GÜZ BAHÇESİ ( AŞİTİ AĞA)

Oleh EylemAcikel

577K 12.1K 885

"İstemiyorum dede. Ben daha küçüğüm istemiyorum. " "Dün yüzükler takılırken aklın neredeydi Dilan hanım." "Ev... Lebih Banyak

Karakter Tanıtımı
B-1
B-2
B-3
B-4
B-5
B-6
B-7
B-8
B-9
B-10
B-11
Duyuru
B-13
B-14
B-15
DUYURU
ÖNEMLİ

B-12

28.4K 609 51
Oleh EylemAcikel

Medya : Koray Avcı - Seni kimler aldı.

O gün seni hiç tanımıyordum Dilan. Bir an da aşık oldum sana diyemem. Aşığım da diyemem."

Kafamı anladım der gibi sallamış ve başımı önüme eğmiştim.

Aşiti bana yaklaşarak çenemi hafifçe yukarı kaldırmıştı.

"Ama şu an , şu an bir yangının içindeyim delalamın. Bu sevgi midir , aşk mıdır bilmem. Şu yüreğim seninle dolu sadece bunu bilirim."

Duraklarım da çiçekler açarken , söyledikleri gönlüme baharı getirmişti.

"İyi ki Aşiti iyi ki."

                             B-12

Tüm günahlarımı bir güvercinin kanadına bağlayıp uçurmuşum gibi hissediyordum.

Sevgi bakiydi.

Saygı ebedi.

Sevgi benim ile onun yüreğini bir tutar mıydı bilmem ama aklımı yerinde tutmadığı ortadaydı.

Kolum kanadım Aşiti olmuştu.

Onu seviyordum.

Ruhuma çiçekler açtıracak kadar çok sevdim fakat o benim yüreğimde çiçek olmak ister miydi ?

Bugün bunun cevabını almıştım.

Onun yüreğine dolmuş ve gözlerine kadar taşmıştım.

Belli belirsiz bir parıltı vardı gözlerinde.

Yüreğimi sevince boğan , ruhumun elinden tutup koşan bir parıltı.

"Hadi delalamın inelim."

Başımı sallamak ile yetinmiş , Aşiti'nin koluna girerek merdivenlerden aşağıya inmiştim.

Herkes oynuyordu.

Bizi merdivenler de gördükleri andan itibaren zılgıtlar bir kuş misali etrafımızda dağılmış , silahlar atılmıştı.

Silah atılmaya başladığından itibaren bir titreme sarmıştı bedenimi.

Silahlardan korkuyordum.

Her an bir canımızı yakacakmış gibi duruyordu.

Farketmeden Aşiti'nin kolunu sıkmıştım ki Aşiti silahların durması için elini havaya kaldırmıştı.

Ona minnet ile bakarken o sert yüzü ile bana bakıyordu.

Ağaydı o , burada yumuşak yüzünü göstermeyeceğini bilirdim.

Babam da böyleydi.

Bana eğildiğini gördüğüm de merdivenleri bitirmiştik.

Ah kalbim.

Her yakınlaşmamız da bu kadar kendini mi kaybedecekti ? Şu an etrafımız da davul zurnalar olmasa kalbimin sesini duyacaklarından emindim.

"Korktuğunu söylesen yeterli güzelim. Nasıl rahat edeceksen onu yapacağız."

"Teşekkür ederim."

"İyisin değil ?"

Dudaklarım da bir gülümseme yer etti. Aşiti çok şiveli konuşan biri değildi ve şu an beni güldürmek için onu tam bir ağa yapan şiveli konuşmasına dönmüştü.

"Eri(evet). Xude tebiş da ba Aşiti(Allah senden razı olsun)."

"Çok güzelsin."

Kafamı öne eğerek masaya geçtim. Yanaklarım alev almış cayır cayır yanıyordu.

Bana bu kadar güzel davranması ruhumu okşarken , bir yanım rüyadasın kalk diyordu.

Bu Aşiti gerçek değil kalk.

Uyan Dilan.

Kötü düşünceleri aklımdan silerken sert fakat gergin olmayan yüz hatları ile halaya bakan Aşiti ye baktım.

Bende halaya baktığımda Baran abim gözüme takılmıştı. Halayın başını çekiyordu.

Çok yakışmıştı yine halaya.

Halay çekerken hiçbir şeyi düşünmediğine emindim fakat bugün öyle değildi.

Gözleri sürekli Meriye kayıyordu ve Meri'nin buradan gördüğüm yanakları ala boyanmıştı.

Ah.

Çok yakışacaklardı. Meri çok güzel ve neşeli bir kadındı.

Abim ise deli dolu ama nerede nasıl davranmasını bilen biriydi.

Çok güzellerdi.

Ben onlar için sevinirken Aşiti bana yaklaşmış ve nefesi kulağımı esir almıştı.

"Kime bakıp gülersin?"

"Baran ağama."

"Güzel çekiyor halayı."

Kafamı sallamak ile yetindim.

"Hadi kalk."

"Ağam bizde gelinler oynamaz bilirsin."

"Ama ben hatunum ile karşılıklı oynamak istiyorum."

Hatunum demesi ile gözlerim açılmış ve utanmıştım.

Ah , birisi duysa yerin dibine girerdim utanmaktan.

Aşitinin uzatacağını bildiğim için daha fazla onu yormadan ayağa kalkmış ve oynamaya başlamıştık.

Herkes etrafımızdaydı.

Bir çemberin içinde ikimiz karşılıklı oyun havası oynuyorduk.

Bu bir masal olmalıydı.

Ya da rüya.

Bu kadar güzel birgünün gerçekliği beni şaşırtıyordu.

Oyun oynadıktan sonra Yavuzoğlu konağına gideceğimiz söylenmişti. Nefesim boğazımdan geçmezken nasıl bu evden nasıl çıkacağımı düşünüyordum.

Hatıralarım bileğime sarılmış gitme derken tek yaptığım anneme sarılıp ağlamaktı.

"Daye(anne)."

"Daye kurbanada. Megri.(annen kurban sana ağlama.)"

Bu sözleri beklercesine daha çok ağlamış ve kimseyi önemsemiştim.

Biz annem ile ağlarken ablamlar gelmiş ve onlarda sarılarak ağlamaya başlamıştı.

Annemin bir kanadında ben , bir kanadında Zozan ablam , dizlerine ise kafasını dayayıp ağlayan Havin ablam vardı.

Babam beni öpmüş ve ağlamamak için uzaklaşıp gitmişti. Gözyaşları içimi acıtıyordu.

"Gulemın ka roba.(gülüm hadi kalk.)"

"Abi..."

"Hadi Havin , Zozan. Kıza ağıt yaktınız le. İstediği zaman gelir."

"Tamam Baran abi."

Mahir abim hiç konuşmazken doya doya bana sarılmış ve hep yanındayım diyerek geri çekilmişti. Aşiti ile olmamı istemiyordu.

Herkes kendini topladıktan sonra elimi , yüzümü yıkamış ve Aşitinin yanına doğru ilerlemiştim. Gözlerinde paramparça olan bir duygu vardı.

"Delalamın."

"Aşiti.."

Bir cümle çıkmıyordu dudaklarımdan. Her an geri dönüp odama kendimi kilitleyebilirdim.

"Sana sözüm olsun ne zaman istersen o vakit seni getireceğim."

Gözlerime minnetimin tüm izlerini alarak baktım karşımda ki adama.

"Doğru dersin değil ağam ?"

Dudak kenarlarına kuşlar yuva yapmıştı.

Ah.

Kalbi kadar güzel gülen adam.

"Doğru derim güzelim. Ağlamayasın artık."

Hızlıca göz yaşlarımı silmiş ve bir gülümse bahşetmiştim karşımda ki adama. Sevgi büyük nimetti ve ben bu sevginin kıymetini bilecektim.

Herkesle vedalaşıp arabaya binmiştim. Uzun bir düğün konvoyu ile Yavuzoğlu konağına gidiyorduk. Aşiti yanımda oturuyor önde ise sadece arabayı süren adam vardı ve katiyen bize bakmıyordu.

"Aşiti ?"

Aşiti'nin gözleri önce beni bulmuş sonrasında şoföre bakmıştı.

Ah.

Ağam demeliydim. Yalnızken ismim ile hitap et demişti.

"Ağam kusura bakmayasan. Bir şey diyecektim."

Bu cümlemdede bir önce ki cümlem  de sessiz ve kısıktı fakat emin olamamıştım.

Dudakların da belli belirsiz bir gülümseme geçerken gözlerim gülüşüne tutuklu kalmıştı.

Allah aşkına nasıl bu denli güzel gülebilirdi.

Nasıl bu denli ruhumun her bir karışına kendi benliğini işlerdi.

"Söyle gelin ağam. Kusurluk bir şey yok. Nerede ne diyeceğini bilirsin sen."

Bana olan anlayışı bir kuş misali yüreğimde uçuşup sağa sola vurmuştu kendini.

"Ben biraz çekiniyorum. Yani evde nasıl davranmalıyım ? Annen , babana ne demeliyim ?"

Elleri göz altlarıma kavuştu.

Çiçekler bahşetti yüzüme.

"Onlar senin de annen , baban güzelim. Sen kendin gibi ol yeter. "

İçimi ferahlamıştı.

Fakat yine de korku koluma yapışmıştı.

Araba durduğunda kalbim bir kuş misali uçup gidecekti.

Aşiti inerek benim tarafıma yürümüş ve kapımı açarak çıkmama yardım etmişti.

Ah!

Mahşer kalabalığı karşımdaydı.

Yüzümde olan duvağa rağmen gözlerimi gören Aşiti'nin dudağının kenarında bir çukur oluştu.

İşte benim ailem ve benim soyadım der gibi bakıyordu.

Zılgıtlar ve halaylar eşliğinde kapıya kadar gelmiştim. Silahlar tam çıkarılmıştı ki Aşiti sıkmayın demiş ve silahlar sıkılmamıştı.

Bu hassasiyeti beni memnun etmiş ve tüm memnuniyetim gözlerim de ona bakıyordum.

Her şey nasıl bu kadar mükemmel olabilirdi ?

Her şey bir oyun mu ?

Aklım bana oyun oynarken bu cümleleri yok saydım.

Elime Ate anne bir testi vermiş ve kırmamı söylemişti.

İçinden çıkan şeker ve paralara çocuklar koşuşurken ben ne yapacağını bilmez gözler ile ate dayenin diyeceği bir sözü bekliyordum.

"Gel güzel gelinim. Evin bereketli olsun. Ağzımızın tadı bozulmasın."

Amin diyerek içeriye adım atmış ve ben ile Aşiti için hazırlanmış masaya geçmiştik.

Halaylar çekiliyor , yemekler dağıtılıyordu.

Tek bir aksilik yoktu.

Aşiti'nin yanına arkadaşları gelip zorla onu halaya kaldırmışlardı.

Aşiti bana bakmış ve rahat mıyım , değil miyim görmek ister gibi gözlerime dalmıştı.

Bir gülümseme dudaklarıma yerleştirirken onun içini ferahlatmak istemiştim.

Aslında rahattım bir sıkıntı yoktu fakat bir tedirginlik yüreğime yer edinmişti.

Bu ikilem beni bitiriyordu.

Aşiti arkadaşları ile halay çekip oynarken etrafa göz gezdirdim.

Herkes gülüp oynarken bir kişi gözüme takılmıştı. Yaşlı gözler ile Aşitiye bakıyordu.

Evet ağlıyordu.

Şaşkın gözler ile daha dikkatli bakınca bu kadının isteme günü Aşiti ve ailesi ile gelenlerden biriydi.

Amcasının kızı Rojbindi.

Ben ona şok olmuş gözler ile bakarken onun gözleri beni bulmuş ve bir hırs bürümüştü.

Yanlış gördüğümü düşünerek kafamı Aşitiye çevirmiş ve göz göze gelmiştik.

Kaşları çatıktı ve baktığım yere tekrar bakmış sonra da yanıma gelmişti.

"Gulemın çır bu ?(gülüm ne oldu ?)"

"Hiç. Ne olacaktı ?"

"Neden hayret gözler ile Rojbine bakıyordun."

Saklamama gerek yoktu.

"Ağlıyordu. Şaşırdım."

Derin bir nefes aldı.

Bıkmış gibiydi. Yanlış bir konuya ayak basmıştık galiba.

Davul zurna sesi birbirimizi duymamıza engel olurken Aşiti biraz daha kulağıma eğildi.

"Normal düşünen ve yaşayan biri değil. Anlatırım sana. Sen güzel aklına takma güzelim."

Kafamı tamam anlamında sallamış ve halaya bakmıştım.

Düşündüğümün aksine bir durum vardı ve Aşiti bundan bıkmıştı.

"Kokun nasıl böyle güzel be kadın."

Ah.

Nasıl dayanacaktım ben bu kalp atışlarına ?

Sevdası kalbime bir hastalık gibi dokunmuştu.

Sözlerinden sonra başımı önüme eğmiş ve yanaklarımda ki sıcaklığın geçmesini bekliyordum.

"Gulemın. Her güzel söz söylediğimde böyle gözlerinimi kaçıracaksın."

"Elimde değil Aşiti. Utanıyorum."

"Tamam gelin ağam. Utanmayasan."

Ona bakmış ve sen iflah olmazsını gözlerim ile ona anlatmıştım.

Saat ilerlerken düğün ahalisi yavaş yavaş dağılmış ve herkes gelip tebrik etmeye başlamıştı.

Tüm tebrikleri kabul ederken koluma takılan bilezikler ve altınlar artık bunalmama neden olmuştu.

Aşitinin amcaları , halaları tebrik ederken son gelen Rojbin olmuştu.

Gözleri kan çanağına dönmüştü ve sürekli bileklerine elbisesini çekip duruyordu.

"Hayırlı olsun ağam."

Aşiti başını sallamak ile yetinmişti.

Rojbin bana bakmış ve öpmek için eğilmişti.

"Sana burada rahat yok Dilan. Aşiti sadece benim."

Sözlerine hayretler içinde kalamadan karnımda bir sızı çoğalmış ve dudağıma çığlık olmuştu.

Kulaklarım da bir ses , gözlerimde Rojbinin kin dolu gözleri.

Sendelemeye başlarken Aşitinin omzuna kafam düşmüş ve son onun gök gözlerine takılı kalmıştım.

Kulaklarımda ise şu cümleler yer etmişti.

"Dilan. Cawrasamın(kara gözlüm). Bir şey olmayacak. Bir şey olmayacak."

Gözlerim kapanırken yanağıma gökten bir damla düşmüştü.

Aşiti ağlıyordu.

Üjjjjj leraaaa bejjjjn leraaaa.

Eveettttt yeni bölüm sizlerle. Biraz fazla gecikti farkındayım fakat bir düzene oturtmaya çalışıyorum ve daha erken sizlerle olmaya çalışacağım.

Lütfen yorumlarınızı satır aralarına yazın ve beni sizsiz koymayın......

Sizi seviyorum umarım beğenirsiniz.

Heee evet evet Rojbin artık ölümlerden ölüm beğensin......

Balın Zehrinden kısa bir bölüm bırakayım.

EylemAcikel profilime girerek Balın Zehrine bakın lütfen.

Balın Zehri

Evdeydim. Nasıl eve gelmiştim ? Yatağımda biraz daha kıpırdandım. Gözlerimi tekrar kapatacakken bir tıkırtı geldi. Bir ses daha.

"Anne?"

Derin bir nefes alıp tekrar seslendim.

"Anne?"

Ses gelmiyordu. Yavaşça ayağa kalkarak  odamdan dışarı çıktım. Kapıyı açmam ile karşımda yüzü gözü dağılmış ve elinde bir kemer ile karşımdaydı.

"Ba-ba"

Ona seslenmem ile kemeri sırtıma geçirmesi ile acı tüm bedenime yayıldı nasıl bir acıydı bu ?

İkinci kez kaldırdığında bağırmaya başladım.

"Dur. Lütfen. Dur"

"Yaren güzelim uyan"

"Yaren"

"Yaren"

Nefes alamamaya devam ederek açtım gözlerimi. Hayır hayır babam yoktu. Kemerde yoktu. Rahattım. Elimi belime omzuma değdirdim canım acımıyordu. Gözlerimi kapattım tekrar. Sadece kabustu.

"Güzelim"

Sesini duymam ile vücudumdan bir titreme geçti. Buradaydı. Yanımdaydı. Ben onu farketmemiş miydim ?

"Yanımdasın. Korkma"

"Yanındayım"

Beni kollarını aldı. Huzurumu bulmuştum. Kabusun izleri silinirken başım evime doğru yol aldı. Boynuna. Kalbim hızını arttırırken ben kendimi yeniden uykunun kollarına bırakacak durumdaydım ancak şu an uyursam Melihi düşünceleri ile baş başa bırakıcaktım ve onun kendini yormasına , üzmesine katlanacağımı düşünmüyordum. İstemeye istemeye yüzümü kokusunun yayıldığı vadiden çıkardım.

"İ-iyiyim. Sadece kabustu. "

Çıkıp çıkıp gelin bebeklerim....

Hadiii herkessss Balın Zehrineeeeeeee 🌸

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

118K 11.7K 20
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu? Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi? Y...
5.1M 239K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
169K 15.7K 44
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız
99.5K 8K 15
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...