LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL

By birincitanesii

55K 3.7K 4.1K

Wattys 2020 Romantizm kategorisi kazananı! Wattys "Dram" kategorisi listesi seçilmiş kitabı! Sayfalarla bul... More

"LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL."
1.BÖLÜM: "SOLAN GÜLÜN ŞARKISI."
2.BÖLÜM: "LAVİNİA'NIN YAPRAKLARI."
3.BÖLÜM: "LİMON KAFE."
4.BÖLÜM: "LAVİNİA'NIN BİLMECESİ."
5.BÖLÜM: "SARHOŞ GÖNÜL."
6.BÖLÜM: "LAVİNİA'YA TUTKUN DELİ GÜL SARMAŞIĞI."
7.BÖLÜM: "SENİ SEVİYORUM!"
8.BÖLÜM: "SEVMEK SENİNLE GÜZEL."
9.BÖLÜM: "ÇOK SEVMEK."
11.BÖLÜM: "RUHUMDA SENİN KİTABIN."
12.BÖLÜM: "PERESTİŞ."
13.BÖLÜM: "CANHIRAŞ."
14.BÖLÜM: "YÜREĞİN İÇİNDE BİR SEN."
15.BÖLÜM: "KALPTE DOĞUŞ."
16.BÖLÜM: "RUHTAN AKAN GÜL DEMETLERİ."
17.BÖLÜM: "SÜRPRİZİMDİR, BİR DEMET LAVİNİA."
18.BÖLÜM: "TANIŞMA."
19.BÖLÜM: "CANIMIN İÇİNDE NOKSAN BİR YARA."
20.BÖLÜM: "ÖLÜM ÇİÇEĞİNİN MASALI."
21.BÖLÜM: "KALBİM SENDE KALDI."
22.BÖLÜM: "BİR AŞK HİKÂYESİ."
23.BÖLÜM: "SAHİL KUŞLARI."
24.BÖLÜM: "ANKARA'DA GÜNEŞİN DOĞUŞU."
25.BÖLÜM: "DİKENLİ SARMAŞIKLARIN KALBİNDE."
26.BÖLÜM: "GÖLDE DUYGULAR."
27.BÖLÜM: "HUZURUN EVİ."
28.BÖLÜM: "AİLE YEMEĞİ."
29.BÖLÜM: "KÜÇÜK KALPLER DE ATAR."
30.BÖLÜM: "UÇURTMADA GÜN DOĞUMU."
31.BÖLÜM: "EVLİLİK TEKLİFİ PART|1"
32.BÖLÜM: "KALBİMDEN KALBİNE PART|2"
33.BÖLÜM: "KALPTEN NİŞANLI."
34.BÖLÜM: "DERYA DENİZE DÜŞMEK."
35.BÖLÜM: "KALBİN ISLAK KELİMELERİ."
36.BÖLÜM: "GÜL'ÜN LAVİNİA'SI."
37.BÖLÜM: "YAPRAK TANESİNDE ÖLEN DUYGULAR."
38. BÖLÜM: " SEVGİYE ATILAN ZEHİRLİ OK."
39.BÖLÜM: "LAVİNİA'NIN ACISI."
40.BÖLÜM: "LAVİNİA'DA SOLAN GÜLÜN ŞARKISI."
LAVİNİA'NIN SON MEKTUBU.
TAMAMLANDI, TEŞEKKÜRLER.
"WATTYS ÖDÜLÜ!"
BASIM VE KAPAĞIMIZ!
BASILDI!

10.BÖLÜM: "KALBİN EN GÜZEL YARASI."

482 103 49
By birincitanesii

01.05.2002

Sevmek, çorak bir zihnin içine emek ekmekti.

İnsan parasını kaybedebilirdi, değerli bir eşyasını ya da değerli bir mücevheratını. Tüm bunların içinde insan kalbini de kaybedebilir miydi? Kaybedebiliyormuş.

Bir şey daha fark etmiştim seni severken. Hayatın telaşı içinde ve bu yoğun koşuşturmanın arasında her şeyi kaybetmenin değil de sevdiğin birini kaybetmenin kalbinin üstüne örttüğü o küflü kara bulutların zihnine yaptığı o işkenceyi... Hadi ya o bulutlar yüreğime yağmurunu yağdırsaydı? Hadi ya bir kış kapıma uğrasa ve hiç bir zaman gitmeseydi...

Güzel çiçeğim, ellerimin titrediğine bakma benim.

Ben sana bakarken gönlüm de titriyor, ruhumda, varlığımda.

Yazılar da zaten buruşuk buruşuk oldu.

Dilerim bana kızmıyorsundur şu an, bu adam bari yazacak niyetlenmiş de neden anlaşılmaz yazıyor diye.

Bugün güzel bir güne uyandım. Senin hastahanede geçirdiğin iki günün sonunda-ki hiçbir -şey karalayamadım buraya üzgünüm.- dün seni kaldığın yere yerleştirmiştik. Bu olay ne kadar cesur ve deli dolu birine gönlümü kaptırdığımı göstermişti bana. Yüreğimi bir bakışınla sarsan güzel kadın, bu halin yüreğime bir taş koysa da seni her halinle seviyorum.

Çünkü sevmek bir insanı tüm benliğiyle kabul etmektir.

Bir insanı sevmek gülüşünü değil ağlayışını da sevebilmektir.

Ben senin gülüşündeki bahar aylarını da ağladığın zaman gözlerinin içindeki sert kışları da seviyorum.

Bunu okuyan gözlerine ve ruhuna yeniden sesleniyorum Lavinia'm, ben ruhundaki sıcak yaz mevsimlerini de esip gürlediğin o fırtınalarına da karlı kışlarına da meftunum.

Yataktan zıplayarak kalktıktan sonra kol saatime baktım. 09.05 idi. Buruk bir tebessümle bacaklarıma gri keten pantolonumu, üstüme de siyah balıkçı yaka kazağımı giydim. Hava bugün de soğuk olacağa benziyordu. Sevgili oda arkadaşım da sabah dersi olsa gerek gitmiş olmalıydı. Dinamik ve bedenen dinçtim. Sana tüm güzel enerjimi iletmeye hazırdım.

Dışarıya çıktım. Mayıs ayının yaza hazırlık yaptığı ağaçlarının yaprakları, damarlarının renklenip tomurcuk şekilini almasıyla kendini belli ediyordu. Doğa kendini mevsimine hazırlıyordu.

Senin yanına doğru adım adım ilerlerken mahalledeki bakkalın yanına uğramıştım. Sonuçta hasta ziyaretiydi değil mi? Elim boş gelemezdim. Yarım saat içinde kaldığın yurdun kapısına dayandım. Seni kapının önünde bümbür gümbür tekleyen ve hızla çarpan kalbim, vücuduma heyecanı pompalıyordu. Çok geçmeden kulaklarımı adımlarının sesi boyadı, ayaklarımı hızla yere çivilerken parmaklarımın arasına sıkıştırdığım poşetin içindeki bisküvi ve meyve suyu sallanıyordu. Çok geçmeden kapı açıldı ve benim için sabah güneşi aydı.

Karşımda bana pırıl pırıl ferah bir gülümsemeyle bakan, Lavinia'm vardı.

"Hoşgeldin, Gül Adam." Yanaklarındaki tatlı pembelik sana çok yakışıyordu ve hastayken onu görememek beni hayli üzmüştü. Şimdiyse canlanması vücudunun yeniden toparlandığını suratına bir ayna gibi yansıtmıştı.

"Hoşbuldum, Lavinia." Elinle sokağın ötesini işaret ederken gözlerin anlık olarak yurt binanıza çarptı. Sizin yurt bizim yurttan çok farklıydı. Dairelerin hepsi bizimkine nazaran daha çok daireye benziyordu. Dış cephesiniz gri renkteydi ve buradan görebildiğim pencereler tertemizdi. Bir kadın elinin değiyor olduğunu anlamak güç değildi.

"Bugün ne yapacağız?"

Yüzünde yaramaz ama sevimli bir çocuğun ifadesi belirmişti. "Bilmiyorum," dedim dürüstçe. Sadece sana gelmek ve yüzüne bakmak istiyordum. Pek plan kuramamıştım.

Birkaç saniye melül melül birbirimize bakmıştık.

"Kitap okuyabilir miyiz?" Aniden aklına gelen bu fikir diline yapışmış ve heyecan göz bebeklerini genişletmişti. Güzel nir fikirdi. Seninle kitap okumak... İkimizde farklı dünyalara dalarken aslında birbirimizin dünyasında saplanıp kalacağız ama çiçeğim korkma birbirimize de demeyeceğiz.

Şimdilik bir sır bu.

"Gidelim mi? Ne diyorsun?" Başımı sallarken saçlarım rüzgârın hışmıyla sola doğru teklemişti. Elimle onları iterek düzeltiğimde ince dudaklarımı araladım.

"Gidelim."

"Ama hemen hayır de..."

"Hayır demedim ki."

Çok geçmeden farj ettiğin an yanaklarının pembelikten hafifçe ton atladığını görmüştüm. Gözlerin mahçup bir şekilde kaldırıma çarptı ve benimle temasını kopartman hoşma gitmemişti.

"Sorun değil Lavinia." Dedim, etimde kemiğimde sanki senin gibiymiş gibi. Kulağıma okunan dua gibiymişsin gibi.

"Neredeki kütüphaneye gideceğiz peki? Bildiğin bir yer var mı?" Aklımı kurcalarken sonunda bulmuştum. Seni, streslendiğim zamanlarda kafamı dinlemek için gittiğim o kütüphaneye götürecektim. "Bildiğim bir yer var." Kafamı senin sınırlarına biraz daha yaklaştırdım, boynumu karışlayan bir ter damlası boynumu öperek sırtıma doğru yol almıştı.

"Gidecek miyiz artık?"

"Gideceğiz?"

"Şimdi mi?" Heyecanla fısıldadım. Güzel gözlerinin etkisi bedenimi kendine esir etmişti.

"Hıhı."

"Hıhı mı?"

"He."

Birden kahkaha atmaya başlamıştın, eh ben de ne dediğimi sonradan anlamıştım. "Seni aptal gül adam." Sokağı kolaçan ederken bir yandan sana bakıyordum. Güzel gülümsemeni başka bir ortağın görmesini istemiyordum. Aramıza bir insan mesafesi katarken omuzlarını kaldırıp indirdin. En sonunda artık harekete geçerken elimel nazikçe referans verdim. "Hanımefendi, önden buyurun lütfen." Dudaklarını büzerek, "Ah, çok naziksiniz beyefendi." Adımların önüme düştü ve saçlarından ruhuma akan bahar esintilerini yudum yudum içtim.

"Lavinia?" Adın gibi bellediğin bu mahlası duyduğun an bakar olmuştun artık. "Sana isminle hitap etmediğim için bana darılmıyorsun değil mi?" Buruk bir ifadeyle suratımı izlerken kirpiklerini dokuz kez aşağı yukarı kırpmıştın.

"Hayır, olur mu öyle şey Gül Adam. Sen bana darılıyor musun da ben sana darılayım. Hem ben kendimi sende sevdim, senin de ben de seni sevdiğini düşüyorum."

Ben öyle mesuttum ve o kadar mutluydum ki o an.

Sende kıymetli olduğumu sanıyorum defalarca duysam, yine de doyamayacak bir oburluğa sahiptim.

Birkaç dakika çevreyi izlerken ve yanımızdan geçen arabaların kaldırımı, rüzgârı ezerken çıkardığı hışırtıları dinlerken içimde çınlayan sesi duymaya başlamıştım. Bana, ceserat dolu bir temenni vermişti. Elini tutmamı. Evet, elini sımsıkı tutmamı...

Göz ucuyla bakarken sana, senin de o an bana bakıyor olduğunu gördüm. Dudaklarımda patlayan bir bomba yanaklarımı ve ruhumu paramparça ederek gerginleştirmişti. Küçük ve yaramaz Lavinia'yı yakalamıştım işte.

Elini kendime doğru çekerken sana sormadığım için tereddütlüydüm. Korkuyordum. Beni inkar edebilirdin, her ne kadar seviyor olsan da. Üstelik ilişkimiz inanılmaz bir cüretle hızlı ilerlemişti ve hızlı şeyler dikkatsizlik doğurduğunda sonu hüsranla sonuçlanırdı.

Neyseki önce bir irkilsen de çekingen bakışlarıma gözlerinle sonunda dokunabilmiştin.

"Vallahi tuttum." Gözlerindeki bakışlar boşluğa düştü. "Elini, yeminle tuttum, vallaha billaha tuttum." İstemsizce kontrol dahi edilmeden çıkan bu sözlerimle seninle ben de gülmeye başlamışken ellerimin üstünde hissettiğim güzel baskıyla vücudumun bir yanı yanıyor, bir yanı sular altında kalıyor gibi hissetmiştim.

O an, o parmaklarımdan senin parmaklarına akan saf sevgiyi hissettiğini anlayabilmiştim.

Parmaklarımdan ruhuna,
Ruhundan kalbine,
Kalbinden zihninin en güçlü duvarına,
İşte oranın tam ortasındaydım.

"Elimi mi tuttun?"

"Evet ."

"Vallaha mı?"

"Vallaha..."

Hislerine karşılık hislerimi biraz daha belli edercesine ancak canını acıtmamaya da çalışarak elimi sıcaklamaya başlayan avuçlarımızın arasında sıkmaya başladım.

Hissediyordum, hissediyordun.

Bizdik, tamamen hissediyorduk.

Kalbimiz bir ellerimiz tekti.

O sanilerde gözlerim salık bıraktığın saçlarının kıvrım kıvrım dalgalı uçlarına kısa bir an çarptı. Eflatun eteğin ince belini sarıyordu ve beyaz balıkçı yaka kazağın beyazı bir mıh gibi seninle kodlamama vesile oldu. Beyaz sende fazla güzel duruyordu. Bir yutkunma, soluk borumun ortasında asılı kalmıştı.

Gözlerinse...

Bir hazineye bakıyor gibiydi.

Sen kalbimin kaptanıydın ve yüreğimden yaptığın gemiyle, ruhumun sana akan duygu dolu odacıklarını keşfediyordun.

Ah be Lavinia'm, sen kalbimde açtığım en güzel yaraydın.

Ne yapacaktım seninle ben? Ellerimi kavrayan ellerin ne zarif ne de güzel ve anlayışlıydı.

Beynim tekliyor, bana senin adını haykıyordu.

Kalbim yeniden seni bana hissettiriyordu ve duruyordu.

Bu duran kalbim, artık avuçlarında atıyordu.

*
Bölüm sonu. :)

Güllerimiz.🥀

Continue Reading

You'll Also Like

458 108 7
"Adellan buraya gel prensesim?" bana her prenses dediğinde midem ağzıma geliyordu. O iğrenç ses tonuyla beni yanına çağırırken ayaklarım isteksizce h...
Sanık / +18 By Bendis.62

Mystery / Thriller

457 53 1
Cumhuriyet Savcısı Mavi Soykamer'in Eline Ulaşan Gizli Dosya'nın İçerisinde Yüzleşmesi Gereken Acı Ama Bir O Kadar Karanlık Geçmişi İle Doludur . Bu...
825K 49.5K 45
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
1.3M 126K 54
Gizem / Gerilim içinde # 1 AYFER (ÖZET) *Çalışmalarım noter tasdikli olup izinsiz kullanılması ve çoğaltılması yasaktır* Sağlık Bakanlığı'nda müfet...