15.BÖLÜM: "KALPTE DOĞUŞ."

349 82 41
                                    

Merhabalar, bu bölüme kalbimi bıraktığımı söylemek isterim efendim.

Merhabalar, bu bölüme kalbimi bıraktığımı söylemek isterim efendim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🥀

07.05.2007

Kalbin bir başkası için attığında ve sevmenin, kozasından çıkmış bir kelebeğe dönüştüğünü hissettiğinde tamamlanırdın.

Bir huzur baş köşesine çekilir, gözleri seninle buluşurdu.
Bir mutluluk kalbine dokunur, senin olurdu.

Güneş, tüm çıplaklığıyla gözlerimle kapadığım dünyanın üstüne işliyordu. Kafamın ötesinde takır tukur sesler duyuyordum ancak gece deftere yazı yazdığımdan dolayı-ki sana duygularımı iki üç kelimeyle anlatacak kabiliyette değilim- işim mecburen uzun sürmüştü.

Huzursuz bir edayla uyanıverdim. Gözlerim uykuya dileniyor, kırmızı keskin bir acı beynime tokmakla saldırıyordu. Geri uyusa mıydım? Uyku niçin bu kadar tatlıydı? Ben esasen her zamanki gibi kendi kendimle cebelleşirken sevgili arkadaşım Can'ın banyodan sesi geldi. Uyku konusunda benden daha fazla hakim olduğu kesindi. Ki bu duruma da şaşırmıştım! Şaşkınlığım ete kemiğe bürünseydi, delirmiş bir şekilde suratıma bakıyor olabilirdi. Nasıl olur da bugün benden erken uyanabilmişti?

"Can yanlış duymuyorum değil mi?" Can'ın boğuk sesi kulaklarımı tırmaladı. "Yanlış duymadın!" Dudaklarımın meraktan kıvrılıp gerginleştiğini hissediyordum. "Hayırdır?" Banyonun kapısı açılıp Can içeri girdiğinde üstünde her zamanki onunla bütünleştiğini düşündüğüm eşofmanlarından değil de keten bir pantolon vardı.

"Abiciğim sen bana saracağına yengeye sarsana?" Yüzüm kızarırken göz temasımızı kestim. "Gözlerini çevir bakayım buraya. Yenge diyince bir kızardın, hayırdır?"

Evet, sana bunları da yazıyorum.

Ve evet, kıpkırmızıydım...

"Oğlum deşmesene şunu." Can'ın boğuk, kendini gülmemek için zorlayan ses telleri kulaklarımı kaşındırmıştı. "Neyi? Yengeyi mi?"

"Oğlum bak yapmasana şunu!"

Başımı yorganın altına soktuğumda en azından yüz ifademi görmediği için mutluydum.

"Yenge mi demeyeyim yani ama yenge desem ayıp olmaz mı?" Sinirle yorganı ıssırdım. "Can uyusana sen? Hep yaptığın şeyi yapsan da beni germesen ha aslanım." Can iç çekerken dolap hışırtılı bir sesle kapandı. "Ah çok isterdim beyzadem ama malesef dışarıda önemli bir işim var." Alenen alay ediyordu ya benimle. Lavinia'm ben kalır mıydım altında, asla... "Kış uykuma girmeden bal mı toplayayım dedin yani?" Yorganın altında da olsam başıma fırlatılan yastığı elbette hissetmiştim.

LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin