~GÜZ SAYHASI~

By emineecetinn

46.8K 11.4K 13.5K

Onu gördüğünde bir güz mevsimiydi. Bakışlarıyla yüreğini yakan,sözleriyle binbir türlü hayal kurduran. Kadın... More

BÖLÜM 1 "LÂL DURAĞI"
Bölüm 2 "HAYAL KIRIKLIĞI"
Bölüm 3 "SESSİZ VAVEYLA"
Bölüm 4 "SEVGİ NEYDİ"
Bölüm 5 "YOKLUĞUNUN KEFENİ"
Bölüm 6 "BİRLEŞEN GÖNÜLLER"
Bölüm 8 "ACININ MABEDİ"
BÖLÜM 9 "GÜL KUYUSUNDA YANMAK"
BÖLÜM 10 "HÜZNE DÜŞEN AYRILIK"
BÖLÜM 11 "CAN KIRIKLARI"
Bölüm 12 "İKİ KALBİN KIYAMETİ"
BÖLÜM 13 "FEVERAN"
Bölüm 14 "GÖZLERİNDEKİ ÖLÜ"
BÖLÜM 15 "HARABE HİSLER"
BÖLÜM 16 "MAZİDE KALAN SON İZ"
BÖLÜM 17 "KANATLARI SARILMIŞ KIRLANGIÇ"
"ÖNEMLİ DUYURU"
Bölüm 18 "KAVUŞMAK İÇİN YANMAK GEREKİR"
Bölüm 19 "TUZ VE YARA"
BÖLÜM 20 "SEVDAYA VURULAN PRANGA"
BÖLÜM 21 "MÜPHEM"
"COK ÖNEMLİ!!!"
BÖLÜM 22 "GÖZYAŞI MEZARLIĞI"
BÖLÜM 23 "İDAMA MÂHKUM EDİLMİŞ KELİMELER"
BÖLÜM 24 "KÜL RENGİNDE SEVDALAR"
BÖLÜM 25 "İHTİLÂL"

Bölüm 7 "SERZENİŞ"

1.9K 726 519
By emineecetinn


Multimedya -Evgeny Grinko  "Field"





"Biz aynı dünyanın ama ayrı dünyaların insanlarıydık..."












               GÜZ SAYHASI - BÖLÜM 7

"SERZENİŞ"

[ Köy - 2013 ]

Bazı hayatlar vardır;Bazı hayatlara hediye, bazı hayatlara ise ızdırap...

Hayatların başlangıçları olduğu gibi bitişleride vardı...

Nedensiz nefretler, nedensiz sevgiler...

Nefreti yok edecek sevgi varken, sevgiyi yok edecek bir nefret tohumu olmamalıydı.

Parça parça ekilen nefret tohumları bir gün sahiplerine ulaşacaktı.

Elindeki kitapları Nazlı'ya götürmek için yola çıktığında Feride, karşıdan gelen Ayla'yı fark etmişti. Ayla,Feride'yi görünce hiç istifini bozmadan yüzüne sahte bir tebessümü yerleştirirken Feride'ye bakıyordu.

"Nereye gidiyorsun Feride?" dedi ellerini göğsünün altında birleştirirken.

Feride tebessümle elindeki kitapları gösterirken "Nazlı'ya gidiyorum,kitaplarını vermek için sen nereden geliyorsun peki?" dedi.

Ayla,göğsünün altında birleştirdiği ellerini serbest bırakırken " Canım sıkıldı lojman evinde oturmaktan, ben de öyle köyde ne var, ne yok diye geziyorum," sahte tebessümünü tekrar yüzünde yer veriyordu.

"Benimle gelsene, hem Nazlı'yla arkadaş olursunuz , tabi işin yoksa?" içtenlikle sormuştu sorusunu.

"Tabi gelirim biraz köyünüzü keşfedeyim kim bilir ne çıkacak karşıma," gözleri kinayeli bakarken,sözleri alay barındırıyordu.

Nazlı kapıyı açtığında, Ayla'yı karşısında gördüğünde şaşkınlığını gizleyememişti. Nişan akşamı birbirleriyle münakaşaya girmişlerdi.

Ayla ve Feride, Nazlı'nın odasına girdiğinde Ayla, Nazlı'nın odasına baştan aşağı alaycı bir tavırla süzmüştü.

"Odam sade olur öyle süsü sevmem," dedi Ayla'nın kinayeli bakışlarıyla odasını süzdüğünü fark ettiğinde.

"Onu fark ettim zaten, eee bir köyde olduğumuza göre bu kadar olması bile bir mucize," kinayeli konuşmasına devam ederken, divandan olan yatağa oturdu.

Nazlı öfkelendiğini hissetmişti. Feride'yi üzmemek için lakayt bir tavır almaya çalıştı fakat Ayla iğneleyici sözlerini söylemeye devam etti.

"Baksana Nazlı, elbise dolabın ne kadar kötü halbuki baban Muhtar değil mi senin?"

"Bu dolap babamın bana zamanında hediye etmiş olduğu ilk dolap o yüzdende o eskiyene kadar bu her şeyden çok değerli dolabımı kullanacağım, sanırım sizin İstanbul'da hediyelere değer verilmiyor ya da sen değer vermiyorsun."

Nazlı her ne kadar öfkesini bastırmaya çalışmış olsada yapamıyordu.

Feride bu münakaşanın daha fazla uzayacağını anlamıştı.

"Artık bizde kalkalım daha sonra ben yine gelirim."

"Mümkünse peşinden kimse gelmesin canım tek gel," Nazlı cümlesinin üzerine basa basa söylemişti, Ayla'nın alay barındıran yüzüne bakarken.

Evden ayrıldıktan sonra, Ayla kendi kendine konuşmaya başladı. Feride ise sessizce yoluna devam ediyordu.

"Beni resmen evde istemedi, beni kovdu!" gözleri öyle öfkeyle bakıyordu ki herhangi bir yangında her yeri yok edebilirdi .

"Biliyorum," dedi Feride adımlarını yavaşlatırken, derin bir iç çekti cümlesini tamamlamaya çalıştı.

"Fakat bunu başlatan sendin Ayla, burası köy ve burada öyle herkes lüks içinde yaşamaz herkes yaşam mücadelesi verir burada, İstanbul gibi değildir burası ne çocuklar doyasıya çocukluklarını yaşarlar , ne de babalar çocuklarıyla ilgilenirler . Kimisi sevgisiz büyür, burada hayat bu şekilde devam eder burada alışmaktan başka çaremiz yok," içinden geçen sözleri bir çırpıda söylemişti Ayla'ya.

"Sizin gibi insanların çaresi yoktur fakat benim benim var," hırçın bir ses tonuyla söylemişti sözlerini öfke dolu gözleriyle.

"Ne demek istiyorsun Ayla? ne demek oluyor bu sözlerin?" Ayla'nın yüzüne anlamsız bir bakış atmıştı Feride.

"Sırf buradan kurtulmak için buraya gelen insanları kullanıyorsunuz."

"Kimi kullandık Ayla?o nasıl bir söz?" şaşkınlıktan harelerin büyüdüğünü hissediyordu.

"Sen mesela,bu rutubet kokan köyden ve amcanın zulmünden kurtulmak için Baran'ı kullanmıyor musun?" dedi içindeki nefret tohumlarını Feride'ye gösterirken.

Şaşkınlığı tüm harelerinde boy gösterirken, Ayla'nın yüzüne bakıyordu.

"Hayır Ayla, sen gerçekten yanlış anlamışsın beni, ben Baran'ı gerçekten seviyorum hatta.." yarım kalmıştı sözleri, Ayla onu duymuyordu.

"Baran, Asuman ile evlenecekti fakat bu köye gelince düşünceleri değişti senin yüzünden oldu bunların hepsi."

"Asuman mı? O kim?"

"Asuman Şahin, Baran'ın lise arkadaşı o günden sonra onu seviyordu hatta buraya gelene kadar sevgiliydiler ama sen onları ayırdın."

"Seni daha fazla dinlemek istemiyorum Ayla, şuan gerçekten saçmalıyorsun."

Feride gitmek için yoluna devam ettiğinde Ayla Feride'nin kolunda tutup "Nereye gittiğini sanıyorsun sen?" diye öfkeyle söylendi.

"Bırak kolumu Ayla, şu an lütfen konuşmayalım kalbimizi kırmayalım."

Ayla köy yolunda hızla gelen arabayı fark etmişti ve Feride'nin kolundan tutup yola doğru itikledi hızla gelen araba son anda Feride'yi fark ettiğinde çarpmamak için sağ sol manevralarıyla Feride'ye çarpmadı fakat Feride düşmenin vermiş olduğu bir acıyla sağ ayağını tuttu başı taşa geldiği için alnı kanıyordu. Ayla, Feride'ye birkaç saniye kadar baktıktan sonra eve gitmek için yoluna devam etti.

Feride yavaşça etrafta bulunan taşlardan destek alıp ayağa kalkmaya çalıştı, yavaş adımlarla kenardaki çitlere tutunarak eve gitmeye çalışıyordu.

Ara sokakta Ömer ve Damla ile karşılaştı.

Ömer, Feride'nin başının kanadığını fark edince " İyi misin Feride?" dedi eliyle Feride'nin sağ koluna girerken.

Feride bir taşa oturduktan sonra kanayan alnına baktı eliyle silmeye çalışıyordu.

"Birisi sana bir şey mi yaptı? Feride saldırıya mı uğradın?" Harelerinde öyle bir korku vardı ki o an kalbi sızladı Ömer'in.

"Kimse bir şey yapmadı, önümdeki taşı görmemişim ayağım takıldı bende düştüm o kadar," sesindeki kırgınlık tüm harelerine yansımıştı.

"Kasabadaki hastaneye gidelim mi ayağın için?"

"Ben eve gitmek istiyorum Ömer."

Ömer ısrarla hastaneye gitmelerini söylemiş olsa da Feride'de aynı ısrarla hastaneye gitmek istemiyordu.

"Feride abla güvenli yerde pansumanını yapalım daha sonra sen eve gidersin olmaz mı?" Damla''nın bakışları lütfen der gibiydi.

Feride, Damla'nın söylediği söz üzerine oturduğu taştan kalkarak yürümeye çalışırken Damla koluna girmişti.

Küçük bir evin kapısından geçerken sıcak bir sobanın kenarında bulmuştu kendisini.

"Burası!" dedi endişe ile etrafına bakarken.

"Korkmana lüzum yok Feride, arkadaşımdan bir sır çıkmaz," dedi Ömer,güven veren bakışlarını Feride'nin yüzünde gezdirirken.

Damla, odadan elinde bir kutu ile geldiğinde pansuman yapmaya başladı.

"Nasıl bir taşa basıp düşebildin Feride abla?" dedi Feride'nin sıyrıklarla dolu dizini pansuman yaparken.

"Görünmeyen bir taş işte Damla göremedim."

Damla kutuların arasında yara bandını bulamayınca abisine " Abi yara bandı yok odada, bulana kadar Feride ablanın alnına pansuman yapar mısın?"

Ömer şaşkınlıkla Feride'ye baktı " Ben beceremem ki Damla," dedi gözlerini yere devirirken.

"Abi  lütfen yaa alnındaki kanları sileceksin sonra tentürdiyot süreceksin," elleriyle işaret ederken.

Biçare Damla'nın söylediğini yapmak için Feride'nin yanına dizlerini büktü, yan tarafta duran selpağı alıp Feride'nin alnındaki kanı temizlemeye başladı. İlk defa Feride'nin yüzüne dokundu ,ilk defa Feride'nin gözlerini bu kadar yakın bakmıştı.

Haram bir sevdaya düşmüştü yüreği...

Ne yüreğindeki kor gibi yanan sevdaya söz geçirebilirdi, ne de dilinde müebbet etmeye çalıştığı sözleri söyleyebilirdi.

Susmak, yüreğin en acı feryadıydı.

Damla odadan geldiğinde Ömer, Feride'nin yanından ayrılıp dışarıya attı kendisini.

"Allah'ım yüreğimde olan bu haram sevdadan kurtar," kendisi için ettiği bu dua yüreğinden dökülüveriyordu diline.

"Teşekkür ederim Damla," dedi elini genç kızın kolunda yavaşça gezdirirken.

"Bir şey yapmadım ki Feride abla, sadece küçük bir pansuman," dedi genç kız gülümserken.

"Olsun bu benim için değerli."

Tekrar tebessümle baktı genç kız " Feride abla, bu köyde pek tanıdığım kimsem yok,eğer bir sorun olmazsa seninle arkadaş olabilir miyiz?"

Feride duyduğundan ötürü mutluydu dudaklarına yana kıvırırken "Bunu en çok ben  isterim Damla," dedi.

"Sağol  Feride abla," Damla odadan çıkarken arkasına döndüğünde "Biliyor musun abla? sen çok iyi bir insansın galiba ben de bu yönünü sevdiğim için seni ablam gibi görüyorum."

Bir süre sonra Feride ayağa kalktı. Ömer kapıdan içeriye girdiğinde Feride'yi ayakta gördü.

"Neden kalktın Feride?biraz daha dinlensen iyi olur."

"Yok Ömer,yeteri kadar dinlendim hem size de çok zahmet verdim, gerçekten gitsem iyi olur."

"O zaman eve kadar yardım edeyim sana," dedi yardım etmek için ona doğru adım attığında.

"Yok Ömer, ben kendim yavaş yavaş giderim hem biri görür söz olur, her şey için  çok sağolun."

Eve geldiğinde kimseye görünmeden odasına geçtiğinde sargılı  olan dizine bakıyordu Feride ,bugün olanları düşündü, üzgündü ama bu olanların kimseyi söyleme gibi bir fikri de yoktu kime ne fayda verecekti diye düşündü .

| | |

Söylendiği gibi zaman su misali akıp gidiyordu. Geçen üç günün ardından Ömer,Feride'yi görmediği her saniyenin, her  dakikanın  uçsuz uçurumlarında kayboluyordu.

Kapıdan Ömer'in her hareketini takip eden genç kız yarım bir tebessümle dudaklarını yana kıvırırken, iki elini göğsünün altında birleştirip kolunu kapıya yasladı, boynu hafif  yaslandığı yöne doğru eğik bir şekilde.

"Hayırdır abicim neden bu  kadar telaşlısın?" dedi tebessüm etmeye devam ederken.

Genç kızın sorusuna karşılık duraksadı, genç kızın yüzüne bakıp tebessüm ederken sorusunu cevapsız bıraktı.

Yaslandığı kapıdan ayrılıp koltuğa oturdu genç  kız  "Her şeyin farkındayım abi," dedi ciddileşen yüz hatlarıyla abisine bakarken.

Ömer, genç kızın yüzüne sorgulayan gözlerle baktı.

"Neymiş o farkında olduğun şey?" dedi genç kızın yanına oturduğunda.

"Bana bu söyleyeceklerimden dolayı kızacaksın ama sen Feride ablaya aşıksın," dedi bakışlarını abisinin kederli çehresinden çekip yere devirirken.

Beklemediği bir soruyla Ömer sustu, bir süre sonra odada sadece nefes sesi duyuluyordu.
Zoraki bir tebessüm yaymaya çalıştı dudaklarına, ellerini saçlarının ardında gezdiriyordu.

"Ne saçmalıyorsun Damla sen, Feride arkadaşım ve merak ediyorum onu," sözlerini bitirdiğinde derin bir iç çekti.

"Duydum abi Allah'a nasıl yalvardığını duydum, ben bu sabah namazında senin ettiğin dua ile uyuyamadım. Sen 'Allah'ım yüreğimde olan bu haram sevdadan kurtar beni, Feride'yi sevmemi unuttur bana' diyordun," dedi hüzünlü bakışlarını abisinin çehresinde gezdiriyordu.

Bazı kelimeler bir araya geldiğinde bir cümleden ziyade yarım kalmış bir satırı oluştururdu. Sonu gelmeyen kelimeler,doğru düzgün kaleme alınmayan sözler...

Tıpkı yarım kalmış bir kalp gibi.Tıpkı hissettiği duygunun doğru olduğunu bilmek fakat bu doğrudan kaçmak isteyen kalbi gibi.

"İnsan ne zaman seveceğini bilemez ve kime sevdalanacağınıda," dedi derin bir iç çekerken yarım kalan sözlerine tekrar devam etti.

"Ben de bilemedim kalbim ilk defa bilmediği bir duyguyla ona tutuldu. Ne acıdır ki sevdiğim kız bir başkasını seviyor ve onunla evlenecek," yutkundu sözlerinin ardından.

Bazı sevdalar yüreklere ağır gelir,Ömer'in sevdasıda yüreğine ağır geliyordu.

Ömer içinde bulunduğu durumdan kurtulmak istercesine yaşlı gözlerle kardeşine baktı.

"Bana ise bu sevdadan düşen tek şey tüm serzenişlerime rağmen susmak kaldı, ben buna razıyım, Feride'nin mutluluğuyla mutlu olurum yeter ki onun yüzünde gülümseme eksik olmasın."

"Sen çok güzel sevmişsin Feride ablayı, ben de isterdim ki onun gibi bir yengemin olmasını ama Allah sizin kaderinizi ayrı yazmış sizin hikayeleriniz apayrı," söylediği söz üzerine genç kızda hüzünlenmişti.

Birbirini takip eden takvim yaprakları gibiydi zaman.

Her şeyin ilacı olması lazımdı.

Sevdanın acı haykırışlarına rağmen dili lâl olmuştu.

Ömer zamanla yüreğine müebbet ettiği sevdasını unutmaya çalışacaktı her ne kadar bunu yapamamış olsada...




BÖLÜM SONU





Merhaba sevgili arkadaşlarım sizleri çok özledim ♥️ sizde özlediniz mi beni 🌸😇

Umarım bu bölümü beğenirsiniz yanlışlarım varsa şimdiden kusuruma bakmayın bu bölümü çok yoğun zamanımda yazmaya çalıştım .

İyi veya kötü yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlarım

Oylarınızıda bekliyorum

Kendinize çok iyi bakın sizi bütün kalbimle seviyorum♥️♥️♥️

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere🤗😇

Continue Reading

You'll Also Like

ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

125K 5.7K 14
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
22.2M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
203K 8.6K 24
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...
3.1M 162K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...