"Kapı açılmıyor!"
"Nasıl açılmıyor?"
"Açılmıyor işte!"
"Ben deneyeyim çekil şöyle."
"Namjoon ne yapıyorsun? Bu kapı çelikten, omzunu kırıp acı içinde kalmayı bu kadar istiyorsan bunu ben de yapabilirdim."
"Arasana birilerini."
"Telefonum ofiste kaldı. Sen arasana."
"Siktir! Arabada şarjdaydı en son, almadım yanıma."
"Süper ya! Ucuz dizilerdeki gibi tıkılıp kaldık yani!"
"Ekip gitmiş midir? Bağırsak mı? Kim kapatıyor restoranı? Hey! Kimse var mı? SESİMİ DUYUYOR MUSUNUZ? MAHSUR KALDIK BURADA!"
"Bağırma, depo yalıtımlı, duyacaklarını sanmıyorum, gitmişlerdir. Jimin de şifreler vard o kapatmıştır."
"Ah, o küçük piç! Bir işe yarasa şaşardım."
"Çıldıracağım, düştüğüm duruma bak!"
"Düştüğüm mü? Burada ben de varım Seokjin."
"Ben de o yüzden isyan ediyorum ya! Senin gibi biriyle depoda kilitli kaldım."
"İnan bana, seninle kilitli kalmanın yanından bile geçemez."
*******
"En azından soğuk hava deposunda değiliz."
"Kış mevsimindeyiz, dışarısı 0 derece Namjoon. Şansımız var ki montlarımız üzerimizde."
"Ne biçim depo bu? Yiyecek bir şey bile yok."
"Az önce kendi ağzınla dedin. Burası soğuk hava deposu değil. Yiyecekleri neden burada tutalım?"
"Bu sandalyelerin de oturacak yeri yok. Buraya gelenler kesin rahat etmiyordur."
"Milletin götüyle bu kadar ilgilenmen ne hoş."
"Sen bana laf sokmayı kessene."
"Sen de her şeyden şikayet etmeyi kes o halde!"
"Üşüdün mü?"
"Biraz."
"Peki içkilerin mahzeni nerede? Alkol var mı?"
"Alkolik misin, beleşe içmek mi derdin?"
"Hayır, sadece vücut ısımız için yardımcı olur diye sordum. Sana iyilik de yaramıyor."
"..."
"..."
"Sen biraz araştırsana şuraları. Ben geliyorum."
*******
"Ayaklarını toplasana."
"Bacaklarım uzun ne yapayım?"
"Hala inanamıyorum şaka gibi bir gece!"
"Poponu biraz çek. Tek sen oturmuyorsun."
"Zaten bula bula kıç kadar karton bulmuşsun ne yapalım! Sen de şu örtüyü biraz bırak o halde. Dibine mi girelim illa."
"Partide öyle demiyordun."
"Efendim?"
"Masa örtüleri küçük diyorum. Neyse, aç da içelim."
"Jimin'in zulasının buralarda bir yerlerde olduğunu biliyordum. Hain, gitmiş en pahalılarından birini araklamış."
"Eski bardaklar özenle sarıldı, kirli değildir ama kullanılmıyor. Sorun eder misin?"
"Geçen aynı şişeden içki içtik senle. Sence?"
"Sen... hatırlıyor musun?"
"Senin olduğun zamanları hatırlamamak ahmaklık olurdu."
*******
"Sormayacak mısın?"
"Neyi?"
"Şeyi işte..."
"Buraya gelmemdeki esas amaç buydu."
"Bir bardak daha?"
"Evet."
*******
"Neden geldin?"
"Neden öptün?"
"İlk ben sordum."
"İlk sen öptün."
*******
"Depona adım atmak bile yeterince zordu biliyor musun? Aradan geçen senelerin açtığı nefret o kadar büyük ki! Bu restorana değil adım atmak, mahallesinden geçmek bile nefret ateşime tonlarca odun atıyor. Ama artık dayanamıyorum. Kaç gündür o geceyi düşünüyorum biliyor musun? Hayaldi diyorum ama kulağıma sesin geliyor, sonra senin dudaklarının dokusunu hissediyorum. Berbat bir yılbaşı gecesi geçiriyorum, eski sevgilimi tekrar görüp onunla kavga ediyorum ve yeni yıla onun dudakları arasında giriyorum. Sorularım o kadar çok ki, aklımı kaçıracağım. Bana elle tutulur bir cevap ver Seokjin. Neydi bu? Adını ne koymalıyım? Bir çağrı, bir teklif, bir işaret?"
"Bir özür."
"Özür?"
"Sadece söylediğin cümlenin özrü. Seni... bizi yılbaşında yalnız bıraktığım için bir özür."
*******
"Sırtını buraya ver."
"Nereye?"
"Bana doğru gel. Raflara dayan."
"Olmaz."
"Seokjin, hava eksi yüz derece, ısınamıyoruz ve duvar buz gibi. Bir şey yapmayacağız, sadece yan yana duralım da örtüler bize yetsin."
"Peki."
"Yaklaş biraz daha. Hah, dur şimdi örtülerin uçlarını birleştirip kalın bir kat yapalım. Tamam, oldu! Arasını açıyorum içine gir."
"Dar bu."
"Hayır senin omuzların geniş! Biz birlikteyken de genişti de şimdi Yanghwa Köprüsü'nü geçmiş. Öne eğil ben de gireceğim."
"Dikkat et."
"Tamam, oldu."
"Oldu ama çok dar oldu. Şu an sırtımı sana yaslayabiliyorum sadece."
"Sorun değil. Ne kadar yakın olursak, birbirimizin vücut ısısıyla o kadar ısınırız."
"O zaman kollarını aç"
"Efendim?"
"Kollarını aç, belime batıyor. Hatta dur bacaklarını da aç."
"Seokjin??"
"Yalnızca şu dar örtüler beni boğmasın diye yapıyorum bunu. Bacaklarını arala, ortaya oturacağım. Sen de kabanını açıp ceplerine elini sok ve ben sana yaslanınca içine beni al. Böylece kabanının içinde ikimizde ısınırız."
"Bu biraz..."
"Evet..."
"Şampuanını değiştirmemişsin. Saçların hala aynı kokuyor."
"Sen de parfümünü değiştirmemişsin. Vücudundan yani... kabanının içi aynı kokuyor."
*******
"Isındın mı?"
"Evet, sen?"
"Evet."
"Kalbin çok hızlı atıyor Namjoon."
"Soğuk ya hava, ondandır."
"Tabi. Yalana bak."
"Yalan değil!"
"..."
*******
"Eskisi gibi kollarımın arasında olduğun için."
"..."
"Namjoon..."
"Gerçekleri duymak istiyordun."
"Ama böyle değil."
"Nasıl değil?"
"Böyle tam arkamda. Boynuma değen nefesin ya da kulağıma gelen kısık sesinle değil."
"Nasıl peki?"
"Yapma şunu."
"Yapmamam için bir sebep ver."
"Burnun ensemde sürtüyor."
"Bu bir sebep değil."
"Ayrılmış olmamız bir sebep ama."
*******
"Çekimler ve lansmandan sonra anlaşma bitiyor."
"Evet."
"Görüşmemiz için bir neden kalmayacak. Mutlu olmalısın."
"Ya... öyle."
"..."
"Bir şey demeyecek misin?"
"Konuyu açan sensin Namjoon."
"Beni artık sevmiyorsun değil mi?"
"..."
"Sessizliğin de bir cevap Seokjin."
"Ne duymayı bekliyorsun? Hayır desem ne olacak? Biz ayrıldık. O gün tüm ipleri kopardın."
"Beni terk eden senken ipleri nasıl ben koparıyorum? O gün cafeye af dilemeye geldim, sana yalvardım. Her şeyi bırakıp gittin. Beni, Jungkook'u, Yoongi'yi, cafeyi, Seul'u terk edip gittin."
"Yapmam gerekeni yaptım."
"Peki şimdi karşıma geçip kafamı karıştırmaya ne hakkın var? Sürekli karşıma çıkıyorsun, güzelce gülüyorsun, bana bakıyorsun, beni öpüyorsun. Hemen ardından soğuk davranıp bana laf sokmaya çalışıyorsun. Gidip elin modelleriyle konuşuyorsun."
"Taehyung-ssi iyi bir insan."
"Sikerim iyi insanını da o modeli de!"
"Kulağımın dibinde bağırmayı kes!"
*******
"Namjoon ne yapıyorsun? Kafanı omzuna koydu-"
"Yoruldum Seokjin. Seninle savaşmaktan yoruldum."
"Ben de..."
"Ne olacak peki?"
"Bilmiyorum."
"Bırakacak mıyız bu küslüğü?"
"..."
"Sen ne düşünüyorsun?"
"Birbirimize nefret kusmaktansa, tanışmayan iki insan gibi olmayı yeğlerim."
"Sıfır."
"Sıfır."
"..."
"..."
"Tamam?"
"Tamam."
"Güzel. Peki kafamı hala omzunda dinlendirebilir miyim? Yani, uyku ve yorgunluktan düz tutamıyorum da."
"Olur... Ben de... ben de biraz daha sana sokulabilir miyim? Yani, biraz daha ısınmak için."
"Tabi ki."
"İyi geceler Namjoon."
"İyi geceler Seokjin."
_______
Selam ;)
Değişik bir bölüm oldu. Yazım tarzı, mekan, konuşmalar...
Namjoon ve Jin aralarındaki bu adı nefret ama özlem dolu hislerin hepsini bırakıp sıfırlama kararı aldılar.
Fakat biliyor musunuz, hiçbir şey sıfırdan başlamaz.
Gelecek bölüm görüşürüz 💞
_______