B E K L E N M E Y E N (TAMAML...

By eesmerr12389

2.7M 69.1K 10.1K

Hayatının bütün döneminde sonbaharı yaşamış, ordan oraya savrulmuş bir yaprak. Kökünden kurtulamamış, ama kur... More

TANITIM
1. Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24. Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
FİNAL

8.Bölüm

73.8K 1.8K 151
By eesmerr12389

"Berçem uyan,"

Birinin sertçe kolumu dürtmesi üzerine kıpırdandım. Gözlerimi açmak, uyanmak istemiyordum. Öyle esir almıştı ki uyku yerden havalanmama bile aldırmadım.

Bir süre sonra sırtım sıcak yatakla buluştu. Ayagimdaki pantolon benden ayrıldığında gözlerimi yavaşça araladim. "Ne yapıyorsun?" Diye mırıldandım. Sesim uyku mahmurluğuyla az çıkıyordu.

Odayı inceledim. Ne ara gelmiştik ki? Ne kadar süre uyuduğumu bilmiyordum. Neresiydi burası?  Neden evimde değildim?Aklımda oluşan soruları ona sormaktan vazgeçip yatakta kıpırdandım.

Üzerime geçirdiği geceliğe baktım. Neyse ki benim geceligimdi. Yavaşça kendini yanıma attı ve gözlerini kapattı.

Onu umursamadan yatağın ucuna biraz daha kaydım ve gözlerimi kapattım. Kaç gündür okula gitmiyordum, yarın okula gitmeyi kafama not ederek uykunun kollarına teslim oldum.

Sabah erkenden onu kendimden uzaklaştırarak uyandım. Hızlıca giyindim ve onu uyuyarak bırakıp evden çıktım.

Okula geldiğimde bir ders kaçırmıştım. Aksam beni kendi evime bıraksaydı böyle olmazdı. Ama beyefendi çok yoruldu bide beni mi eve bırakır?

Dersin başlamasına daha yarım saat olduğunu duyunca bahçeye çıktım. Ayaklarım sızlıyordu. Kesinlikle yolculuk yapmayı unutmuştum. Aslında dinlene dinlene gelmiştik ama yine de yorulmuştum.

Telefonumu elime aldım ve gelen mesajlara baktım.

Demek beni yatakta tek başıma bırakıp gidersin ha, akşam görüşürüz.

Akşam mi? Yine mi görüşecektik? Sıkıntıyla iç çektim. Onu görmek istiyor muydum?

Kaç gündür Eylem den haber alamadığım aklıma gelince telefona numarasini tuşladım. Özlemiştim. İki kere çaldıktan sonra meşgule vermesiyle işi olduğunu düşündüm. Yoksa niye açmasın ki?

Telefona gelen bildirim sesiyle ekrana baktım.

Pazartesi dönüyorum. Cafeyi yeniden açıcam haberin olsun.

Bu bir yandan sevindirici bir haberdi. Maddi sıkıntı çekmeyecektim. Bir yanimda yorucu günlerin yakın olduğunu fısıldıyordu. Elimden başka bişey gelse onu yapardım ama gelmiyordu. Gecikmiş iki ay kiram olduğu aklıma gelince yüzümü buruşturdum. En kısa zamanda bir yolunu bulup o parayi vermem lazımdı yoksa ev sahibi kapıma dayanabilirdi.

Ders bittikten sonra yürüyerek eve gittim. Uzun zamandır evde olmadığım için içerisi baya havasızdı. Pencereleri açtıktan sonra banyoya ilerledim. Uzun bir duşun ardından kendimi rahatlamış hissediyordum.

Saçlarımı kurutmadan yatağa uzandım ve olanları düşünmeye başladım.

Fıratın dedikleri, babamın sırtıma yapıştırdıgı damga.. aklımdan hiç çıkmıyordu. Sırtımda kocaman yükle geziyordum sanki. Aslında benim için önemli olmamalıydı ama yine de yediremiyordum.

Kapının çalması üzerine yatakta doğruldum ve üzerime bir tişört ve bacağıma şort geçirip kapıyı açtım. Eylem gülümseyerek içeriye girdi. Bana kocaman sarıldıgında bende sarıldım. Özlemiştim.

"Nerdesin sen kaç gündür?" Koltuğa yayıldı. "Arıyorum açmıyorsun," cevap vermeme fırsat vermeden konuşmaya devam ediyordu. "Hem burasi niye soğuk, sen üşümüyor musun böyle?"

Basımı olumsuz anlamda salladım. "Soğuk değil sen dışarıdan geldiğin için öyle gelmiştir,"

Omuz silkti. "Aslında ben birsey konuşmak için geldim," dediğinde kaşlarım havalandı. Ciddi gibiydi, bu durum beni rahatsız etti. "Kahve yapayım öyle konuşalım."

Kahveyi ona verdikten sonra karşısındaki koltuğa çöktüm. Ne konuçacaktı ki benimle?

"Murat söyledi aslında bunu," diyerek Kahvesini en bir yudum aldı. Sormaya çekinir gibi bir hali vardı. Rahatsız bir sekilde yerimde kıpırdandım. "Ben ilk sana sormak istedim. Fıratın abisiyle birlikte misiniz? Hem nerden tanıyorsun ki onu?"

Kaşlarım çatılmış bir şekilde ona baktım. Bu konulardan o kadar sıkılmıştım ki. Bunu Murat'a kimin yetiştirdiği bariz açıktı. Sahi tek dertleri ben mi olmuştum?

Cevap bekleyen gözlerle beni izliyordu. "Bu partide bana madde veren adam var ya," diyerek açıklama gereğinde bulundum. Devam etmemi ister gibi bana baktı.

"İşte o Azad."

Yeşil gözleri şaşkınlıkla irileşti. Bunu beklemedigi o kadar açıktı ki. "Birlikte falan da değiliz,"

"Ohaa! Ciddi misin sen?" Hala ayni sekilde bana bakıyordu. "Kızım o adam çok yakışıklı kaçırma sakın onu," göz devirdim. Sanki şuan bu çok mu önemliydi? Bu cümleyle onun sadece dış görünüşe önem verdiğini bir kere daha anlamış oldum.

Akşam yemeğini yedikten sonra gitmişti Eylem. Bütün gün bana Azad'ı nasıl tavlamam gerektigi hakkında bir şeyler söyleyip durmuştu. Öyle bir amacımın olmadığını söylesem de anlatamıyordum.

Mutfağı toparladıktan sonra odama girdim. Azad yatağımda oturmuş bana bakıyordu. Açık pencereyi görünce ordan girdiğini anlamam uzun sürmedi.

"Kapıyı kullanmayı öğrenmen lazım," diye mırıldandım. Kapıya yaslanmış onu izliyordum. Söylediğimi umursamadan yatağa uzandı.

"Hazırlan,"

Kaşlarımı çattım. "Neden,"

"Gitmem gereken bir davet var." Sabırsızca nefes aldı. "Tek başıma gitmek istemiyorum," diye mırıldandı. Hala kapıya yaslı durarken konuştum. "Bana ne senin davetinden? "

"Yanımdan ayrılmaman lazım, böylece daha guvendesin" abartılı bir şekilde göz devirdigimde başını yana doğru yatırdı. "Tek başıma gitmek istemiyorum," yatakta doğruldu. Dikkatlice onu izliyordum. Dağınık saçlarını düzeltti, ve yanıma geldi  "geleceksin değil mi?" Diye sorduğunda ses tonu sanki annesinden birsey isteyen küçük bir çocuğu andırıyordu. Çaresizce başımı salladım. Gözlerindeki parıltıyla dudağıma küçük bir öpücük kondurdu.

Üzerime Azad'ın getirdiği siyah dizimin bir karış üzerinde olan düz elbiseyi geçirdim. Bana bu elbiseyi getirdiğine göre önemli bir davetti. Umarım kimse beni orada görmez diye mırıldandım. Bir kisinin daha sacma sorularina katlanmak istemiyordum. Yavaşça aynaya baktım. Ayagimdaki topuklular ne kadar rahatsız etse de buna boyun eğdim. Yüzümdeki hafif makyaj beni yine tuhaf hissettiriyordu.

Daha bir hafta önce hayatımdan defol diye bağırdığım adamla şimdi bir davete gidiyordum. Gerçekten iflah olmaz bir dengesizdim.

Geldigimiz yer oldukça büyük bir mekandı. Etrafta kalabalık, yarı genç yarı orta yaşlı insanlarla doluydu. Koluna girmemi söylediğinde başımı salladım. Yanında kendimi kötü hissetmiyordum. Garipti.

"Merhaba Azad," yanımıza gelen yirmi beş yaşlarındaki adam gülümsedi. Aynı şekilde Azad da gulumseyip elini sıktı adamın. Bakışları bana kaydığında tebessüm ettim. Aralarında geçen konuşmadan bunun hukuk okuyanlar için düzenlenmiş olan bir davet olduğunu anladım.

Niye başkasıyla gelmemişti acaba? Adam yanımızdan ayrılınca, "iki yüzlü piç," diye mırıldandı. Neden öyle söylediğini bilmeden şaşkınca ona bakıyordum. Konuşmak için kulağıma egildiginde biraz ürpermiştim.

"Burada yanıma gelen kimseye inanama. Hepsi benden nefret ediyo,"

Neden böyle birşey söylediğini anlayamamıştım. Tam nedenini soracaktım ki, yanımıza hiddetle gelen kadın dikkatimi çekti. Gayet güzel giyinimli, asil bir kadındı. Otuzlu yaşlarda olduğu belli oluyordu.

"Nerede kaldın Azad," kadının azarlar gibi konuşması beni sasirtirken onun gözlerinden alev çıkmasına neden oldu. "Buradayım işte," diyerek çıkıştı.

"Annemler diğer tarafta seni bekliyorlar,"

Şaşkınca konuşmayı dinliyordum. Annesi mi? Kimdi ki bu kadının annesi? Peki benim burada ne işim vardı? Kadının bakışları yeni fark etmiş gibi beni buldu. "Bu kim?" Saygısız tavırları beni sinir etmişti.

Azad, yüz ifadesini değiştirmeden konuştu. "Arkadaşım," kadın bir süre beni süzdü. Bu durum rahatsız etmişti.

"Ben gelmeyeceğim. Sizin o sıkıcı muhabbetinizle uğraşamam. Bizimkilere arkadaşlarımla olduğumu söylersin."

Resmen kadını kovmuştu. Öfkeyle yanımızdan ayrılan kadını gözden kayboluncaya kadar baktım. Kimdi bu kadın? Konunun ne olduğunu dahi anlamamıştım. Neden buradaydım?

"Şey" diyerek dikkatini üzerime topladım. "İstiyorsan git, ben eve gidebilirim," bir süre öylece gözlerimin içine baktı.

"Sırf onlarla görüşmemek için seninle geldim ben," konuyu kapatmak ister gbi garsonun getirdiği içeceği bana uzattı. Niye ailesiyle görüşmek istemiyordu?

İçeceğimden bir yudum aldım. Merakıma yenik düşüp, "o kadın kimdi?" Diye sordum. Meraklı bir kişiliğim vardı. O konuyu kapattık der gibi iç çekti. Daha sonra da, "ablam," diye mırıldandı.

Ablası mi? Bu ihtimali niye hiç düşünmemiştim ki? Anlayışla başımı salladım. Öylece etrafıma bakınıyordum.

"Hukuk fakülteleri böyle davetler mi düzenliyor," diye mırıldandım merakla. Bakışları beni buldu ve onayladı.

"Bu davetler büyük avukatlarla buluşma için. Yani başarıya katkı da bulunacaklarını düşünüyorlar," diye mırıldandı.

"Ne güzel," Keşke bizim bölüm içinde böyle şeyler düzenlenseydi. "Sen niye kimseyle iletisime geçmiyorsun?" Diye sordum. Başka soru istemiyorum der gibi bana baktı. Sonra da baştan savma bir cevap verdi. "Canım istemiyor."

Gergin olduğu o kadar belliydi ki. Bazen ellerinin titrediğini bile düşünüyordum. Onu bu kadar geren neydi? Niye bu kadar sıkılıyordu?

"Beş dakikaya gelicem, bekle" diyerek yanımdan ayrıldığında elimdeki içeceğin pipetiyle oynuyordum. Nereye gitmişti acaba? Etrafıma baktığımda herkes kendi arasında sohbet ettiğini gördüm.

O yokken lavaboya gitmemin mantıklı olduğunu düşünüp yavaş adımlarla lavaboyu bulmaya çalıştım. Bir türlü bulamadığımda tam arkama dönüp gidecekken Azad'ın sesini duydum. Öfkeyle birine bağırıyordu.

Adımlarımı sesine doğru yonlendirdiginde birini altına almış yumrukladıgını gördüm. Gözlerim hayretle açılırken o bağırmaya devam ediyordu.

"Bir daha öyle baktığını görmeyeceğim, bu sefer sikerim belanı!"

Telaşlı adımlarla yanına ilerledim. Adamın ağzı yüzü dağılmıştı. "Ne yapıyorsun?!" Diye bağırdım. Gözü o kadar dönmüştü ki beni bile duymuyordu. Ardı ardına yumruklarını sıralarken koluna dokundum.

Öfkeli gözleri bir kez olsun bana dönmedi. Adam attığı yumruklara karşı acıyla inerken, korkuya kapıldım. Adam bayıldı bayılacaktı.

Kolundan tutup ona engel olmaya çalıştığım sıra beni ittirdi. Öyle sert bir biçimde ittirmişti ki acıyla inledim. Kafam nereye çarpmıştı bilmiyorum ama gozlerimin istemsizce kararmaya basladigini hissetmiştim.

-

Kafamda hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. Gözlerimi aralamak o kadar zor geliyordu ki. Şuan nerde olduğumu deli gibi merak ediyordum. Kafam niye acıyordu?

Gözlerimi acıyla araladığımda karsimdaki kişinin hemşire olduğunu anlamam uzun sürmedi. Tebessüm ederek odadan çıktığında etrafıma göz gezdirdim.

"Nasıl vurursun lan ona?" Bu ses kime aitti? Sanki bir yerden tanıyordum sesin sahibini. Parmaklarım yavaşça kafama gittiğinde acıyla yüzümü buruşturdum. Biraz daha dokundugumda kafamdaki bez parçasını hissettim. Sarılmıştı.

"Birden oldu aptal!" Bu sesin sahibini tanıyordum işte. Azad'dı. Kimle konuşuyordu?

Sert bir şekilde kapı açıldı ve içeriye Azad girdi. Şaşkın gözlerle ona baktım. Yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. En son bi adamın ağzını yüzünü kırıyordu.

Şimdi o öfkeden eser yoktu gözlerinde. Sanki pişmanlık vardı. Yavaş adımlarla yanıma yaklaştı. Yerimde dikleştim.

"Nasıl hissediyorsun?"

Başımı salladım. "İyiyim," öylece orda dikildigini fark ettiğimde yatağın boşta kalan yerini gösterdim. "Niye dikiliyorsun, otursana."

Yatağa oturduğunda gülümsemeye çalıştım. Pişman olduğu gözlerinden okunuyordu. "Berçem," karnımın üzerindeki elimin üzerine elini koydu. "Ben üzgünüm, yani o an-" boşta olan elimi boşver anlamında salladım. "Oldu bi kere, önemi yok," diye mırıldandım.

Elimi okşamaya devam etti. Sıkıntılı bir nefes verdi dışarıya. Sanki birsey söylemek istiyor da söyleyemiyor gibiydi.

"Artık görüşmesek daha iyi olacak," gözlerim ağzından çıkan kelimelerle şaşkınca açıldı. Neden böyle bir karar almıştı ki şimdi? Tam konuşacakken izin vermeden ayağa kalktı.

"Emin ol sana zarar vermek istemiyorum." Dudağma tüy kadar yumuşak bir buse kondurdu ve benim birşey dememe izin vermeden odadan çıktı. Gözlerim aynı şaşkınlıkla kapının arkasından bakakalmıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

759K 31.6K 49
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
1.8M 80.8K 63
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
53.1K 233 13
Azgınlar yeriniz hazır. Kusarsanız benden değil. Midesi bulanan etkilenen okumasın. Varya (+22)de döktürdüm İlkimin ertesi gününde annemin acı haberi...
61.9K 1.3K 31
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...