SARSINTI

By mangaokuru

691K 53.5K 53.2K

"Hakkına girdiğimi söylediğinde cehenneminde yanacağımı da kastettiğini anlayamadım." 01.02.2019~08.06.2020 More

GİRİŞ
1.EY MAZLUM DİYARBEKİR
2.ASİ ÇÖMEZ
3.TAPULU MAL
4. KÜRŞAT YAZAR, BEKİR BOZAR
5. MÜREKKEP MÜREKKEP ACI
6.AŞK EMEKLİSİ
7.BİR GARİP PARYA
8. KALBE İHANET
9.BU EZİYET TÜM HALKLARA
10. BENİ AĞLATIRSAN DOYMA YAŞINA
11. ÇALDILAR GENÇLİĞİMİZİ
12. DELİ YANGIN
13. GÖRDÜĞÜM İLK ERKEK
14.AMİD GÜLÜ
15. FIRTINADA SAVRULAN
16. ANKARA RÜZGARI
17. ALLAH YALANI SEVMEZ
18. YARİN GÖĞSÜNE SIĞABİLMEK
19. BENDE HİÇ GÜNAH YOK, KABAHAT SENDE
20. YARDAN IRAK YAŞANIR MI?
21. YASAKLARIN ÖTESİ
22. PAYLAŞILAN YÜK
23.HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
24.İKİ ARADA BİR DEREDE
26. SENDEN ÖTE, BENDEN ZİYADE
27. YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR
28. AKASYA MİSALİ ÇİÇEK AÇTIN
29. DÜŞEN HEP YERDE Mİ KALIR?
30. SEVDA KUŞUN KANADINDA
31. REALİST HİKAYE, ROMANTİK KAHRAMAN
32.KARA TRENİN DUMANI
33. YÜZÜĞÜN LANETİ
34. MEKTUBUM GİT YARE VAR
35. KORKAK YİĞİT
36. ACIMASIZ SEVDA
37. DOKUNSAM SOLAR MISIN?
38. YÜREĞİM KÖPÜK KÖPÜK SEVDAN
39. CACIĞIN DÖRT ATLISI
40. AL BENİ KOYNUNDA SAKLA
41. GEÇTİĞİN KÖŞELERDE DİKİLİ BİR TAŞ OLAM
42. PİŞMANLIĞIM VE SEVDİĞİM
43. BENİ KÖR KUYULARDA
44. KANA BULANDI DİCLE
45. FİNAL
VEDA

25. AYRILIK ÖLÜMDEN BETER

11.8K 997 1.1K
By mangaokuru

İmparator Neron'un Roma'yı yaktığı sonra da hiçbir şey olmamış gibi sarayının balkonunda keman çaldığı söylenir. Bunun asılsız bir söylenti olduğu kemanın 1600 yıl kadar sonra icat edilmesinden bellidir lakin kimsenin umrunda değildir. Zira Neron ara ara Roma'nın varoş mahallelerini yaktığından insanlar yaklaşık bir hafta süren koca yangını da onun başlattığına inanmak isterler.

Ama bizi ilgilendiren bu rivayetin doğru olup olmaması değil. Bizi ilgilendiren kısım imparatorun efsanedeki umursamaz tavrını Bekir'in geceden beri gösteriyor oluşuydu. Saat akşamın 10.30'unu gösterdiğinde esmer genç boşalan çay bardaklarını alıp tüm gece birbirine laf sokmaya devam eden adamları yok sayarak mutfağa geçti.

Akşam yemeğini yer yemez yıkadığı bulaşıklar sayesinde temiz olan tezgaha bardakları koyup odaya geri döndü. Hararetle tartışmaya devam eden ikiliyi yok sayıp yarısı tüketilmiş çerez tabaklarını da aldı. Kestane kokusunun hala hakim olduğu odadan tekrar çıkarken Yusuf "Halkımız özgürlüğüne kavuşana kadar..." diye başlayan cümlesinin devamını getiriyordu.

O kadar salmıştı ki kendini Yusuf ve Kürşat'ın yüksek tondaki sözleri bir kulağından girip ötekinden çıkıyordu. Bıkkınlığı duruşuna da yansırken evin soğuğu bile işlemiyordu Bekir'e. Akılsız başının cezasını çekiyordu. Hangi kafayla bu iki farklı siyasi görüşü savunan adamı karşı karşıya getirmişti kendi de şaşıyordu.

Mutfağa girip elindeki çerezleri çerez kutularına koyup tabakları kirli bardakların yanına koydu. Çaydanlıkta kalan sıcak suyu küçük bir kaba koyup içine bulaşık deterjanını koyup köpürttü. Annesinin eski perdelerden diktiği bulaşık bezini sıcak suya daldırıp bulaşıkları yıkamaya başladı. İçerideki kavgadan kurtulmanın tek yolu ayak işlerini yapmaktı. Bundan ilk kez şikayetçi değildi. Biraz daha ideolojik konulara maruz kalırsa kafayı yerdi. Bu yüzden olabildiğince ağırdan alarak yaptı işini.

Nihayet bulaşıkları bitirip tezgahı sildiğinde yorgunluktan her yanı ağrıyordu, göz altları çökmüştü. Islak ellerini mutfak havlusuna kurutup kapıya yöneldi. Tuvalete gidip uyku hazırlığı yaptıktan sonra odasına geçti. Üstünü değiştirip pijamasını giydikten sonra Kürşat için de pijama çıkarıp yatağın üstüne koydu. Işığı açık kapıyı da aralık bırakıp en son bir tartışmanın ortasında bıraktığı ikilinin olduğu oturma odasına geçti. Bıraktığı yerden devam ettiklerini görünce yılgınlıkla düştü omuzları. Ve sonunda tüm gece yokmuş gibi davrandığı varlığını gösterircesine sesli bir şekilde konuştu.

"Beyler uyku vakti!"

Odaya yayılan sesi kendini kaybetmiş iki gencin irkilmesine neden olmuştu. Bekir'i unuttukları, esmere dönen bakışlarındaki şaşkınlıktan anlaşılıyordu. Bekir, onların bu şaşkınlıklarından faydalanıp duvardaki saati göstererek devam etti.

"Saat on bir olmuş, hadi kalkın artık."

İkisinin de bakışları Bekir'in işaret ettiği saate kaydıktan sonra Yusuf ağır ağır başını sallayıp ellerini dizine vurarak ayaklandı. Şöyle bir gerinirken Kürşat da sevgilisine bakarak kanepeden kalktı.

"Eh bu kadar misafirlik yeter, evine git artık."

Yusuf'un ciddi sesi Bekir'i hazırlıksız yakalarken gözleri kocaman bir halde ev arkadaşına döndü. Onun göbeğini kaşıyarak umursamaz bir tavırla reisi izlediğini görünce geceden beri tuttuğu siniriyle konuştu.

"Bozo, şakanın sırası değil."

Dişlerinin arasından süzülen kelimeler turuncu kafanın aynı umursamazlıkla gözlerini ona çevirmesini sağlarken Kürşat elleriyle oynuyordu.

"Şaka yapmıyorum ki! Bu herifi akşam yemeğine çağırdık, yatıya değil."

Esmer genç kazana dönmüş kafasının ağrıdığını hissederken bu hissi azaltacakmış gibi sağ eliyle alnını ovmaya başladı.

"Tartışmak istemiyorum bile. Kürşat bu gece burada kalacak."

İtiraza yer bırakmayan sesi Yusuf'un suratının asılmasına neden olurken Kürşat'ın bıyık altından güldüğünü gördü. Bu tatlı sırıtış Bekir'i de sebepsiz bir şekilde mutlu ederken devam etti.

"Kürşat, hadi uyumaya gidelim."

Sözleri reisin bu kez gerçek anlamda gülümsemesine neden olurken aniden kolundan çekildi. Ne olduğunu anlayamazken Yusuf'un sırtı girdi görüş açısına.

"Hayatta izin vermem. Bu ırz düşmanıyla aynı odada kalamazsın."

Kürşat'a bakarak söylediği sözlerin muhatabı arkasına sakladığı ev arkadaşıydı. Ama reis, Bekir'e izin vermeden daldı mevzuya.

"Düzgün konuş lan!"

Bekir olayın büyüyeceğini, tekrar bir kavgaya tutuşacaklarını anlayınca kolunu tutan elden kurtulup Kürşat ve Yusuf'un arasına girdi.

"Yusuf sen de zıvanadan çıktın ama! Birlikte uyuyacağız tabi. Farkında mısın bilmiyorum ama sevgilim oluyor Kürşat."

Bekir'in, gecenin başında söylemekte utandığı şeyi o an rahatlıkla dile getirmesinin nedeni artık bıkmasıydı. Zaten bu iki gerizekalının o utanma sınırını çoktan geçtiklerini biliyordu.

"Yapma kardeşim, bu şerefsiz namusuna falan göz diker. Hiç güven vermiyor."

Turuncu kafa suratını asarken gözleri yalvarır gibiydi. Her an Bekir'i alıp Kürşat'ı kovabilirdi.

"Oğlum valla elimde kalırsın, ne biçim konuşuyorsun?"

Kürşat'ın gergin sesi Bekir'in kulaklarına dolduğunda her an kavga moduna gireceğini anladı. Bu yüzden daha fazla Yusuf'a açıklama yapma gereği duymadan sevgilisinin koluna asılıp odadan çıkarmaya çalıştı. Bu çabası inatla yerinde durup bozoya tehditkar bakışlar atan adamla zora giriyordu. Sevgilisinin bakışlarına aynı şekilde karşılık veren arkadaşını da görünce ikisinin acilen farklı odalara çekilmeleri gerektiğini anladı. Çabasını iki katına çıkararak reisin kolunu çekmeye devam etti. Nihayet hareket etmesini sağlasa da onun hala arkasına dönük gözleri Yusuf'a odaklıydı. Esmer genç evin soğuğuna rağmen terleyerek sevgilisini kapının dışına çıkardığında ev arkadaşının sesini duydular.

"Bardakla dinleyeceğim ulan odanızı. En ufak seste ahlak polisini aramazsam şerefsizim!"

Tam kurtuldum derken arkadaşının sözleri her şeye ot dikerken Kürşat'ın hışımla çektiği kolu ellerinden kaydı. Hızla odaya dalmaya çalışan sevgilisini son anda yakalarken reisin gür sesi evde yankılandı.

"Sen zaten gördüğüm en şe-"

Devam etmesine izin vermeden elini sevgilisinin ağzına kapatırken yarı kızgın yarı telaşlı konuştu.

"Yusuf, Allah aşkına dur oğlum ya!"

Genç adam, umursamaz bir tavırla suratını çevirirken Bekir'in elinin altındaki sevgilisi hala konuşuyordu. Bir elini beline sarmış, diğer eliyle de ağzını sıkı sıkı kapatmaya devam ediyordu. Ancak bunların hiçbiri kar etmiyordu. Reis eli ve ayaklarıyla Yusuf'a ulaşmaya çalışırken, boğuk sesler dışında bir anlamı olmamasına rağmen muhtemel küfürlerini sıralamaya devam ediyordu.

Bu durumda Yusuf'un en azından başka bir şey dememesi Bekir'in işine gelirken daha az inat gösteren sevgilisini geri geri sürükledi. Odanın kapısı arkalarından yavaşça kapanırken artık görünmez olan arkadaşına saydırmaya devam ediyordu sevgilisi. Bekir, yüksek ateş hattının ortasında kalmış her gariban gibi olağanüstü efor sarfederek sevgilisinin belini daha çok sıkıyordu. Ağzını kapattığı eli tükürük dolmuştu. Tiksinmeye bile fırsatı olmadan kısa koridoru geçip odasının önüne varana kadar geçen süre kabus gibiydi. Nihayet odasına vardığında tam kapatmadığı kapıyı sırtıyla iterek açtı. Sevgilisini güç bela odaya aldığında aniden bıraktı. O daha ne olduğunu anlayamadan koşup kapıyı kapattı, kilidini çevirdi. Bu sırada yari ardından gelmiş saydırmaya devam ediyordu.

"Sıçacağım çarkına senin, bekle sen! Ahlak polisinden önce cinayet büroyu ara lan, katilinin ben olacağımın haberini ver!"

Bekir, ardındaki adamın onu aşıp dışarı çıkma çabaları sonucu iyice sevgilisi ve tahta kapı arasında sıkışırken zar zor vücudunu çevirdi. Sonunda yüzü kızarmış sevgilisiyle karşı karşıya kalırken hayal ettiğinden fersah fersah uzak gecenin sonlanması için dua ediyordu.

"Kürşat, lütfen sakinleş artık."

Bıkkın ve yorgun sesi yüzündeki ağlamaklı ifade ile birleşince reisin gözleri, onun elalarında takıldı. Saniyelerce bakıştıktan sonra Kürşat'ın kahveleri bir an kapının ardına kaysa da tekrar sevdiğine döndü. Pes ettiğini gösteren bir soluk dudaklarından salındığında geriye doğru birkaç adım attı. Onun durgunlaşmasıyla Bekir de rahat bir nefes alırken omuzları düştü, tüm ağırlığını kapıya verdi. Hafifçe öne doğru eğilirken ellerini dizlerine koyarak kendine gelmeye çalıştı.

"Ömrümün yarısını bir gecede yediniz."

Sevgilisiyle az önce giriştiği amansız mücadele tüm gece sıktığı bedenine fazla yüklenmesine neden olmuştu. O yüzden her yanı ağrıyordu. Ama ona ders olsundu, bir daha bu manyakları karşı karşıya getirmemesi gerektiğini öğrenmiş bulunuyordu. Derin derin nefes alıp verdiği sırada kendisine yaklaşan adım seslerini duyarken ağır ağır başını kaldırıp doğruldu. Kürşat'ın gözlerinde pişmalığına şahit olurken aradaki birkaç adımlık mesafe hemen kapandı.

"Kusura bakma yavrum, söz konusu davam ya da sen olunca bende şarteller atıyor."

Bir elini pantolonunun cebine atıp diğer eliyle çenesini sıvazlarken mahcup duruyordu. Bu haliyle tam sevilmelikti. Bekir, zaten zar zor zaptettiği özlemi bu haliyle açığa çıkaran sevdiğine aşkla bakıp sırtını tek hamlede kapıdan ayırıp öne atıldı. Kürşat'ı hiç beklemediği bir anda yanaklarından kavrayıp kendine çekerken derin bir nefes alıp dudaklarını birleştirdi. Çarpışan dudakları arkasında kalan dişleri etlerine batarak acı verse de umursamadı. Sevgilisinin yanağını daha sıkı tutarken gözlerini yumup ağzını araladı.

Kürşat, anın getirdiği şaşkınlıkla ellerini kaldırıp gözlerini kocaman açarken başlangıçta tepki veremedi. Ta ki dudakları bir dil darbesiyle uyarılana kadar. O saniyeden itibaren gözü kararırken bir eli sevdiğinin belini buldu. Diğer eli de aklının çalışan son kırıntısına uyup buzlu camdan görünmemek için kapının hemen yanındaki elektrik düğmesini kapatmak için hareketlendi. Oda tamamen karanlıklara boğulduğunda kahvelerini göz kapaklarının ardına sakladı. Sonra da kendini sevdiğine teslim edip onun yönlendirmesine uyarak adım atmaya başladı. Birbirine dolanan ayaklarıyla normalden daha uzun sürede yatağa vardıklarında dişleriyle esmerin alt dudağını çekiştiriyordu.

"Çok özledim." diye dudaklarından dökülen sözcük aralarındaki ağır havayı dağıtamazken bacağının arkasına değen yatak kenarıyla vücudunu çevirip aniden sevdiğinin yatağa devrilmesini sağladı. Yatağa yanlamasına uzattığı için bacakları dışarıda kalsa da umursamadan öpüşmeye kaldıkları yerden devam etti. Dilini sıyaran dil, dişlerine çarpan dişler, dudaklarını emen dudaklar iki aşığa 'sonunda' dedirtirken Kürşat bir dizini sevgilisinin iki bacağının arasına yerleştirdi.

Bekir'in dudakları artık yetersiz gelmeye başladığında sesli bir şekilde güçlükle ayrılıp teninde ıslak izler bırakarak boynuna ilerlemeye başladı. Gecenin tüm gerginliği dudaklarının her temasıyla geride kalırken yüzündeki eller de saçına çıkmıştı. Kahve tutamları ince boynu dişlerinin arasına kıstırdığında güçlü bir şekilde çekilirken altındaki bedenle aynı anda inledi. Aşıklar tam kendilerini kaybettikleri sırada kapıya inen darbeyle yerlerinden sıçradılar.

"Yetişin komşular, zina var!"

Yusuf'un sesi yankılandığında neye uğradıklarını şaşırdılar. Kürşat istemsizce dudaklarını ayırırken Bekir de ellerini saçlarından çekti. İki kafa da kapıya dönerken gördükleri manzaraya bakakaldılar. Bozonun elleri başının iki yanında kapıya dayanmışken kulakları cama yapışmıştı. Yüzü camda iz oluştururken dudağı büzülmüştü. Bekir, kollarının dirseklerini yatağa dayayarak doğrulurken Kürşat da dizini çekip yataktan tamamen kalktı. Sağ eliyle yüzünü sıvazlarken sol elini beline attı.

"La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim!"

Reis bu duayı arka arkaya tekrarlayarak sakinleşmeye çalışırken Bekir de yatakta kaykılıp oturdu. Daha adamakıllı hasret giderememiş olmanın acısını sesine yansıtarak konuştu.

"Komşular kovalasın seni Yusuf!"

Ağlamaklı haline cevap olarak bozo yüzünü camdan ayırıp uyaran bir tonda seslendi.

"Bir daha edepsiz edepsiz seslerinizi duymayayım. Dua et bağırmadım, ikincisinde acımam herkesi toplarım başımıza."

Sonra da buzlu camın ardındaki silüetinin işaret parmağını sallayarak geri geri adımlayarak uzaklaştığını gördüler. Esmer genç uzaklaşan gencin ardından koridorun karanlıklara boğulmasıyla sevdiğine çevirdi bakışlarını. Karanlığa alışan gözleri sevdiğinin yüzünü rahatlıkla seçerken ne diyeceğini bilemedi. Belli ki bu gece +18 her şey yasaktı. Bu yüzden eliyle yatağı yoklayıp pijamaları aradı. Kısa sürede onlara ulaşırken ayakta dikilen sevdiğine verdi.

"Al pijamanı, giy."

Ruhsuz sesi kendine bile yabancı gelirken Kürşat hışımla pijamayı elinden aldı. Sonra da sanki şimdi almamış gibi yatağa fırlatıp üstündeki kazağı çekiştirerek başından attı.

"Sevgilimizle vakit geçirmeye mi geldik, Nazi kampına mı belli değil."

Pantolonun fermuarını sertçe açıp onu da bacaklarını tahriş ettirecek kadar zorlayarak çıkardıktan sonra pijamaları aldı. Sevgilisinin gözlerinin esaretinde söylene söylene giyindikten sonra kıyafetlerinin ne halde olduğunu umursamadan yatağa adımladı. Onun bu hamlesiyle Bekir de hareketlenip yatakta doğru pozisyonu alırken iyice duvara yaklaştı. Yorganı kaldırıp altına girerken Kürşat da yatağa uzandı. Yüz yüze geldiklerinde ikisi de Yusuf'un neden olduğu gerginliği atamadıklarından bir süre boş boş baktılar birbirlerine. Ayrıntılarını hayallerinde doldurdukları yüzlerini süzdükleri her saniye yavaş yavaş sakinleşirlerken konuşan ilk kişi Kürşat oldu.

"Ya sikerim bu işi!"

Kollarını iki yana açarak sevdiğine uzattı.

"Gel lan yamacıma, özledim diyorum sabahtan beri!"

Bekir geceden beri ilk kez gerçek anlamda gülümserken sevdiğini ikiletmeden kollarına atıldı. Nihayet gece istediği şekle giriyordu. Kürşat'ın kolları omuzlarını sararken Bekir de sevgilisinin beline sarıldı. Yüzünü soğuk boyna gömerken kokusunu derin derin soludu. Bu sırada saçına konan sert öpücükler yüzünü güldürürken biraz daha sıktı sevdiğinin belini.

"Dünya varmış be!"

Kürşat'ın mutlu sesi neşesini yerine getirirken dudaklarını ısırdı. Bacaklarını reisin bacaklarına dolarken burnunu boynuna sürttü. Birkaç dakikayı konuşmadan sadece küçük öpücüklerle, koklaşmalarla geçirdikten sonra muhabbete başlama gereği duydular.

"Ben yokken neler yaptın?"

Bekir'in fısıltısı iki beden arasında kaybolduğunda Kürşat bir öpücük daha kondurdu siyah tutamlara.

"Aynı şeyler. Annemlerle, yeğenlerimle vakit geçirdim. Ocakta yapılacaklar vardı, onları hallettim. Ama en çok seni düşündüm iki gözümün çiçeği."

Esmer genç dudakları kocaman gülümsemeye ev sahipliği yaparken başını saklandığı yerden çıkardı. Kafasını geriye atıp sevdiğine baktığında reis de yüzünü ona doğru eğdi. Göz göze geldiklerinde içine sığmayan sevgisi dilinden döküldü.

"Aşık olmaktan başka şans bırakmıyorsun insana."

Kürşat, kulaklarından sızıp kalbini okşayan sözle omzuna sardığı elinden birini çekip sevgilisinin burnunu işaret ve baş parmağının arasına aldı. Ergenliği yakın bir zamanda atlatmış her insan gibi az da olsa yağlı olan burnu canını acıtmayacak kadar sıktı.

"Sen farklı mısın sanki kurban olduğum?"

Elini çekip sevdiğinin burnunu serbest bıraktıktan sonra dudaklarına eğilip küçük bir öpücük kondurup dudak temasını bozmadan konuşmaya devam etti.

"Canımı versem yine de yetmeyecek gibi bir his. Sanki ne yaparsam yapayım senin için yine de eksik kalacağım."

Nefesi yarinin nefesine çarparken ikisinin de dudakları kıvrıldı. Bunu görmeden, hissederek anlamak o kadar özeldi ki hep o anda kalmak isterken buldular kendilerini.

"Benim için bir şey yapma. İkimiz için her şeyi birlikte yapalım. Bak gör o zaman eksik mi kalıyoruz, tamamlanıyor muyuz?"

Kürşat, sevgilisinin sözleri üzerine ayrılmadığı dudağı bir kez daha öptü. Bu kez öpücük kısa sürmedi. Hareketlenen et parçaları birbirine karışırken Bekir'in ağzına süzülen dil her noktasını mühürledi. Sonra da reis ağır ağır geri çekilip alınlarını birleştirdi. Nefes nefese kalmış haliyle şu kadarcık öpüşmeyle bile darmaduman olan zihnine kendine gelmesi için süre tanıdı. Nihayet kalp atışları normale döndüğünde başından beri aklını kurcalayan soruyu üstü kapalı bir şekilde sordu.

"Bekir, biz ayrılmayacağız değil mi?"

Masum bir çocuğu andıran ses tonunun ardına gizlediği korkusunu açığa vuran soru ikisinin arasında asılı kaldığında Bekir gözlerinin dolmasına engel olamadı. Karanlığa rağmen kendini açığa vurmamak için anında gözlerini yumarken boğazında oluşan kocaman düğümle alınlarını ayırıp reisin boynuna saklandı. Başını sağa sola sallarken sevdiğinin çenesini başının üstünde hissetti. Bedenindeki kollar tarafından sevgiyle sarmalanırken o da aynı şekilde karşılık verdi. Bu yakınlığa sığınıp ard arda yutkunarak boğazındaki düğümü çözmeye çalıştı. Nihayet bir nebze de olsa başarılı olduğunda konuşabildi.

"Ayrılacağımıza ölelim be reisim, o bile daha kolay."

İki genç birbirlerine olan aşklarına duydukları güvenle gecenin geri kalanında uyumadan hasret giderirlerken öpücükler, sarılmalar, aşk dolu sözler bir an olsun dinmemişti. Ancak Bekir'in yemin eder gibi dudağından dökülen bu söz gün gelip karşılarına çıktığında hayatlarındaki en büyük sınavı vereceklerdi.

~~~~~~~~

Hatalarım varsa affola. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere. Sizi accaip seviyorum💛❤️

Continue Reading

You'll Also Like

36K 3K 12
Devrimciler her zaman ölür, korkaklar yaşardı. Ve onlar devrimciydi. 18.02.2022
1.6M 60.1K 56
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1.6M 54.3K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
837 370 13
Platonik aşık olmak bir insanın yüreğini en fazla ne kadar mı deşer? okuyup görelim