Mihrimah

By PamukPiemses

182K 18.3K 7K

[Texting] Tamamlandı ✔️ 05...: Aşkından şarkılara vurdum kendimi sultanım. 05...: Gözlerini aç artık. 05...:... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
Veda

FİNAL

3.9K 297 439
By PamukPiemses

İyi okumalar ❤️

Bölümü okurken Seksendört-Kal Ölene Kadar şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim.

İKİ AY SONRA

Hastane kapısında geçirdiğim her bir saniyenin ölüm gibi hissettirdiği o anları tam şu an yaşıyordum.

Sevdiğim, herşeyim, kalbim benden uzakta belki de çok farklı bir alemdeydi şu an.

Evde bayılmadan önce yaşadığımız anlar hala gözümün önündeydi.

Buruk gülümsemenin ardından gözlerimden yaşlar ardı arkasına akmaya başladı.

FLASHBACK

"Gözlerini açma kalbim, açarsan küserim bak."

"Sultanım zaten gözlerim bağlı farkındasın değil mi? Senin bağladığın gözü sen aç demeden açacak biri miyim ben?"

"Değilsin." deyip arkasından sımsıkı sarıldığımda ilk başta irkilsede belindeki ellerimi dudaklarına götürüp küçük öpücükler kondurmaya başlamıştı ve bu çok özel hissettiriyordu.

İçimdeki mutluluğu bir kenara koymam gerektiğini biliyordum ve bu güzel durumdan üzülerek de olsa geri çekilmek zorunda kaldım.

Ellerim belinden çekildiğinde, boşluğa girmesine fırsat vermeden ellerini tutup "Hadi istikamet kış bahçesi sevgilim." diyerek onun yolu bulmasına yardımcı olmuştum.

Kış bahçesine geldiğimizde etrafı son kez kontrol ettikten sonra sevdiğimin gözlerini açmaya gelmişti sıra.

Gözlerine bağladığım fularımı açar açmaz gözleriyle etrafı süzen kalbimdeydi bakışlarım.

"Beğendin mi?"

"Beğenmek ne demek sultanım bayıldım. İyi ama nereden çıktı şimdi bu güzel ortam."

"İçimden gelmiştir belki?" diyip kocaman gülümsediğimde. Bana sarılan kollar daha çok gülümsememi sağlamıştı. Geri çekildiğimde gözlerinin içinin güldüğünü görmem tüm çabama değerdi.

"Olabilir sultanım, senin için o kadar güzel ki benim için bunun bir tarifi yok. Ne desem az kalır inan."

"Seni çok seviyorum kalbim."

"Seni çok seviyorum sultanım."

"Hadi gel oturalım, kendi ellerimle sana pasta yaptım bakalım beğenecek misin."

"Beğenmez olur muyum ben. Yemeden dünyadaki tüm pastalardan daha güzel benim için. Senin elinin değmesi yeter sultanım."

Utangaç bakışlarımla ona baktığımda o ise gözlerinden bile anlaşılan bir mutlulukla kocaman gülümsüyordu.

Onu mutlu edebilmek benim için her şeyden önemliydi ve bunu başardığını görmek onunla birlikte daha da çok mutlu olmamı sağlıyordu.

"Kesiyor muyuz pastayı sultanım."

"Evet, ah hayır hayır."

Anlamaz bakışlar atan sevdiğime içimdeki telaşla cevap verdim.

Pastadan önce söylemek istediğim bir kaç şey var.

"Seni dinliyorum sultanım." diyen Buğra'ya gülümserken devam ettim konuşmama.

"Her şey iki yıl önce, okula ilk kez gelmiş henüz fakültesini bile bulamamasıyla birinci sınıf olduğunu belli eden bir kız ve onun kurtarıcısı gibi karşısına çıkmış olan bir çocuk sayesinde başladı. Hala devam ediyor ve ikisi de kendi masallarını yazıyorlar. Çok mutlular. "

Yutkunup gözlerimi Buğra'dan çekip ellerini ellerime kenetledim.

"Hep mutlu olacaklar ama bir şey eksik ya da tamamlanması gereken bir şeyler var mı demeliyiz?"

"Anlamadım sultanım, açık olabilirsin."

Ayağa kalkıp camın köşesine koyduğum kalpli balonu elime aldığımda gülümseyerek sevdiğim adamın yanına oturdum.

"Herşey balonun içinde saklı, patlat ve öğren bakalım."

"Heyecanlandım." deyip gülen kalbime eşlik ettim. Bende heyecanlıydım, fazlasıyla.

Elindeki balonu patlatan Buğra içinden düşen kağıdı eline aldığında gözlerini bana çevirmiş sorarcasına bakıyordu.

"Sen mi okuyacaksın içindekileri, ben mi?"

"Sen oku, sesli bir şekilde."

Başıyla beni onaylayıp kağıdı açan kalbim sahiden kalbimin hızlanmasına sebep olmuştu.

"Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkısını dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum..."

Özenle seçip yazdığım şiiri onun sesinden dinlemek kalbimin titremesine sahip olurken bakışlarım asla ondan ayrılmıyordu. Konuşma sırası bendeydi, derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

"Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum kalbim. Ben artık sevgilim diye hitap etmek değil de kocam diyebilmek istiyorum. Benimle bir olur musun kalbim, benimle bir ömür olur musun?"

Söylediklerimin heyecanıyla gözlerimi kalbime çevirdiğimde onunda yüzünün benden farksız olduğunu gördüm. Beklemiyordu ve fazlasıyla mutluydu, mutluyduk.

"Seninle bir ömür değil, seninle bir ömre varım sultanım. İnan şu an tarifi olmayan bir mutluluğun tam içindeyim. Normalde benim yapmam gereken şeyi sen yaptın ve bilmiyorum sanki dünyaları bana verseler yüzüm bu kadar gülemezmiş gibi. Sen benim nefes aldığım her anımın soluğusun."

Sımsıkı sarılıp kokusunu içime çektiğim kalbimle sanırım hayatımın en mutlu, en özel ve en huzurlu anını yaşıyor olabilirdim.

Geriye çekildiğinde parlayan gözlerinden tek tek öpmek istedim fakat tam o an gülümseyen yüzünün solup parlayan gözlerinin kapandığını görmem kalbime bıçak saplamışlar gibi hissettirmişti.

....

Kalbim, kalp ameliyatındaydı ve eğer beni gerçekten seviyorsa sağ salim kurtulmak zorundaydı. Çünkü o benim kalbimdi ve ona bir şey olursa ben de yaşamazdım.

Gözlerim Deniz'i teselli etmeye çalışan Mert'e kaydı. Akan yaşlarımı silip yanlarına ulaştığımda ikisine birden sımsıkı sarıldım. Buna ihtiyacımız vardı, birbirimize ihtiyacımız vardı.

Hepimiz Buğra'yı çok seviyorduk, ona bir şey olabilme düşüncesi bile aklımı kaçırmama sebep olurken ona bir şey olamazdı, olmamalıydı.

"O iyi olacak, eğer bizi böyle görüyor olsaydı hepimize çok kızardı. Deniz o senin abin senin böylesine ağlamanı istermiydi hiç? Ya sen Mert? Güçlü olmamız gerektiği anda böyle olmamalıyız. O uyandığında perişan bir halde karşısına çıkamayız. Toparlanın lütfen."

Söylediklerimle birlikte dolan gözlerim her ne kadar çelişse de kendime mani olup onları yalnız bırakarak hastane tuvaletine doğru adımlarımı yönelttim.

Yanlarında ağlayamazdım, olmazdı. Hepimiz bu kadar güçsüz olmamalıydık. Gözlerimden akan yaşlara bu kez engel olmayıp akmalarına izin verdiğimde tuvalete girip kapıyı kitlemem uzun sürmemişti.

Bir süre sonra içten gelen hıçkırıklarıma mani olamazken tüm anılarımız gözümün önünden bir bir geçiriyordu.

Beni böylesine güzel seven bir adamı kaybedemezdim. Kim kalbi olmdan yaşayabilirdi ki, yaşayamazdım. Onsuz nefes alamazdım.

Kitlediğim kapı şiddetle çaldığında ilk başta irkilsem de kendime gelmeyi başarmıştım.

"İyi misiniz hanımefendi. Ağlama seslerinizi duydum, yardımcı olabileceğim bir şey varsa.."

Kapıyı açmam, karşımdaki kadının sözlerini yarıda kesmesini sağlamıştı.

Tanımadığım kadına sımsıkı sarılıp hakim olamadığım ağlamama sesli bir şekilde devam ederken siyah uzun saçlara sahip otuzlu yaşlarındaki kadın ise bana şefkatle karşılık vermiş saçlarımı okşamıştı.

Ağlamam bir nebze olsun azaldığında kendimi gerçi çekip "Özür dilerim." diyebilmiştim.

"Yoksa bir yakının mı vefat.."

"Hayır." dedim aniden sözünü keserken. "Sevdiğim adam şu an ameliyatta ve ben onu kaybetme düşüncesine bile dayanamıyorum."

Başını onaylarcasına sallayan kadına baktığımda üzerinde ki mavi önlüğü henüz fark edebilmiştim.

"Siz burada mı çalışıyorsunuz?"

"Ben Kalp doktoru Mehmet Alaca'nın asistanıyım."

"Siz ciddi misiniz?" dediğimde heyecanlanmıştım.

"Evet."

"Benim sevgilimi şu an Mehmet Bey ameliyat ediyor." deyip derin bir nefes aldığımda kadın üzüldüğünü belli eden bir şeyler söylemeye başlamıştı bile.

"Sizden bir şey rica edebilir miyim?"

"Ne gibi?"

"Sevgilimin durumu nasıl bunu öğrenmeye ihtiyacım var."

"Üzgünüm hanımefendi böyle bir bilgiyi hiç bir şekilde size veremem."

"Lütfen.."

"Size ameliyathaneye girip durumunu söyleyemem fakat bir iyilik yapabilirim."

"Ne iyiliği?"

"Hasta geldiğinde ilk olarak üzerindeki özel eşyalar çıkarılır. Normalde şu an bunu size vermem bile bir suç fakat size iyi gelecekse eşyalarını size verebilirim."

Kolundaki bilekliği aklıma gelince gözlerim dolmaya başlamıştı. Ona ait olan bir şeye ihtiyacım vardı hem de fazlasıyla.

"Eğer bunu yapabilirseniz, gerçekten bana biraz da olsa destek olmuş olursunuz. "

"Beni takip edin lütfen."

Birlikte girdiğimiz odada birkaç poşet ve üzerinde yazan isimleri görünce, sevdiğimin ismini görür görmez şefaf poşeti almış ve henüz adını dahi bilmediğim kadına ikinci kez sımsıkı sarılmışım.

"Çok teşekkür ederim."

"Rica ederim, lütfen kendinizi bu kadar üzmeyin. onun eşyaları size bir nebze destek olur umarım."

İkimiz de odadan çıktığımızda elimdeki küçük poşetle Mert ve Deniz'in yanına doğru ilerledim.

Birbirlerine sarılı halde oturduklarını gördüğümde onları rahatsız etmeden tam karşılarına oturmuş ve elimdeki poşeti açmaya başlamıştım.

Ona aldığım siyah bilekliği çıkarıp kendi koluma taktığımda istemsizce gözümden dökülen bir taşla birlikte kendi kendime konuşmaya başladım.

"İyileşeceksin kalbim, iyileşeceksin ve bu bileklik ait olduğu bilekte alacak yerini."

Poşetin içerisinde çıkan katlanmış bir kağıtla kaşlarımı istemsizce çatılsa da çok beklemeden kağıdı açıp içindekileri okudum.

Seni seviyorum Sultanım, herşeyden, herkesden çok seviyorum. Eğer bu kağıt olur da bir şekilde ulaşmışsa eline bil ki artık yokum ben. Şşş sakın bak dolmasın o gözlerin. Ne ağlamana dayanır bu yürek ne de üzülmene. Biliyorum üzdüm seni şu an sözümü dinlemeyip ağlıyorsun bunu da biliyorum. Herkesin bir sonu vardır sultanım. Bu satırları yazarken sonumun yaklaştığını hissediyorum. Odamdayım ve sen de kış bahçesinde benim için bir sürpriz hazırlıyorsun.
Evet haberim var, ama merak etme haberim yokmuş gibi yapacağım. Diliyorum ki bana bir şey olmamış ve sen de bu yazdıklarımı okumamış ol. Beni yaşadığım süre boyunca dünyanın en mutlu adamı yaptığın, en güzel hisleri yaşattırdığın için teşekkür ederim sana. Senden gitmek o kadar zor ki, yokluğumdaki halini düşünmek bile nefesimi keserken...
Sen dünyanın en güzel iyiliklerini hak eden sevdiğim, ağlama demiştim ya hani sana vazgeçtim ağla. Tam şu an bu satırları okuyorken ağla ama bu son dökülen yaşlar olsun gözlerinden. Seni ağlattığım için, yaraladığım için, artık elini tutamayacağım ve seni bırakmayacağıma dair verdiğim sözü tutamadığım için affet beni sultanım.
Dünüm, bugünüm ve yarınım hep sen ol istedim. Kalbim dedin hep bana biliyorum bir insan kalbi olmadan yaşayamaz. Ama sen yaşayacaksın. Benim aksime yaşayacak ve hep mutlu olacaksın. Deniz, sen ve Mert birbirinize emanet olun. Hepinizi çok seviyorum. Sakın üzülmeyin ben sizi izleyeceğim ve üzülürseniz bende üzülürüm bunu unutmayın.

Kalbin

Göz yaşlarım sel olurken Mert ve Deniz benim ağladığımı fark edip yanıma geldiklerinde ağlamam şiddetlenerek bağırmaya doğru ilerlemişti.

"Hayır, hayır o ölemez, o ölemez Mert beni, bizi bırakamaz anlıyor musun? Yapmaz bunu bize yapamaz. Kalbim ölemez. O gidemez. Beni öylece bırakamaz."

Bağırmalarım şiddetlenirken Deniz ve Mert beni sakinleştirmek için çabalıyorlardı ama ben sakinleşecek gibi değildim.

Bana böyle bir mektup bırakmış olamazdı, yapamazdı. Benden böylece gidemezdi.

Ameliyathanenin kapısı açılırken içeriden çıkan doktoru görür görmez yanına koştum.

"Buğra, Buğra iyi mi? Lütfen iyi olduğunu söyleyin bana."

Yalvaran gözlerle doktora baktığımda duymak istediğim tek şey iyi bir kelimeydi.

Derin bir nefes alan doktor konuşmaya başladığında elim bir anda istemsizce kalbime gitmişti.

"Üzgünüz, hastayı kaybettik. "

Duyduğum tek bir cümleyle gözlerim kendiliğinden kapandığında tek düşündüğüm kalbimi yalnız bırakmayacağım olduğuydu...

Son.

Kitabın final olmasını hiç biriniz beklemiyordunuz. Neden final yaptığımı ve daha pek çok şeyi veda bölümünü yazdığımda açıklayacağım.

Umarım Kitabımızı gerçekten beğenerek okumuşsunuzdur.

Continue Reading

You'll Also Like

27.5M 1.3M 81
"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle...
256K 6.1K 4
Derin Gökser, 17 yaşında babasının işleri nedeniyle doğup büyüdüğü ilçeden, evinden ve okulundan ayrılmak zorunda kalır. Duygusal sancıların içinde...
2.8M 144K 35
Kavin: Hiç mi düşünmedin? Hiç mi acımadın? Kavin: Bana bunları yaparken gelmedi mi aklına, o okulda deli gibi üstüne titrediğin kardeşin? Demedin mi...
69.2K 4K 26
! Kitap bana aittir.! İ𝑐𝑙𝑎𝑙&𝐴𝑟𝑎𝑚 𝑍𝑒𝑚ℎ𝑒𝑟𝑜ğ𝑙𝑢 🥀28.08.2023🥀 Kuma yoktur.. Tesadüf denilen şeye hayatım boyunca inanmamıştım,ama galiba...