B E K L E N M E Y E N (TAMAML...

By eesmerr12389

2.7M 69.1K 10.1K

Hayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kur... More

TANITIM
1. Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24. Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
FİNAL

11.Bölüm

67.9K 1.5K 138
By eesmerr12389

Beni kucağında odasına getirdiğinde hala dudaklarımı ondan ayıramıyordum. Sanki bütün nefesim o dudaklardaydı. Üzerimdeki tişörtten yavaşça kurtuldu. Kokusunu cigerlerimin en derinine kadar çektim. Şuan ki tutkuyu 23 yıllık hayatımda ilk kez hissettiğime yemin edebilirdim.

İç çamaşırlarımla kalınca benden biraz uzaklaştı. Arsızca beni süzdüğünde şaşkın bakışlarım yüzündeydi. "Manken misin kızım sen," güldüğünde ne diyeceğimi bilemedim. Edepsiz yanım bir anda kaybolmuştu.

Parmaklarıyla kendini gösterdi ve beni kendine çekti. "Şimdi sıra sende,"diye kulağıma fısıldadığında anlamadığımı belli edercesine ona baktım. "Soy beni," dudaklarımı iştahla yeniden örttü.

Dudakları dudaklarıma değdikçe içimde bir yerler köz gibi yanıyordu. Açlıkla dudaklarını dişlerimin arasına aldım. O boğuk bir şekilde inlerken ellerim tişörtüne kaydı. Yavaşça üzerinden çıkardığında parmaklarım vücudunda gezindi.

İlk kez ona bu kadar dikkatli bakıyordum. Göğsünün üzerindeki anlam veremedigim dövmeye gitti parmaklarım. Değişikti, dovmenin uzerine kucuk bir opucuk kondurdugumda  acı çeker gibi bir inleme döküldü dudaklarından,  gözlerini de sımsıkı kapatmıştı.

"Yakıyorsun," Sanki uzun bir süre koşmuş gibi nefes nefeseydi.

Beni bir anda bedenine yapıştırdığında başını saçlarıma gömdü. Derin derin kokluyor, elleri arsızca sutyen kopçamla oynuyordu. Parmaklarım sırtında daireler çizerken aklıma gelen şeytani düşünceyle boynuna sert bir ısırık bıraktım.

Acıyla karışık inleyip ellerini kalçalarıma indirdi. Karanlık bakışları beni bulduğunda sinsice sırıttım ve alt dudağını ağzımın içine aldım.

İçimdeki bu edepsiz yanımı yıllarca nasıl dışarıya vurmadığıma şaşırıyordum. Yaptığım her hareket beni adeta bozguna uğratıyordu. Cidden ben nasıl bu hale gelmiştim?

Sırtım soğuk yatakla buluşunca beni altına almasına izin verdim. Sutyenimi nazik parmaklarıyla benden kurtardığında hala bakışlarım dolgun dudaklarındaydı. Bugün o dudaklara olan açlığım bir an olsun dinmiyordu.

Dudakları yavaşça çenemden boynuma doğru yol aldığında nefes nefese olduğumu fark ettim. İçimdeki bir ses onu daha fazla istediğini haykırıyordu. Göğüs oluğuma değen sıcak dudaklarla irkildim. Ellerimi yumuşak saçlarına daldırdığımda kendimi ona bastırmaya çalışıyordum.

Karanlık bakışları tekrar beni buldu. Yarı baygın halde ona bakıyordum. Aldığım zevk beni neredeyse bayıltacaktı. Devam etmesi için izin ister gibiydi. Sıcak nefesimi dudaklarına yaklaştırdım. Gözümün hiç birşey görmediğini belli edercesine hatta daha fazlasını istercesine ona baktım.  Bunu fark eder etmez elleri kalçalarımı kavrayıp beni kendine çekti. 

-

Sabah uyandığımda Azad beni sımsıkı sarmalamıştı. Bir eli bacağımı sımsıkı kavramış diğer eli belimdeydi. Başımı yavaşça kaldırdım. Uyuyor muydu? Saçları dağılmıştı, dolgun dudakları düz bir çizgi halindeydi.

Dün gece yaşananlar çok garipti. Nasıl o kadar kendimi kaybetmiştim? Nasıl birini o denli istemiştim? Bacağımdaki eli kalçama çıkıp parmaklarıyla sıkıştırdığında uyanık olduğunu fark ettim. Rahatsız bir şekilde kıpırdandım.

Beni kendine çekti ve başım çıplak göğsüne yaslandı. "Uyandın demek," saçımı küçük bir öpücük kondurup kalktı.  Üzerimdeki çarşafa tutundum. Gerçekten nasıl olabiliyordu da ondan utanmıyodum?

"Hadi kalk duş aldıktan sonra kahvaltı yapalım," Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Beraber mi duş alacaktık? Hala bana bakıp bir cevap beklediğini görünce dudaklarımı oynattım.

"Sen gir banyoya senden sonra da ben girerim," ilk kaşları çatıldı. Sonra hiç bişey olmamış gibi arkasını dönüp banyoya ilerledi. Rahatlıkla nefes alıp, tekrar yatağa uzandım.

Çayımdan iştahla bir yudum alırken Azad in bana baktığını fark ettim. Ona ne oldu der gibi göz kırptım. "Gece olanlar seni fazlasıyla acıktırmış olmalı," söylediklerine karşılık beni öksürük tutmasıyla kahkaha attı. Bu kadar edepsiz olmak zorunda mıydı? Bana bir bardak su uzatırken umursamazca konuşmaya devam etti.

"Sanki yalan birsey mi söyledim?" Hala sırıtıyordu. "Dün çok ateşli ve kendinden emindin," dolgun dudaklarını yaladı. Bu durum beni rahatsız etmişcesine yutkundum.

"Dün gece hakkında konuşmak istemiyorum," tekrar tabağıma geri döndüğümde o konuşmaya devam etti. "Neden peki? Çok güzeldi. Üstelik bakire olduğunu da bilmiyordum. Ama yine de hakkını yemeyeyim iyi sevişi-"

Elime geçen zeytini ona fırlattım. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu? Zeytini yakalayıp keyifle ağzına attı. Hata mi yapmıştım acaba?

"Bir saat sonra seni arkadaşımla tanıştırıcam," ruhsuz bir şekilde güldüm.  "Ne bu şimdi? Birlikte olduk diye beni sahiplenmiş mi oluyorsun? " Kafamı salladım. 

"Hayır, seni bir sürü belanın elinden kurtarmaya yardımcı olan birini tanımak istersin diye düşündüm."

Off gene mi aynı mesele diye bağırmak istedim. Neden ben kuryelik yapıyormuşum gibi davranıyordu bu? Beni delirtmeye falan mı çalışıyordu?

Bakışlarımı ona çevirip kaşlarımı kaldırdım. "Ne seninle nede arkadaşınla uğraşamam. Hem cafeye gitmem gerek."

Yapmacık bir şekilde güldü.

"Saat 5 oldu. Bu saatten sonra cafeye gitsen ne olacak," Gözlerimi kocaman açarak ona baktım. Ciddi miydi? Omuz silkti. "Sabaha kadar sevişince akşama kadar da uyuyabiliyor insan."

Sinirden kıpkırmızı olmuş bir şekilde ona tekrar zeytin fırlattım. "Bu konu hakkında konuşmayı kes artık, " ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Yüzünde hala o imalı ifade vardı. "Dün de iç çamaşırlarını çıkarırken aynı böyle kızarmışt-"

"Azad kapa artık o sesini! "

-

Geldiğimiz yere baktım. Arabadan  inince bu sokak beni ürkütmüştü. Siyah boyanmış duvarlar ve etrafta sendeleyerek yürüyen insanlar vardı.  Ona çevirdim bakışlarımı. Üzerindeki deri ceketle ne kadar üşüse de belli etmemeye çalışıyordu. Sanki arkadaşları çok umurumdaydı da beni tanıştırmak istiyordu.

Önümden yürümeye başlayınca burda kaybolmamak için onu takip ettim.  Geçtiğimiz kısa kolidor sanki bana upuzun gibi gelmişti. İçeriye girdiğimizde bizi loş duman altı bir yer karşıladı.

Bu iğrenç yerde olan arkadaşını merak etmiştim doğrusu. Nasıl bir arkadaştı bu böyle?

Köşede bir masanın yanına geldiğimizde masada oturan yirminin son senelerini geçiren adam ayağa kalktı.  Yada ayağa kalkmaya çalıştı desem daha dogru olurdu. Çünkü sendeleyip tekrar yerine oturdu.

"Nerdesin kaç gündür lan sen?"

Sesi ne kadar tok çıksa da hareketleri o kadar tezattı. Bir mayışmışlık vardı sanki üzerinde. Elinde bira olduğunu anladığım şişeden bir yudum aldı.  Azad çoktan yanına oturmuş sadece ayakta ben kalmıştım ve beni de yanına çekip oturmamı sağladı.

"Bu kim?" Adamın soguk bakışları beni buldu. Loş ışık altında kaşındaki piercing parlıyordu. "Bu Berçem," dedi ve bakışlarını bana çevirdi. "Bu da Batı."

Ne yani beni tanıştırmak istediği arkadaşı bu muydu sahiden? Bu pislik çukurunda ayakta kalmaya çalışan hatta ayakta kalamayan adam mı?

"Ben gene biraz uçtum da," elindeki hapları bize doğru uzattı. "Alın sizde," ben cevap bile veremiyorken Azad onaylamaz bir şekilde kafasını salladı. "Uçmadan beni bekle demiştim," sesinde hayal kırıklığı mi vardı?

Baygın gözlerle bakan adam, elindeki biradan bir yudum aldı.  "Bunu soyleyeli kaç saat oldu farkında mısın?" Ortalarda gezen garson olduğunu düşündüğüm adama gelmesi için bi işaret verdi. "Çocuklara iki bira," dediğinde Azad karşı çıktı.  "Gerek yok, biz kalkıyoruz. Kafan güzel olmadığı bir gün konuşuruz." Diyerek ayağa kalktı ve beni de ayağa kaldırdı.

Neydi şimdi bu yaptığı? Niye gelmiştik niye gidiyorduk? Azad in saçma işlerinden biriydi işte. Dışarı doğru yürürken karşımıza çıkan yarı çıplak kadınlar sinirimi bozmuştu. Hepsi de yiyecek gibi Azad i süzüyordu.

Arabaya bindiğimizde öfkemi bastıramadım.

"Ne şimdi senin bu yaptığın?! Bilmediğim yer altı mekanlarından birine getirdin beni. Bana ne senin bağımlı arkadaşından?!"

Susmaya devam edip, arabayı çalıştırdığında ben hala bağırmaya devam ediyordum.

"Dengesiz misin nesin?  Hem niye almadın o haplardan. Içseydin ya!"

Karanlık  gözlerini bana çevirdi. Sus demeye getiriyordu ama susmayacaktım. "Uçsaydın sende. Yine tutsaydın saçlarımdan. Dövseydin ya beni! Ne olacak belki de o iğrenç odaların birinde öldürür-"

"Kes sesini!"

"Ne işim var benim o bataklıkta.  İğrençsin. Kim bilir böyle yerlerde daha ne haltlar yedin."

Bakışlarımı ona çevirdim. Ruhsuz bir şekilde güldüm. Sinirden direksiyonu sımsıkı kavramıştı parmakları. Umursamadım. İçimdeki herseyi kusmak istiyordum.

"Lan sen daha uçkuruna bile sahip çıkamıyorsun. Söylesene bana yaptığın gibi herkesi de-"

Karşımda biz doğru gelen araç cumlemi tamamlamama izin vermedi. Anlamadığım bir anda büyük bir gürültü koptu. Gözlerim kapanmadan önce duyduğum sadece Azad in isyan dolu  sesiydi. 

Continue Reading

You'll Also Like

157K 11.2K 34
Agra bebeğiyle çaresizce sokakta yaşarken bir gece karşısına çıkan adamla hayatı tamamiyle değişir. Ferişte - Masum, melek ve günahsız demek. Not: +...
53.6K 2.6K 25
" Ben onu ilk gördüğüm de gözlerinden tanıdım ama o beni tanımadı" " söylesene seven kalbim bir sana mı fazla geldi. neden şimdi gerçekleri öğrendiğ...
22.2M 893K 115
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
745K 19.1K 81
Herkesin korkulu rüyası olan Yer altının en büyük mafyası yer yüzünün hakimi sadist sinir hastası piskopat bir adamın bir kıza aşık olması Ve haya...