26.Bölüm

39.2K 1.2K 250
                                    

İki gündür burada öylece oturuyordum. Sabah ve akşam biraz bir şeyler getiriyorlar ve yanımdan ayrılıyorlardı. Telefonu da o yaşlı adam almıştı zaten. Bomboş oturmaktan canım sıkılıyordu.

"Bunu niye yemedin?"

Karşımdaki iri yarı adama sana ne dememek için kendimi zor tuttum. Sadece omuz silkmekle yetindim. Adam öfkeyle yeni getirdiği yemegi koydu. "Bunu ye adamın ashabını bozma. Senden dolayı laf işitemem birde!"

Kimden laf işitecekti ki?

Kapıdan çıkarken aklımdaki soruyu sormadan edemedim.

"Ne zaman çıkacağım buradan?"

Adam güldü. Bu gülüş beni sinir etmeye yetmişti. "Azad seni o kadar önemsemiyor ki iki gündür ortaya çıkmadı. Bu gidişle sen bir yıl bile kalırsın burada."

"Azadın beni önemsediğini nerden çıkardınız?" Tek kaşımı kaldırmış adama bakıyordum. Birkaç saniye bana aval aval baktı sonra da kapıya açtı. "Şu yemeği zıkkımlan," Kapı sertçe kapandı.

Canım hiç birşey istemiyordu. Kapalı bir odada resme tutsak gibiydim. Nasıl canım birseyler isteyebilirdi ki?

Niye kimse beni kurtarmaya gelmiyordu? Kimsenin mi umurunda değildim? Dolan gözlerimi dışarıya çevirdim. Çok sıkılmıştım burdan. Üstelik Elif ne durumda onu bile bilmiyordum.

Aksama doğru karnımın acıktığını hissedince masanın üzerindeki ekmek arasını elime aldım. Aklıma gelen hinlikle acaba içinde yabancı birsey var mı diye kontrol ettikten sonra kocaman bir ısırık aldım.

Benim artık buradan çıkmam lazımdı ama nasıl? Bir çözüm yolu üretecektim. Ekmeğimi yerken düşünmeye başladım.

Bir süre sonra aynı iri yarı adam yeniden odaya girdi. Masanın üzerindeki tabağı alıp bana alaylı bir bakış attıktan sonra tam çıkıyordu ki beklemedigi bir anda ayağına çelme taktım. Dengesini kaybettiği anda koşarak kapıdan çıktım. Çıkışa yöneldiğimde kilitliydi. Salak kafam nasıl bunu atlamıştım ki.

Öfkeyle olduğum yerde tepinirken bir kuvvet tarafından saçlarımdan çekildim. Neydi bu saçlarımın günahı? Sürekli onlar darbe yiyordu. Yüzüme çarpan el gecikmeyince anladım ki herseyin bir günahı vardı.

Yüzüm sola doğru savrulurken dudağımdan akan kanı hissettim. O kadar sert vurmuştu ki odada sesi yankılanmıştı.

"Seni sürtük! İsim gücüm yok birde senin oyunlarınla mi uğraşacağım ha?!"

Yüzüme yedigim ikinci tokatla yeri boylamıştım. Öfkeyle ona diktim bakışlarımı. "Sürtük senin anandır!" Adam bu lafı duyar duymaz yüzünden ateş püskürdü ve beni yerden yere çarpmaya başladı. Bacaklarıma yedigim tekmeler uzun bir süre yuruyemeyecegimin şahidiydi.

"Ne oluyor lan burda?"

Duyduğum ses. Bu bana seninle işimiz yok diyen yaşlı adamın sesiydi. Üzerimdeki şiddet kalktığında rahat bir nefes aldım. Ama kendimde gözlerimi açacak cesareti bulamıyordum.

"Salih abi kaçmaya çalıştı."

"Ulan şerefsiz! Ben sana her ne olursa olsun şiddet yok demedim mi?! Nasıl vurursun lan bir kadına!"

Odada yankılanan sesi duyunca onunda dayak yediğini anladım. İçimin yağları erimişti doğrusu. Daha fazlasını hak ediyordu.

"Siktir git bundan sonra iş falan yok sana! Kadına saygın olacak demedim mi lan her zaman! Yürü gözüm görmesin seni!"

Ayagimdaki morluklara dokununca yüzümü buruşturdum. Aptal herif nasıl da vurmuştu. Kaçma planım aleyhime istemişti resmen. Kaçabilmeyi bırak bir de üzerine güzel bir dayak yemiştim.

B E K L E N M E Y E N (TAMAMLANDI)Kde žijí příběhy. Začni objevovat