmişti.

"Yaşıyor! Nabzı atıyor." Heseok parmaklarını omeganın boynundan çekti ve derin bir nefes verdi. Gözleri Taehyung'u bulduğunda onun dizleri üzerine çöktüğünü gördü. Jeongguk'a bakarak ağlıyordu. Öyle içliydi ki bu, Hoseok'un da gözleri doldu.

Kai yutkundu, elini kuzeninin omzuna bastırdı. Taehyung'un girdiği psikolojiyi çok iyi anlıyordu. Bu nedenle Jeongguk'a yürüdü ve baygın omegayı dikkatlice kucakladı. Kardeşiyle sonra hesaplaşabilirdi.

Kucağındaki Jeongguk ile evden çıktığında Taehyung yerinden kıpırdayamadı. Hiçbir hücresi çalışmıyordu sanki. Gözleri öylece oluşan kan gölüne bakıyordu.

"Taehyung, şuan böyle duramazsın. Sen güçlüsün, eşinin yanında olman gerekiyor." Hoseok eski olayları bilmiyordu bu nedenle Taehyung'un birden böyle çökmesine şaşırmıştı.

"Kim yapmış olabilir?" diye mırıldandı deltaya. Taehyung'un gözleri yerde gezinirken kaşlarını çattı. Zar zor ayaklandı ve yerdeki parlayan cismi aldı. Kan içindeki kırık vazo parçasıyla ayaklandı kurdu.

Kendine gelmesi gerekiyordu.

Bunu yapanı bulması, onu en acı şekilde öldürmesi gerekiyordu.

Jeongguk'un kanına bulanan parçayı avcunda sıkıca tuttu. Ardından gözlerini kapatıp birkaç saniye bekledi ve açılan gözlerindeki kan kırmızı irislerle birlikte Hoseok bunu yapan kişiye acıdı.

Acıdı. Taehyung hayatında gördüğü en iyi arkadaş olabilirdi fakat içindeki karanlık taraftan o bile korkuyordu. Biliyordu ki eşine bunu yapan kişi ölmek için yalvaracaktı.

Çünkü ölüm onun için en acısız an olacaktı.

Bölüm Sonu

NASI FAKE ATTIM AMAAAA

Ehehe herkes Jeongguk'un  olayları bilmediğini düşünüyorduu. Kagası karışanlar diğer bölümü beklesin💘

Bu arada, angst olmayacak bebeklerim. Bu hikayeye angst yakışmaz diye düşünüyorum. Zaten her şey açıklığa kavuştu. Bu yüzden söylemek istedim 🐣

Diğer bölüme kadar iyi bakın kendinize, öptüm. 💓

Continue Reading

You'll Also Like

25.5K 3.8K 42
Jeongin uykusundan uyandığında kendini bol katliyamlı bir kraliyet kurgusunun içinde bulur. Yani... Kendi kurgusunun içinde. -kraliyet -omegaverse -f...
885K 58.3K 45
Delta Taehyung, omegasına çok aşıktı. By Amethyst 🐺
835K 67.2K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
181K 10.4K 30
Delta Jeongguk babasının ölümünden sonra tahta çıkarılmış soğuk , acımasız , kimseyi dinlemeyen bir kraldı , aşka inanmazdı . Ama bir gün pazarı geze...