İçimdeki Kadın Uyanıyor

By avamgartist

329K 1.2K 110

Dr. Meral kariyerinde emin adımlarla ilerlemektedir. Eşi Emre ile öğrencilik zamanları tanışmış ve sonrasında... More

1. Tatil Başlasın!
2. Masaj
3. Haute couture
4. Havuz
5. Teras
6. Yasak Elma
7. Carpe Diem
8. Sus
9. Rutin
11. Cüppe

10. Kadro

23.4K 99 20
By avamgartist

- Günaydın hocam.

- Günaydın Meral'ciğim. Çok şıksın bugün.

- Teşekkür ederim. Bunu sizden duymak benim için şereftir hocam.

Dibin düştü, itiraf et. Üstümdeki gömleğin çok tatlı bir dekoltesi var. Altımda tam oturan bir etek, diz üstünde bitiyor. Arkasında yırtmacım iç gıcıklayıcı. Makyajım davetkâr. Sabahın köründe kalkıp süsledim o kadar.

- Verdiğiniz çalışmaları bitirmek üzereyim. Müsaitseniz bir üstünden geçelim.

- Gel, otur otur lütfen.

- Hasta gurubunun tüm deney verilerini bir araya getirdim. SAP ve SPSS ile istatistiklerini çalıştım. Güven aralığını bozan bir iki hastayı göz ardı edersek hipotezimizi destekleyen ve hatta kanıtlayan sonuçlar elde etmiş oluyoruz.

- Çok güzel. Eline sağlık. Bak keyfim yerine geldi. Bu çalışmanın bana katkısı büyük olacak. Haaa bu arada, yayında senin de adın olacak biliyorsun, sana da katkısı olacak.

Lütfedersiniz beyefendi. Son bir yıldır proje üzerinde çalışan başkası sanki? Sonuna kadar hakkettim.

- Teşekkür ederim hocam.

Hakan hocanın gözü kariyerinin en üst mertebesi olan komiteye girmekte. Son yıllarda her hamlesi bu koltuk için. Çünkü bu sayede Tübitak, TÜBA, prestijli bilimsel komite başkanlıkları dahil birçok fırsat çıkacak. Azmine saygı duyuyorum, hatta takdir ediyorum. Bu kadar büyük hedefler bana henüz uzak. Geçmesi gereken yıllar, elde etmem gereken başarılar var daha. Önümde atılacak ilk adım kadroyu almam.

- Hocam bir maruzatım olacaktı.

- Söyle bakalım.

- Hocam kongreye gelip bu çalışmanın ön sunumunu ben yapmak istiyorum.

- Bakarız.

Ayağa kalktım. Önümdeki dosyayı toparlamak için eğildim. Beni dikizlediğine adım gibi eminim. Masasına biraz daha yanaştım.

- Hocam kırmayın beni, rica ediyorum.

- Sen bir gönder bakalım çalışmayı, hakem heyeti onayı versin değerlendiririz.

"Tamam" de geç işte. Oradan bu gelsin buradan şu olsun. Bu kadar zor mu?

- Onay alacağına eminim hocam.

- (Gülümseyerek) Peki, Meral.

Ayağa kalktım, kapıya yöneldim. Beni dikizliyordu.

- Görüşmek üzere hocam, saygılar.

Onu ikna etmem lazım. Bu kongreye benim gitmem ne kadar önemliyse Alper'in gelememesi de bir o kadar mühim. Tek başına yakalarsam kafasına girebilmem çok daha kolay olacak. Alper gibi bir parazitin zamanımı çalmasına, kafa karıştırmasına izin veremem.

....

- Alo Burak, n'aber? Bana bi uğrar mısın?

Burak bana yardım edeceksin o kadar. Alper'e kontenjan bitmiş diyeceksin. Gerekirse kongre oteli yandı bitti kül oldu diyeceksin.

- .... işte durum bu Alper.

- Meral hocam, ben Alper hoca'nın gelmesini nasıl engelleyeceğim. Adam parasını cebimden verir yine gelir. Hadi diyelim ki gelmesini engelledim. Sonra ne olur biliyor musunuz? Beni işimden ederler. Affedersiniz ama şaşırdınız mı siz?

- Ne demek yardım edemem Burak? Bu işi organize eden sensin!

- Ben yapmasam başka biri yapar. Siz talep edersiniz ben karşılamaya çalışırım. Tamam, sizi de gönderelim.

- Yahu anlamıyor musun? Mevzu benim katılmam değil Burak. Alper'in orada olmaması lazım.

- Meral hocam, sebebini sorgulama dediniz, peki. Anladım ki Alper hocanın kongrede olmamasını istiyorsunuz. Tamam... Nasıl yaparız, Nasıl yaparız...???

Bütün moralim bozuldu. Yüzüm düştü. Odada bir sağa bir sola volta atmaya başladım. Burak'ı hiç ilgilendirmeyen bir konuda, kendi tedirginliğime ortak etmiştim. Burak'a yaklaştım, omuzlarından tuttum. Yere doğru çökerek göz hizasına indim. Gözlerinin içine baktım. İçinde bir yerde benden kaçırdığı, şimdi, gözüne bakınca kafasını eğip sakladığı bir duygu hissettim. Hızla maskesini geri takıp başını geri kaldırdı. Yüzüne ifadesiz bir maske takmıştı sanki.

- Meral, ıııgghh. Hocam. Aklıma bir fikir geldi. Geldi gelmesine de, işe yarar mı, emin değilim. Ayrıca size böyle bir konuda yardım etmem hiç etik değil, kendimi riske ediyorum. Bu da işin bir başka tarafı.

- Burak yardımına ihtiyacım var. Sana borçlanmış olacağım. Bizi iki arkadaş olarak gör, ki benim için sen öylesin. Lütfen. Bana güvenebilirsin.

- Peki, size güveniyorum. Aklıma gelen şey şöyle; Alper hocanın yurtdışında gitmek istediği bir eğitim vardı. Firmamdan rica etti. Masrafı çok olduğundan bunu pazarlama bütçemizin karşılayacağımı söylemiştim. Yanıtım sonrası çok bozulmuştu, mevzubahis kursa katılmayı çok istediği besbelli.

- Eee, bundan bize ne?

- Eğitim tarihleri kongre tarihleri ile çakışıyor Meral hanım. Onu bir şekilde bu kursa gönderebilirsek sizin kongreye doğal olarak katılamaz.

- Gerçekten mi? Süper fikir Burak!

Yerimde duramamış ve sevinçten yerimde zıplamaya başlamıştım. Bir anda Burak'ın boynuna sımsıkı sarıldım. İçimden gelmişti. Burak donakalmıştı. Bu hareket pek profesyonel kimlerimize uymuyor olabilirdi ama zaten şu anda başkasının arkasından iş çevirmeye çalışmıyor muyduk? Artık suç ortağıydık. Burak ortamın havasını eski haline getirmek için lafa girdi.

- Ben kurs için kontenjan kalmış mı kontrol edeyim. Bütçe konusunu sonra düşünürüz. Size bilgi veririm.

- N'olur bu işi hallet. Beni habersiz bırakma olur mu?

- Peki, görüşürüz o zaman.

Böyle bir yardımı bana neden yapıyordu, neden bu kadar riske giriyordu? Burak odadan çıkarken dönüp bana baktı. Gözlerinde saklanan o bakış geri gelmişti. Bu sefer de nedense ben utanarak bakışlarımı kaçırmıştım.

....

- Alo Meral, odama gelir misin?

- Poliklinikteyim hocam, hastaları bitirip gelsem olur mu?

- Hastalara biz görüştükten sonra da bakarsın.

- Peki hocam.

Hakan hoca normalde günün bu saatinde beni odasına çağırmazdı. Hayırdır inşallah.

Odasına doğru geçtim. Kapısının önüne geldim, tam kapıya vuracaktım ki sekreteri beni durdurdu. İçeride Alper'in olduğunu söyleyip, biraz beklememi rica etti. İki dakika kıçından ayrılmıyor ki zaten. Sen nasıl bir mahluksun Alper?

Beklerken bir anda aklımda bir şimşek çaktı. Burak beni satmış olabilir miydi? Konuşmamızın olası sonuçlarından korkup beni Alper'e ispiyonlamış olabilir mi? Hakan hoca beni bu yüzden apar topar yanına çağırmış olmasın sakın. Seni öldürürüm Burak. Kafamdaki bu düşünceleri sekreterin çalan telefonu böldü.

- Buyrun Meral hocam, Hakan hoca sizi bekliyor.

Kapıyı çalıp içeri girdim ki Alper'in hocanın yanında dikilmişti, aşağılar gibi bir bakışla bana baktı.

- Gel bakalım Meral.

- Merhabalar hocam (Alper'i de başımla selamlamıştım).

- Anlatacakların bu kadarsa sen çıkabilirsin Alper. Gerisi bende.

- Peki hocam, ben konuyu idareye aktarıyorum.

Allahım, neyi idareye söyleyeceksin Alper?

- Sen bilirsin Alper. Haa bu arada gitmeden Meral'e söylemek istediğin bir şey var mı?

- Tabi ki hocam. Tebrik ederim Meral (elini uzattı).

- Pardon, ben bir şey anlamadım Hakan hocam. Ne için tebrik ediliyorum acaba?

- Yaptığımız çalışma hakem heyetinden geçmiş, sana haber vermek için çağırdım.

- Öyle mi, çok sevindim hocam. Teşekkür ederim Alper.

Çok şükür allahım.

Alper odadan çıkıp kapıyı kapadı.

- (Gözüyle kapayı işaret ederek) Bu çocuğun da antin kuntin istekleri bitmedi. Sürekli yeni bir şey. Neyse. İşimize bakalım. Yayın konusuna gelince, koca bir aferini hakkediyorsun Meral. Kutlarım seni.

Allah yüzüme güldü. Hoca da Alper'in yersiz hareketlerinden mustarip demek ki. Alper, hocanın gözünde düşündüğüm kadar değerli değil belki de.

- Hocam bunu kutlayalım, kırmayın beni. Hem size italyan restoranında yemek borcumu da ödemiş olurum.

- Peki Meral, öyle olsun. 1-2 gün içinde yer ve saati netleştiririz. Tamam mı?

- Çok mutlu ettiniz beni, sabırsızlıkla bekliyorum.

Kendi göbeğimi kendim keseceğim.

....

- Yemek yerken konuyu açacağım Emre, bu yani.

- Ben de diyorum ki biraz acele etmiyor musun? Hani kadro konusunu ilk fırsatta açıyormuş gibi olmasan mı Meral? Bu yemekte muhabbet etsen sadece olmaz mı?

- Emre vakit mi kaldı? İdareden sadece bir kişilik kadro vermişler. Bu ayın sonuna kadar birisi atanacak işte. Başka hangi zaman konuşayım. Baksana bi, bu ruj nasıl olmuş, çok mu iddialı?

- Ruj iddialı, evet. Hocanla yemek yerken bu kadarına gerek var mı bilemedim. Kıyafetin de çok iddialı Meral.

- Yahu sanki bu adamın takıntılarını bilmiyorsun. Kıyafetim kötü olursa bu akşam hiç şansım yok. Ayakkabıma, makyajıma hemen bakacak adam. Karışıp durma bana. Hakan hocanın adam ayırdığını bilmiyorsun sanki. Yok şarap içecekse şöyle kaliteli olacak, yok kadın dediğin kılık kıyafetine dikkat etmeli. Adam bunlara dikkat ediyor. Kaç defa sen de şahit oldun.

- Peki Meral, sen bilirsin. Ancak kadro mevzusunu açma fikrin için seni tekrar uyarıyorum, adam konuşmak istemiyorsa üstüne gitme. Ters tepmesin konuşman.

- Tamam Emre, peki, anladım. Fermuarımı çeker misin, .... dur lütfen! Çek elini yaaa... Saçım bozulacak, lütfen (kolları arasından sıyrıldım), vaktim kalmadı zaten.

- Aman iyi. Koşa koşa git Meral. Kaçta dönersin eve?

- Eğer İtalya' da yaşadığı zamanlardan anılarına girmezse gece yarısından önce gelmiş olurum. Sen beni bekleme.

....

Restoran boğazda, denizi biraz yukarıdan gören bir konumdaydı. Mekânda boğazın ışıklarını bastırmayan, loş bir aydınlatma tercih edilmişti. Restoranın küçük sahnesinde oda müziği grubu programına başlamıştı. Rezervasyon yaptırdığım masayı sordum. Hakan hoca henüz gelmemişti. Garson beni, kavalyemi beklemek üzere bara buyur etti. Bar tablasında bir tabureye oturdum. Kendime bir şarap söyledim. Masaya geçene kadar rahatlamak bana iyi gelecekti. Bu fırsatta tuvalete gidip üstümü başımı son kez kontrol etmek için yerimden kalkıp garsonun tarif ettiği koridordan lavaboya doğru yürümeye başladım. Koridor duvarı boyunca ayna ile kaplıydı. Kendimi şöylece süzdüm. Kırmızı elbisem üstüme tam oturmuştu. Dizimin üstünden başlayan kumaş boyuma kadar uzanıyordu. Önü bu kadar kapalı olsa da sırtımda derin bir dekolte esmer tenimi ortaya çıkarıyordu. Koyu bir çorap giymiştim. Saçımı şık bir topuz ile toplamıştım. Kırmızı rujumu tazeleyip bara geri döndüm.

- Hanımefendi misafiriniz geldi, sizi masanıza alalım arzu ederseniz.

....

- İyi akşamlar Hakan hocam,

- Ooo bu ne güzellik Meral. Çok şıksın.

- Teşekkür ederim, teveccühünüz hocam.

- Böylesine güzel bir kadınla yenilecek lezzetli bir yemek! Daha çok zevk veren çok az şey var hayatta. Bana inan.

- Beni mahcup ediyorsunuz. Yemeğin seçimini sizin zevkinize bırakıyorum hocam.

....

(Uzun bir sohbetin ardından)

- ...... sonra o adam gelip bana yalvardı sonra işte.

- İnanamıyorum hocam.

- Öyle işte. Seninle sohbet etmek, karşılıklı oturmak benim için büyük zevk Meral. Keyfimi yerine getirdin.

- Beni mahcup ediyorsunuz. Utandım şimdi.

- Utanacak bir şey yok. Senin gibi güzel bir kadın bu iltifatlara alışık olmalı. Konuyu biraz değiştireyim istersen. Bu yemeği neden yiyoruz?

- Kutlama için hocam. Vakit geçirmek istedim sizinle.

- Ben yeterince gördüm geçirdim. Niyetini ortaya koymaktan korkan istediğini alamaz Meral.

- Madem açık olacağız, sizinle geleceğim hakkında konuşmak istiyorum.

- Kadro konusu yani. Anladım. (suratını büzüştürerek) peki konuşalım.

- Bu kadroya atanmak istiyorum.

- Atanmak isteyebilirsin tabii, ama.... Birçok şeyden vazgeçecek, bedel ödeyecek kadar çok istemelisin. Bu hayatta hiçbir şey karşılıksız değildir. Değişmeyen çok az şey gördüm. Birisi de bu. Antik çağlarda bile insan, tanrıdan istediğini almak için sunağa iki ekmeğinden birini verdi. Şimdiyse, istediğini elde etmek bazen çok çalışmak gerekir. Bazıları parasını bazıları kariyerini feda eder. Sen bu kadroyu almak için bu saydıklarımı yaptın mı? Sence yeteri kadar çaba harcasın mı? ... Belki anlaşabiliriz. Ama önce gözünü açmalısın!

Bir umutla kafamı kaldırdım. Avını izleyen bir hayvan gibi bana bakıyordu, etime bakıyordu!

....

Konuşmanın geri kalanında ne konuştu ne dedi, hafızam bulanık. Nasıl masadan kalktım, nasıl kendimi dışarı attım bilmiyorum. Başım dönüyor. Kafam allak bullak. Hayvan herif. Kadroya karşılık benim bedenimi mi istiyordu. İnanamıyorum yaa! Ben mi yanlış anlamıştım. Kelimeler ağızından çıkmamıştı, doğru. Ama o imaları, bakışları. Kendinden emin duruşu. Şok oldum. Bütün bu hadsizlikleri yaparken ki rahat tavrı! Ben mi yanlış anlıyorum. Hayır yaa, salak değilim. Beni becermek istiyor işte. Bu yaşımda bunu anlamayacak değilim. Sinsi pezevenk. Sadece ima etti. Ağızından bir laf çıkarmadı. O cümleler ağızından dökülse olacakları, yapacaklarımı biliyor! Konuşmanın devamını hatırlamaya çalışıyorum. Hayır, olmuyor. Kafamdaki sahneler bölük pörçük ama hissettiğim duyguyu çok net biliyorum. Adam kadro karşılığı benimle yatmak istedi, eminim. Allahım kafayı yiyeceğim. Kalkıp tokadı yüzüne çarpmalıydım. Onu orada boğmalıydım. Ben ne yaptım? Durdum. Sustum. Ağızım açık kalakaldım. Ne bir söz söyledim ne de kalkıp gittim. Korktum. Emin olamadım. Kendime güvenemedim. İçime çöktüm. Enkaza döndüm. Ben neden böyleyim. Bu başıma ilk defa da gelmiyor. O terasta olanlar. Dikkatini topla Meral. Nefesini kontrol et. Su. Biraz su. Biraz oturmalıyım. Babam yaşında adam. "İstediğimi verirsen, istediğini alabilirsin" bunu söyledi mi gerçekten? Sakin ol! Sakin ol Meral.

- "aradığınız kişi şu anda başka birisiyle görüşüyor.."

Emre, hadi ya, aç şu telefonu! Kafam durdu. Birine ihtiyacım var.

(Telefon çalar!)

- Alo, Emre. Neredesin gelip beni al!

- Alo Meral hanım ben Burak. Yanlış zamanda mı aradım?

- Burak? ... Ne var Burak?

- Eee ben konuştuğumuz kurs ile ilgili gelişmeler için aramıştım, sonra arasam daha iyi olacak sanırım.

- ......

- Meral hanım, iyi misiniz?

- İyi değilim.

- Yapabileceğim bir şey var mı?

- .....

- Alo. Meral hanım.

- Nasıl yapacağım Burak?

- Nasıl? Anlamadım.

- Hayatımı nasıl düzene koyacağım.

- Iııghhhh. Ne desem bilemiyorum ama siz halledersiniz, eminim.

- Bana naval okuma Burak!

- Ne oldu, ne yaşadınız bilmiyorum. Ama dünyanın sonu değil. Sizi az da olsa tanıyorsam bir çözüm bulacağınıza ve sorunu çözeceğinize eminim. Sakin olun. Zeki bir kadınsınız. Konunun üzerine düşündüğünüzde, halledemeyeceğiniz iş yok!

- Artık umurumda değil!

- Ne umurunuzda değil? Bilmiyorum ki. Bu gece daha fazla kendinizi yormayın. Bir sorun olduğu belli. Canınızın sıkıldığı belli. Bunu yarın düşünseniz daha iyi olmaz mı?

- Sen neden beni umursuyorsun? Karşılığında ne istiyorsun?

- Nasıl? Ne demek şimdi bu? Bakın, ben size saygı duyuyorum. İyi bir insansınız! İşinizde iyisiniz. Ne demeliyim bilmiyorum. Ne karşılığından bahsediyorsunuz? Siz benden hangi karşılığı bekliyorsunuz?

- ....

- Yanınıza gelmemi ister misiniz?

- Düşünmem lazım Burak. Bunu ona yedireceğim. Bunu yanına bırakmayacağım. Hayvan herif.

- Nasıl? Kimden bahsediyorsunuz? Ne oldu?

- Çözeceğim. Ant olsun. Çözeceğim. Bu pislik böyle mi oynamak istiyorsa, oyun nasıl oynanır ona göstereceğim.

Continue Reading

You'll Also Like

342K 12.8K 62
Bir hastasına iyilik yapmak isteyen Ahu, hastane kayıtlarından aldığı numarayı yanlış girip bir komutana yazarsa ne olur? Nerden bilebilirdi ki bu ka...
GELECEK By VeraHare

General Fiction

145K 7.4K 17
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...
359K 28K 40
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
22M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...